Geri Dön

Çocuklarda üreteropelvik bileşke darlığı nedeni ile opere edilen olgularda endikasyon , uygulanan cerrahi girişim ve sonuçların değerlendirilmesi

Retrospective evalution of endi̇cati̇ons, surgical treatment and rersults of children cases diagnosed with ureteropelvic junction obstruction

  1. Tez No: 807114
  2. Yazar: GÜNAY EKBERLİ AĞIRBAŞ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. HÜSEYİN TUĞRUL TİRYAKİ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Cerrahisi, Pediatric Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: üreteropelvik bileşke darlığı, piyeloplasti, çocuk, ureteropelvic junction obstruction, pyeloplasty, children
  7. Yıl: 2015
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bakanlığı
  10. Enstitü: Ankara Çocuk Sağlığı ve Has. Hematoloji Onkoloji Eğt. Arş. Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 80

Özet

Hidronefroz ve ureteral malformasyonlar çocuklarda üriner sistem anomalilerinden en sık görülen patolojilerdir. Çoğunlukla antenatal tanı ile belirlenir. Üriner trakt dilatasyonu 100 fetüste bir görülebilmektedir. Üreteropelvik bileşke darlığı 5000 canlı doğumda bir görülür. Antenatal ultrasonografi kullanımı ile birlikte bu oranda belirgin artış izlenmiştir. Tanı oranında artış olmasına ragmen geriye dönük yapılmış olan değerlendirmeler sonucunda operasyon oranında değişiklik tespit edilmemiştir (1:1250). Çalışmamızda üreteropelvik bileşke darlığı nedeni ile opera edilen olgularda endikasyon, uygulanan cerrahi girişim ve sonuçların değerlendirilmesi amaçlandı. METOD: Bu çalışmada T.C. Sağlık Bakanlığı Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji ve Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Ürolojisi Polikliniğine ve Çocuk Nefrolojisi polikliniğine Ocak 2009-Aralık 2013 tarihleri arasında başvuran ve üreteropelvik bileşke darlığı olan 63 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Eşlik eden ciddi üriner sistem veya başka sistem patolojisi olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences ) for SPSS 17 paket program kullanıldı. BULGULAR: Tüm hasta grubunda ortalama tanı yaşı 35.4 ay (0-16 ay) idi. Çalışmaya alınan 63 olgunun 45'i (%71.4) erkek, 18'I (%28.6) kızdı. E/K oranı 1.71 olarak saptandı. Hasta grupları içinde cinsiyet dağılımı değerlendirildi: başvuru şikayeti idrar yolu enfeksiyonu olan 9 hastanın 5'i (%27,8) kız, 4'ü (%8,9) erkek, başvuru şikayeti karın ağrısı olan 17 hastanın 5'I (%27,8) kız, 12'İ (%26,7) erkek, başvuru şikayeti antenatal hidronefroz olan 37 hastanın 8'I (%44,4) kız, 9'u (%64,4) erkekti. Tüm olguların içinde başvuru şikayetlerinin 37'I (%58.7) antenatal hidronefroz, 17'I (%27) karın ağrısı, 9'u (%14,3) idrar yolu enfeksiyonu idi. Hastaların özgeçmişlerinde 37'de (%58.7) antenatal tespit edilmiş hidronefroz, 9'da (%14.3) geçirilmiş idrar yolu enfeksiyonu dışında özellik tespit edilmedi. Hastaların üriner system patolojisine yönelik yapılan sorgulamalarında aile öyküsü tespit edilmemiştir. Üreteropelvik bileşke darlığı olguların 38'de (%60.3) sol, 25'de (%39,7) sağ böbrekte tespit edildi. Altmış üç hastanın 54'de intrensek darlık, 6'da aberran damar, eşlik eden patoloji olarak 2'de çift toplayıcı sistem, 1'de rotasyon anomalisi, 1'de atnalı böbrek, 1'de izole ureter dilatasyonu tespit edildi. Antenatal olarak tanı almış olan 37 hastanın 7'i (%18.2) ilk bir taş içinde konservatif tedavi uygulanmadan, 30'u (%82.8) bir süre antibiyotik profilaksisi ile yapılan izlem sonrasında opere edildi. Bu grupta ortalama takip süresi 63 gün olarak tespit edildi. Olguların hepsine Anderson-Hynes dismembered piyeloplasti uygulandı. Olguların 62'e flank, 1'i abdominal insizyon uygulandı. Opera edilen 63 olgunun 5'e (%7.9) stent yerleştirilmedi, 32'e (%58,7) double-j katater, 21'e (%33.3) Pipi salle katater yerleştirildi. Antenatal hidronefoz ve karın ağrısı hasta grubunda pre operatif ve post operatif parankim kalınlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p0.05). Yatış süresi olarak double-j katater, Pipi salle katater veya stent kullanılmamış olan 3 hasta grubu arasında istatistiksel fark saptanmadı (p>0.05). Kullanılan stent çeşidi ve post operatif komplikasyonlar arasında anlamlı istatistiksel fark saptanmadı (p>0.05). SONUÇ: Antenatal hidronefroza sahip fetüs ve postnatal hidronefroza sahip hasta takibi günümüzde en çok çelişkiyi barındıran konulardan biridir. Postnatal dönemde takip gerektiren ve gerektirmeyen hasta, ileri görüntüleme yapılması gerken hasta ve düzeltici operasyon gerektiren hasta seçiminin klinisyen tarafında literatür bilgisi dahilinde yapılması gerekmektedir. Takip ve tedavide idrar yolu enfeksiyonunun engellenmesi, renal fonksiyonun korunması ve asemptomatik yaşam hedeflenmelidir. Postnatal hidronefroz yönetiminde konservatif tedaviden yarar görebilecek hastalar antibiyotik profilaksisi altına alınarak takip edilmeli, ciddi renal etkilenmesi olan semptomatik hastalara düzeltici cerrahi girişim planı yapılmalıdır.

Özet (Çeviri)

Hydronephrosis and ureteral malformations are the most common pathologies of urinary system anomalies in children. It is mostly determined by antenatal diagnosis. Urinary tract dilatation can be seen in one in 100 fetuses. Ureteropelvic junction obstruction occurs in 1 in 5000 live births. A significant increase in this rate was observed with the use of antenatal ultrasonography. Although there was an increase in the diagnosis rate, no change was found in the operation rate as a result of the retrospective evaluations (1:1250). In our study, it was aimed to evaluate the indications, surgical intervention and results in patients who were operated due to ureteropelvic junction stenosis. In this study, T.C. 63 gasra patients with ureteropelvic junction stenosis who applied to the Ministry of Health Ankara Pediatrics Heathology and Oncology Training and Research Hospital Pediatric Urology Outpatient Clinic and Pediatric Nephrology Outpatient Clinic between January 2009 and December 2013. It was evaluated retrospectively. Patients with concomitant serious urinary system or other system pathology were excluded from the study. While evaluating the findings obtained in the study, SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for SPSS 17 packager program was used for statistical analysis. METHOD: In this study, T.C. 63 patients with ureteropelvic junction stenosis who applied to the Ministry of Health Ankara Pediatrics Haemathology and Oncology Training and Research Hospital Pediatric Urology Outpatient Clinic and Pediatric Nephrology Outpatient Clinic between January 2009 and December 2013 were evaluated retrospectively. Patients with concomitant serious urinary system or other system pathology were excluded from the study. While evaluating the findings obtained in the study, SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for SPSS 17 package program was used for statistical analysis. RESULTS: The mean age at diagnosis in the entire patient group was 35.4 months (0-16 months). Of the 63 subjects included in the study, 45 (71.4%) were male and 18 (28.6%) were female. The M/F ratio was found to be 1.71. The gender distribution among the patient groups was evaluated: 5 (27.8%) of 9 patients with urinary tract infection were female, 4 (8.9%) were male, 5 (27%) of 17 patients with abdominal pain at presentation. Of 37 patients with antenatal hydronephrosis, 8 (44.4%) were female and 9 (64.4%) were male. Among all cases, 37 (58.7%) of the admission complaints were antenatal hydronephrosis, 17 (27%) abdominal pain, 9 (14.3%) urinary tract infection. No features were found in the history of the patients except hydronephrosis which was detected antenatally in 37 (58.7%) and urinary tract infection in 9 (14.3%). No family history was found in the inquiries of the patients regarding urinary system pathology. Ureteropelvic junction stenosis was detected in the left kidney in 38 (60.3%) cases and in the right kidney in 25 (39.7%) cases. In 63 patients, 54 had intrinsic stenosis, 6 had aberrant vessels, 2 had double collecting system, 1 had rotational anomaly, 1 had horseshoe kidney, 1 had isolated ureteral dilatation. Of 37 patients diagnosed antenatally, 7 (18.2%) were operated without conservative treatment in the first year, and 30 (82.8%) were operated after a period of follow-up with antibiotic prophylaxis. The mean follow-up period in this group was 63 days. Anderson-Hynes dismembered pyeloplasty was performed in all cases. Flank incision was performed in 62 cases and abdominal incision was performed in 1 case. Stent was not placed in 5 (7.9%) of 63 operated cases, double-J catheter was placed in 32 (58.7%) and Pipi salle catheter was placed in 21 (33.3%) patients. A statistically significant difference was found between pre-operative and post-operative parenchymal thickness in the antenatal hydronephrosis and abdominal pain patient group (p0.05). There was no statistical difference between the 3 patient groups who did not use double-j catheter, Pipi salle catheter or stent in terms of hospitalization (p>0.05). No statistically significant difference was found between the type of stent used and postoperative complications (p>0.05). CONCLUSION: Follow-up of fetuses with antenatal hydronephrosis and patients with postnatal hydronephrosis is one of the most controversial issues today. The selection of patients who require or not follow-up in the postnatal period, patients who require advanced imaging, and patients who require corrective surgery should be selected by the clinician within the knowledge of the literature. Prevention of urinary tract infection, preservation of renal function and asymptomatic life should be targeted in follow-up and treatment. Patients who may benefit from conservative treatment in the management of postnatal hydronephrosis should be followed up under antibiotic prophylaxis, and a corrective surgical intervention plan should be made for symptomatic patients with severe renal impairment.

Benzer Tezler

  1. Çocuklarda üreteropelvik darlık deneyimleri

    Our experience of ureteropelvic junction obstruction in pediatric patients

    TEYMURSHA MURADİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Çocuk CerrahisiGazi Üniversitesi

    Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RAMAZAN KARABULUT

  2. Üreteropelvik bileşke darlığı nedeni ile açık ve laparoskopik piyeloplasti yapılmış çocuk hastaların klinik sonuçlarının karşılaştırılması

    Comparison of the clinical results of pediatric patients who were opened and laparoscopic pieloplasty due to ureteropelvic conjunction stricture

    SAMIR JAFARGULIYEV

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    ÜrolojiÇukurova Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NİHAT SATAR

  3. Obstrüktif olmayan üreteropelvik bileşke darlığı olan çocuklarda dinamik böbrek sintigrafi bulgularının değerlendirilmesi

    Evaluation of dynamic kidney scintigraghy findings in non-occlusive uretheropelvic junction obstruction in children

    ELİF GÖNEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEskişehir Osmangazi Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. NURAN ÇETİN

  4. Konjenital üreteropelvik bileşke darlıklarında düz kas diferansiasyonunun postoperatif renal fonksiyon, obstrüksiyonun derecesi ve prognoz ile ilişkisinin değerlendirilmesi

    Evaluation of the relation of smooth muscle differentiation with postoperative renal function, degree of obstruction and prognosis in congenital ureteropelvic junction stenosis

    ŞENAY KURTULUŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Çocuk CerrahisiSağlık Bakanlığı

    Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MÜNEVVER HOŞGÖR

  5. Üreteropelvik obstrüksiyon şüphesi bulunan çocuklarda pelvikalisiyel staz ile böbrek fonksiyonları arasındaki ilişkinin 99mtc-mag3 sintigrafisi ile değerlendirilmesi

    Evaluation of relationship between pelvicaliceal stasis and renal functions in children who are under suspicion of ureteropelvic junction obstruction by using 99mtc-mag3 scintigraphy

    ZEKİ DOSTBİL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    Radyoloji ve Nükleer TıpSelçuk Üniversitesi

    Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. GÜNGÖR TAŞTEKİN