Tarım ve gıda etiği bağlamında insan-doğa ilişkisinin yeniden kurgulanması
Reconstruction of human-nature relationship in the context of agriculture and food ethics
- Tez No: 759231
- Danışmanlar: PROF. DR. ALİ OSMAN GÜNDOĞAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Felsefe, Ziraat, Philosophy, Agriculture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 136
Özet
İnsanlar var olduğu günden bu yana doğa ile iç içe olmuşlar ve doğaya bağımlı yaşamışlardır. Başlangıçta tanrısal bir doğa anlayışı içerisinde, avcılık ve toplayıcılık paradigmasının hâkim olduğu beslenme modelinde, yaşamlarını kendilerini çevreleyen doğa içindeki koşulların değişimine bağlı olarak değiştirmek zorunda kalan insan, doğayı anlamaya ve tanımaya çalışmıştır. Bu dönemin paradigması bağlamında yamyamlık, kölelik, kabilelerin hareket kabiliyetini sınırlaması nedeniyle yaşlıların ve fazla çocukların istenmemesi gibi etik sorun alanları gözlenmiştir. İlk bilimsel ve teknolojik devrim olarak kabul edilen yerleşik yaşama geçiş ile başlayan bitkisel ve hayvansal üretim yeni bir tarımsal üretim paradigması yaratmıştır. Bu paradigma bağlamında, yeni tarımsal üretim modeli ilk mülkiyet formalarının ortaya çıkmasına, ilk hukuk kurallarının belirmesine, sosyal sınıfların doğmasına, tarımsal amaçlı astronomi gözlemlerine, geometrik ve aritmetik hesaplamalarda ilerlemelere, bina, alet, sanat eserlerinin yapıma kadar sayısız tekniğin gelişimine yol açmıştır. Ardından sanayi devrimi ile başlayan süreçte, bilim ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak yoğun tarımsal üretim paradigmasına geçilmiştir. Bu dönemde, organik doğa anlayışından mekanik doğa anlayışına geçilmiştir. Mekanik doğa anlayışı içerisinde, insanın merkezli yaklaşımla, doğayı anlama tanıma ve onunla yaşama düşüncesinin doğaya hâkim olma düşüncesine dönüşmüş olduğu görülmektedir. Yoğun tarımsal üretim paradigması başlangıçta, gıda kıtlığını engellemede başarılı olurken dünya nüfusu hızla artmış, kimyasal gübre kullanımı dört kat, pestisit kullanımı otuz iki kat, fosil yakıt kullanımı dört kat artarak tarım ve gıda etiği konusunda yeni sorun alanlarını ortaya çıkarmıştır. Bugün, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, çocuk işçiliği, gıda güvenliği ve güvencesi, hayvan hakları, yoğun kimyasalların kullanımına bağlı geri dönülemez çevre sorunları, tarım ve çevrenin sürdürülebilirliği, tarımsal üretime ait büyük verinin sahipliği gibi etik sorun alanları dikkate alındığında, insan merkezli bakış açısı ve mekanik doğa anlayışına dayalı insan doğa ilişkisinin, tarım ve gıda etiğinde gözlenen sorunları çözmekten uzak olduğu gözlenmektedir. Çalışma, değişen insan-doğa anlayışı çerçevesinde, tarımsal üretim paradigmalarına bağlı olarak gözlenen etik sorun alanlarını ortaya koyarken, tarım ve gıda etiği bağlamında insan doğa ilişkisinin yeniden kurgulanması gerektiği savını ortaya koymayı ve bu bağlamda temellendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde felsefe ve etiğin periferinde kalmış görünen tarım ve gıda etiğinin kavramsal çerçevesi ortaya konmaya, ikinci bölümünde zaman içinde değişen tarımsal üretim paradigmalarına bağlı olarak insan doğa ilişkisi tarım ve gıda etiği bağlamında ele alınmaya, üçüncü bölümünde ise tarım ve gıda etiğinde gözlenen sorun alanlarının mekanik insan doğa anlayışına bağlı salt bilimsel ve teknolojik çözümlerle mümkün olmayacağı, ekosistemi göz önüne alan bütüncül (holistik) insan doğa anlayışının kurgulanmasının gerekliliği savı ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonuç bölümünde ise insanın doğadaki diğer türler gibi ekosistemin sıradan bir üyesi olarak görüldüğü ve bağlantısal bir bütünsellik içinde ele alınan bütüncül insan doğa ilişkisinin etik bağı tarım ve gıda etiği bağlamında kurgulanmasının gerekliliği savı temellendirilmeye çalışılmıştır. Zaman içerisinde değişen insan-doğa ilişkisi, kuşkusuz olarak sadece insanlar tarafından tek yönlü olarak ifade bulur. İnsan bilinci tarafından deneyimlenen doğanın değişik zaman akışı içinde sosyal, kültürel, ekonomik ve etik değerlerin değişimine bağlı olarak farklı şekillerde anlamlandırılması, doğanın gerçekliğini göreli bir gerçeklik kılar. Bu yönüyle doğa“orada”duran, ortaya çıkarılması gereken evrensel yasaları olan sabit bir gerçeklik olmaktan ziyade insan ve diğer türler tarafından ortaya konan ilişkiler ağı içerisinde dönemsel olarak yeniden üretilen bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde hazırlanan tez çalışmasının fenomenolojik bir araştırma denemesi olduğu söylenebilir.
Özet (Çeviri)
Since the day it existed, humans have been intertwined with nature and have lived dependent on nature. In the nutrition model, which was initially dominated by a godly understanding of nature, hunting, and gathering paradigm, the human who had to change their lives depending on the change of conditions in the nature surrounding them tried to understand and get to know nature. In the context of the paradigm of this period, cannibalism, slavery, and the undesirability of the elderly and extra children due to the limitation of the mobility of the tribes created ethical problem areas. Plant and animal production, which began with the transition to settled life, considered the first scientific and technological revolution, created a new agricultural production paradigm. In the context of this paradigm, the new agricultural production model has led to the emergence of the first property forms, the emergence of the first rules of law, the emergence of social classes, observations of astronomy for agricultural purposes, advances in geometric and arithmetic calculations, and the development of numerous techniques from building, tools, to the construction of works of art. Then, in the process that started with the industrial revolution, the intensive agricultural production paradigm was adopted due to the developments in science and technology. During this period, the understanding of organic nature has been replaced by the understanding of mechanical nature. In the understanding of mechanical nature, it is seen that the idea of understanding, recognizing, and living with nature with a human-centered approach has become the idea of dominating nature. While the intensive agriculture production paradigm was initially successful in preventing food shortages, the world population increased rapidly, pesticides increased by 32 times, and fossil fuels increased by four times, revealing new problem areas in agriculture and food ethics. Today, when ethical problem areas such as gender inequality, child labor, food safety and security, animal rights, irreversible environmental problems due to the use of intensive chemicals, sustainability of agriculture and the environment, ownership of big data belonging to agricultural production are taken into account, it is observed that the human-nature relationship based on anthropocentric perspective and mechanical understanding of nature is far from solving the problems observed in agriculture and food ethics. The study aims to lay out the argument that the human nature relationship should be reconstructed in the context of agriculture and food ethics while revealing the ethical problem areas observed due to agricultural production paradigms within the framework of the changing anthropocentric understanding. In the first part of the study, the conceptual framework of agriculture and food ethics, which seems to be at the periphery of philosophy and ethics, has been revealed, in the second part, the human-nature relationship was discussed in the context of agriculture and food ethics depending on the agricultural production paradigms that have changed over time, and in the third part, it has been tried to put forward the argument that it will not be possible with only scientific and technological solutions depending on the human nature understanding, and that it is necessary to construct a holistic human nature understanding that takes into account the ecosystem. In the conclusion of the study, the argument that human is considered as ordinary member of the ecosystem like other species in nature, and it has been tried to be grounded that the holistic human-nature relationship, which is handled in a relational holism, should be constructed in the context of agriculture and food ethics. The human-nature relationship, which changes over time, undoubtedly finds expression only in one direction, only by humans. The realization of nature experienced by human consciousness in different ways due to the change of social, cultural, economic, and ethical values in different timelines makes nature a relative reality. In this respect, nature stands there as a periodically reproduced reality within the network of relations put forward by humans and other species, rather than being a fixed reality that stands“over there”and has universal laws that need to be revealed. From this point of view, it can be said that the thesis study prepared is a phenomenological research experiment.
Benzer Tezler
- Assessing the impacts of urban land use/land cover change on soil ecosystem services
Kentsel arazi kullanımı/arazi örtüsü değişiminin toprak ekosistem servisleri üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi
MELTEM DELİBAŞ
Doktora
İngilizce
2023
Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AZİME TEZER
- Sustainable development goals in lower-middle income economy: Relevancy and outlook in Cameroon
Alt gelirli ekonomi'de sürdürülebilir kalkınma hedefleri: Kamerun'da uygunluk ve görünüm
HAMAN ADAMA MOHAMADOU
Doktora
İngilizce
2022
EkonomiAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiSosyal Politika Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ABDULKADİR DEVELİ
- Covid-19 pandemi dönemi gıda sektöründe lojistik faaliyetlerinin değerlendirilmesine yönelik bir araştırma
A research on evaluation of logistics activities in the food industry during the Covid-19 pandemic period
KÜBRA ERGÜN
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
İşletmeKaramanoğlu Mehmetbey ÜniversitesiUluslararası Ticaret ve Lojistik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET ALPER SAYIN
- Sahra altı Afrika ile AB arasındaki ekonomik ortaklık anlaşmalarının sahra altı ekonomisine etkileri ve tarım sektörü
The effects of EPAs between EU and sub-saharan Africa on sub Saharan region and agricultural sector
METİN PİŞKİN