Geri Dön

Consumer culture in Britain and Turkey

İngiltere ve Türkiye'de tüketici kültürü

  1. Tez No: 81874
  2. Yazar: GÜLİZ SİNEM BİNGÖL
  3. Danışmanlar: DR. LAURENCE RAW
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: İşletme, Business Administration
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1999
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 110

Özet

ÖZET 1970lerin sonundan günümüze dek, Türkiye ve ingiltere'de sosyal ve ekonomik anlamda önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İngiltere'de Margaret Thatcher'uL ve Türkiye'de Turgut özal'ın rekabetçi serbest piyasayı ve serbest müteşebbisçüiği esas alan ekonomide liberalleşme politikaları, 'demokrat' ve 'merilokrat' bir toplum yapısının önemini vurguladı. Böylece“bireysellik”ön plana çıktı. Bireylerin sadece kendilerinden ve ailelerinden sorumlu olmaları,, onları para kazanabilmek için istedikleri herhangi bir iş alanını yaratmakta da özgür kıldı. Kendi iş sahalarını yaratma konusunda tüm kontrolün bireylere verilmesi ekonomik özgürlüğü beraberinde getirdi Bireyler kendi arzu ettikleri standartta ve şekilde bir hayat tarzı seçme özgürlüğüne kavuştular. Her bütçeye uygun farklılıkta ve zevkte hayat tarzının seçilebilmesi, aynı çeşitlilikte ürün ve hizmetin bireylere arzıyla gerçekleşebilirdi. Bu da tüketim kültürünün oluşumunda en etkili faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, piyasadaki tüketim malları arasından kendi zevklerine ve bütçelerine uygun olam seçme özgürlüğüne kavuşan tüketiciler, bunu kendilerine tanınmış bir 'otonomi' olarak gördüler. Oysa rekabetçi serbest piyasa ekonomisinin devamlılığını sağlayan esas faktörün tüketici talebi değil, üreticinin arzı olduğu gözden kaçırıldı. Tüketici 'otonomisi', her ne kadar toplumda 'bireyselliği' teşvik edici, sınıflar arası hiyerarşiyi önleyici 'eşitlikçi' bir toplum anlayışının gereği olarak görülse de politik hegemonyaların bir sonraki seçimlerde halkın desteğini ve güvenini kazanmak için ortaya atılmış bir seçim stratejisi olarakta yorumlandı. Bu stratejiye göre, politik hegemonyalar, tüketim yoluyla halkın maddi ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap vermekte, her bireye istediği hayat tarzım seçme özgürlüğünü sağlamakta ve bu şekilde idareyi elde tutmaktadır. Bu stratejiye“Otoriter Popülizm / Authoritarian Populism”denmektedir. Fakat“Otoriter Popülizm / Authoritarian Populism”e karşıt fikirler de ortaya çıkmaktadır. Bu karşıt fikirler“Sorgulanmayan Popülizm / Uncritical Populism ”teorisi olarak geçmektedir. Bu teoriye göre, tüketiciler, politik ve ekonomik yaptırımlardan bağımsız olarak tüketim mallanm arasından seçim yapabilme özgürlüğüne sahiptiler ve bu seçimler bireylerin hayat tarzlarını, zevk ve stillerini yansıtan bir ifade biçimiydi. Bu tip teorilerin yanılgısı, tüketinı kültürünün ortaya çıkma nedeninin ekonomik ve politik değişimler (ör: serbest piyasa ekonomisi) olduğunu gözardı etmesinden kaynaklanmaktadır. 1980'lerden sonra hızla gelişmekte olan reklam sektörü ve alıveriş merkezleri“sorgulanmayan popülizm”in yanılgısına örnek teşkil etmektedir. Reklam sektörü tüketim ürünlerine bir hüviyet kazandırmakta ve tüketicilere sadece ürünleri değil, o ürünle özdeşleşmiş imajı ve hayat tarzım satmaktadır. Böylece, tüketiciler satın aldıkları ürünler aracılığıyla hayat tarzlarını da seçmektedirler. Alışveriş merkezlerinde ise yalnız market ve mağazaların bulunmaması, kişilerin boş zamanlarında eğlenmek için gittikleri çeşitli mekanların (ör: sinema, restoranı, vb.) bu merkezlerin içine taşınması, alış verişi bir hobi haline getirmektedir. Alışveriş merkezlerinin çoğalması (ör: şehir içi ve şehir dışı alışveriş merkezleri) tüketicinin seçeneklerini arttırmaktadır. Ancak, her ne kadar tüketim ürün ve hizmetlerinin arasından yapılacak seçim tüketici 'otonomisi' nin ya da“sorgulanmayan popülizm”in işlerliğine bir örnek teşkil ediyor gibi görünse de, tüketim ürünlerinin tanıtımı, pazarlanması ve satışı politik hegemonyaların özel müteşşebbislere sağlamış olduğu teşvikle gerçekleşebilmektedir. Alışveriş merkezleri ve reklam sektörü de bu teşvikle ortaya çıkmıştır. 1980'lerin“tüketim kültürü”nün kabul görmesinin en büyük nedeni, alışverişin, tüketiciye verilen 'özgürlükler' sayesinde bir hobi ve hayat tarzı haline gelmesidir. Burada altı çizilmesi gereken nokta, tüketici özgürlüğünün 'aldatıcı' bir özgürlük olmasıdır. Çünkü tüketiciye seçme hakkım tanıyan üreticidir ve üreticiler, ekonomide liberalleşme hedefine ulaşmak için, serbest piyasada rekabetin güçlenmesini sağlayan özel müteşşebislerdir. Ekonomide liberalizm de politik Hberalizmin bir türevidir ve dolayısıyla tüketim kültürü“otoriter popülizmin”işleyişine en güzel örnektir.

Özet (Çeviri)

IV ABSTRACT From the late 1970s onwards, Turkey and Britain underwent tremendous socio economic changes. The liberalisation of the economy based on the introduction of the free-market economy and free enterprise by Margaret Thatcher in Britain and Turgut özal in Turkey emphasised the importance of establishing a social structure based on 'democracy' and 'meritocracy'. Such an emphasis prioritised“individuality”, in which everyone was responsible for himself/herself. Such freedoms gave individuals the right to choose a lifestyle' suitable for their tastes and income. The creation of 'lifestyles' could only be possible by purchasing commodities, through which individuals could express their tastes and styles. This search for self-expression through material goods and services paved the way for the development of consumer culture. However, the act of consumption could only come to life by supplying the variety of products through which consumers could choose their lifestyles. Some cultural critics interpret this freedom of choice as the basis for a consumer 'autonomy', however the survival of the competitive free-market economy could only be guaranteed by the means of production (supply) not by consumption (demand). The consumer 'autonomy' has been considered to be the factor, that encourages 'individuality' and prevents class stratification in society. It was also seen as an electoral strategy practised by the dominant political hegemonies to maintain popularity with the public. According to that strategy, dominant political hegemonies address ordinary people's material aspirations and desires through consumption patterns and stress the sense of personal freedom of choice. This strategy has been called“Authoritarian Populism”. There have been critics of that strategy, which may be classed as supporters of the“Uncritical Populism”theory, which argues that individuals have the freedom and the autonomy to express their identities through their choice of consumer goods and services.However, the flaw in this argument is that it overlooks the socio-economic changes that paved the way for the emergence of consumer culture (i.e. free-market economy). The development of the advertisement sector and shopping centres in the 1980s can be given as an example to this. The advertising sector invested products with a certain identity; the advertisers not only promoted the product itself, but sold products with desirable lifestyles and images attached to them. Therefore, consumers could choose their lifestyles by choosing a product. In the same vein, the shopping centres not only sold consumer goods, but also leisure activities (i.e. cinemas, restaurants) that rendered the act of shopping desirable and habitual. The growth of shopping centres (both in and out of town) increased the options of the consumer choice. Although such an increase might appear to increase the possibilities of the consumer 'autonomy' and hence vindicate the“uncritical populism”theory, the advertising, marketing and retailing of the consumer goods could only be activated by means of free-enterprise. The advertising sector and shopping centres would be non-existent without free enterprise. The 1980s“consumer culture”has flourished because it has given people the 'illusory' freedom to choose and to create 'individual' meanings and pleasures through the act of shopping. Such freedoms were introduced by means of consumer products. The creators of such products are entrepreneurs, without whom there would not be competition within the free market. And the economic liberalisation is a derivative of the political liberalisation, thus the consumer culture is a perfect example of the working of“authoritarian populism.”

Benzer Tezler

  1. Avlulu ev tasarımı için bir uzman sistem

    An Expert system for designing courtyard houses

    MELTEM AKSOY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1991

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF.DR. GÜLSÜN SAĞLAMER

  2. Hedonik (Hazcı) tüketimin özel günlerdeki alışveriş kültürü üzerindeki etkisi ve ülkelerarası karşılaştırmalı bir araştırma

    The effect of the hedonic consumption on shopping culture in the special occasions and an intercountry comparative research

    DENİZ AKGÜL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    İşletmeErciyes Üniversitesi

    İşletme Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İNCİ VARİNLİ

  3. Kuru üzümde okratoksin A ve fumonisin B2 varlığının incelenmesi

    Determination of ochratoxin A and fumonisin B2 in dried vine fruits

    ZEYNEP ASLANOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Gıda Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP DİLEK HEPERKAN

  4. İngiltere'de pop-sanat

    Pop art in Britain

    NERMİN SAYBAŞILI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Güzel SanatlarMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Arkeoloji ve Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SEMRA GERMANER

  5. Doğal, tarihi kültürel açıdan turizm potansiyelini değerlendirme modeli: Ayvalık örneği

    The tourism model for evaluation of natural, historical and cultural potential: A case of Ayvalık

    İSMAİL HAKAN KOLCU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1993

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    PROF. DR. VEDİA DÖKMECİ