Geri Dön

Oral yolla verilen red ginsengin ratlarda karaciğer iskemi reperfüzyon hasarı üzerine olan etkileri

Effects of oral administration of red ginseng on liver ichemia reperfusion damage in rats

  1. Tez No: 738934
  2. Yazar: MERT ÇÖL
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. SALİH TUNCAL
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Genel Cerrahi, General Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 65

Özet

Giriş: Vücudun en büyük ve en önemli organlarından birisi olan karaciğer metabolizmanın düzenlenmesinde çok önemli rollere sahiptir. Karaciğer iskemi reperfüzyon hasarı(İRH) klinik pratikte karşımıza çıkmakta olup morbiditeyi ve mortaliteyi olumsuz etkilemektedir. Çeşitli faktörlerin varlığı karaciğer İRH'nın önlenmesinde ve tedavisinde yapılan çalışmaları zorlaştırmaktadır. Bitkiler eski dönemlerden beri kullanılmış ve kullanılmaya devam etmektedir. Ginseng, Asya ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede kendisine yer bulmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalarda Red Ginseng(RG)'in birçok sistem üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Bizim bu çalışmadaki amacımız uzun yıllardır çalışılan ve son yıllarda klinik çalışmalarda kullanılmaya başlanan RG'in literatür araştımalarımız sonrasında deneysel karaciğer İRH'nda oksidatif stres ve patolojik değişiklikler üzerine koruyucu etkisini biyokimyasal ve histopatolojik olarak araştırmak ayrıca yeni profilaksi ve tedavi rejimlerine ışık tutmak ve bu alandaki bilgi birikimine katkı sunmaktır. Gereç Yöntem: ÇalıĢmamızda 50 adet dişi Wistar-Albino sıçan kullanıldı ve çalışmada kullanılan sıçanların ağırlıkları 174gr ile 232 gr arasında değişmekteydi. Deney hayvanları randomize bir şekilde 10 rattan oluşan 5 gruba ayrıldı. Grup I'de laparotomi yapıldıktan sonra hepatik pedikül mobilize edildi başka ek işlem uygulanmadı, doku ve kan örnekleri alındı. Grup II'de laparotomi sonrası hepatik arter ve portal ven 60 dakika süre ile klemplenerek iskemi oluşturuldu. Reperfüzyon sonrası herhangi bir ilaç verilmeden 90. dakikada reopere edilerek doku ve kan örnekleri alındı. Grup III'te laparotomi sonrası hepatik arter ve portal ven 60 dakika süre ile klemplenerek iskemi oluşturuldu. Reperfüzyon sonrası herhangi bir ilaç verilmeden 48. saatte reopere edilerek doku ve kan örnekleri alındı. Grup IV'te ratlara preoperatif 3 gün süre ile orogastrik sonda yoluyla 5 mg/kg/gün dozunda RG verildi takiben laparotomi yapıldı ve hepatik arter ve portal ven 60 dakika süre ile klemplenerek iskemi oluşturuldu. Reperfüzyon sonrası herhangi bir ilaç verilmeden 90. dakikada reopere edilerek doku ve kan örnekleri alındı. Grup V'te ratlara preoperatif dönemde 3 gün boyunca orogastrik sonda yoluyla 5 mg/kg/gün dozunda RG verildi takiben laparotomi yapıldı hepatik arter ve portal ven 60 dakika süre ile klemplenerek iskemi oluşturuldu. Reperfüzyon sonrası bu gruptaki ratlara postoperatif dönemde 2 gün boyunca orogastrik sonda yoluyla 5 mg/kg/gün dozunda RG verildi ve 48. saatte reopere edilerek doku ve kan örnekleri alındı. Bulgular: Sham grubu, grup 2 ve grup 4 arasında sinuzoidal konjesyon düzeyi bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Grupların hiçbirinde vakuolizasyon ve nekroz görülmedi. Sham grubu ile karşılaştırıldığında Grup 2'de ve Grup 4'te ALP ve ALT değerleri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olarak değerlendirildi. Sham grubu ile karşılaştırıldığında Grup 4'te LDH ve SH değeri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olarak değerlendirildi. Grup 2 ile karşılaştırıldığında Grup 4'te LDH değeri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olarak değerlendirildi. Sham grubu, Grup 3 ve Grup 5 arasında sinuzoidal konjesyon düzeyi bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Sham grubu ile karşılaştırıldığında Grup 3'te ALT, AST ve MDA değerleri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olarak değerlendirildi. Sham grubu ile karşılaştırıldığında Grup 5'te ALP değeri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha düĢük, AST ve SH değeri anlamlı düzeyde daha yüksek olarak değerlendirildi. Grup 3 ile karşılaştırıldığında Grup 5'te ALT, AST ve MDA değeri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha düĢük olarak değerlendirildi. Grup 4 ile Grup 5 arasında sinuzoidal konjesyon düzeyi bakımından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Grup 4 ile karşılaştırıldığında, Grup 5'te ALP ve AST değerleri istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha düşük, total bilirubin değeri anlamlı düzeyde daha yüksek olarak değerlendirildi. Sonuç: RG'in karaciğer İRH üzerindeki etkilerini incelediğimiz bu çalışmamızda RG histopatolojik olarak anlamlı bir etki yaratmamakla birlikte, biyokimyasal parametrelerde gruplar arasında anlamlı farklılıklar olduğunu gördük. Daha kapsamlı çalışmaların literatüre katkılarının artması ile ilerleyen dönemde RG'in karaciğer hasarını önlemedeki etkisinin daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyiz.

Özet (Çeviri)

Introduction: The liver, which is one of the largest and most important organs of the body, has very important roles in the regulation of metabolism. Liver ischemia-reperfusion injury (IRI) is encountered in clinical practice and negatively affects morbidity and mortality. The presence of various factors complicates studies in the prevention and treatment of liver IRI. Plants have been used since ancient times and continue to be used. Ginseng has found its place in many countries, especially in Asian countries. Studies conducted in recent years have shown that Red Ginseng (RG) has positive effects on many systems. Our aim in this study is to biochemically and histopathologically investigate the protective effect of RG, which has been studied for many years and has been used in clinical studies in recent years, on oxidative stress and pathological changes in experimental liver IRH, as well as to shed light on new prophylaxis and treatment regimens and to provide information in this field. Material and Method: In our study, 50 female Wistar-Albino rats were used and the weights of the rats used in the study ranged from 174 g to 232 g. Experimental animals were randomly divided into 5 groups of 10 rats. After laparotomy in group I, the hepatic pedicle was mobilized, no further procedure was performed, tissue and blood samples were taken. In Group II, ischemia was created by clamping the hepatic artery and portal vein for 60 minutes after laparotomy. Tissue and blood samples were taken by reoperation at 90 minutes after reperfusion without any drug administration. In Group III, ischemia was created by clamping the hepatic artery and portal vein for 60 minutes after laparotomy. Tissue and blood samples were taken by reoperation at 48th hour after reperfusion without any drug administration. In Group IV, RG was given to the rats at a dose of 5 mg/kg/day via orogastric tube for 3 days preoperatively, followed by laparotomy and ischemia was created by clamping the hepatic artery and portal vein for 60 minutes. Tissue and blood samples were taken by reoperation at 90 minutes after reperfusion without any drug administration. In Group V, RG was administered at a dose of 5 mg/kg/day through the orogastric tube for 3 days in the preoperative period, followed by laparotomy, and ischemia was created by clamping the hepatic artery and portal vein for 60 minutes. After the reperfusion, the rats in this group were given RG at a dose of 5 mg/kg/day via the orogastric tube for 2 days in the postoperative period, and tissue and blood samples were taken after reoperation at the 48th hour. Results: There was no statistically significant difference in the level of sinusoidal congestion between the Sham group, group 2 and group 4. Vacuolization and necrosis were not observed in any of the groups. ALP and ALT values were statistically significantly higher in Group 2 and Group 4 compared to the Sham group. Compared to the Sham group, LDH and SH values were statistically significantly higher in Group 4. Compared to Group 2, LDH value in Group 4 was statistically significantly higher. There was no statistically significant difference between the Sham group, Group 3 and Group 5 in terms of sinusoidal congestion level. ALT, AST and MDA values were statistically significantly higher in Group 3 compared to the Sham group. Compared to the Sham group, the ALP value in Group 5 was statistically significantly lower, and the AST and SH values were significantly higher. Compared to Group 3, ALT, AST and MDA values in Group 5 were statistically significantly lower. There was no statistically significant difference between Group 4 and Group 5 in terms of sinusoidal congestion level. Compared to Group 4, ALP and AST values in Group 5 were statistically significantly lower and total bilirubin values were significantly higher. Conclusion: In this study, in which we examined the effects of RG on liver IRI, we found that although RG did not have a histopathologically significant effect, there were significant differences between the groups in biochemical parameters. With the increase in the contributions of more comprehensive studies to the literature, we believe that the effect of RG on preventing liver damage will be beter understood in the future.

Benzer Tezler

  1. Barsaklardan ilaç absorpsiyonu üzerine kapsaisinin etkisinin araştırılması

    Investigation of effect of capsaicin on intestinal drug absorption

    EZGİ ŞENER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Eczacılık ve FarmakolojiHacettepe Üniversitesi

    Biyofarmasötik ve Farmokokinetik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SELMA ŞAHİN

  2. Effect of calcium supplementation at calving on postpartum performance and milk composition of dairy cows

    Süt ineklerine buzağılamada kalsiyum sağlanmasının postpartum performans ile süt kompozisyonu üzerine etkisi

    TURKY ALHELO

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    ZiraatÇukurova Üniversitesi

    Zootekni Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. UĞUR SERBESTER

  3. Radyoiyot tedavisi alan hastalarda kan ışınlama dozu tayini

    Determination of blood dose in patients administered radioiodine therapy

    YASEMİN PARLAK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Radyoloji ve Nükleer TıpCelal Bayar Üniversitesi

    Fizik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. F. SERAP EREEŞ

    PROF. DR. MUSTAFA DEMİR

  4. Kalsiyum kanal blokerleri, antitüberküloz ilaçlar ve derim preparatlarının lipid peroksidasyonu üzerindeki etkileri

    Başlık çevirisi yok

    SADIK TOP

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    BiyokimyaAnkara Üniversitesi

    Biyokimya Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. M. KUTLAY BURAT

  5. Nitrik oksit inhibisyonuna bağlı hipertansiyon modelinde egzersizin direnç damarlarında karbonmonoksit yolağına etkisi

    The effect of exercise training on carbon monoxide pathway of resistance arteries in hypertension model ınduced by nitric oxide synthase ınhibition

    SEHER ÜLKER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    FizyolojiAkdeniz Üniversitesi

    Fizyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÜMİT KEMAL ŞENTÜRK