Geri Dön

Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından 2011-2020 yılları arasında duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi ve/veya yüzünde sabit iz varlığı açısından rapor düzenlenen olguların değerlendirilmesi

Evaluation of cases reported for 'permanent weakening or loss of the function of one of the senses or organs' and/or 'fixed mark on the face' between 2011-2020 by Akdeniz University Department of Forensic Medicine

  1. Tez No: 751090
  2. Yazar: OKAN KILINÇ
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ YAŞAR MUSTAFA KARAGÖZ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Adli Tıp, Forensic Medicine
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Adli Tıp Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 140

Özet

Çalışmamızda, Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından 10 yıllık (2011-2020) süreçte, cezayı ağırlaştıran faktörler arasında bulunan, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi ve/veya yüzünde sabit iz açısından değerlendirilerek rapor düzenlenen adli olgular retrospektif olarak araştırılmıştır. Olgular, yaş, cinsiyet, başvuru yılı, gönderilen yer, gönderen makam, olaydan muayeneye kadar geçen süre, hastanede kalış süresi, olay türü, duyu veya organ işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi ve/veya yüzünde sabit iz oluşturabilecek nitelikteki bulgu ve lezyonların değerlendirilmesi, yaşamsal tehlike varlığı, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olup olmadığı, kemik kırık/çıkıkları olup olmadığı ve hayati fonksiyonlarına etkisi, yüzde sabit iz niteliğinde bulgu olup olmadığı, duyu veya organ zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olup olmadığı, bunu oluşturan durumların özelliklerinin ortaya konması yönleriyle değerlendirilmiştir.Çalışmamızda, toplam 4056 olgunun 3100 (%76,4) tanesinin erkek, 956 (%23,6) tanesinin kadın olduğu, yaş gruplarına göre bakıldığında en çok olgunun 1055 (%26) olguyla 21-30 yaş grubu aralığında olduğu, saptanmıştır. 18 yaş altı olgular tüm olguların %16,5'ini (n=670), 65 yaş üstü olgular ise %2,8'ini (n=113) oluşturmaktadır. İstenilen hususlarda rapor düzenlenen olgular içerinde 729 (%18) olguda yaralanmanın yaşamsal tehlike oluşturduğu, 2153 (%53,1) olguda yaralanmanın ise basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği, bulunmuştur. Tüm olgular içerisinde 2766 (%68,2) olguda kemik kırık/çıkığı saptanmazken, 593 (%14,6) olguda bir kemikte kırık/çıkık, 697 (%17,2) olguda ise birden fazla kemikte kırık/çıkık olduğu, bulunmuştur. Toplamda 1290 (%31,8) olguda saptanan kemik kırık/çıkıklarının hayat fonksiyonlarını 130 (%10,1) olguda hafif, 514 (%39,8) olguda orta, 646 olguda (%50,1) ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğu, saptanmıştır. Olgular olay türüne göre değerlendirildiğinde, en sık rastlanan olay türlerinin sırasıyla; 1058 (%26,1) olguda ile darp, 972 (%24,0) olguda araç dışı trafik kazaları, 702 (%17,3) olguda araç içi trafik kazaları, 387 (%9,5) olguda kesici delici alet yaralanmaları ve 204 (%5) olguyla ateşli silah yaralanmaları olduğu, bulunmuştur. Trafik kazalarına araç dışı, araç içi ve niteliği belirtilmeyen şekilde ayrım yapılmaksızın değerlendirildiğinde ise, en sık rastlanan olay türünün, toplamda 1746 olgu (%43,1) ile (ADTK 972, AİTK 702, niteliği belirtilmeyen TK 72 olgu) trafik kazaları olduğu, söylenebilir. Çalışmamızda iş kazalarının, tüm olguların 304'nü (%7,5) oluşturduğu, belirlenmiştir. Çalışmamızda, tüm olguların 1572'sinde (%38,8) yüz bölgesinde yaralanma meydana geldiği, saptanmıştır. Yüzde yaralanması bulunan olguların 235'inde (%14,9) yüzdeki yaralanmanın, yüzde sabit ize neden olduğu saptanmıştır. Olgulardan 3'ünde ise, olay anında yüzde yaralanma olmamasına rağmen, ilerleyen süreçte olayla ilişkili yapılan işlem, tedavi ve/veya ameliyatların, iyileşme sürecini takiben yüzde sabit izle sonuçlandığı, anlaşılmıştır. Yüzde sabit iz konusunda değerlendirme yapılan olgular içerisinde; bir olgudan birden fazla durumun görülmesi mümkün olduğu göz önüne alınarak, 143 olguda yara sonrası nedbe dokusunun, 33 olguda yüz bölgesinde travmaya bağlı yapılan ameliyat izlerinin, 32 olguda yüz bölgesindeki kemik kırık/çıkıklarına bağlı asimetrik görünümün, 32 olguda doku bütünlüğünün yitirilmesinin, 13 olguda göz içi lezyona bağlı asimetrik görünümün, 6 olguda diş kırığının, 6 olguda yanık skarlarına bağlı görünümün, 3 olguda sinir paralizisinin yüzde sabit iz oluşturduğu kanaatine varıldığı, saptanmıştır. Çalışmamızda, hiçbir olguya“yaralanmanın yüzde sürekli değişikliğe neden olduğu”şeklinde sonuç verilmediği, belirlenmiştir. Çalışmamızda, travmanın duyu veya organ işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi açısından değerlendirildiği 3897 olgu içerisinde; 220 (%5,6) olguda travmanın duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu, 306 (%7,9) olguda travmanın duyu veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu, 3356 (%86,1) olguda travmanın duyu veya organ birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde olmadığı, 15 (%0,4) olguda İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan görüş alınmasının uygun olacağı şeklinde adli rapor düzenlendiği, saptanmıştır. Duyu veya organ işlevinin sürekli zayıflaması olarak rapor düzenlenen olgular (n=220) içerisinde bir olguda birden fazla durumun sürekli zayıflama oluşturabileceği de göz önüne alınarak bu duruma neden olan faktörlerin değerlendirilmesinde; 154 (%66,4) olgu eklem hareket açıklıklarındaki kısıtlılık, 30 (%12,9) olgu ampütasyon/kemiğin çıkarılması, 24 (%10,3) olgu duyu işlevinin bozulması, 18 (%7,8) olgu nörolojik sekel, 4 (%1,7) olgu organ çıkarılması, 2 (%0,9) olgu diğer nedenlere (1 olgu solunum fonksiyon, 1 olgu kardiyak fonksiyon kaybına) bağlı“travmanın duyu veya organ işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu”şeklinde rapor düzenlendiği, anlaşılmıştır. Duyu veya organ işlevinin yitirildiği şeklinde rapor düzenlenen olgular (n=306) içerisinde bir olguda birden fazla durumun yitimi oluşturabileceği de göz önüne alınarak, bu duruma neden olan faktörlerin değerlendirilmesinde; 113 (%35,9) olgu duyu işlevinin bozulması, 75 (%23,8) olgu organ çıkarılması, 51 (%16,2) olgu nörolojik sekel, 45 (%14,3) olgu ampütasyon/kemiğin çıkarılması, 30 (%9,5) olgu eklem hareket açıklıklarındaki kısıtlılık, 1 (%0,3) olgu diğer nedenlerden (erektil disfonksiyon) dolayı“travmanın duyu veya organ işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu”şeklinde adli rapor düzenlendiği, kayıtlıdır. Çalışmamızda, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi ve/veya yüzünde sabit iz açısından değerlendirilerek rapor düzenlenen adli olguların özellikleri ortaya konulmuş, ulusal ve uluslararası kaynaklar ile karşılaştırılmış olup, çalışmamızın gelecekte bu konu ile ilgili yapılacak çalışmalara yardımcı olacağı düşünülmüştür.

Özet (Çeviri)

In our study, forensic cases that were reported by the Akdeniz University Forensic Medicine Department in terms of permanent weakening or loss of the function of one of their senses or organs, and/or a permanent scar on the face (which were among the factors that aggravated the punishment), were investigated retrospectively between the years 2011 and 2020. Cases evaluated in terms of age, gender, year, place of referral, sending authority, how long after the event they were sent for examination, how long they stayed in the hospital, type of event, evaluation of the life-threatening situation, whether the injury can be remedied with a simple medical intervention, whether there are bone fracture/fractures and its effect on vital functions, whether it is a permanent scar on the face, whether it is a weakening or loss of sense or organs, and the characteristics of the situations that constitute it. In our study, it was determined that 3100 (%76.4) of 4056 cases were male and 956 (%23.6) were female. Cases under the age of 18 constituted %16,5 (n=670) of all cases, and cases over 65 years old constituted %2,8 (n=113). It was found that the injury was life-threatening in 729 (%18) cases, and the injury could not be remedied by simple medical intervention in 2153 (%53.1) cases for which a report was written on the requested issues. While bone fracture/dislocation was not detected in 2766 (%68.2) cases, one bone fracture/dislocation was found in 593 (%14.6) cases, and more than one bone fracture/dislocation was found in 697 (%17.2) cases. It was registered that daily functions of 1290 (%31.8) cases with bone fractures was affected. The degree of this effect was mild in 130 (%10.1) cases, moderate in 514 (%39.8) cases, and severe in 646 cases (%50.1). When the cases are evaluated according to the type of event; the most common types of incidents were assault in 1058 (%26.1) cases, outside-the-vehicle traffic accidents in 972 (%24.0) cases, in-vehicle traffic accidents in 702 (%17.3) cases, sharp force injuries in 387 (%9.5) cases and gunshot wounds in 204 (%5) cases. When traffic accidents are evaluated without making any distinction among in-vehicle, outsidethe-vehicle and non-specified traffic accidents, it can be said that the most common type of incident is traffic accidents with a total of 1746 cases (%43.1). In our study, it was recorded that 304 of all cases (%7.5) were occupational accidents. In our study, facial injuries occurred in 1572 (%38.8) cases. In 235 (%14.9) of the cases with facial injuries, it was determined that the facial injury caused a permanent scar on the face. In 3 cases, although there was no facial injury at the time of the incident, a fixed scar was formed on the face following the healing process due to the medical procedure, treatment and/or surgery related to the incident. Although it is possible to see more than one condition in a case with a fixed scar on their face, scar tissue was reported to be formed after scarred healing of the injuries in 143 cases, surgical scars due to trauma in the facial region in 33 cases, asymmetric appearance due to bone fractures/dislocations in the facial region in 32 cases, loss of tissue integrity in 32 cases, asymmetric appearance due to intraocular lesion in 13 cases, tooth fracture in 6 cases, burn scars in 6 cases, and facial appearance changes due to nerve paralysis in 3 cases. In our study, none of the cases had“permanent changes in their faces”. In our study, in 220 (5.6%) out of 3897 cases in which trauma was evaluated, in terms of permanent weakening or loss of sensory or organ function, the trauma caused a permanent weakening of one of the senses or organs, in 306 (7.9%) cases, the trauma caused loss of the function of one of the senses or organs, in 3356 (86.1%) cases, the trauma did not lead to loss or weakening of one of the senses or organs. It has been determined that a forensic report was prepared in 15 (0.4%) cases stating that it would be appropriate to obtain an opinion from the Istanbul Forensic Medicine Institute. Considering the fact that more than one condition can cause permanent weakening of a sense or an organ function among a total of 220 cases, the distribution of the cause of these conditions were as follows: restriction of joint range of motion in 154 (66.4%), amputation/bone removal in 30 (12.9%), sensorial dysfunction in 24 (10.3%), neurological sequelae in 18 (7.8%), organ removal in 4 (1.7%), and other reasons in 2 (0.9%) (decreased respiratory function in 1, decreased cardiac function in 1). Considering the fact that more than one situation can cause sensorial or organ loss in a case (n=306 cases), the evaluation of the factors that cause this situation is as follows; sensorial dysfunction in 113 (35.9%), organ removal in 75 (23.8%), neurological sequelae in 51 (16.2%), amputation/bone removal in 45 (14.3%), limitation of joint range of motion in 30 (9.5%), and due to other reasons in 1 (0.3%) (erectile dysfunction). Our study is one of the few studies on this subject. In our study, the characteristics of the forensic cases for which the report was written by giving a definite result in terms of permanent weakening or loss of the function of one of senses or organs and/or a fixed scar on the face were revealed and compared with national and international literature.

Benzer Tezler

  1. Adli tıp açısından yaş tayini istenen olguların değerlendirilmesi

    Medicolegal evaluation of age determination cases

    MURAT AKKOYUN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Adli TıpAkdeniz Üniversitesi

    Adli Tıp Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MEHMET ATILGAN

  2. 2016-2020 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalına medeni hakların kısıtlanması veya sınırlandırılması (vesayet ve yasal danışmanlık) için yönlendirilen olguların değerlendirilmesi

    Evaluation of the facts referred to Akdeniz University For Restriction or Limitation of Civil Rights (Legal guardianship and legal advisor) between 2016-2020

    HÜSEYİN UĞUR BAKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Adli TıpAkdeniz Üniversitesi

    Adli Tıp Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ YAŞAR MUSTAFA KARAGÖZ

  3. Antalya'da bisiklet ve motosiklet kazalarında meydana gelen ölümlerin adli tıp açısından incelenmesi

    Investigation of deaths in term of forensic medicine that occured in bicycle and motorcycle accidents in Antalya

    UĞUR CAMGÖZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Adli TıpAkdeniz Üniversitesi

    Adli Tıp Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. YAŞAR MUSTAFA KARAGÖZ

  4. The concurrent comparison of blood and breath alcohol concentrations

    Eşzamanlı kan ve solunum alkolünün karşılaştırılması

    HAKAN OĞUZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    Adli TıpAkdeniz Üniversitesi

    Adli Tıp Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ MEHMET ATILGAN

  5. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde görev yapan doktorlar, intörn doktorlar ve hemşirelerin iş yeri şiddeti maruziyetinin adli tıbbi açıdan değerlendirilmesi ve iş doyumu ile tükenmişlik düzeylerine etkisinin belirlenmesi

    Evaluation of workplace violence exposure of doctors, intern doctors and nurses working in Akdeniz University Faculty of Medicine Hospital in a forensic medicine perspective and determining the effect of workplace violence on job satisfaction and burnout levels

    CEREN ŞİBKA SAYAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Adli TıpAkdeniz Üniversitesi

    Adli Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEMA DEMİRÇİN