İnsan güvenliği dış politika ilişkisini anlamak: Kanada, Japonya ve Türkiye örnekleri
Assessing human security and foreign policy linkage: The cases of Canada, Japan and Türkiye
- Tez No: 787699
- Danışmanlar: PROF. DR. EMEL PARLAR DAL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Marmara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Uluslararası Politik Ekonomi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 274
Özet
Güvenliğin referans nesnesi olarak bireyi kabul eden İnsan Güvenliği kavramı; Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın, 1994 yılındaki İnsani Gelişme Raporu ile Uluslararası İlişkiler alanında öne çıkmış ve kavramı sahiplenen devletlerin dış politikalarının merkezinde yer almaya başlamıştır. Dar anlamıyla bireyin terör, iç savaş gibi tehdit ve risklerden, geniş anlamıyla da hem çatışmalardan hem de doğal afet, kıtlık, salgın, ekonomik kriz gibi tehditlerden korunması anlamına gelen İnsan Güvenliğinin bayraktarlığını yapan ülkelerden olan Kanada; dar kapsamlı korkudan yoksunluk, Japonya ise geniş kapsamlı ihtiyaçlardan yoksunluk versiyonunu dış politikalarına yansıtmıştır. Devletlerin dış politikalarına İnsan Güvenliği kavramını entegre etmeleri genelde bu iki ülke üzerinden incelenirken bu çalışma ile, resmi olarak dış politikasının temel felsefesini, girişimci ve insanı dış politika olarak açıklayan Türkiye de karşılaştırmaya dâhil edilmiştir. Çalışmanın amacı; Türkiye'nin girişimci ve insanı dış politikasının kavramsal olarak İnsan Güvenliği odaklı olup olmadığını anlamak ve Japonya ile Kanada'nın İnsan Güvenliği politikalarının sebep ve sonuçlarını ortaya koymaktadır. Nitel analizlere ait sonuçlar, dış politikasında İnsan Güvenliğine yer veren ülkelerin bireyin güvenliğini sağlamaktan çok, bu söylemden çıkar elde etme çabasında olduğu şeklindedir. Ayrıca örneklem grubundaki Türkiye'nin girişimci ve insani dış politika anlayışının, İnsan Güvenliği kavramsal zemini temelinde olmadığı ortaya konulan bulgular arasındadır. Geleneksel güvenlik paradigması, tüm devletlerin güvenlik peşinde koştuğu modern dünyada, uygarlığın getirdiği dinamik tehditleri ele alma konusunda aciz kalmaktadır. Normatif yönünün avantajıyla, ulusal çıkar arayışlarını gizlemek suretiyle politika yapımına olanak sağlayan İnsan Güvenliği, özellikle orta güç ülkeler tarafından iç ve dış politikalara dahil edilmiştir.
Özet (Çeviri)
The concept of Human Security, which regards the individual as the reference subject of security, was coined by the UNDP Human Development Report in 1994 and became central to the foreign policies of countries that embraced the concept. In its narrow approach, Human Security means the protection of individuals from threats and risks such as terrorism and civil war, and in its broad approach it also includes protection from natural disasters, famine, pandemics and economic crises as well as conflicts. The concept was embraced the most by Canada, which adopted its narrow version of freedom from fears, and Japan, which adopted the broad version of freedom from wants in their foreign policies. The literature on Human Security is mostly interested in these two countries, namely Canada and Japan; however, this paper attempts to incorporate Turkey, which officially defines the principal philosophy of its foreign policy as enterprising and humanitarian, into these analyses. The aim of this paper is to understand whether this enterprising and humanitarian foreign policy of Türkiye is Human Security focused or not while at the same time analyzing the causes and effects of Japan's and Canada's Human Security policies. The results of the qualitative analysis of this paper suggest that countries with Human Security centered foreign policies aim to benefit from this discourse rather than ensuring the security of the individual. Moreover, the results of this paper suggest that Turkey's enterprising and humanitarian foreign policy is not in accordance with Human Security in conceptual terms. The traditional security paradigm is incapable of addressing the dynamic threats inflicted from the civilization of the modern world where all states seek security. With the advantage of its normative aspect, Human Security, which enables policy making by hiding the pursuit of national interests, has been included in domestic and foreign policies, especially by middle power states.
Benzer Tezler
- Turkey's role in Afghanistan in the post 9/11 era
11 Eylül'den günümüze Türkiye'nin Afganistan'daki rolü
CANAN BAYRAM ÇUBUK
Yüksek Lisans
İngilizce
2014
Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. IŞIL ANIL
- Cultural encounters of ethnic identities: An ethnographic study of belonging in the urban landscape of Sarajevo
Etnik kimliklerin kültürel karşılaşmaları: Saraybosna kent peyzajında aidiyete ilişkin etnografik bir çalışma
TÜLAY ZIVALI
Doktora
İngilizce
2022
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HATİCE AYATAÇ
- Security first approach: Causes of security prioritization and implications of this prioritization on democracy in the cases of Singapore and Azerbaijan
Önce güvenlik yaklaşımı: Singapur ve Azerbaycan örneklerinde güvenliğin öncelikleştirilmesinin nedenleri ve bu öncelikleştirmenin demokrasiye etkisi
NUR ALKIŞ
Yüksek Lisans
İngilizce
2009
Uluslararası İlişkilerİhsan Doğramacı Bilkent ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Bölümü
DOÇ. DR. ERSEL AYDINLI
- İsrail'in Irak politikasının Türkiye'nin güvenliğine yansımaları
The reflections of Israel's Iraq policy on Turkey's security
HALİL İLKER AVCI
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
Siyasal BilimlerHarp Akademileri KomutanlığıUluslararası İlişkiler Bölümü
YRD. DOÇ. DR. DENİZ TANSİ