Schuld als phänomen in Katharina Hackers werken
Katharina Hacker'in eserlerinde suç fenomeni
- Tez No: 810341
- Danışmanlar: PROF. DR. ERSEL KAYAOĞLU
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Alman Dili ve Edebiyatı, German Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Almanca
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Alman Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 244
Özet
Bu çalışmanın amacı çağdaş Alman yazar Katharina Hacker'in eserlerinde suçluluğun hangi anlatısal yöntemlerle ve hangi içeriklerle işlendiğini incelemektir. Bu incelemede Paul Ricœur'ün Sembol Hermeneutiği yaklaşımından yararlanılacaktır. Ricœur'ün suçun fenomenolojisi üzerine yoğunlaşmış Sembol Hermeneutiği'nde bir fenomen olarak algılanabilecek unsurların Hacker'in yapıtlarında inceleme ölçütü olarak uygulanabileceği görülmektir. Bu kuramsal çerçeveyle Der Bademeister (2000), Die Habenichtse (2006), Alix, Anton und die Anderen (2009), Die Erdbeeren von Antons Mutter (2010) ve Eine Dorfgeschichte (2011) romanları incelenecektir. Buradaki temel sav, Katharina Hacker'in, üç kuşağın travmalarını belli anlatı teknikleri kullanarak, eserlerinde anlattığıdır. Yazar suçluluk mevhumunu anlatılarda açık bir şekilde ortaya koymasa da, dolaylı bir şekilde, her bir kahramanın yaşantısındaki istikrarsızlıkları, olay örgülerinde bahsedilen hayatlarındaki süregelen mutsuzlukları ve arayış içinde olmalarıyla örtük biçimde anlatmaktadır. Hacker, gerek farklı anlatıcı perspektifleri, gerekse çoğulcu karakter sentezleriyle, üç farklı neslin ortak/şahit oldukları veya işledikleri savaş suçlarından ötürü, bilinçaltındaki izlerini sürmektedir. Bu doğrultuda analiz edilen beş romanın her birinde, İkinci Dünya Savaşı'nda nasyonal sosyalist hükümetin suçlarını işleyen, bunlara tanıklık eden, yandaş olarak tepkisiz veya seyirci kalan başkahramanlar ve yan karakterler anlatılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı'nda işlenilen emsali görülmemiş insanlık suçlarını bilhassa bunların faili ve tanığı olan kuşakların kabul ve idrak etmeleri, nasyonal sosyalist hükümetin müttefikler tarafından devrilmesinden sonra bile, zor olmuştur. İnkâr, ilgisizlik ve kendini savaş mağduru olarak görmek, savaştan sonra günümüze kadar devam eden bir paradigmadır. Ricœur'ün, işlenilen suçların tasvirini yapmanın olağanüstü korkunç olduğuna dair saptamasından hareketle, hissedilen suçluluk duygusunun ve bu suça hangi derecede ortak olunduğu gerçeğinin telaffuz edilmesinin neredeyse imkânsız olduğu söylenebilir. Katharina Hacker eserlerinde de bu çelişkiyi, gerek farklı anlatım teknikleri, gerekse Bellek Edebiyatı türünü kullanarak, savaş sonrası kuşakların sırlarını ve travmalarını ifade etmeye çalıştığı saptanmaktadır. Suçluluk, Hacker'in eserlerinde dolaylı bir biçimde okunduğundan, bu çalışmada bir fenomen olarak ele alınması uygun bulunmuştur. Eserlerde suçluluk hissinin semboller yardımıyla da tasvir edildiği varsayımından yola çıkarak, sembollerin ne orantıda suçluluk ile bağdaştıklarının analizinde Paul Ricœur'ün Suçun Fenomenolojisi I ve II adlı çalışmalarındaki hipotezler kılavuz olacaklardır. Ricœur'e göre bir ifadede somut olarak dile getirilenin birincil gerçek anlamının dışında çoğunlukla başka bir anlam gizlidir. Dil üzerinden anlam bağlamlarına semboller aracılığı ile atıfta bulunulur ve muğlaklık yaratmak için metaforlar kullanılır. Bu aşamada sembollere anlatımda yer verilerek önemli bir işlev yüklenmektedir. Ricœur, sembol hermeneutiğini belirsizliği ortadan kaldırmanın ve asıl anlamları deşifre etmenin zihinsel bir yöntemi olarak görmekte, anlam belirsizliği, anlam ve anlam çeşitliliği üzerine yoğunlaşırken anlatım zenginliğine de odaklanmaktadır. Felsefenin önemli bir akımı olan Fenomenoloji ise, çoğunlukla soyut olarak tabir edilen olguların ne olduğu ile ilgilenmez, nasıl olduğunu tasvir etmeye çalışır. Fenomenolojik hermeneutiğin önemli temsilcilerinden biri olan Ricœur, İnsanın Yanılabilirliği, Suçun Fenomenolojisi I (2002) ve Kötülüğün Sembolizmi, Suçun Fenomenolojisi II (1972) adlı yapıtlarında suçluluk dilinin ancak sembollerle ifade edilebileceğine dair yaklaşımı da Hacker'in yapıtlarının incelenmesinde elverişli bir kuramsal çerçeve sunmaktadır. Suçluluk kavramının çok boyutluluğu bunun dışındaki yaklaşımların da dikkate alınmasını gerektirmektedir. Bu gerekliliğe, kavramın antik çağdan günümüze değin, bilhassa hukuk ve felsefe alanında normlara uydurulmaya çalışılmış olması da işaret ediyor. Bu normlaştırma yapılırken, suçluluğun ne olduğu, suç oranına göre ölçeklere sığdırıldığı görülmektedir. Fenomonolojik yaklaşımlı bir çalışmanın gereği olarak bu çalışmada da felsefe, tarih ve sosyoloji gibi farklı disiplinlerden yararlanılarak suç olgusunun nasıl olduğu saptanmakta ve Katharina Hacker'in eserlerinde bu olgunun hangi betimlemelerle, hangi olay örgüleriyle, hangi figür tasarımlarıyla ve figürlerin birbirleriyle olan ilişkileriyle nasıl anlatıldığı ortaya konulmaktadır.
Özet (Çeviri)
The aim of this study is to examine the narrative methods and content of guilt in the works of contemporary German writer Katharina Hacker. In this study, Paul Ricœur's Symbol Hermeneutics approach will be used. It is seen that the elements that can be perceived as a phenomenon in Ricœur's Symbol Hermeneutics, which focuses on the phenomenology of guilt can be applied as an examination criterion in Hacker's works. With this theoretical framework, the novels Der Bademeister (2000), Die Habenichtse (2006), Alix, Anton und die Anderen (2009), Die Erdbeeren von Antons Mutter (2010) and Eine Dorfgeschichte (2011) will be examined. The main argument here is that Katharina Hacker describes the traumas of three generations in her works, using a number of narrative techniques. Although the notion of guilt is not clearly revealed in the narratives, it is indirectly understood from the instability of each hero's life, their ongoing unhappiness in their lives and their search mentioned in the plots. The author, with her different narrator perspectives and pluralistic character syntheses, follows subconscious traces of the war crimes that three different generations have witnessed or committed. In each of the five novels analyzed in this direction, the protagonists and side characters who committed the crimes of the national socialist government during the Second World War, witnessed them, remained unresponsive as supporters or remained bystanders are narrated. Even after the National Socialist government was overthrown by the Allies, it was difficult for the generations who were perpetrators and witnesses to accept and comprehend the unprecedented crimes against humanity committed in the Second World War. Denial, indifference and seeing oneself as a victim of war is a paradigm that continues after the war to the present day. Based on Ricœur's determination that it is extraordinarily horrible to describe the crimes committed, it can be said that it is almost impossible to articulate the sense of guilt felt and the extent to which one is a partner in this crime. In Katharina Hacker's works, it is determined that she tries to express this contradiction, the secrets and traumas of the post-war generations by using both different narrative techniques and the genre of Memory Literature. Since guilt is read indirectly in Hacker's works, it is appropriate to consider it as a phenomenon in this study. Based on the assumption that the feeling of guilt is also depicted with the help of symbols in the works, the hypotheses in Paul Ricœur's Phenomenology of Guilt I and II will guide in the analysis of how much the symbols are compatible with guilt. According to Ricœur, in an expression, other than the primary literal meaning of what is concretely expressed, another meaning is often hidden. Through language, meaning contexts are referred to through symbols and metaphors are used to create ambiguity. At this stage, an important function is loaded by giving place to the symbols in the expression. Ricœur sees symbol hermeneutics as a mental method of removing ambiguity and deciphering the real meanings. While focusing on ambiguity, meaning and diversity of meaning, he also focuses on richness of expression. Ricœur, one of the important representatives of phenomenological hermeneutics, in his works titled Human Fallibility, Phenomenology of Guilt I (2002) and Symbolism of Evil, Phenomenology of Guilt II (1972), his approach that the language of guilt can only be expressed with symbols also provides a convenient theoretical framework for the analysis of Hacker's works. The multidimensionality of the concept of guilt requires consideration of other approaches. This necessity is also pointed out by the fact that the concept has been tried to be adapted to the norms, especially in the field of law and philosophy, from ancient times to the present. While this norming is being done, it is seen that what the guilt is, is fit into the scales according to the guilt rate. As a requirement of a study with a phenomenological approach, in this study, how the guilt phenomenon is determined by making use of different disciplines such as philosophy, history and sociology, and how this phenomenon is described in Katharina Hacker's works with which descriptions, which plots, which figure designs and how the figures are related to each other is revealed.
Benzer Tezler
- Die Romantischen elemente in den gedichten Georg Trakl's
Georg Trakl'ın şiirlerinde romantik ögeler
NESRİN BOVKIR
Yüksek Lisans
Almanca
1999
Alman Dili ve Edebiyatıİstanbul ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YÜKSEL ÖZOĞUZ
- Yeni Türk ceza kanununda görevi kötüye kullanma suçu tckm 257)
Acorrding to new Turkish criminal law misfeasance(tckm 257)
MUSTAFA BEKTAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2006
HukukMarmara ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
PROF.DR. MEHMET EMİN ARTUK
- Türk Özel Hukukunda cezai şart
Penalty clause in Turkısh Law
KÖKSAL KOCAAĞA
Doktora
Türkçe
2003
HukukAnkara ÜniversitesiÖzel Hukuk (Medeni Hukuk) Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET ÜNAL