Geri Dön

Karaciğer sirozunun klinik belirtilerinin değerlendirilmesi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 80506
  2. Yazar: ZEHRA DURNA
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ATİLLA ÖKTEN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1985
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 75

Özet

- 56 - SONUÇ VE ÖZET Bu çalışma, karaciğer sirozunun epidemiyoloj ik özel liklerini ve klinik belirtilerini incelemek amacıyla yapıl mıştır. Araştırma, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakül- tesi'nin İç Hastalıkları Anabilim Dalı'na bağlı Gas troentero- hepatoloji Polikliniği 'nde 1982-1984 yıllarında izlenen ve yatırılarak klinik, biyoşimik, histopatolo j ik ve laparosko- pik yöntemlerle tanısı kesinleştirilmiş 150 karaciğer sirozu yakasını kapsamaktadır. Bir görüşme cetveli kullanılarak, ka raciğer sirozu vakalarının epidemiyoloj ik özellikleri, anam- nez özellikleri ve hastalık semptomları sorgulanmıştır. Semp tomlar, cinsiyet, yaş grubu (0-29 yaş, 30 yaş ve üzeri), kli nik dönem ve siroz tiplerine göre kar şılaşt ırılmıştır. Serimizde karaciğer sirozunun etiyoloj isinde, en az alkolün (% 10), daha sonra B tipi hepatitin (% 37.3) ve en çok bilinmeyen nedenlerin (% 48.6) rol oynadığı saptanmıştır. Vakaların % 68'i erkek, % 32'si kadın olup, erkek/kadın oranı 2.12'dir. En genç hasta 7, en yaşlı hasta 78 yaşında olup, yaş ortalaması 43'dür. Kadın hastaların erkeklere göre daha yaşlı olduğu görülmüştür. Vakalar, 3., 4., 5. ve 6. dekadlar- da kümelenmiştir. Kriptojenik ve posthepatit ik sirozun en fazla 3., 4. ve 6. dekadlarda görülmekle beraber, posthepati- tik sirozun tüm dekadlara dağılma özelliği gösterdiği, alko lik sirozun ise ilk üç dekadda görülmediği anlaşılmıştır.- 57 - Araştırma serisinde, sosyoekonomik ve kültürel durumla karaciğer sirozu arasında ters bir ilişkinin varlığı dikkat çekicidir. Şöyle ki sosyoekonomik ve kültürel seviyesi düşük olan hastalarımızda karaciğer sirozuna, özellikle posthepati- tik siroza daha sık rastlanmaktadır. Vakaların mesleklere gö re dağılımlarının incelenmesinde, ilk üç sırayı ev hanımları (% 24.6), serbest meslek sahipleri (% 23.3) ve memurların (% 20) aldığı görülmektedir. Vakaların yaşadıkları yerlere göre dağılımlarının incelenmesinde, yakınlık nedeniyle % 80'i- ni Marmara Bölgesi'nde (özellikle İstanbul) yaşayanların oluş turduğu, geri kalan % 20'sinin ise Türkiye'nin diğer bölgele rinden geldiği anlaşılmıştır. Vakalarda % 32 oranında hepatit, % 10 oranında alkol anamnezi söz konusudur. Özellikle, posthe- patitik siroz vaka grubunda, ailede sarılık anamnezinin diğer siroz tiplerine göre daha fazla olduğu anlaşılmıştır. Vakaların, tanı konduğunda, % 59.3'ünün dekompanse dö nemde olduğu görülmüştür. Serimiz klinik belirtiler açısından değerlendirildiğinde, en sık rastlanan ilk on semptomun; hal sizlik, karın şişliği, çabuk yorulma, ateş, dispepsi, ödem, epistaksis, sarılık, iştahsızlık ve karın ağrısı olduğu gö rülmüştür. Kadınlarda iştahsızlık, 0-29 yaş grubunda karın ağrısı ve epistaksis, 30 yaş ve üzeri grupda ise dispepsi ve ödem, daha sık rastlanan semptomlardır. Halsizlik, çabuk yo rulma, ateş, koku ve tad almada değişiklik, ödem, karın şiş liği ve herni gibi belirtilere kompanse döneme göre, dekom panse dönemde daha sık rastlanmıştır. Sonuç olarak, ülkemizde karaciğer sirozunun erkeklerde ve orta yaşlarda sık rastlanan bir hastalık olduğu, etiyolo- j isinde hepatitin alkole göre yaklaşık dört kez daha fazla katkısının olduğu, bugüne kadar saptanamayan nedenlerin de etiyolojide büyük rol oynadığı sonucuna varılmıştır. Vakala rın sosyoekonomik ve kültürel durumları ile siroz sıklığı arasındaki ters ilişki; özellikle ülkemizde sık rastlanan- 58 - pos thepatitik siroz sıklığının sosyoekonomik ve kültürel du rum düzelmesi ile düşeceği inancını doğrulamıştır. Karaciğer sirozunda en sık rastlanan semptomların çoğu gastrointestinal ve nonspesifik semptomlardır. Bu semptomlara gereken önemin verilmesi ile, erken teşhisin sağlanabileceği ve dekompanse dönemde kliniğe başvuran hastaların sayısının azalacağı, do layısıyla da kompanse dönemde başlatılan tedavinin başarısı nın ve hastalık prognozunun daha iyi olacağı sonucuna varıl mıştır.

Özet (Çeviri)

- 59 - SUMMARY This study covers epidemiologic characteristics and clinical symptoms of liver cirrhosis, it is found out that liver cirrhosis is seen more often in our country in male and middle-aged population. This study also should that hepatitis is about for times more responsible in liver cirrhosis than alcohol and that undiscovered reasons play a substantial role in it's aetiology. The inverse relation between the socioeconomic and cultural positions our the patients and the cultural positions our the patients and the incidence of cirrhosis verified the belief that the incidence our posthepatitic cirrhosis which is more widespread in our country would decrease with development in socioeconomic and cultural positions. The symptoms most often encountered in liver cirrhosis are of gastroentestinal and nonspecific nature, with due attention to such symptoms early diagnosis can be ensured and thus the number of patients applying clinics in the compensated stage can be reduced, it is concluded that as a further results the success of the treatment started in compensated stage and prognosis of the disease can be improved.

Benzer Tezler

  1. Karaciğer sirozunda hepatopulmoner sendromunun tanı kriteri olan hipokseminin nedenleri ve sıklığı

    Etiology and incidence of hypoxemia which is a diagnostic criteria for hepatopulmonary syndrome in liver cirrhosis

    İREM PEMBEGÜL YİĞİT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Gastroenterolojiİnönü Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. MELİH KARINCAOĞLU

  2. Kronik karaciğer hastalığında fonksiyonel parankimin MnDPDP kontrastlı MRG ile saptanması ve histopatolojik korelasyonu

    Evaluation of functional parenchyma with MnDPDP contrast enhanced MRG in chronic liver disease and histopathologic correlation

    AYTAÇ GÜLCÜ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Radyoloji ve Nükleer TıpDokuz Eylül Üniversitesi

    Radyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MUSTAFA SEÇİL

  3. Siroz vakalarının laennec skorlama sistemine göre yeniden sınıflandırılması, histolojik progresyon belirteçlerinin araştırılması ve siroz zemininde gelişen prekanseröz lezyonların ve hepatosellüler karsinomun glutamin sentetaz ve hsp 70 belirteçleri ile kökeninin ve gelişim paterninin ortaya konması

    'Re-classification of ci̇rrhosi̇s by laennec scoring system, investi̇gati̇on of hi̇stologi̇c progressi̇on markers and evaluati̇on of the expressi̇on profi̇les of glutami̇ne synthetase and hsp 70 i̇n hepatocellular carci̇noma and precancerous lesi̇ons by i̇mmunohi̇stochemi̇stry '

    AYŞE ARMUTLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    PatolojiGazi Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜLEN AKYOL

  4. Karaciğer sirozunun klinik şiddeti ve hepatik encefalopatinin patogenezi ile serum sitokin düzeyleri arasındaki ilişki

    The relation of clinical severity of liver cirrhosis and pathogenesis of hepatic encephalopathy with serum citokin levels

    YAHYA ATAYAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    GastroenterolojiDicle Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. VEDAT GÖRAL