Geri Dön

İnterrupter tekniğin hışıltılı infantın hava yolu direncini saptamada kullanılabilirliği ve astım tanısındaki yeri

Availability of the interrupter technique in detecting the airway resistance of wheezy infant and its place in the diagnosis of asthma

  1. Tez No: 769800
  2. Yazar: GÜLCİHAN ÖZEK
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MUSTAFA BAK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2008
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bakanlığı
  10. Enstitü: İzmir Dr.Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Ve Cerrahisi Eğt. ve Arş. Hast.
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 77

Özet

Çocukluk çağında üç ve üçten fazla hışıltı atağı geçirilmesi reaktif hava yolu hastalığı olarak tanımlanır. İki yaşın üstündeki çocuklarda yineleyen, inatçı hışıltı ataklarının üçte biri astım tanısı almaktadır. 6 yaşından büyük çocuklarda ve erişkinlerde spirometri ile akciğer hacimlerinin ölçülmesi ve bronşial aşırı duyarlılık testleri astımda tanı kriteri olarak yerini almıştır. Okul çağı öncesi yaş grubunda ise solunum fonksiyon testleri rutin olarak uygulanamamakla birlikte son yıllarda geliştirilmiş olan interrupter teknik ile hava yolu direnci ölçümü araştırma amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. İnterrupter tekniğin çalışma prensibi pasif solunum sırasında cihaz tarafından oluşturulan bir kesinti ile alveol basıncının ağız basıncına eşitlendiği varsayımına dayanmaktadır. Böylece ağızdan ölçülen basınç bize hava yollarının direncini gösterir (=Rint). Minimal hasta uyumu gerektirmesi, taşınabilir solunum fonksiyon testi cihazına adapte olabilmesi ve ucuz olması nedeniyle klinik pratikte kolaylıkla uygulanabilir. Testin klinik pratikte uygulanabilirliği yapılan çalışmalarda %88 ile %95 arasında değişmektedir. Sağlıklı çocuklarda referans değerlerin oluşturulması amacıyla yapılan çalışmalarda Rint değerinin özellikle hastanın boyu ile korele olduğu, çocukların boyu arttıkça Rint değerinde lineer bir azalma olduğu gösterilmiştir. Farklı ülkelerden yapılan birkaç çalışmada boya göre hesaplanabilen Rint denklemleri geliştirilmiştir. Ancak tüm toplumları içine alacak genel referans değerler henüz kabül görmüş değildir. İnterrupter tekniğin klinik pratikte önemli bir kullanım alanı hışıltılı infantların bazal hava yolu dirençlerinin ölçülmesi ve bronkodilatatörlere yanıtın değerlendirilmesidir. Yapılan klinik çalışmalar göstermiştir ki; reaktif hava yolu hastalığı olan çocuklarda hışıltı atağı olmasa da interrupter teknik ile ölçülen hava yolu dirençleri sağlıklı kontrollere göre anlamlı düzeyde yüksektir. Aynı şekilde sağlıklı kontrollerle karşılaştırıldığında hışıltılı infantların bronkodilatatöre yanıtları anlamlı derecede belirgindir. Bu sonuçlar bize hışıltılı infantta astım riskini belirlemek için; interrupter teknikle ölçülen hava yolu direnci değerinin ve reverzibilite yüzdesinin beraber kullanılabileceğini göstermektedir. Biz de yaptığımız bu çalışmada; literatürle uyumlu olarak, hışıltılı infantlarda sağlıklı kontrollere göre daha yüksek bazal hava yolu direnci değerleri elde ettik. Çalışmamızda sadece hışıltılı çocuklara bronkodilatatör uygulandı. Hışıltılı çocuklarda bronkodilatatör ile Rint değerinde % 37'lik bir azalma saptandı. Bu reverzibilite değeri sağlıklı kontrollerle karşılaştırılamamasına rağmen yapılan diğer çalışmalarla benzerlik göstermesi açısından anlamlı kabül edildi. Hasta grubumuz kendi içinde Martinez kriterleri, eozinofil, total ve spIgE düzeyleri açısından ayrı ayrı değerlendirildiğinde; en yüksek bazal Rint değeri ve en belirgin reverzibilite total IgE düzeyi yüksek olan hastalarda saptandı. Eozinofil düzeyi yüksek olanların ise bazal Rint değerlerinde anlamlı artış olmazken, belirgin reverzibilite özelliği gösterdiği görüldü. Bu sonuç bize total IgE düzeyi yüksekliğinin ve eozinofilinin hışıltılı çocukta astım gelişimi açısından önemli risk faktörleri olduğunu göstermesi açısından anlamlı bulundu. Martinez kriteri pozitif olan hastaların ise Rint değerlerinde negatif olanlara göre beligin yükseklik ve reverzibilite farkı saptanmadı. Bu sonuç Martinez kriterlerinin hışıltılı çocukta astım riskini belirlemedeki yerinin gözden geçirilmesi için anlamlı olabilir olarak yorumlandı.

Özet (Çeviri)

Measurement of lung volumes by spirometry and bronchial hypersensitivity tests have taken their place as diagnostic criteria for asthma in children older than six years and adults. Three or more wheezing episodes in childhood are defined as reactive airway disease. One-third of recurrent, persistent wheezing episodes in children over two are diagnosed with asthma. Although pulmonary function tests cannot be applied routinely in the preschool age group, airway resistance measurement with the interrupter technique, developed in recent years, has been used for research purposes. The working principle of the interrupter technique is based on the assumption that the alveolar pressure equals the mouth pressure with an interruption created by the device during passive breathing. Thus, the pressure measured from the mouth shows us the resistance of the airways (=Rint). It can be easily applied in clinical practice because it requires minimal patient compliance, can be adapted to a portable pulmonary function test device and is inexpensive. The applicability of the test in clinical practice varies between 88% and 95% in studies. In studies conducted to establish reference values in healthy children, it has been shown that the Rint value is significantly correlated with the patient's height. There is a linear decrease in the Rint value as the children's height increases. Rint equations that can be calculated according to size have been developed in several studies from different countries. However, general reference values that will include all societies have not been accepted yet. An essential use of the interrupter technique in clinical practice is to measure the basal airway resistance of wheezing infants and to evaluate the response to bronchodilators. Clinical studies have shown that; Although there is no wheezing attack in children with reactive airway disease, airway resistances measured by the interrupter technique are significantly higher than in healthy controls. Likewise, the response of wheezing infants to bronchodilators is substantially more pronounced compared to healthy controls. These results help us to determine the risk of asthma in the wheezing infant; It shows that the airway resistance value measured with the interrupter technique and the percentage of reversibility can be used together. In this study, consistent with the literature, we obtained higher baseline airway resistance values in wheezing infants than in healthy controls. In our research, bronchodilators were administered only to children with wheezing. A 37% reduction in Rint value was found with bronchodilators in children with wheezing. Although this reversibility value could not be compared with healthy controls, it was considered significant in terms of being similar to other studies. When our patient group was evaluated separately in terms of Martinez criteria, eosinophil, total and spIgE levels, The highest baseline Rint value and the most significant reversibility were found in patients with high total IgE levels. While there was no significant increase in basal Rint values in those with high eosinophil levels, it was observed that they showed many reversibility features. This result was found to be substantial in showing us that elevated total IgE levels and eosinophilia are important risk factors for the development of asthma in a child with wheezing. There was no significant difference in height and reversibility in patients with positive Martinez criteria compared to those with negative Rint values. This result may be meaningful to review the place of Martinez criteria in determining the risk of asthma in a child with wheezing.

Benzer Tezler

  1. Rat abdominal fıtkı modelinde basit dikiş ve modifiye 8 dikişinin iyileşme üzerine etkilerinin araştırılması

    Investigation of the effects of modified 8 technique and the simple interrupted suture on healing in the rat abdominal hernia model

    MOHAMMED WATHIK ABDULATEEF

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Veteriner HekimliğiKırıkkale Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ KUMANDAŞ

  2. Müzik terapinin kekemelik tedavisindeki yeri

    The place of music therapy in the treatment of stuttering

    FURKAN ÜÇKAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    MüzikHacettepe Üniversitesi

    Piyano Arp Gitar Ana Sanat Dalı

    DOÇ. DR. AYŞE SANEM ŞAHLI

  3. Mercedes ve j insizyonları ile yapılan karaciğer operasyonları sonrasında insizyonel herni gelişimi üzerine etki eden faktörlerin belirlenmesi

    Incisional hernia after liver surgery with mercedes and j-shape incisions

    COŞKUN AYDIN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Genel CerrahiKaradeniz Teknik Üniversitesi

    Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MİTHAT KERİM ARSLAN

  4. Investigation of the effect of heat treatments on the formability of the 6061 Al alloy

    Isıl işlemlerin 6061 Al alaşımının şekillendirilebilirliğineetkisinin incelenmesi

    RAŞİD AHMED YILDIZ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Makine Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ŞAFAK YILMAZ

  5. Plazma ve alev püskürtme tekniği ile al2o3-%13 tio2 ve cr2o3-%5sio2-%3tio2 seramik kaplanan malzemelerin özellikleri

    Properties of al2o3-% 13tio2 and cr2o3-% 5sio2-% 3tio2 ceramic coated materials with plasma and flame spraying technique

    SERDAR SALMAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Metalurji MühendisliğiYıldız Teknik Üniversitesi

    Metalurji Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEKİ ÇİZMECİOĞLU