Geri Dön

Steroide dirençli ve nüks otoimmün hemolitik anemi hastalarının değerlendirilmesi

Evaluation of patients with steroid-resistant and recurrent autoimmune hemolytic anemia

  1. Tez No: 735718
  2. Yazar: SEVCAN KAN KOCA
  3. Danışmanlar: DOÇ. MEMİŞ HİLMİ ATAY
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Hematoloji, Hematology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ondokuz Mayıs Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Hematoloji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 101

Özet

Amaç: Çalışmamızda steroide dirençli otoimmün hemolitik anemi tanılı hastaların demografik özelliklerinin, etiyolojilerinin, klinik ve laboratuvar özelliklerinin, tedavi seçeneklerinin, tedaviye yanıt oranlarının, klinik seyirlerinin, sağkalımlarının ve prognoza etki eden faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Merkezimizde Ocak 2005-Aralık 2021 tarihleri arasında otoimmün hemolitik anemi tanısı alan steroide dirençli hastalar retrospektif olarak incelenmiştir. Araştırmaya tanı konulduğunda 18 yaş ve üzerinde olan; direkt antiglobulin testi pozitif olan tanısı kesinlenmiş hastalar dahil edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya 37 hasta dahil edilmiştir. Çalışmaya alınan hastaların %32,4'ü sekonder otoimmün hemolitik anemi tanılıydı. Sekonder otoimmün hemolitik anemi tanılı hastaların %41,67'sinde lenfoma, %58,33'ünde otoimmün hastalıklar saptanmıştı. Tüm hastalara birinci basamak tedavide steroid uygulanmıştı. Steroide yanıt veren hastalar ile tedavi süreleri arasında anlamlı bir ilişki saptandı. İkinci basamak tedavide en sık ritüksimab, ikinci sıklıkta splenektomi uygulandı. Hastaların ikinci basamak tedaviye yanıt oranları splenektomide %85,7; ritüksimabda %66,7 idi. Üçüncü basamak tedavide en sık splenektomi tercih edildi. Altı hastanın dördüncü basamak ve üzerinde tedavi ihtiyacı olmuştu. Bu hastaların yarısı verilen tedavilere yanıt vermemişti. Son durumda 37 hastanın 12'si yanıtsızdı. Hastaların %72,97'si sağdı. Kardiyovasküler hastalığı olanların olmayanlara göre ölüm riski 55 kat daha fazla bulundu. Tartışma ve Sonuç: Günümüzde otoimmün hemolitik anemi patofizyolojisinin anlaşılamamış olması ve kanıta dayalı standart tedavilerin eksikliği nedeniyle hastalığın yönetimi zorlu olmaya devam etmektedir. Çalışmamızda klinik uygulamada mevcut olan tedavilere rağmen; yanıt alınamayan hastaların olduğunu ve yeni tedavilere ihtiyaç olduğunu gözlemledik. Bu nedenle; daha fazla sayıda hastanın dahil edildiği, çok merkezli, prospektif, yeni nesil ilaçların kullanıldığı çalışmalara ihtiyaç vardır.

Özet (Çeviri)

Aim: At our research demographic qualities, etiologies, clinical and laboratory findings, treatment options, ratios of response to treatment, clinical courses, surveys and prognostic factors of patients diagnosed with steroid-resistant autoimmune hemolytic anemia have been aimed to evaluate. Material and Method: Patients diagnosed with steroid-resistant autoimmune hemolytic anemia, steroid-resistant, in January 2005-December 2022 at our center have been studied retrospectively. To our research, patients older than 18 when diagnosed and whose diagnose was certain with a positive direct antiglobulin test have been included. Results: Thirty seven patients were included in the study. 32.4% of the patients included in the study were diagnosed with secondary autoimmune hemolytic anemia. Lymphoma was detected in %41,67 and other autoimmune diseases were detected in %58,33 of the patients diagnosed with secondary autoimmune hemolytic anemia. Steroid treatment was applied to all patients as the first-line treatment. There was a significant relationship between the patients who are responsive to steroid and their duration of treatments. As second-line treatment, most frequently rituximab then splenectomy as second most frequent were applied. Ratio of response to second-line treatment was %85,7 at splenectomy, %66,7 at rituximab. Splenectomy was preferred most frequent as third-line treatment. Six patients were needed fourth-line and above the lines treatments. Half of those patients weren't responsive to given treatments. At final situation, 12 of 37 patients were unresponsive. %72,97 of the patients were alive. Those with cardiovascular disease were 55 times more likely to die than those without. Discussion and Conclusion: Management of autoimmune hemolytic anemia remains challenging due to the understanding of pathophysiology of the disease and the lack of evidence-based standard therapies. Despite the treatments available in clinical practice in our study; We observed that there are unresponsive patients and new treatments are needed. For this reason, there is a need for studies of multicenter, prospective, using new generation drugs that more patients are included.

Benzer Tezler

  1. Kronik idiyopatik trombositopenik purpuralı hastaların retrospektif analizi.

    Retrospective evaluation of chronic idiopathic thrombocytopenic purpura patients

    ŞENGÜL AKSAKAL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    HematolojiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DÜZGÜN ÖZATLI

  2. İdiyopatik trombositopenik purpura tanısı alan hastalarda tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi

    Evaluation of treatment options in patients who diagnosed idiopathic thrombocytopenic purpura

    LOKMAN ÜSTYOL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıYüzüncü Yıl Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AHMET FAİK ÖNER

  3. Neoadjuvan kemoterapi alan meme kanserli hastalarda androjen reseptör ekspresyonunun tedavi yanıtla ilişkisi ve prognostik önemi

    The relationship between androgen receptor expression and treatment response, as well as the prognostic significance, in breast cancer patients receiving neoadjuvant chemotherapy

    ABDULLAH ÜMİT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    OnkolojiAkdeniz Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ALİ MURAT TATLI

  4. Çocukluk çağı idiyopatik nefrotik sendromunda anjiyotensin konverting enzim insertion/deletion gen polimorfizmi

    Başlık çevirisi yok

    ERKİN SERDAROĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEVGİ MİR

  5. Podositopatilerden nefrotik sendromdaki proteinüri ile podosit genlerinin mutasyon ve ekspresyonilişkisi

    Relation between proteinuria and podocyte gene mutations and expressions in nephrotic syndrom, as one of the podocytopathies

    GUNEL ALIZADA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    GenetikEge Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SABİRE KARAÇALI

    PROF. DR. AFİG BERDELİ