İmge mimarlıkları ya da video ortamında imge ve aralık nosyonu
Architectures of image or notion of image and interval in video medium
- Tez No: 788440
- Danışmanlar: DOÇ. DR. TOLGA SAYIN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Mimarlık, Architecture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Bina Bilgisi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 98
Özet
Bu çalışma imge (image) ve aralık (interval) nosyonlarının video ortamındaki yansımaları ve oluşan yeni özne-nesne ilişkilerinin araştırılması; disiplinler arası kavramsal bir okuma ile mimarlık alanına taşınan imge ve aralık nosyonları çerçevesinde düşünen imalat olarak imge mimarlıklarının gerçekleşme koşullarının aranmasını amaçlamaktadır. Felsefe tarihi boyunca imgenin gerçeklikle ilişkisi benzeşim üzerinden kurulmuş, imge dış dünyada var olan şeyin zihindeki bir kopyası olarak anlaşılmıştır. Henri Bergson (1859-1941) ise imgeyi yalnızca görüntü düzlemiyle sınırlandırmamış, maddenin var oluşuyla bir ve aynı anlamda ele alarak onu“bütüncül bir varlıksal taban”olarak kurgulamıştır. Bergson imgelerin birbiri üzerinde sonsuz ve merkezsiz, kaotik bir biçimde etki ve tepkide bulundukları, akışkan ve devinimsel bir hareket-imgeler evreni tariflemiştir. Bergson'un düşüncesinde özne yani canlı imge (beden imgesi) sonsuz ve merkezsiz imge akışları evreninde geçici merkezler olarak beliren bilinç halleridir. Maddi dünyanın bir parçası olarak canlı imgenin etkilere karşı tepkisini bir seçme mekanizmasını devreye sokarak geciktirmesi ile oluşan zamansal“aralık”(interval), virtüel olanın edimselleştiği (actualization) an ve özne konumlarının inşa edildiği yerdir;“mekan”dır. Video teknolojileri imgeler evreninin bir parçası olan“canlı imge”ile aynı prensipte çalışmakta, sınırsız imge akışlarına belirsizlik ve seçme zamanını dahil ederek bir“aralık”(interval) meydana getirmektedirler. Bu aralık sayesinde artık“gösteren ve göstermeyen akışlar”arasındaki ilişki makinesel bir şekilde örgütlenebilir hale gelmekte, akışlar halindeki imgeler kristal-imge olarak geleceğe taşınmaktadır. Video teknolojilerinin bu saklı tutma işlemi canlı imgenin eyleme gücünü ve kapasitesini artırmakta, kristal-imgeleri, zamanın imgesini, tekrar tekrar şimdiye taşıyarak öznenin bakışına sunmaktadır. Video kayıt teknolojileri sayesinde canlı imgenin virtüel-edimsel (actual) devresine olduğu haliyle dahil olan kendinde imge, her defasında yeniden yaratılmakta ve bununla birlikte yeni özne konumları inşa edilmektedir. Dziga Vertov 20. yüzyılın başlarında sinema aracılığıyla günümüzün videografik imgelerini elde etmiştir. Vertov sinemasının merkezinde yer alan“aralıklar kuramı”ve“montaj”fikri, sinemanın hareketlerle değil, iki hareket arasındaki ilişkiyle kurulduğu düşüncesinde temellenmektedir. Vertov'a göre aralık (interval), birbirinden uzak ve bağlantısız görünen iki şeyin; hareketin, imgenin, düşüncenin arasındaki yakınlık derecesinin ölçütüdür. Vertovcu montaj ise uzamsal ve zamansal uzaklıkların fethedilmesi, birbiriyle ilişkisiz parçaların şiirsel bir yöntemle birbirine dikilmesi yoluyla anlam üretilmesidir. Montaj yoluyla algı öznenin elinden alınarak şeylere taşınmış, dolayısıyla algılanmak maddenin pasif bir özelliği olmaktan çıkmıştır. Bu sayede film bir“düşünen imalat”halini almakta, her izleyen özne tarafından aralıklarda yeniden inşa edilmektedir. Bergsoncu canlı imge yaratıcı bir etkinlikle filmin üretimine dahil olmakta, montaj yoluyla dışsal ve makinesel bir ortamda yaratılan aralıklarda, içsel zamanını, öngörülemez virtüel potansiyelleri edimselleştirme (actualization) imkanına, kuvvetine sahip olmaktadır; bu sayede yeni özne konumlarını,“var olmak”lık ve“vücut bulmak”lıkları başka bir deyişle“mekan”ı da inşa etmektedir. Akışlar halindeki imgeler evreninin bir parçası olarak öznenin her türlü etkinliği,“verili olanla üretici, yaratıcı bir ilişki içine girdiği imalattır”ve bu düşünen imalatla birlikte özne çevresini biçimlendirirken kendisini de tekrar tekrar kurmaktadır.“Düşünen imalat olarak mimarlıklar”mimar ve kullanıcı öznenin mimarlık nesnesi üzerindeki otoriteyi paylaştığı, kullanıcı öznenin yaratıcı bir etkinlikle ve tüm niteliksel farklılıklarıyla birlikte mimarlık üretimine katıldığı taktirde gerçekleşme potansiyeline sahip olabilmektedir. Özne kendisini her an ikiye yarılan zamansal“aralıkta”(interval) virtüel-edimsel (actual) devresinin eşzamanlılığında kurarken, her türden yaratım da aynı yerde,“aralıkta”(interval) gerçekleşmektedir. Tam da bu sayede, kullanıcı öznenin virtüel-edimsel (actual) devresi üretim süreçlerine dahil olduğunda, önceden tahmin edilemez olanaklar mekâna dâhil edilmekte ve bu sayede her tekil deneyim ve üretim eşsiz ve yeni olmaktadır. Bu türden bir düşünce temsil rejimlerinin statik alanını reddetmekte, gerçek olanın sürekli üretiminin hareketli bir zemini ilkesine dayanmaktadır. Bu sayede öngörülemez kaotik imge akışları evreni, düşünen imalatın beklenmedik farklılıklar üretmesiyle sürekli başka oluşlara açıktır. Tüm bunlarla birlikte aşkınsal ve bütünleştirici imge rejimlerinin yerini, çokluğun içkin hareketi, zaman-imge almaktadır. Tez çalışmasında ilk olarak Antik Yunan'dan günümüze, imge (image) nosyonunun ne'liği tartışılmış, sonrasında Henri Bergson'un imge nosyonuna yepyeni bir bakış getirdiği imge üretimi kuramı; hareket-imge, canlı imge ve aralık (interval) kavramları üzerinden serimlenmiş ve video ortamındaki yansımaları araştırılmıştır. Devam eden bölümde Bergson'un“aralık”(interval) kavramı ile Dziga Vertov'un“aralıklar kuramı”(theory of intervals) ve montaj tekniği birbirine dikilmiştir. Son bölüme gelindiğinde imge ve aralık (interval) nosyonları mimarlık alanına taşınmış, imge mimarlıklarının düşünen imalat olabilme koşulları Jonathan Hill'in“Actions of Architecture: Architects and Creative Users”(Mimarlığın Aksiyonları: Mimarlar ve Yaratıcı Kullanıcılar) (2003) adlı eserinden yararlanılarak araştırılmıştır. Bu süreçte 20. yüzyıl mimarlığında, mimarlıklar ve kullanıcı ilişkileri irdelenmiş, mimar ve kullanıcının mimarlık nesnesi üzerindeki otoriteyi paylaştığı bir durum olarak yaratıcı kullanıcının izi sürülmüştür. Mimarlıklar ve kullanıcı ilişkileri Hill'in yaptığı sınıflandırma baz alınarak;“işlevselcilik ve pasif kullanıcı”,“esneklik ve reaktif kullanıcı”ve“aralıklar montajı ve yaratıcı kullanıcı”olmak üzere üç kategoride incelenmiştir.
Özet (Çeviri)
This study aims to investigate the reflections of the notions of image and interval in the video environment and the new subject-object relations that are formed, and to search for the conditions for the realization of image architectures as a thinking production within the framework of the notions of image and interval, which are carried to the field of architecture with an interdisciplinary conceptual reading. Throughout the history of philosophy, the relationship of the image with reality has been established through analogy, and the image has been understood as a mental copy of what exists in the external world. However, Henri Bergson (1859-1941) did not limit the image to the representation of things (view), but rather conceived of it as a“holistic ontological foundation”in the same sense as the existence of matter. Bergson described images as having an infinite and decentralized, chaotic effect and response on each other, a fluid and dynamic movement-image universe. As a part of the material world, the temporal“interval”that occurs when the living image delays its reaction to the effects by activating a selection mechanism is the moment where the virtual becomes actual and the place where the subject positions are constructed, is“space”. On the other hand, video technologies, on the other hand, work on the same principle as“living image”, which is a part of the universe of images, and they create an“interval”by adding uncertainty and selection time to unlimited image flows. Thanks to this interval, the relationship between signifying flows (images) and asignifying flows (waves) can now be organized mechanically, and the flowing images are carried into the future as crystal-images. This retention process of video technologies increases the power and capacity of the living image to act, and presents the crystal-images, the image of time, to the subject's view by repeatedly bringing them to the present. Thanks to video recording technologies, the image-in-itself included in the virtual-actual circuit of the living image is re-created each time and, along with this, new subject positions are constructed. Dziga Vertov obtained the contemporary videographic images, the time-image, through cinema at the beginning of the 20th century. The idea of the“theory of intervals”and“montage”at the center of Vertov's cinema is based on the idea that cinema is built on the relationship between two movements rather than the movements themselves. According to Vertov, the interval is the measure of the proximity between two seemingly distant and unrelated things; the relationship between movement, image, or thought. Montage of Interval is the production of meaning by conquering spatial and temporal distances and fitting unrelated parts together poetically. With his montage technique, perception is taken from the subject and transferred to things, so that perception is no longer a passive property of matter. As a result, the film becomes a“thinking production”, reassembled in intervals by each observer subject. The Bergsonian living image participates in the production of the film with creative activity and has the ability to actualize the internal time, and unpredictable virtual potentials in the intervals created in an external and mechanical environment; thereby constructing new subject positions,“existences”and“embodiments”or“spaces”. As part of the universe of flowing images, any activity of the subject is production in which it enters into a productive, creative relationship with the given, and with this thinking production, the subject shapes its environment while constantly reconstructing itself. Architectures as thinking production, have the potential to realize a shared authority of the architect and user subjects on the architectural object, and the user subject can participate in the production of architecture with creative activity and all its qualitative differences. While the subject constantly reconstructs itself in the simultaneous virtual-actual circuit of the interval that divides it in half at every moment, creation of any kind also takes place in the same place,“in the interval”. It is precisely for this reason that when the user subject is included in the virtual-actual circuit of production processes, unforeseen possibilities are incorporated into the space, making every individual experience and production unique and new. This kind of thought rejects the static field of representation regimes and is based on the principle of the dynamic substrate of the constant production of the real. As a result, the unpredictable chaotic image flow universe is constantly open to other formations through the unexpected differences produced by thinking production. At the same time, the immanent movement of multiplicity, the time-image, takes the place of the transcendental and integrative image regimes. In this thesis, the nature of the notion of image is first discussed from ancient Greece to the present day, and then Henri Bergson's theory of image production, which brings a completely new perspective to the notion of image, is outlined through the concepts of movement-image, living image, and interval. The reflections of this in the video environment are investigated. In the following section, Bergson's concept of interval is correlated with Dziga Vertov's theory of intervals and montage technique. In the last section, the notions of image and interval are transferred to the field of architecture, and the conditions for architectures of image to be a thinking production are researched by using Jonathan Hill's book“Actions of Architecture: Architects and Creative Users”(2003). In this process, the relationships between architectures and the users in 20th- century architecture have been examined, and a creative user has been sought as a situation in which the architect and user share authority over the architectural object. The relationship between architectures and users is examined in three categories, based on Hill's classification:“functionalism and passive user”,“flexibility and reactive user”, and“montage of intervals and creative user”.
Benzer Tezler
- Kavram geliştirme sürecinde yaratıcılık ve mekan tasarımı
Creativity and space design in progress of concept development
PELİN KAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
İç Mimari ve DekorasyonKocaeli Üniversitesiİç Mimarlık Ana Sanat Dalı
YRD. DOÇ. DR. DİDEM ERTEN BİLGİÇ
- Reconstruction of architectural image in science fiction cinema: A case study on New York
Mimari imgenin bilim kurgu filmlerinde yeniden kurulumu: New York üzerine bir çalışma
T. NİHAN HACIÖMEROĞLU
Yüksek Lisans
İngilizce
2008
MimarlıkOrta Doğu Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ABDİ GÜZER
- A research on the representation of Turkish national identity: Buildings abroad
Türk milli kimliğinin temsiliyeti üzerine bir çalışma: Yurtdışındaki yapılar
HALUK ZELEF
Doktora
İngilizce
2003
MimarlıkOrta Doğu Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SELAHATTİN ÖNÜR
- Un-claiming the experience of the ends of the projected image: The loss and the survivals of architectural drawing in the shadow of projection
İzidüşürülmüş imgenin son deneyimleri üzerindeki haklardan feragat etmek: İzdüşümün gölgesinde mimari çizimin yitimleri ve hayatta kalışları
EMİNE BAHAR AVANOĞLU
Doktora
İngilizce
2024
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYŞE ŞENTÜRER
- Toplu konut alanlarında simgesel performansa yönelik kullanım sonrası değerlendirme modeli
The post-occupancy evaluation model considering symbolic performance in mass housing settlements
ONUR KARAGENÇ
Doktora
Türkçe
2002
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. S. METE ÜNÜGÜR