Koroner arter ektazisi ile pai-1 4G/5G gen polimorfizmiarasındaki ilişkinin incelenmesi
The relationship between coronary artery ectasia and PAİ-1 4G/5G gene polymorphi̇sms
- Tez No: 787674
- Danışmanlar: PROF. DR. YÜKSEL ÇİÇEK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kardiyoloji, Cardiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 75
Özet
Giriş ve Amaç: Kardiyovasküler hastalıklar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli mortalite ve morbidite nedenleri arasında yer almaktadır. Kardiyovasküler hastalıklar içerisinde en sık görülen hastalık ise koroner arter hastalığıdır. Koroner arter hastalığı (KAH) epikardiyal koroner arterlerde daralma veya tam tıkanıklık sonucu oluşmaktadır. KAH hastalarda kalp fonksiyonlarında bozulmaya, kalp yetersizliği gelişmesine ve ölüme sebebiyet verebilen ciddi bi hastalık olup, günümüzde geliştirilen tüm tedavi yöntemlerine rağmen, henüz tedavisinde istenilen yüz güldürücü sonuç çoğu hastada tam olarak alınamamaktadır. Koroner arteleri ilgilendiren bir diğer patolji ise koroner arter ektazisidir. Koroner arter ektazisi(KAE) ise koroner epikardiyel arterlerde anormal genişleme ile seyreden bir patolojidir. KAE klinik olarak bazı hastalarda asemptomatik seyretmekle birlikte bazı hastalarda anjina, çarpıntı şikayeti gelişmesine yol açmakta, bazı hastalarda ise koroner tromboemboli oluşumuna bağlı miyokard enfarktüsü gibi ölümcül hadiselere yol açabilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucu koroner arter ektazisinin KAH ile benzer patofizyolojik mekanizmalara sahip olduğu ve KAH birlikteliğinin sık olduğu görülmektedir. Ayrıca ateroskleroz için geçerli olan risk faktörlerinin, KAE'li hastalar için de geçerli olduğu bildirilmiştir. Ancak KAE saptanan birçok hastada koroner arter hastalığı bulgusu olmadan, yalnızca ektazi görülmektedir. Bu hasta grubu izole koroner arter ektazisi (İKAE) olarak tanımlanmaktadır. İKAE hastalığı etyoljisinde birçok çevresel faktör öne sürülmekle birlikte genetik faktörlerin de rol aldığından şüphelenilmektedir. Kardiyovasküler hastalıkların etiyolojisinde çevresel etkenlerin yanında genetik faktörlerin de önemli etkisinin olduğu birçok çalışmada kanıtlanmıştır. Diğer kardiyovasküler hastalıkların patogenezinde olduğu gibi KAE gelişiminde de çevresel faktörlerle birlikte genetik faktörlerin rolü yadsınamayacak oranda fazladır. Ancak KAE oluşumununda rol oynayan genetik mekanizmalar henüz tam olarak anlaşılamamıştır. KAE histopatoljik yapısı incelendiğinde; koroner arter duvarının özellikle tunika media tabakasının sağlamlığını kaybettiği ve dejenere olduğu saptanmıştır. Atar damar duvarının sağlamlığının korunmasında ve beslemesinde vasovasorumlar çok önemli bir yere sahiptir. Tunika media tabakasının vazo-vazorumlar tarafından sağlıklı beslenebilmesi için homeostatik sistemin düzgün bir şekilde çalışması gerekmektedir. Bu nedenle koagülasyon ve fibrinolitik sistem bozukluklarının KAE oluşumu sürecinde önemli rol oynadığı iv düşünülebilir. Plazminojen aktivatör sistem bu iki sistem arasındaki dinamik dengede merkezi bir rol oynar. Plazminojen aktivatör sistem, doku-plazminojen aktivatör (t-PA) ve plazminojen aktivatör inhibitör-1 (PAI-1)' i de içeren farklı protein ve enzimlerden oluşur. Plazmin fibrinolitik sistem ve fibrin pıhtısının eritilmesinde esas enzimdir. Plazminojenin plazmine dönüşümü t-PA tarafından katalize edilir ve PAI-1 ile inhibe edilir. Bu nedenle yüksek PAI-1 aktivitesi fibrinolitik sistem aktivitesinin düşmesine neden olur. Ayrıca yüksek PAI- 1 aktivitesi ateroskleroz, tromboembolik hastalıklar ve inme gibi patolojilerin ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Plazma PAI-1 seviyelerini etkileyen -675 4G/5G insersiyon/delesyon polimorfizmi ve -844 G/A tek nükleotid polimorfizmi gibi çeşitli polimorfizmler tanımlanmıştır. Biz bu çalışmada daha önce yapılan çalışmalarda miyokard enfarktüsü, iskemik inme, preeklampsi gibi çeşitli vasküler hastalıkların oluşumunda rol oynadığı gösterilmiş olan PAI-1 4G/5G polimorfizminin; koner arter ektazisi oluşumu üzerindeki etkisini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışma Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi'nde; kesitsel-gözlemsel türde çalışma dizaynı ile yapılmıştır. Koroner arter ektazisi en az bir koroner arterin komşu normal koroner arter segmentinin 1,5 katı veya daha fazlası olacak şekilde genişlemesi olarak tanımlanmıştır. KAE tanısı hastalara konvansiyonel koroner anjıografi yapılarak konuldu. Koroner arter ektazisi saptanan 53 hasta ile yaşları uyumlu 52 normal koroner arterler saptanan kontrol hastası çalışmaya dahil edildi. Hasta ve kontrol grubu içerisindeki her bireyin demografik özellikleri, klinik ekokardiyografi bulguları, serum biyokimya parametreleri, kardiyovasküler hastalık risk faktörlerinin var olup olmadığı kayıt altına alındı. Hastaların DNA genotip analizleri yapıldı. DNA genotip analizi için bireylerin genomik DNA'ları periferik tam kandaki lökositlerden izole edildi. DNA örneklerinin varyantı için genotip analizi Taqman kimyasına dayanan real-time polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) ile gerçekleştirildi. Gruplardaki PAI-1 4G/5G polimorfizmi sıklığı ile ekokardiyografik bulgular, kan serum parametrelerinden üre, kreatin, ALT, AST, glukoz, total kolesterol, LDL , HDL, trigliserit düzeyleri; hastaların demografik özellikleri, vasküler risk faktörlerlerinin varlığı gibi durumlar istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Koroner arter ektazisi tipleri, tip 1(n=17), tip 2 (n=7), tip3(n=7), tip4 (n=22) grupları kendi aralarında ve kontrol grubu ile genotip sıklığı açısından v karşılaştırıldı. 4G/5G polimorfizminin dağılımı açısından KAE ve kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. KAE alt grupları arasında 4G/5G polimorfizmi görülme sıklığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edilmedi. 5G allel frekansı hasta grubunda oran olarak daha fazla saptandı ancak bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Sonuç: Yaptığımız araştırma sonucunda elde edilen veriler; 4G/5G polimorfizmi ile KAE riski arasında anlamlı bir ilişki olduğunu düşündürmemektedir. Ancak PAİ-1 gen polimorfizmi diğer belirli çevresel ve genetik faktörlerle birlikte KAE gelişmesinde rol oynuyor olabilir.
Özet (Çeviri)
Introduction and Aim: Cardiovascular diseases are among the most important causes of mortality and morbidity in our country as well as all over the world. Coronary artery disease occupies the most important place among cardiovascular diseases. CAD occurs as a result of narrowing or complete occlusion of the epicardial coronary arteries. CAD is a serious disease that can cause deterioration in cardiac functions, development of heart failure and death in patients, and despite all the treatment techniques developed today, the desired satisfactory results cannot be obtained in most patients. Another pathology related to coronary artery is coronary artery ectasia.Coronary artery ectasia is a pathology with abnormal enlargement of the coronary epicardial arteries.Although CAE is clinically asymptomatic in some patients, it causes the development of angina and palpitations in some patients, and in some patients it may lead to fatal events such as myocardial infarction due to coronary thromboembolism.Studies show that coronary artery ectasia has similar pathophysiological mechanisms with CAD and its association with coronary artery disease is common.In addition, it has been reported that the risk factors valid for atherosclerosis are also valid for patients with CAE.However, many patients with CAE only have ectasia without any signs of coronary artery disease. This group of patients is defined as isolated coronary artery ectasia (ICAE). Although many environmental factors have been suggested in the etiology of ICAE, it is suspected that genetic factors also play a role. It has been proven in many studies that genetic factors besides environmental factors have an important effect on the etiology of cardiovascular diseases. As in the pathogenesis of other cardiovascular diseases, the role of genetic factors together with environmental factors is undeniably high in the development of CAE. However, the genetic mechanisms that play a role in the formation of CAE are not yet fully understood. When the histopathological structure of CAE is examined; It has been determined that the coronary artery wall, especially the tunica media layer, has lost its strength and degenerated. Vasovasorum has a very important role in maintaining the strength and feeding of the artery wall. The homeostatic system must work properly in order for the tunika media layer to be fed healthily by vasovasorums. Therefore, it can be thought that coagulation and fibrinolytic system vii disorders play an important role in the process of CAE formation. The plasminogen activator system plays a central role in the dynamic balance between these two systems. Plasminogen activator system consists of different proteins and enzymes, including tissue-plasminogen activator (t-PA) and plasminogen activator-1 (PAI-1). Plasmin is the main enzyme in the fibrinolytic system and dissolution of the fibrin clot. Conversion of plasminogen to plasmin is catalyzed by t-PA and inhibited by PAI-1. Therefore, high PAI- 1 activity causes a decrease in fibrinolytic system activity. In addition, high PAI-1 activity plays an important role in the emergence of pathologies such as atherosclerosis, thromboembolic diseases and stroke. Various polymorphisms have been identified that affect plasma PAI-1 levels, such as the -675 4G / 5G insertion / deletion polymorphism and the -844 G / A single nucleotide polymorphism. In this study, we investigated the effect of PAI-1 4G / 5G polymorphism, which has been shown to play a role in cardiovascular diseases in previous studies, on the formation of coner artery ectasia. Material and Methods: The study is conducted in Rize Recep Tayyip Erdogan University Education Research Hospital as a cross section observational study. The diagnosis of coronary artery ectasia was defined as dilatation of an arterial segment to a diameter at least 1.5 times that of the adjacent normal coronary artery. The diagnosis of CAE was made in the patients by conventional coronary angiography. 53 patients with coronary artery ectasia and 52 age-matched control patients with normal coronary arteries were included in the study. Demographic characteristics, clinical findings, biochemical parameters, and presence of cardiovascular disease risk factors of each individual in the patient and control groups were questioned. DNA genotype analysis of the patients was performed. For DNA genotype analysis, genomic DNAs of individuals were isolated from peripheral whole blood leukocytes. Genotype analysis for the variant of DNA samples was performed by real-time polymerase chain reaction (RT-PCR) based on Taqman chemistry. The frequency of PAI-1 4G / 5G polymorphism and clinical findings, certain blood serum parameters, demographic characteristics of the patients, presence of risk factors were statistically compared in the groups. Results: Types of coronary artery ectasia, type 1 (n =17), type 2 (n =7), type 3(n=7), type4 (n =22) groups were compared among themselves and with the control group viii in terms of genotype frequency. A statistically significant difference was not found between the CAE and control groups in terms of the distribution of 4G / 5G polymorphism. We found no difference in the incidence of polymorphism among CAE subgroups. Conclusion: These results suggest that there is not a significant relationship between 4G / 5G polymorphism and CAE risk. However the PAI-1 gene polymorphism, together with certain other environmental and genetic factors, may be playing a role in the risk of developing CAE.
Benzer Tezler
- Koroner arter ektazisi olan ve olmayan hastalarda von willebrand faktör (VWF) ve plazminojen aktivatör inhibitör-1 (PAI-1) düzeyleri ve metabolik sendrom sıklığının karşılaştırılması
Comparison of von willebrand factor (VWF) and plasminogen activator inhibitor-1 (PAI-1) levels and prevelance of metabolic syndrome in patients with without coronary artery ectasia patients
MUSTAFA YOLCU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2009
KardiyolojiAbant İzzet Baysal ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜLÜMSER HEPER
- Koroner ektazisi olan hastalarda plazma aterojenik indeksinin ektazisi olmayan hastalarla karşılaştırılması
Comparison of plasma atherogenic index in patients with and without coronary artery ectasia
SEZER MARKİRT
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
KardiyolojiAdıyaman ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HAKAN TİBİLLİ
- Koroner arter ektazisi ile bağırsak mikrobiyatası ve serum lipit profilinin ilişkisi
The relationship between coronary artery ectaasis and bottom microbiota and serum lipite profile
SERCAN ÇAYIRLI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
KardiyolojiAydın Adnan Menderes ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÇAĞDAŞ AKGÜLLÜ
- Koroner arter ektazisi ile nitrik oksit intron 4a/b gen polimorfizmi arasındaki ilişki
The relationship between coronary artery ectasia and enos intron 4a/b gene polymorphisms
AYDIN RODİ TOSU
- İzole koroner arter ektazisi ile serum soluble lr11 seviyesi ilişkisi
Serum soluble lr11 level relationship with isolated coronary artery ectasia
MEHMET ALİ FELEKOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
KardiyolojiSağlık Bilimleri ÜniversitesiKardiyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AHMET AKYEL