Hiperkolesterolemi Tip IIA tanısı ile izlenen hastaların demografik, klinik, biyokimyasal, moleküler genetik özelliklerinin incelenmesi ve tedavilerinin değerlendirilmesi
Invastigation of the demographic, clinical, biochemical, molecular genetic characteristics of the patients followed with hyperchollesterolemia type IIA diagnosis and evaluation of their treatments
- Tez No: 819661
- Danışmanlar: PROF. DR. MUSTAFA KILIÇ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Ankara Etlik Şehir Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 94
Özet
Amaç: Çalışmamız hastaların başvuru nedenleri ve aile öykülerinin tanı yaşı üzerinde etkisini, aile öyküsünün LDL kolesterol düzeyleri üzerindeki etkisini, hastaların genetik dağılımlarını, LDL kolesterol düzeylerinin ve diğer lipid değerlerinin hastalıktaki düzey aralıklarını, artmış LDL kolesterolün kardiyovasküler ve karaciğer tutulumlarını, hastaların tedaviye yanıtlarını, tedavilerin yan etkilerini, tedaviye uyumun önemini anlamayı amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada ailevi hiperkolesterolemi tanısı almış ve genetik olarak mutasyonu tespit edilmiş aralarında akrabalık olmadığı düşünülen 37 aileden 41 hasta geriye dönük olarak incelenerek tanı yaşları, başvuru nedenleri, aile öyküleri, genetik analizleri, tanıda lipid düzeyleri, tanıda bakılan karotis ultrason ve eko sonuçları, tanıda bakılan abdominal ultrason sonuçları ve hastaların tedavilere verdikleri yanıtlar incelendi. Bulgular: Hastaların başvuru nedenleri incelendiğinde 41 hastanın %75,6'sı (n:31) tesadüfen tanı almış, %24,4'ü (n:10) aile öyküsü nedeni ile başvurmuş ve tanı almıştır. Hastalarımızdan hiçbiri klinik semptom nedeni ile başvurmamıştır. Hastaların ortalama tanı yaşı 96,5±45,8 ay olarak belirlendi. Hastaların başvuru nedenlerine bakıldığında tesadüfen tanı almış hastaların (n:31) ortanca yaşları 96,0 ay, aile öyküsü nedeni ile başvuru yapmış hastaların (n:10) tanı yaşı 116,5 ay olarak belirlendi. İstatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p: 0,345). Toplam hastalar içerisinde bakıldığında aile öyküsü olan hasların (n:37) tanı yaşı ortancası 99,0 ay ve ailesinde öykü olmayan hastaların (n:4) tanı yaşı ortancası 60,5 ay olarak belirlendi. İstatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p:0,122). 41 hastanın %90,2'sinde (n:37) aile öyküsü mevcuttur. Hastaların yarısından fazlasında (%58,5, n:24) birinci veya ikinci derece akrabalarında erken yaşta kardiyovasküler hastalık öyküsü mevcuttur. Çalışmamıza katılan aralarında akrabalık olmadığı düşünülen 37 aileden (41 hasta) (LDLR gen mutasyonuna sahip dört ailede ikişer kardeş bulunmaktadır) 34'ünde (38 hasta) (%91,9) heterozigot (otozomal dominant) LDLR mutasyonu, içlerinden biri delesyon, olarak saptandı. İki (%5,4) ailede (2 hasta) heterozigot (otozomal dominant) APOB ve 1 ailede (1 hasta) (%2,7) ise heterozigot (otozomal dominant) PCSK9 mutasyonu saptandı. Hastaların LDL reseptör mutasyonları detaylı incelendiğinde 4 ailede (5 hasta) p.Trp577Arg, 3 ailede (3 hasta) p.Cys63Gly ve 2 ailede (3 hasta) p.Ile560Phe mutasyonları saptanmıştır. Diğer hastaların mutasyonları her hastada bireysel bulunmuştur. Hastaların tanı anında total kolesterol değeri ortalaması 325,8±55,7 mg/dl, HDL değeri ortalaması 53,8±11,9 mg/dl, LDL değeri ortalaması 253,4±50,9 mg/dl, trigliserid değeri ortalaması 86,7±35,3 mg/dl olarak bulundu. Karotis USG'si değerlendirilen 27 hastanın %81,5'inin (n:22) karotis arter intima-media kalınlığı 0,5 mm altında, %18,5'inin (n:5) karotis arter intima-media kalınlığı 0,5 mm ve üzerinde olarak bulundu. Hastaların tedavileri incelendiğinde diyet ve egzersiz tedavisi alan hastaların takiplerinde LDL değerlerinin ortalama %13,6±14,3 düştüğü; diyet, egzersiz ve kolestiramin tedavisi alan hastaların takiplerinde LDL değerlerinin ortalama %9,4±4,9 düştüğü; diyet, egzersiz ve 5 mg statin tedavisi alan hastaların takiplerinde LDL değerlerinin ortalama %23,4±13,9 düştüğü ve diyet, egzersiz ve 10 mg statin tedavisi alan hastaların takiplerinde LDL değerlerinin ortalama %36,0±11,4 düştüğü görüldü. Bütün tedavilerde, tedaviye uyumun LDL kolesterol düzeylerini daha belirgin düzeyde düşürdüğü görüldü. Sonuç: Bu çalışmada toplumun hiperkolesterolemi ve ailevi hiperkolesterolemi açısından bilinçlendirilmesinin ve hekimlerin hastalığın sıklığı, klinik özellikleri, aile öyküsü, morbiditesi ve mortalitesi hakkında daha bilinçli hale getirilmesinin önemi anlaşılmıştır. Aile öyküsünde dikkat çekici özelliklerin olması halinde hekimlerin hastalara daha dikkatli yaklaşması gerekmektedir. Evrensel tarama programları ile daha çok hastaya ulaşılmalı, tanı almış hastaların tedaviye uyumları açısından ailelerin ve hastaların bilinçleri artırılmalı ve tedaviye uyum açısından hekimlerce daha çok dikkat edilmelidir.
Özet (Çeviri)
Aim: In our study we aim to understand, the effects of patients' reasons for admission and family history on the age of diagnosis, the effect of family history on LDL cholesterol levels, genetic distributions of patients, ranges of LDL cholesterol levels and other lipid values in the disease, cardiovascular and hepatic effects of increased LDL cholesterol, patients' response to treatment, side effects of treatments and to understand the importance of adherence to treatment. Materials and Methods: In this study, 41 patients from unrelated 37 families who were diagnosed with familial hypercholesterolemia and whose genetic mutations were detected were examined retrospectively for their age at diagnosis, reasons for admission, family history, genetic analysis, lipid levels at diagnosis, carotid ultrasound and echo results at diagnosis, abdominal ultrasound results at diagnosis, and patients' response to treatments. Results: When the reasons for admission of the patients were examined, 75.6% (n:31) of 41 patients were diagnosed incidentally, 24.4% (n:10) of them applied due to family history. None of our patients applied for clinical symptoms. The mean age at diagnosis of the patients was 96.5±45.8 months. The median age of patients who were diagnosed incidentally (n:31) was 96.0 months, and the median age of patients (n:10) who applied due to family history was 116.5 months. There was no statistically significant difference (p: 0.345). Among the total patients, the median age of diagnosis was 99.0 months for patients with a family history (n:37) and 60.5 months for patients without a family history (n:4). There was no statistically significant difference (p: 0.122). There is a family history in 90.2% (n:37) of 41 patients. More than half of the patients (58.5%, n:24) had a history of early cardiovascular disease in their first or second degree relatives. Heterozygous (autosomal dominant) LDLR mutation, one of which was found to be a deletion, was found in 34 (38 patients) (91.9%) of 37 families (41 patients) (four families with LDLR gene mutations have two siblings) who were not thought to be consanguineous. Heterozygous (autosomal dominant) APOB mutations were found in two (5.4%) families (2 patients) and heterozygous (autosomal dominant) PCSK9 mutation in 1 family (1 patient) (2.7%). When the LDL receptor mutations of the patients were examined in detail, p.Trp577Arg mutations were found in 4 families (5 patients), p.Cys63Gly mutations in 3 families (3 patients), and p.Ile560Phe mutations in 2 families (3 patients). Mutations of other patients were found individually in each patient. At the time of diagnosis, the mean total cholesterol value of the patients was 325.8±55.7 mg/dl, the mean HDL value was 53.8±11.9 mg/dl, the mean LDL value was 253.4±50.9 mg/dl, the mean triglyceride value was 86.7±35.3 mg/dl. Carotid artery intima-media thickness was below 0.5 mm in 81.5% (n=22) of 27 patients whose carotid USG was evaluated, and in 18.5% (n=5) carotid artery intima-media thickness was 0.5 mm and above. When the treatments of the patients were examined, it was observed that the LDL values decreased by an average of 13.6%±14.3% in the follow-ups of the patients who received diet and exercise therapy; and the LDL values decreased by an average of 9.4±4.9% in the follow-ups of the patients who received diet, exercise and cholestyramine treatment. It was observed that the LDL values decreased by an average of 23.4±13.9% in the follow- ups of the patients who received diet, exercise and 5 mg statin therapy; and the LDL values decreased by an average of 36.0±11.4% in the follow-ups of the patients who received diet, exercise and 10 mg statin therapy. In all treatments, adherence to treatment was seen to reduce LDL cholesterol levels more significantly. Conclusions: In this study, the importance of raising the awareness of the society in terms of hypercholesterolemia and familial hypercholesterolemia and the importance of making physicians more conscious about the frequency, clinical features, family history, morbidity and mortality of the disease was understood. If there are remarkable features in the family history, physicians should approach patients more carefully. More patients should be reached with universal screening programs, the awareness of families and patients should be increased in terms of compliance with treatment, and physicians should pay more attention to compliance with treatment.
Benzer Tezler
- Primer hiperlipidemili hastaların değerlendirilmesi ve ailevi hiperkolesterolemili çocuklarda mutasyon taraması
Evaluation of patients with primary hyperlipidemia and mutation screening in children with familial hypercholesterolemia
HAYRETTİN HAKAN AYKAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıHacettepe ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ALİ DURSUN
- Ailesel hiperkolesterolemili çocuklarda akdeniz diyetine uyum ile beslenme durumunun değerlendirilmesi
Evaluation of mediterranean diet adherence and nutritional status in children with familial hypercholesterolemia
ELİFNAZ AKTAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Beslenme ve DiyetetikAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiBeslenme ve Diyetetik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. LALE SARİYE AKAN
- Hiperkolesterolemi oluşturulan ratlarda, HMGCoA Redüktaz İnhibitörü ilaçlarla (statinler) tedavinin hipokampal NMDA reseptörü subunitlerine etkisi
The effects of treatment with hmgcoa reductase inhibitors (statins) on hippocampal NMDA receptor subunits in hypercholesterolemia constituted rats
ONUR AKTÜRK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2006
BiyokimyaSüleyman Demirel ÜniversitesiBiyokimya Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. İRFAN ALTUNTAŞ
- İzole hiperkolesterolemili olgularda terapötik yaşam şekli değişikliği ve HMG-KoA redüktaz inhibitörü tedavisinin kan TWEAK (TNF-related weak inducer of apoptosis) düzeyi üzerine etkisinin araştırılması
The effect of therapeutic lifestyle changes and HMG-CoA reductase inhibitor treatment on blood TWEAK (TNF-related weak inducer of apoptosis) level in patients with isolated hypercholesterolemia
GÖKHAN ÖZGÜR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Endokrinoloji ve Metabolizma HastalıklarıGATADahiliye Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. İLKER TAŞÇI
- Hiperkolesterolemi ile oluşabilecek oksidatif stresin ve monosit CD36 reseptör ekspresyonunun ateroskleroz riski açısından değerlendirilmesi
The evaluation of monocyte CD36 expression and oxidative stress that may be induced by hypercholesterolemia in terms of atherosclerosis risk
SEYFETTİN ÜSTÜNSOY
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
BiyokimyaMarmara ÜniversitesiBiyokimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NESRİN KARTAL ÖZER