45 yaş altı st elevasyonlu miyokard infarktüsü hastalarında cinsiyet ve risk faktörlerinin klinik sonlanımlar üzerine etkisi
Effects of sex and risk factors on clinical outcomes in patients with stemi under 45 years of age
- Tez No: 800198
- Danışmanlar: PROF. DR. DERYA TOK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kardiyoloji, Cardiology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: Ankara Bilkent Şehir Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 79
Özet
Giriş: Kardiyovasküler hastalıklar tüm dünyada en sık ölüm sebebidir. İskemik kalp hastalıklarının genç yaşta ortaya çıkması, sebep olduğu mortalite ve yeti yitimini daha aşikar hale getirmektedir. Genç akut koroner sendrom hastalarında spontan koroner arter disseksiyonu ve non-obstruktif lezyonlar daha sık görülmektedir. Miyokard infaktüsü ile ilgili yapılan çalışmalarda kadın cinsiyet kötü prognozla ilişkili bulunmuş ve bu durumun genç hastalar arasında daha belirgin olduğu görülmüştür. Çalışmamızda 45 yaş ve altı STEMİ hastalarında cinsiyet ve risk faktörlerinin klinik sonlanımlar üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda ST elevasyonlu miyokard infarktüsü ile başvuran 45 yaş ve altı hastalar retrospektif olarak tarandı. Hastaların klinik ve laboratuar parametrelerinin yanında ekokardiyografi raporları ve anjiografi görüntüleri incelendi. Anjiografik olarak ateroskleroz yaygınlığı ve şiddeti SYNTAX ve Gensini skorları ile hesaplandı. Hastane içi klinik sonlanımlar; ölüm, serebrovasküler olay, BARC 2 ve üzerinde kanama, KDIGO kriterlerine göre akut böbrek hasarı ve kalp yetersizliği olarak belirlendi. Bulgular: Çalışmamıza 45 yaş ve altı, 32'si kadın, 182'si erkek olmak üzere ardışık 214 hasta dahil edildi. Tüm hastalar içinde %3.3 (n=7) oranında spontan koroner arter disseksiyonu (SCAD) görüldü. Hospitalizasyon süreci içinde %4.2 (n=9)'sinde ölüm izlenirken, %8.4'ünde akut böbrek hasarı (KDIGO kriterlerine göre), %5.1'inde kanama (BARC tip 2 ve üstü), %0.5'inde serebrovasküler olay (SVO) saptandı. Cinsiyetler arası farklara bakıldığında; kadın hastalarda hipertansiyona daha yüksek oranda rastlandığı ( K:E, %50: %21,4 , p=0,002), kadınlarda kalp yetmezliği ( K:E , %53,1:%33,5 , p =0.034) ve mortalitenin (K:E , %12,5 : %2,7 , p =0.03) istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek oranda görüldüğü saptandı. LVEF ve Glukoz parametrelerinin hastane içi mortalitenin; LAD SYNTAX skoru ve lökoglisemik indeksin (LGİ) koroner arter hastalığı öyküsü olmayan hastalarda kalp yetmezliğinin (LVEF%40) bağımsız birer öngördürücüsü olduğu saptandı. ROC analizinde, STEMİ ile başvuran genç hastalarda toplam Gensini, İİA dışı Gensini ve toplam SYNTAX skorlarının, SCAD tanısında katkı sağlayabileceği ortaya kondu. Sonuç: Genç yaşta STEMİ görülen hastalarda cinsiyetler arası hipertansiyon haricinde kardiyovasküler risk faktörleri açısından anlamlı fark izlenmedi.Tüm hastalar içimde %3,3 oranında sorumlu lezyon SCAD izlendi. SCAD hastalarında konvansiyonel risk faktörleri belirgin olarak düşük oranda saptandı. Kadın hastalarda hastane içi mortalite ve kalp yetmezliği daha yüksek oranda görüldü. Hastane içi mortalitede LVEF ve glikoz, kalp yetmezliği gelişiminde LAD SYNTAX ve LGİ bağımsız öngördürücüler olduğu ortaya kondu. ROC analizinde Gensini ve SYNTAX skorların bu hasta grubunda SCAD için tanısal olduğu eşik değerler (Toplam Gensini; İİA dışı Gensini; Total SYNTAX için sırasıyla 27,5; 0,5; 9,25) tanımlandı.
Özet (Çeviri)
Aim: Cardiovascular diseases are the leading cause of death in the World. Presenting at young age, ischemic heart disease yields much bigger burden considering mortality and disability. It is now known that among acute coronary syndromes at young age, incidence of spontaneus coronary artery dissection (SCAD) and non-obstructive lesions are increased. Studies on myocardial infarction patients consistently showing that female sex is associated with poorer outcomes and this disadvantage gap gets bigger amongst young. In this study we aimed to demonstrate the impact of sex and risk factors on clinical outcomes in STEMI patients, younger than 45 years of age. Materials and Methods: In this retrospective study, all STEMI patients aged 45 and below are included.All the clinical data acquired from the hospital database, including coronary angiographies which then quantified by using Syntax and Gensini scores. In hospital outcomes defined as mortality, hearth failure, cerebrovascular event, bleeding and acute kidney injury. Results: Among the STEMI presentations, 214 consecutive patients aged under 45 (32 female and 182 male) included in the study. In 7 patients (%3.3) culprit lesion was SCAD. In-hospital outcomes were 9 patients (%4,2) died, 18 had acute kidney injury, 11 had bleeding and 1 patient had ischeamic stroke. Focusing on the differences between sexes, incidence of hypertension was higher in women, than men (%50 and %21 respectively p=0.002), heart failure (%53,1 of women %33,5 of men, p=0.034) and mortality (%12,5 of women, %2,7 of men, p=0.03) were also higher in women. Regression analyze revealed that LVEF and Glucose were the independent predictors of in hospital mortality. Additionally, LAD SYNTAX score and leukoglycemic index (LGI) also independently predicts in hospital heart failure among those without CAD history. ROC curve analyze showed Coronary lesion scores can also be used in diagnosing SCAD as the scores tend to be lower in these patients. Conclusion: In terms of risk factors there were no differences between sexes except the incidence of hypertension which was more frequent in females. In patients with SCAD conventional risk factors were absent. Mortality and heart failure rates were higher in female patients. LVEF and glucose levels were independent predictors of in-hospital mortality also LAD SYNTAX and LGI did the heart failure in patients without history of CAD. A novel diagnostic approach suggested using coronary lesion scores for diagnosing SCAD lesions in young patients presenting with STEMI.
Benzer Tezler
- Akut koroner sendromda serum NT-proBNP seviyesinin majör olumsuz kardiyovasküler olaylar üzerindeki prediktif değeri
Akut koroner sendromda serum NT-proBNP seviyesinin majör olumsuz kardiyovasküler olaylar üzerindeki prediktif değeri
ÖZLEM CANAN ÖZBALTAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
Acil TıpSağlık Bilimleri ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ SÜMEYYE ÇAKMAK
- Genç St-elevasyonlu miyokard enfarktüsü geçirmiş hastalarda geç dönem mikrovolt t-dalga alternansının değerlendirilmesi
Evaluation of microvolt t-wave alternans in young patients who haveundergone St- elevation myocardial infarction
MUSTAFA UMUT SOMUNCU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2014
KardiyolojiSağlık BakanlığıKardiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYDIN YILDIRIM
DOÇ. DR. MEHMET ERTÜRK
- Genç yaşta st segment elevasyonlu miyokard enfarktüsü geçirmiş hastalarda aspirin direnci prevalansının tespiti ve karotis intima media kalınlığı ile ilişkisinindeğerlendirilmesi
Detection of aspirin resistance prevalance in young age st elevation myocardial infarction patients and evaluation of the relationship between carotid artery intima media thickness
ALİ RIZA DEMİR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
KardiyolojiSağlık BakanlığıKardiyoloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. AYDIN YILDIRIM
DOÇ. DR. MEHMET ERTÜRK
- Acil servise göğüs ağrısı şikayeti ile başvuran hastalarda sveat skorunun 30 günlük ciddi olumsuz kardiyovasküler olaylar açısından incelenmesi
Examination of the sveat score in patients presenting to the emergency room with chest pain in terms of serious adverse cardiovascular events within 30 days
MURAT GÖL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2023
Acil TıpMarmara ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SİNAN KARACABEY
DR. NURSELİ BAYRAM
- Akut koroner sendromların komplikasyonları ile ürik asit arasındaki ilişkinin incelenmesi
Investigation of the relationship between complications of acute coronary syndromes and uric acid
AYFER GEDÜK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
İç HastalıklarıSağlık Bakanlığıİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
UZMAN MÜRSELİN GÜNEY