Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de Çevre Hukuku
Environmental law in European Community and Turkey
- Tez No: 82091
- Danışmanlar: PROF. DR. FÜSUN ARSAVA
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ekonomi, Hukuk, Kamu Yönetimi, Economics, Law, Public Administration
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1999
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Avrupa Toplulukları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Hukuk Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 96
Özet
n ÖZET Çalışmamızın buraya kadar olan bölümünde Avrupa Birliğinde ve Ülkemizde Çevre sorunlarının hukuki metinlerle ne şekilde çözüme ulaştırıldığını ve yargı kararlarında sorunun çözümüne ne oranda katkı sağladığını incelemeye çalıştık. Bu bölümde ise ülkemizin Çevre Hukuku alanında' çağın ihtiyaçlarına cevap verebilmek konusunda yeterli olup olmadığını tespit edebilmek amacıyla Türk Çevre Mevzuatını AB Çevre Mevzuatıyla kısaca karşılaştıracağız. Bu yüzden yukarıda değinmediğimiz ayrıntı niteliğindeki bir takım mevzuat hükümlerine bu bölümdeki karşılaştırmalar çerçevesinde yer vereceğiz. 1972 Stockholm Konferansından sonra dünyanın değişik bölgelerinde yer alan çeşitli uluslar arası kuruluşların çevre sorunlarına özel bir önem verdiği, bu alanda araştırmaları teşvik ettiği görülmektedir. BM, UNEP, NATO, Avrupa Konseyi, AB bu kuruluşlar arasında sayılabilir. Sözü geçen örgütler arasında çevre sorunlarına en duyarlı ve bu sorunlara en etkili çözüm üretebilen örgütün AB olduğunu ileri sürmek mümkündür..79 Yukarıda da değindiğimiz gibi Avrupa Birliğini kuran Kurucu Antlaşma metinlerinde çevre sorunlarını doğrudan doğruya çözmeye yönelik hükümlere yer verilmemiştir. Çevre sorunlarının çözümü üye devletlerin ulusal yetkileri içinde bırakılmıştır. Birliğin Çevre Politikası Paris zirvesinde saptanmış çevre sorunları konusunda“Eylem Planı”düzenlenmesi kararlaştırılmıştır. İlk olarak çevre politikası, Birinci eylem Planı olarak uygulanmıştır. Bu planda gürültüyü ve kirliliği önleme, çevreyi ve yaşam düzeyini geliştirme, çevreyle ilgili sorunların çözümü amacıyla uluslar arası işbirliğine gidilmesi öngörülmüştür. İkinci Eylem Planı, bu döneme kadar ortak çevre politikası açısından eksik noktaları saptayarak ilk planı tamamlamaya çalışmıştır. İlk defa Çevresel Etki Değerlendirmesi gündeme alınmıştır.“Kirleten Öder”ilkesinin uygulanmasına ağırlık verilmiştir. Komisyon, Kanununun ekonomik yönünden hareket ederek hangi alanlarda, nasıl vergileme uygulanacağını, ne gibi koşullarda muafiyet tanınabileceğini saptamaya yönelik çalışmalar yapmıştır. Bu80 plan dönemi çevre ve istihdam ilişkisi üzerinde durulan ilk dönemdir. Üçüncü Eylem Planı, çevre politikası ile diğer Birlik Politikalarının uyumlaştırılması, ÇED gelişmeleri, Akdeniz Bölgesinde çevrenin korunması, temiz teknolojilerin gelişmesinin desteklenmesi konuları incelenmiştir. Dördüncü Eylem Planı, atmosfer kirliliği, içme suyu ve deniz suyu kirliliği, kimyasal maddeler, biyoteknoloji, gürültü, nükleer güvenlik, doğanın ve doğal kaynakların ve atıkların yönetimi gibi alanlara ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Beşinci Eylem Planında, doğal kaynakların yönetiminin güçlendirilmesi, kirlilik kontrolünün ve atık yönetiminin entegrasyonu, yenilenemeyen enerji tüketiminin azaltılması, kentsel arazilerde çevresel kalitenin yükseltilmesi, kamu sağlığının ve güvenliğinin artırılması ön plana çıkartılmıştır. Endüstri, tarım, enerji, taşımacılık ve turizm öncelikli hedef sektörler olarak belirlenmiştir. Bu plan ile çevre stratejisi değişmiştir. AET Kurucu Antlaşması, Tek Avrupa Senedi ile değiştirilmiştir. TAS ile ayrı bir çevre politikası81 oluşturulmuş ve çevre politikası Birlik politikalarını oluşturan parçalardan biri olmuştur. Maastricht Anlaşması ise Birliğin çevre politikasını yeniden düzenlemiş ve yeni hedefler belirlemiştir. Çevre kalitesinin korunması ve iyileştirilmesi, insan sağlığının korunması, doğal kaynakların temkinli ve rasyonel kullanımı bu antlaşmanın hedefleri arasındadır. Çevreye verilen zararları öncelikle“kaynağında düzeltme”ve“kirleten öder”ilkeleri üzerinde durulmuştur. Türkiye'de 1970' li yıllara gelinceye kadar, belirgin bir çevre politikasından söz etmek güçtür. Çevre sorunlarının hukuki düzenlemelerde çözüme ulaştırılması yolundaki ilk adımlar bu alanda hükümlere yer veren uluslararası antlaşmalara Türkiye'nin de taraf olması ile atılmıştır. Aacak bunlardan sonra iç hukuk alanında da bir takım gelişmeler sağlanmıştır. Yukarıda da değindiğimiz gibi modern bir çevre anlayışına uygun ilk Anayasal düzenleme 1982 Anayasasının 56., 63., 35., 44., 45., 43., 57. ve 169. Maddelerinde yer almaktadır. 1982 anayasası,“çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşın görevi olduğunu belirterek ”çevre Hakkı“nı Anayasal bir norm haline getirmiştir.”82 AB' ne tam üyelik başvurusunda bulunan ülkemizin çevre konusu dahil; bugüne kadar gerçekleştirilmiş bulunan AB mevzuatının Türkiye tarafından da kabul edilmesi gerekmektedir. AB 'de temel ilke olarak kabul edilen serbest rekabetin gerçekleşmesi, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve aynı ekonomik düzenin üyesi bulunan devletlerce çevre politikalarındaki farklılıklar yüzünden yaşam koşullarının farklı düzeylerde gerçekleşmesinin önlenmesi, ayrıca çevre kirliliğinin siyasal sınırları tanımaması nedenleriyle ortak politikalar oluşturması yoluna gidilmiştir. Birliğin bu konudaki başarısının önemli nedeni, ortak Pazar hedefine yönelik bir uluslarüstü örgüt olması.ve oluşturduğu çevre politikalarının sürekli olarak geliştirebilme ve bütün üye devletlere benimsetebilmesidir. AB' de çevre konularında düzenlemelerin bir kısmı Türkiye'de henüz tam bir düzenlemenin konusu değildir.55 Örneğin, su kirliliğine ilişkin olarak AB'nin gerçekleştirdiği“Kabuklu Canlılara İlişkin Sorunların Kalitesi”konusundaki 30 Ekim 1979 tarih 79/923 EEC sayılı Konsey direktifinin tam karşılığı Türk Mevzuatında kabuklu canlıların yetiştiği alanlar, hiçbir şekilde düzenlenmiş değildir. Dolayısıyla, Türkiye'nin AB' ne katılması ile 55 Prof. Dr. Pazarcı, Hüseyin: Avrupa Topluluğu' nda ve Türkiye'de Çevre Mevzuatı. Sh. 62-66. TÇSV Yay. Çevre Üzerine.83 birlikte bu tür noksanliklarx gidermek amacıyla mevzuatını tamamlaması gerekecektir. Her iki mevzuat karşılaştırıldığında AB mevzuatında ele alınan çevre konuları ile ilgili olarak, Türk mevzuatında genellikle düzenlemelerin bulunduğu görülmektedir. Avrupa Birliği Çevre Mevzuatı ile Türk Çevre Mevzuatının benzerlik göstermesinin başlıca sebeplerinden biri, AB' ne tam üyelik başvurusundan önce Türkiye'nin çevre korunması konusunda AB mevzuatından ve Federal Almanya mevzuatından ve standartlarından yararlanmış olmasıdır. Bazı standartlar belirleninceye kadar Avrupa Birliği standartlarının Türkiye'de doğrudan geçerli olacağını öngören düzenlemelerde mevcuttur. Örneğin, 1986 tarihli Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğinin 47. Maddesi, TSE standardı bulunmayan konularda bu belirleme yapılana kadar“AET standartlarındaki değerlerin esas alınmasını”öngörmektedir. Avrupa Birliği yargılama makamı ATAD ve Türkiye'deki üst yargı makamları çevrenin korunmasına özel bir önem vermektedirler.
Özet (Çeviri)
84 SUMMARY The subject of our thesis submitted uder teh title of“Environmental Law in European Community and Turkey”is to identify placa, within the frame of solutions sought at international levels, of the policies developed by European Communities which seek to produce solitions by verfying enviromental issues in the most comprehensive ways and to make a comparison with the Turkey's environmental policiy, which applied for acceptance to the community as permanent member, of such policies with emphasis on underlining type of evolution with which these policies faced. Within the frame of impetus which the Stockholm Conference provided in the year 1972, European Community countries in a multitude of organization such as the United Nations to environmental problems. The organization which proved itself to be the most successful in terms of policies developed and arrangements brought was the European Community. Basic guidelines which E.C. countries follow are putting into application rules of free competition, improving living standards. Countries member of the same economic arrangement are placed under the obligation of85 eliminating discrepancies which exist in respect of enviromental policies in application in their own countries. Since enviromental polution is not hindered by imposition of national limits, developing a common environmental policy was the most ungently needed. The main reason for the EC. being successful in the issue was its being an organization set up over and above the countries for the object of attaining common market objective, its enfficiency displayed in developing constinuously enviromental solutions and in ensuring their adaption by individual countries. For a country expressing the wish of entering into the Community as a member, the environmental policy which the Community follows may be investigated under two major sections. The first section deals with instructions which the. Community provided and which offer possibilities for their being changed as long as the Community Wishes to do so. The second considers international agreements and arrangements to which the Community is a party and regulations drawn up the Community for ensuring copliance by the member countries to provisions of such agreements.86 Comparing the environmental legislation in effect of the Comminty with that in Turkey may be effectuated with two objectives in view. The first is to take as model the enviromental legislation put into effect by the Community when developing national legislation in Turkey where a firm conviction as to preservation of the environment prevails and the other one to identify measures which reguire to be taken by Turkey which applied to the Community for becoming a member on April the 14th 1987. Extremely few are fields which the legistation in effect in European coutries considered are which take Turkish legislation did not. Subjects which both Turkish legislation and legislation in effect in European contries considered to bring an arrangement there on exhibit similarities. One of the major causes of such a similarity is Turkey's availing herself of the Community's legislation, especially that of the Federal Republic of Germany when attempting to draw her own legislati-on before she made her application for acceptance as member to community. It is quite posible, though this is rare, to come across to some arrengements which specify that the standart in effect in teh Community87 countries will be in effect and valid in Turkey till the time national standards will be pronounced. The board of justice and Turkish supreme justice authorities gives a special importance to the protecting of environments.
Benzer Tezler
- Çevre hukuku açısından çevresel etki değerlendirmesi
Environmental impact assessment in environmental law
ABDURRAHMAN SAYGILI
- İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik etkisinde yenilenebilir enerji piyasası teşvikleri
Renewable energy market incentives under the influence of climate change and sustainability
SELVİ DUYGU SÜMERTAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
EnerjiÖzyeğin ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ÖZLEM İNANÇ ŞENSES
- Avrupa Birliği'nde çevrenin korunması ve iç pazarda malların serbest dolaşımına etkileri
Environmental protection in the European Union and its effects on the free movement of goods in the single market
FADİME ERSİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2009
HukukDokuz Eylül ÜniversitesiKamu Hukuku Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MERAL SUNGURTEKİN ÖZKAN
- Türkiye'de stratejik çevresel etki değerlendirmesi'nin (SÇD) AB direktifleri kapsamında incelenmesi
Strategic environmental impact assessment (SEA) in Turkey examination under EU directives
GÜL AK
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Ormancılık ve Orman Mühendisliğiİstanbul ÜniversitesiOrman Mühendisliği Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. NİMET VELİOĞLU
- Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de belediye şirketleri: İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketleri üzerine bir inceleme
Municipal companies in European Union and Turkey: A study of companies of Istanbul Metropolitan Municipality
HASAN ÖZÇELİK