Geri Dön

Çalışmanın güncel anlamı ve yeni bir çalışma mekânı olarak ortak çalışma (cowork) mekânları: İstanbul'daki Dam ve Kolektif House Levent üzerinden bir inceleme

The current meaning of work concept and cowork spaces as a new workplace: An examination on the Dam and Kolektif House Levent in Istanbul

  1. Tez No: 771933
  2. Yazar: ŞEYDA ALBAYRAK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. EBRU ÖZEKE-TÖKMECİ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Mimarlık Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 214

Özet

İnsanlığın çalışmayı icat etmesinden günümüze, çalışma kavramı anlamsal değişikliklere uğramıştır. Çalışmanın yaşam içerisindeki anlamı ile birlikte toplumun çalışmaya atfettiği değerler de büyük değişimler geçirmiştir. Çalışma ve boş zaman kavramlarının nasıl tanımlanacağı, toplumların yaşayışı ve ait oldukları tarihsel dönemlerle ilişkilidir. Endüstri Devrimi'ne kadar yaşamın doğal bir parçası olan çalışma, yaşamı sürdürebilmek için gerekli bütün eylemleri içeriyordu. Endüstri Devrimi ile büyük bir kırılma yaşanmış, çalışma bir ücret karşılığında belli bir zaman içerisinde yapılan eylemleri tanımlamıştır. Bu değişim gündelik hayatı iş saati ve serbest zaman olarak parçalamış, ev ve işyeri mekânlarını keskin bir şekilde birbirinden ayırmıştır. Çalışma kavramının geçirdiği kırılmalar, gündelik hayatın ritim ve pratiklerini de kırılmaya zorlamış ve şehirlerin-kentlerin organizasyonunu dikkate değer biçimde etkilemiştir. Aynı şekilde erken dönemde yalnızca çalışmaya ayrılmış mekânlar kısıtlı olup kentlerin şekillenmesinde baskın rol oynamazken değişen çalışma pratikleri ve üretim ilişkileri ile çalışmaya ayrılmış mekânlara olan ihtiyaç artmış ve çalışma mekânlarının organizasyonu, çalışma mekânı mimarisi uzmanlık gerektiren bir olgu halini almıştır. Çalışma mekânları günümüze kadar gerek kentle ilişkileri, gerek mimari ve organizasyonel şemaları anlamında birçok değişime uğramış, çalışma mekânlarının tasarımı gittikçe karmaşıklaşmış ve çeşitlenmiştir. 21. yüzyıla gelindiğinde çalışma kavramının ve çalışma biçimlerinin yeniden büyük bir değişime uğradığı görülüyor. Ücretli çalışmanın sonunun mu geldiği tartışmaları sürerken, ücretli çalışmaya alternatif çalışma biçimleri oldukça yaygınlaştı. Bunlardan“freelance”yani serbest çalışanlar her yıl ciddiye alınacak bir artış göstermekte. Bu çalışmanın kapsamı, bugün yaşanan değişimin hem bir sonucu hem de bir yandan değişimin itici gücü olan ortak çalışma1 mekânlarını anlamak için çalışma kavramının ve mekânlarının tarihsel süreçte geçirdiği değişim ve dönüşümlerin incelerek ortak çalışma mekânlarının çalışma kültürü ve tanımı bağlamında diğer geleneksel çalışma mekânlarından ve ofislerden nasıl ayrıldığının cevaplarının aranmasıdır. Ortak Çalışma mekânlarının yeni bir mekân tipolojisi olarak kentle kurduğu ilişkiler, kullanıcıların mekânla kurduğu ilişki ve mekânın ihtiyaçları anlamında büyük farklılıklar gösteren ortak çalışma mekânlarının tasarlanması hala mimari açıdan ve bu mekânların doğası gereği ortak çalışma kültürünün nasıl inşa edileceği açılarından bitmeyen bir öğrenme süreci olacak gibi görünüyor. Tez çalışmasının ikinci bölümünde çalışma kavramının tarihsel gelişimi incelenmiş, öncelikle Antik dönemde çalışma mekânlarının ilk örnekleri denilebilecek mekânların izi sürülmüştür. Antik döneme baktığımızda çalışma mekânları (çoğunlukla atölyeler) genel olarak evin bir parçasıdır ve çalışma gündelik hayatın akışı içerisinde doğal bir eylemdir. Bu sebeple yalnızca çalışmaya ayrılmış mekânlar kent merkezlerinde yazmanlara ayrılmış bir masa ve yazmak için gerekli aletleri bulunduran odalardır. Ayrıca kent merkezlerinde üretim amaçlı atölyelerin varlığı da azdır. Antik dönemde kayıt tutma ve yazmanlık işlerini yapan kişiler ise mobildir, farklı şehirlere seyahat ederler ve o şehirlerde bu iş için ayrılmış masaları kullanırlar. Ardından Ortaçağ Avrupası'nda keşiflerle artan ticaret ile işin örgütlenmesindeki değişim incelenmiş, çalışma mekânlarını nasıl etkilediği, değiştirdiği tespit edilmiştir. Ortaçağ Avrupa'sında özellikle bankacılık faaliyetlerinin artması ile günümüz ofis yapılarının ilk örnekleri ortaya çıkmıştır. Bir diğer büyük kırılma olan Endüstri Devrimi sonrası 20. Yüzyıla kadar olan dönem tezde ayrıca ele alınmış, çalışmanın toplumsallaşması ile kentlere etkileri de incelenmiştir. Endüstri Devrimi sonrası süreçte çalışma mekânları kümelenmeye başlamış, yeni endüstriler ile fabrika sistemi oluşmuş ve ofis çalışmasının önemi artmıştır. Özellikle ofis binaları kentte hâkim tipolojiler olmaya başlamış, güç ve statü sembolü haline gelmiştir. Bu dönemde ofisler plan şemaları ve mekânsal organizasyon olarak gelişmeye başlamıştır. Tezin üçüncü bölümünde bilgi çağı ile değişen çalışma kültürü ile bunun çalışma mekânlarına etkisi ve bilgiye dayalı ekonomi odağında baskın çalışma mekânı olarak ofislerin geçirdiği dönüşüm incelenmiştir. Erken 20. Yüzyılda ortaya çıkan Taylorist yönetim biçiminin uzunca süre etkileyeceği çalışma mekânlarında yönetimsel anlayışın, mekân organizasyonu ve iş yerinin mimarisini ne anlamda etkilediği ortaya konulmuş, daha sonra savaş sonrası dönem ile 1970'li yıllarda işin yapısında büyük değişiklikler olmasa da değişen yönetim anlayışları sonucu iç mekân organizasyonu ve çalışma alanlarının mimari koşulları için tasarım arayışları incelenmiştir. Bu dönemde de baskın çalışma mekânları olarak ve değişimin yaşandığı mekânlar olarak ofisler karşımıza çıkıyor. 1980'li yıllar değişen teknoloji ile ayrı bir kırılma noktası olmuştur. Kişisel bilgisayarın icadı işin organizasyonunu değiştirmiş, kağıt işleri giderek önemini yitirmiştir. Mobil çalışma imkânı ilk kez olarak tartışılmaya başlanmıştır. Bu dönemde çalışma mekânları ciddi değişimlere uğramıştır. Bu bölümde son olarak çalışmanın güncel anlamı üzerine tartışmalara yer verilmiş, ücretli çalışmanın sonunun mu gediği tartışmaları üzerinden yeni bir çalışma biçimi olarak çalışma hayatı içerisinde kendine yer edinen serbest çalışmanın ortaya çıkışı, yeni ekonomi olarak yaratıcı ekonomi ve yaratıcı sınıf incelenmiştir. Yaratıcı sınıfın ortak çalışma mekânlarının kurucu ve itici gücü olduğu tespit edilmiştir. Tezin dördüncü bölümünde ortak çalışma kavramı ve ortak çalışma mekânları incelenmiş, çalışma kültürü ve değerleri anlamında ücretli çalışmadan ayrımı yapılmıştır. Ortak çalışma biçiminin yıllara göre yükselişi gösteriyor ki bu çalışma biçimi yüzyılımızın hakim çalışma biçimi olma potansiyelini taşıyor. Buradan yola çıkarak ortak çalışma mekânları kentlerde ciddi bir hızla artmakta ve görünür mekân tipolojileri olma potansiyelini taşımaktadır. Bu mekânlar içlerindeki ilişkiler ve değerler ile şekil kazanmakta olup çok yeni ve çokça tartışılmamış ihtiyaçlara sahiptirler. Özellikle ev ve işyeri arasında üçüncü bir tip olarak değerlendirilebilecek bu mekânlar beraberinde birçok yeni tasarım problemini de getirmiştir. Dünyadan seçilen örneklerle mimar ve tasarımcıların bu yeni mekânların çözümünde buldukları cevaplar ve denemeler tez kapsamında incelenmiştir. Tezin beşinci bölümünde ortak çalışma mekânlarının Türkiye'deki gelişimi incelenmiş, yaratıcı ekonominin en çok gelişme gösterdiği şehir olarak İstanbul tespit edilmiştir. İstanbul'da seçilen DAM ve Kolektif House Levent ortak çalışma mekânları analiz edilmiş, dünyadan örneklerle benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konulmuştur. Birbirleri ile olan farklılık ve ortaklıklar, yapılan görüşmeler sonucu edinilen veriler, bu mekânlar üzerinden ortak çalışma mekânlarının tasarımı açısından mimarların, tasarımcıların ve yöneticilerin verdiği cevaplar tespit edilmiştir. Ortak çalışma biçiminin tespit edilen değerleri mekânsal anlamda nasıl temsil ediliyor, bu değerlerin inşasında mekân nasıl rol oynuyor sorularının cevapları aranmıştır. Tezi son bölümünde sonuçlar tartışılmıştır. 1. Tez çalışmasında ortak çalışma olarak bahsedilen çalışma biçimi orijinal dilinde“coworking”dir. Coworking kelimesi collaborative working (işbirlikçi çalışma) kelimelerinin kısaltmasından oluşmuştur. Ortak çalışma biçiminin en çok kabul gören tanımları: tek başına ama bir arada olma, kendi adına çalışmak fakat yalnız olmamak. Buradan yola çıkarak Türkçe literatürde“coworking”ortak çalışma“coworking space”ise ortak çalışma mekânları olarak tanımlanmış, bu tez çalışmasında da bu şekilde kullanılmıştır.

Özet (Çeviri)

The concept of work has changed semantically since humankind invented it. Along with the importance of work in life, the values that society ascribes to work have changed significantly. How to define the concepts of work and leisure is related to the life of societies and the historical periods to which they belong. Work, which was a natural part of life until the Industrial Revolution, included all the activities necessary to sustain life. With the Industrial Revolution, a major break occurred: work defined the activities performed in a given time in exchange for a salary. This change divided daily life into work and leisure and created a sharp division between living and working areas. The ruptures in the concept of work forced the daily rhythms and practices of life to be disrupted and significantly affected the organization of cities. While in ancient times pure work spaces were limited and did not play a dominant role in the design of cities, changing work practices and production relations created a need for work spaces, and the organization of work spaces and the architecture of work spaces became a phenomenon requiring expertise. The design of workplaces, which has undergone numerous changes in terms of its relationship with the city and its architectural and organizational schemes, has become increasingly complex and diverse. In the 21st century, it can be seen that the concept of work has once again undergone major changes. While debates about whether paid work has come to an end are becoming less and less frequent, alternative forms of work have become prevalent. The number of freelancers is increasing year by year, which can be taken quite seriously. This study aims to provide answers to the question of how cowork spaces differ from other traditional workspaces and offices in the context of work culture and definition by examining the concept of work and the changes and transformations that spaces have undergone in the historical process in order to understand cowork spaces as both a result of the change experienced today and the driving force of change. As a new typology of space, it seems that the design of cowork spaces, which have great differences in terms of relationships, the relationship of users to the space, and the needs of the space, is still a learning process from an architectural perspective, and due to the nature of these spaces, it will be a never-ending learning process along with building the cowork work culture. The second part of the study examines the historical development of the concept of work and traces the places that can be called the first examples of workplace spaces in antiquity. The change in the organization of work due to the increase in trade with the discoveries in medieval Europe was examined, and how it influenced and changed workplaces was noted. After the Industrial Revolution, which is another major turning point, the period up to the 20th century is also discussed, and the socialization of work and its impact on cities is also examined. In the ancient world, workplaces (especially workshops) are part of the home, and work is a natural process in the flow of daily life. For this reason, the rooms reserved for work in the city centers are equipped with a desk reserved for scribes and the necessary tools for writing. In addition, there are few workshops for production purposes in the urban centers. Those who did record-keeping and writing in ancient times were mobile, traveling to different cities and using desks reserved for this work. The first examples of today's office structures emerged primarily with the growth of banking activity in medieval Europe. In the post-industrial period, workplaces began to densify, new industries and a factory system emerged, and the importance of office work increased. Office buildings, in particular, became the dominant typologies in the city and became a symbol of power and status. During this period, offices began to develop as a plan scheme and spatial organization. The third part of the paper examines the change in work culture in the information age and its impact on workplaces. The transformation of the office as the dominant workspace in the focus of the knowledge economy was examined. How the administrative understanding, spatial organization, and architecture of the workplace were influenced by the Taylorist management style that emerged in the early 20th century and would shape the workplace for a long time was examined. During this period, offices appear as the dominant workspaces and places of change. The 1980s became another breaking point due to technological change. The invention of the personal computer changed the organization of work, and lamentation gradually became less important. The possibility of mobile working was discussed for the first time. During this period, fundamental changes occurred in workplaces. Finally, this section takes up discussions about the current meaning of work and examines the emergence of freelance work as a new form of work in the workplace, the creative economy as a new economy, and the creative class through debates about whether the end of traditional paid work has come. It was found that the creative class is the founder and driving force of cowork spaces. The fourth part of the paper examines the concept of cowork and cowork spaces and distinguishes them from paid work in terms of work culture and values. The rise of the coworking style over the years shows that this form of work has the potential to become the dominant work style of our century. From this point of view, the growth of cowork spaces in cities is rapid, and they are spaces that will have visible typologies of space in cities. These spaces are characterized by the relationships and values that prevail in them, and they have very new and little discussed needs. These spaces, which can be considered as a third type, especially between home and workplace, have brought many new design problems. Selected examples from around the world are used to examine the responses and experiments of architects and designers in solving these new spaces. The fifth part of the paper examines the development of coworking spaces in Turkey, identifying Istanbul as the city where the creative economy has developed the most. Selected locations of Dam and Kolektif House Levent in Istanbul were analyzed and their similarities and differences were highlighted with examples from around the world. The data obtained from the differences and partnerships among them, interviews were identified with the answers of architects, designers, and managers regarding the design of cowork spaces. Answers are sought to the questions of how the identified values of cowork work style are spatially represented and how space plays a role in the construction of these values. The final part of the paper discusses the results.

Benzer Tezler

  1. Cultural encounters of ethnic identities: An ethnographic study of belonging in the urban landscape of Sarajevo

    Etnik kimliklerin kültürel karşılaşmaları: Saraybosna kent peyzajında aidiyete ilişkin etnografik bir çalışma

    TÜLAY ZIVALI

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2022

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HATİCE AYATAÇ

  2. Uzlaşı sürecinin bellek, mekân ve aktör ilişkileri üzerinden incelenmesi: Galata surları ve çevresi

    A research of the reconciliation process through memory, space and actor relations: Galata walls and its surroundings

    CEMİL SABANER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FATMA ERKÖK

  3. An urban node in the ritual landscape of byzantine constantinople: The church of St John the Baptist of the Stoudios Monastery

    Bizans Konstantinopolis'inin ritüelistik peyzajinda kentsel bir düğüm noktası: Stoudios Manastırı Vaftizci Yahya Kilisesi

    DİLARA BURCU GİRİTLİOĞLU

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    MimarlıkOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Tarihi Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ PELİN YONCACI ARSLAN

  4. Leisure as criticism in architectural texts

    Mimarlık metinlerinde bir eleştiri aracı olarak Leisure kavramı

    BERNA GÖL

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2017

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BELKIS ULUOĞLU

    PROF. DR. BÜLENT TANJU

  5. La problématique de l'espace et du temps dans l'écriture d'Assia Djebar et de Nedim Gürsel

    Assia Djebar'ın ve Nedim Gürsel'in yazınında zaman ve mekan sorunsalı

    CANSU GÜMÜŞTAŞ ŞEN

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    2014

    Fransız Dili ve EdebiyatıGalatasaray Üniversitesi

    Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. SIDIKA SEZA YILANCIOĞLU