Geri Dön

Çocukluk çağı invajinasyonlarında tedavi yöntemlerinin karşılaştırılması

Comparison of treatment methods in childhood invaginations

  1. Tez No: 741420
  2. Yazar: BOYUKKHANIM AHMADZADA
  3. Danışmanlar: PROF. DR. RECEP TUNCER
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Cerrahisi, Pediatric Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Çukurova Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 64

Özet

Amaç: Bu çalışmada Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalında invajinasyon nedeni ile tedavi gören hastaların tedavi yöntemlerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Yöntem: Çalışmada 01.06.2010-01.06.2020 arasında invajinasyon tedavisi gören 47 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik bilgileri, şikâyetleri, muayene bulguları, laboratuvar bulguları, tanı yöntemleri, uygulanan tedavi yöntemleri, hidrostatik redüksiyon da kullanılan materyaller ve bunların etkinlikleri incelendi. Bulgular: İnvajinasyon erkeklerde daha fazlaydı. En fazla görülme yaşı 4-11 ay arası ve 48 ayın üstündeydi. En sık başvuru şikâyeti huzursuzluk-ağlama nöbeti-karın ağrısı (HAK), kusma ve kanlı gaita idi. Hastalarda şikâyetler 7-121 saat önce başlamıştı. Kusmuğun safralı ve safrasız olması arasında bir fark yoktu. Hastaların dağılımında mevsimsel bir fark yoktu. Hastaların %43,5'inde dehidratasyon vardı. Dehidratasyon doğrudan cerrahi yapılanlarda daha fazlaydı. Fizik muayenede hastaların %54'ünde karında kitle bulunabildi. Periton irritasyon bulguları doğrudan cerrahi yapılanların %37,5'inde mevcuttu. Hidrostatik redüksiyon denenenlerde periton irritasyon bulgusu yoktu. Hidrostatik redüksiyonun başarısı üzerinde karında kitle, distansiyon ve kanlı gaitanın etkisi yoktu. Biyokimya ve hematolojik değerlerin seçilmiş tedavi ve hidrostatik redüksiyonun başarısı üzerinde etkisi yoktu. Karın grafisinde hava-sıvı seviyesi doğrudan cerrahi uygulananlarda daha fazlaydı. Tanı yöntemi olarak en sık hastaların %95,6'sına ultrasonografi kullanıldı. Başarılı hidrostatik redüksiyonda antibiyotik kullanım süresi düşüktü. Hastaların %65'ine hidrostatik redüksiyon uygulandı. Hidrostatik redüksiyon uygulananların %47'sinde baryum, %40'ında iopromid, %13'ünde serum fizyolojik kullanıldı. Hidrostatik redüksiyon başarı oranı baryumla %35,7, iopromidle %66, serum fizyolojik ile %50 idi. Başarısız hidrostatik redüksiyonlarda hidrostatik redüksiyon süresi daha uzundu. Hastaların %35'ine doğrudan cerrahi uygulandı. Toplam cerrahi uygulanan hasta sayısı %65'di. Cerrahi uygulananların %22'sine laparoskopi yapıldı. Cerrahi uygulananların %42'sinde rezeksiyon anastomoz gerekti ve %25,8'inde leading point mevcuttu. Tekrarlayan invajinayon oranı %4'dü. Hidrostatik redüksiyon sırasında 1 hastada kolon perforasyonu gelişti. Serimizde mortalite yoktu. Sonuç: İnvajinasyonlar 1 yaş altı çocuklarda sık görülür. Bizim serimizde 4 yaş üstünde de sık görüldü. Bunun sebebi hastanemizin 3. basamak hastane olarak çalışıyor olması olabilir. Serimizde doğrudan cerrahi oranı yüksekti, bunun sebebi hastalarımızın yaş grubunun yüksek ve geç başvurunun fazla olması olabilir. Periton irritasyon bulgularının olması doğrudan cerrahi gerektiren durumdur. İnvajinasyon teşhisinde ve tedavisinde ultrasonografi önemli yer tutar. Hidrostatik redüksiyon aracı olarak serimizde iopromidle redüksiyonun başarı yüzdesi yüksek olmasına rağmen iopromidin daha etken bir hidrostatik ajan olduğu konusunda fikir beyan edebilmek için daha fazla vaka sayısına ihtiyaç vardır. İnvajinasyonun tedavisinde öncelik non-operatif yöntemlerdir. Bunlarla düzelmeyen hastalarda cerrahi yöntem denenmelidir.

Özet (Çeviri)

Materials and Methods: In the study, the data of 47 patients who were treated up in our clinic between 01.06.2010-01.06.2020 due to intussusception were analyzed retrospectively. Demographic information, complaints, examination findings, laboratory findings, diagnostic methods, methods of treatment, materials used in hydrostatic reduction and their effectiveness were examined. Results Invagination was more common in males. The most common age was between 4-11 months and above 48 months. The most common complaints at presentation were restlessness-crying fits-abdominal pain (HAK), vomiting and bloody stool. The patients of complaints started 7-121 hours before. There was no difference between bile and non-bilious vomit. There was no seasonal difference in the distribution of patients. Dehydration was present in 43.5% of the patients. Dehydration was higher in those who underwent direct surgery. On physical examination, an abdominal mass was found in 54% of the patients. Peritoneal irritation findings were present in 37.5% of those who underwent direct surgery. There was no sign of peritoneal irritation in those who tried hydrostatic reduction. Abdominal mass, distention and bloody stool had no effect on the success of hydrostatic reduction. Biochemistry and hematological values had no effect on the success of the chosen therapy and hydrostatic reduction. The air-fluid level in the abdominal X-ray was higher in those who underwent direct surgery. Ultrasonography was used most frequently in 95.6% of the patients as the diagnostic method. The duration of antibiotic use was low in successful hydrostatic reduction. Hydrostatic reduction was applied in 65% of the patients. barium was used in 47%, iopromide was used in 40%, and saline was used in 13% of the patients who underwent hydrostatic reduction. The success rate of hydrostatic reduction was 35.7% with barium, 66% with iopromide, and 50% with saline. Hydrostatic reduction time was longer in unsuccessful hydrostatic reductions. Direct surgery was performed in 35% of the patients. The total number of patients who underwent surgery was 65%. Laparoscopy was performed in 22% of those who underwent surgery. Of those who underwent surgery, 42% required resection anastomosis and 25.8% had a leading point. The rate of recurrent intussusception was 4% Colon perforation occurred in one patient during hydrostatic reduction. There was no mortality in our series. Conclusion: Invaginations are common in children under 1 year of age. In our series, it was also seen frequently above the age of 4 years. The reason for this may be that our hospital works as a tertiary level hospital. The rate of direct surgery was high in our series, which may be due to the high age group of our patients and the high rate of late admission. Peritoneal irritation findings require direct surgery. Ultrasonography plays an important role in the diagnosis and treatment of intussusception. Although the success rate of reduction with iopromide is high in our series as a hydrostatic reduction tool, more cases are needed to express an opinion that iopromide is a more effective hydrostatic agent. The priority in the treatment of intussusception is non-operative methods. In patients who do not improve with these, surgical method should be tried.

Benzer Tezler

  1. Çocukluk çağı üriner sistem hastalıkları ve 5 yıllık olgularımızın dökümü

    Başlık çevirisi yok

    HALE EREL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1986

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bakanlığı

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

  2. Çocukluk çağı akut lösemilerinde serum 5-nukleotidaz düzeyi

    Başlık çevirisi yok

    TÜRKAN MÜNGEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1986

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

  3. Çocukluk çağı nefropatilerinin çocuk kliniğinde yeri ve önemi (Son beş yıllık olgularımızın dökümü)

    Başlık çevirisi yok

    MAHMUT E. HAMİT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1985

    NefrolojiSağlık Bakanlığı

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

  4. Çocukluk çağı non-hodgkin lenfoma olgularında çoğul ilaç direnci (multidrug resistance: MDR) ve klinik önemi

    Başlık çevirisi yok

    ERTUĞRUL ERYILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Onkolojiİstanbul Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEMA ANAK

  5. Çocukluk çağı akut lenfoblastik lösemilerinde TEL-AML1 (Translocation Ets Leukemia-Acute Myeloid Leukemia 1) füzyon geni tespiti ve prognostik önemi

    The Detection of TEL-AML1 fusion gene and it is prognostic significance in childhood acute lymphoblastic leukemia

    SEMA SIRMA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    Onkolojiİstanbul Üniversitesi

    Genetik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. UĞUR ÖZBEK