Bölgesel Güvenlik Teorisi çerçevesinde Türk dış politikası (2011- 2022)
Turkish foreign policy within the framework of Regional Security Complex Theory (2011-2022)
- Tez No: 771806
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ ATAY AKDEVELİOĞLU
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Siyasal Bilimler, Uluslararası İlişkiler, Political Science, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 230
Özet
Araştırma,“Arap ayaklanmalarından sonra Türk dış politikası neden radikal bir şekilde dönüşmüştür”ana sorusuna cevap vermektedir. Araştırma,“Bölgesel Güvenlik Kompleksi Teorisi”ni Kullanarak, Türkiye'nin 2011'den bu yana geçirdiği dış politika dönüşümünün temel güdüsü olarak bölgesel güvenlik dinamiklerini incelemektedir. Araştırma, Türkiye'nin ortaya çıkan bölgesel tehditlere karşı yumuşak güç kullanamayacağının şüphe götürmez bir şekilde kanıtlanması nedeniyle, bölgesel istikrarsızlığın Türkiye'yi güvenlikleştirme perspektifini yeniden canlandırmaya zorladığını varsaymaktadır. Birinci bölüm, Türkiye Cumhuriyeti'nin Orta Doğu'ya yönelik dış politikasına tarihsel bir genel bakış sunup ardından Türkiye'nin hedef ve yönelimlerdeki şaşırtıcı değişimi göstermek için AKP dönemindeki birinci ve ikinci onyıllardaki dış politikasını karşılaştırmaktadır. İkinci bölüm, iç değişkenlerin Türk dış politikasının Ortadoğu'ya yönelik dönüşümüne nasıl katkıda bulunduğunu açıklamaktadır. Bu bölüm, demokrasinin gerilemesinde temsil edilen siyasi kırılganlıkların, iç ve dış politika arasındaki engellerin aşınmasına yol açtığı ve böylece dış politikanın, kurumsallaşma ve bürokrasiden uzak algılarının bir yansıması haline geldiği sonucuna varmıştır. Bu arada, ekonomik kararlara siyasi müdahale, devlet kaynaklarını rejimin hayatta kalmasını sağlamak ve liderliği elde etmek için yönlendirmenin bir sonucu olarak belirgin ekonomik kırılganlıklara yol açmıştır. Ayrıca, siyasi rejimin bekasına öncelik verilmesi, bir yanda yönetici seçkinler ile diğer yanda azınlıklar arasında bir çatışmaya yol açıp yerel ve bölgesel duzeyinde askeri çözümlere başvurulmasına neden olmuştur. Üçüncü bölüm, süper güçlerin davranışları ile Türkiye'nin güvenlikleştirme yaklaşımını yeniden benimsemesi arasındaki ilişkiyi incelemeye geçmektedir. Küresel arenada gücün hızla yayılması ve ABD gücünün göreli düşüşü Ankara'nın bölgesel davranışını karmaşıklaştırmıştır. Küresel kutuplaşmanın iki kutuplu sistemden kayması, Türkiye'yi kazanan olarak ABD'nin izinden gitmeye ittiği gibi, Amerikan hegemonyasının görece gerilemesi ve tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçiş Türkiye'yi ilişkilerini çeşitlendirmeye itmiştir. Türkiye'nin Rus Çin ekseni ile yakınlaşması, Türkiye bağlamında güvenlikleştirme perspektifinin canlanmasıyla yakından ilgili bazı temel sonuçlara yol açmıştır. Türk siyasi sisteminin otoriter eğilimlerini güçlendirip barışçıl çözümler yerine askeri araçları tercih etmeye yaklaştırmıştır. Aynı şekilde, Türkiye'nin bölgesel olarak kooperatif enstrümanlarına olan eğiliminin, öncelikle AB'nin siyasi koşulluluğu kaynaklandığı söylenebilmektedir. Yerel ve bölgesel düzeyde barışçıl olanlar lehine zorlayıcı araçların kaldırılmasına yönelik itici gücü sağlayan şey AB'ye katılım teşviki olduğundan, katılımın çekiciliğinin azalması, gerilemenin ve eski yollara dönüşün başlıca nedeniydi. Dördüncü bölüm, Ortadoğu'da bölgesel güvenlik dinamiklerini şekillendirmede ulusal ve Küresel Düzeylerin etkisini inceledikten sonra, analiz için uygun olan bölgesel düzeyi incelemeye geçmektedir. Bu bölüm, Arap ayaklanmalarından sonra bölgesel etkileşimlerin Türk davranışları üzerindeki etkisini açıklamaya çalışmaktadır. Bölüm, Türkiye'nin bölgedeki güvenlik dinamiklerine tamamen dahil olduğunu ve teorinin varsaydığı gibi yalıtkan bir devlet olmadığını savunmaktadır. Ardından Bölüm, Türkiye'nin Levant, Körfez ve Mağrip olan üç güvenlik alt kompleksine nasıl müdahil olduğunu açıklamaya geçmektedir. Bölüm, Türkiye'nin Arap ihtilaflarına karışmasının en büyük kaybedeni olduğu sonucuna varmaktadır. Türkiye normatif politikasını geride bırakarak norm ve değerler yerine çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi tercih ederek bölgesel prestijini daha da kötüleştirmiştir.Genel olarak Türkiye, bölgesel gücünün sınırlarını yanlış hesaplayıp diğer bölgesel güçlerin tepkilerini görmezden gelmiştir.
Özet (Çeviri)
The study answers the main question“why did Turkish foreign policy radically shift after the Arab uprisings”. The study examines the regional security dynamics as the main motive for the transformation of Turkey's foreign policy since 2011, using the“Regional Security Complex Theory”. The study assumes that the regional instability forced Turkey to revive the securitization perspective, as it was proven beyond doubt that Turkey would not be able to use soft power against emerging regional threats. The first chapter provides a historical overview of the Republic of Turkey's foreign policy towards the Middle East, then compares Turkey's foreign policy in the first and second decades under the AKP to demonstrate the startling shift in goals and orientations. The second chapter explains how the domestic variables contribute to the transformation of Turkish foreign policy towards the Middle East. The chapter concluded that Political vulnerabilities, represented in the decline of democracy, led to the erosion of barriers between domestic and foreign policy, and thus foreign policy became a reflection of the ruler's perceptions away from institutionalization and bureaucracy. Meanwhile, Political intervention in economic decisions has led to marked economic vulnerabilities, as a result of directing state resources disproportionately to its capabilities, domestically to ensure regime survival, and regionally to achieve leadership. Furthermore, giving priority to political regime survival led to a clash between the ruling elite on one hand, and the minorities on the other hand, and so prompted the resort to military solutions internally and regionally. The third chapter moves to examine the relationship between the superpowers' behavior and Turkey's readopting of the securitization approach. The rapid diffusion of power in the global arena and the relative decline of US power have complicated Ankara's regional behavior. Just as the shift in global polarity from the bipolar system pushed Turkey to follow the US's footsteps as the winner, the relative decline of American hegemony and the transition from unipolarity to multipolarity has pushed Turkey to diversify its relations. Turkey's rapprochement with the Russian Chinese axis has led to some main results closely related to the revival of the securitization perspective in the Turkish context. It Strengthened the authoritarian tendencies of the Turkish political system and thus made it closer to preferring military tools over peaceful solutions. In the same vein, Turkey's tendency to the cooperative instruments regionally was primarily driven by its closeness to the EU with its political conditionality. Since the incentive for EU accession is what provided the impetus for putting down coercive tools in favor of peaceful ones at the local and regional levels, then the decline in the attractiveness of accession was a major reason for the regression and return to the old ways. After examining the impact of the national and global levels, the fourth chapter moves on to examine the regional level itself as the appropriate one for analysis. The chapter tries to explain the effect of regional interactions on Turkish behavior after the Arab uprisings. The chapter argues that Turkey has been completely involved in the regional security dynamics and it isn't an insulator as the theory assumes. Then it moves to explain How Turkey has been involved in the three security sub-complexes which are the Levant, Gulf, and Maghreb. The chapter concludes that Turkey seems to be the biggest loser of its involvement in Arab conflicts. It Turkey has abandoned its normative politics and preferred to act in line with its interests rather than rules and values, further worsening its regional prestige. In general, Turkey miscalculated the limits of its regional power and ignored the reactions of other regional powers.
Benzer Tezler
- Bölgesel güvenlik kompleksi teorisi kapsamında 2011-2016 yılları arası Türkiye'nin Suriye politikası
Turkey's Syria policy between 2011-2016 in the context of the regional security complex theory
ŞEHNAZ FINDIK
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Uluslararası İlişkilerMilli Savunma ÜniversitesiUluslararası İlişkiler ve Bölgesel Çalışmalar Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ GÜNGÖR ŞAHİN
- 21. yüzyılda Bölgesel Güvenlik Kompleksi Teorisi kapsamında Türkiye'nin İsrail'e yönelik dış politikası
Turkey's foreign policy toward Israel in 21st century in the context of Regional Security Complex Theory
BERNA ÖZKAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Uluslararası İlişkilerİstanbul Gelişim ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YAVUZ ÇİLLİLER
- Davutoğlu doktrini'nden külli dengeye; 2007-2017 dönemi Türk dış politikasının iç ve dış dinamikleri
From davutoğlu doctrine to omnibalancing; internal and external dynamics of Turkish foreign policy in the 2007-2017 period
TUĞBA KAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Uluslararası İlişkilerAydın Adnan Menderes ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YÜCEL BOZDAĞLIOĞLU
- Güç geçişi dönemlerinde Türk dış politikası: Birinci ve İkinci Dünya Savaşı örnekleri
Turkish foreign policy in power transition periods: Cases of First and Second World Wars
ERHAN SIRT
Doktora
Türkçe
2024
Uluslararası İlişkilerAnkara Hacı Bayram Veli ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET AKİF OKUR
- A critical assessment of Turkey's migration regime: Securitization versus human rights?
Türkiye'nin göç rejiminin eleştirel bir değerlendirmesi: Güvenlikleştirmeye karşı insan hakları?
KÜBRA AYDINLI
Yüksek Lisans
İngilizce
2015
Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik ÜniversitesiAvrupa Çalışmaları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OSMAN GALİP YALMAN