The role of host-country policies in preventing violence against women from a human security perspective: The case of Syrian women refugees in Jordan and Turkey
İnsani güvenlik perspektifi açısından kadına karşı şiddeti önlenmede ev sahibi ülke politikalarının rolü: Ürdün ve Türkiye'de Suriyeli mülteciler örneği
- Tez No: 822431
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ İBRAHİM MAZLUM
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Marmara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 249
Özet
Çalışmanın temel amacı, Ürdün ve Türkiye'deki mülteci Suriyeli kadınların karşılaştıkları toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemede hükümet politikalarının etkili olup olmadığını tespit etmek ve gelecekteki iyileştirmeler için öneriler sunmaktır. Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, problemin tanımı ve araştırma soruları, literatür taraması, araştırma metodolojisi ve çalışma sınırlamaları yer almaktadır. Bu bölüm, Ürdün ve Türkiye'deki Suriyeli mülteci göçünün arka planını ve mülteci krizinin nedenini ortaya koymakta ve Suriyeli mültecilerin Türkiye ve Ürdün'de farklı şiddetlere, özellikle de toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle karşı karşıya kaldıklarını dile getirmektedir. Bu nedenle, ev sahibi ülkelerdeki toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kadınların insani güvenliği çerçevesinden ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Bir başka ifadeyle, tezin temel iddiası, başta toplumsal cinsiyete dayalı şiddet olmak üzere kadın mültecilerin karşı karşıya kaldığı zorlukların farklı bir açıdan ele alınması ve ev sahibi ülke politikalarının insani güvenlik kavramı dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğidir. Dolayısıyla bu çalışma, Türkiye ve Ürdün'deki Suriyeli kadın mültecilere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi ve ortadan kaldırılmasında hükümet politikalarının önemini vurgulamakla kalmayıp, insani güvenlik ilkeleri açısından bakıldığında, kadın ve erkeklerin kanun önünde eşit haklara sahip olduğunu varsaymaktadır. İnsani güvenlik kavramı, kadınların eğitim, erişebilirlik ve katılım yoluyla güçlendirilmesini içerir. Bu bağlamda, insani güvenlik ilkelerinin savunucuları cinsiyet açısından kadın haklarıyla bağdaşmayan yerleşik uygulamaların üstesinden gelmeye çalışmaktadır. Başka bir deyişle, toplumsal cinsiyet dengesi, barışçıl ve gelişen bir toplum için çok önemli bir öncü olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla çalışma, şiddete dayalı geleneksel davranışların ortadan kaldırılmasına yönelik girişimlerin, bu araştırmanın da perspektifini oluşturan temel iddia kaynağı olarak toplumsal cinsiyet konusunda insani güvenliği ön planda tutan siyasi ve yasal önlemler gerektirdiğini ileri sürmektedir. Bu noktadan hareketle, çalışma şu aşamaları içermektedir: (1) ev sahibi ülkelerde (Ürdün ve Türkiye) ataerkil toplumların üyeleri ve mülteci olarak Suriyeli kadınların maruz kaldığı toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti insani güvenlik perspektifinden araştırmak; (2) hükümet politikalarının Türkiye ve Ürdün'de toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemede etkili olup olmadığını analiz etmek; ve (3) Ürdün ve Türkiye'de toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemeye yönelik yasaların ne yönde iyileştirmesi gerektiğini göstermek. Bu doğrultuda, çalışma Suriyeli mülteci kadınların maruz kaldığı toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemeye yönelik Türkiye ve Ürdün tarafından kabul edilen yasal çerçeveleri karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Diğer bir deyişle bu çalışma, iki ülkenin toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemede kullandığı politik yaklaşımlarındaki farklılıklar ve benzerlikler ile bunların Suriyeli mülteci kadınlar üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Dolayısıyla, iki ülke tarafından toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle ilgili olarak oluşturulan yasal çerçeveler ve bunların toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin sağlanması, Suriyeli kadın mültecilere destek verilmesi, baskının önlenmesi ve güvenliğin sağlanması açısından etkinliğine dikkat çekilmektedir. Çalışmanın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Analitik olarak, insan güvenliğinin toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ile ilgili boyutları ile sınırlandırılmış, insan güvenliğinin diğer boyutları çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Aynı şekilde, çalışma genel olarak diğer şiddet kategorilerini dışarıda bırakarak, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete odaklanmaktadır. Ayrıca çalışma, Ürdün ve Türkiye tarafından toplumsal cinsiyete dayalı şiddet sorununu ele almaya yönelik olarak formüle edilen politika çerçevelerindeki farklılıkların analizi ile sınırlıdır; böylece mülteci kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet düzeyini etkileyen diğer faktörler analiz kapsamı dışında tutulur. Tasarımı açısından bakıldığında, bu çalışma mültecilerin yalnızca iki ülkede, Ürdün ve Türkiye'de, karşılaştıkları yaşamın doğasını dikkate aldığı için coğrafi kısıtlamalara sahiptir. Ek olarak, çalışma cinsiyet faktörüne odaklandığından, tüm Suriyeli mültecilere değil, sadece kadın mültecilere odaklanmaktadır. Ayrıca, zaman çerçevesi açısından, 2011 sonrası Suriyeli kadınların güvenliğini içermektedir. Dolayısıyla, sınırlı coğrafi odak ve zaman çerçevesi nedeniyle, genellenebilirlik sorunu olabilir. Çalışmanın İkinci Bölümü, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kuramsal çerçevesine ışık tutmaktadır. Bu bölümde öncelikle insani güvenlik kavramı ve ortaya çıkışı açıklanmaktadır. Önceki çalışmalardan farklı tanımlar vurgulanmakta ve insani güvenlik kavramının gelişimi detaylandırılmaktadır. Kuramsal çerçeve, insan güvenliğine ayrıntılı bir giriş yaptıktan sonra toplumsal cinsiyete dayalı şiddet kavramına ve biçimlerine doğru ilerlemektedir. Ardından, insani güvenliğin beş yönünü – kişisel, toplumsal, ekonomik, sağlık ve politik güvenlik – üzerinde durularak, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ile insani güvenliğin bu beş yönü arasındaki ilinti açıklanmaktadır. İkinci bölümde son olarak, genel anlamda insani güvenlik ve yasaların etkinliği arasındaki ilişki ele alınmakta ve bu bağlamda, kadınlar için güvenlik yasalarının etkinliği ve Suriyeli kadınlar için insani güvenlik yasalarının etkinliği konularına değinilmektedir. Üçüncü Bölüm, Suriye iç savaşı ve sonrasına genel bir bakış içermektedir. Tezin Birinci Bölümünde Suriye iç savaşının kısa bir arka planını açıkladıktan sonra, Üçüncü Bölüm bu çatışmanın ve mülteciler üzerindeki etkilerinin ayrıntılı bir tanımını yapmaktadır. Üçüncü Bölüm, ayrıntılı olarak Suriye'de insani kriz ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete, Ürdün ve Türkiye'deki mülteci krizinin dinamiklerine ve son olarak, Türkiye ve Ürdün'de yaşayan Suriyeli mülteci ailelerdeki güvenlik sorunları ile toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konularına her iki ülke için ayrı ayrı ve detaylı olarak yer verilmektedir. Dördüncü Bölüm, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin Ürdün yasal sistemlerini ve politikalarını, Ürdün'deki yerel yasal çerçeveyi, örgütsel çerçeveyi, uluslararası yasal çerçeveyi ve nihayet Ürdün'deki kadın mültecilere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ile ilgili yasal çerçeveyi ele almaktadır. Yapılan incelemeler göstermektedir ki Ürdün'de kurallar ve düzenlemeler, cinsiyet ayrımcılığını teşvik etmeden tüm bireylere eşit haklar vermeyi amaçlamaktadır. Mülteci bir kadın veya kız çocuğu bir ülkenin sınırını geçtiğinde temel insan hakları yasal çerçevede korunmaktadır. Mevcut yasa ve düzenlemeler, BM yönetimindeki mülteci ve yerinden edilmiş kişi kamplarındaki kadınları ve kız çocuklarını ve bu bağlamda, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarını uluslararası normlara uygun olarak korumayı amaçlamaktadır. Öte yandan, Ürdün'deki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Yürütme Komitesi (BMMYK), mağdurların, ailelerinin ve topluluklarının kişisel güvenliklerine ilişkin temel haklarının ihlal edildiğini ve bunun da ıstıraba yol açtığını kabul etmiştir. Beşinci Bölüm, Türkiye'deki toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin yasal sistem ve politikaları, yerel yasal çerçeveyi, Türkiye'deki kadın mültecilere yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin kuralları ve düzenlemeleri ele almaktadır. Yasal düzenlemeler göstermektedir ki ülkede güçlü politikalar oluşturulmuştur; ancak uygulamada sorunlara rastlanmaktadır. Altıncı Bölümde, Türkiye ve Ürdün'de Suriyeli mülteciler ile yapılan mülakatların analizi yapılmaktadır. Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerine göre, cinsel veya toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemleri çeşitli temel hakların ihlali olarak kabul edilir. Özgürlükler, evlenme hakkı, yaşama özgürlüğü, mümkün olan en iyi fiziksel ve zihinsel sağlık ve bir aile kurma ve sürdürme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Bulgulara göre, insani güvenlik perspektifinden bakıldığında, Ürdün'deki Suriyeli mülteci kadınların karşılaştıkları temel sorunlar şiddet, ekonomik sorunlar, temel hizmetlere erişim, yasal güvenceye erişim, erken evlilik ve ayrımcılık olarak sınıflandırılabilir. Bu sonuçlar, Ürdün'deki Suriyeli mültecilerin içinde bulunduğu zor durumun Ürdün hükümetinin uğraştığı en acil sorunlardan biri olduğunu göstermektedir. Ürdün'deki zorlu ekonomik koşullar, bu sorunun merkezinde yer almakta ve hükümetin hem vatandaşlara hem de mültecilere temel hizmetler sunmasını zorlaştırmaktadır. Benzer bir şekilde, Türkiye'de de Suriyeli mülteciler meselesinin ülkenin en acil sorunlardan biri olduğu görülmektedir. İnsani güvenlik perspektifinden bakıldığında, Türkiye'deki Suriyeli mülteci kadınların karşılaştıkları temel sorunlar şiddet, ekonomik sorunlar, temel hizmetlere erişim, dil sorunu, erken evlilik, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve hukuki sorunlardır. Türkiye'deki araştırma bulgularına göre, Suriyeli mülteci kadınların karşı karşıya kaldıkları toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ile ilgili başlıca sorunların temelinde ayrımcılık, Suriyeli mültecilere yönelik düşmanlık ve Türk medyasının kamuoyu üzerindeki olumsuz etkisi gibi daha genel sorunlar yer almaktadır. Altıncı Bölümde, ayrıca Ürdün ve Türkiye'de yaşayan Suriyeli mültecilerin durumlarının karşılaştırılması da yapılmakta, benzerlik ve farklılıklar vurgulanmaktadır. Buna göre, her iki ülkedeki Suriyeli mülteci kadınlar, hem kendi ve hem de ailelerinin hayatlarını etkileyen birçok sosyal, ekonomik, yasal ve sağlık sorunuyla karşı karşıya kalmaktadır. İki ülke arasındaki benzerlikler olarak nitelendirilebilecek bu sorunların en önemlileri arasında şiddete maruz kalma, ekonomik zorluklar, temel hizmetlere erişimde yaşanan güçlükler, erken yaşta evlilik ve yabancı düşmanlığı yer almaktadır. Bu sorunların nedenleri ve şiddeti açısından iki ülke arasında bazı farklılıklar olsa da iki ülkedeki durum genel olarak benzerlik göstermektedir. Bu bulgular ışığında Ürdün ve Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin durumlarının acilen iyileştirilmesi gerektiği aşikardır. Bu bağlamda, Altıncı Bölümün son kısmında iki ülkedeki Suriyeli kadın mültecilerin insani güvenlik açısından durumlarının iyileştirilmesi için öneriler sunulmaktadır. Buna göre, mültecilere ihtiyaç duydukları yardımı sağlamak ve yaşadıkları toplumlara entegre olmalarını kolaylaştırmak için her iki hükümetin uluslararası kuruluşlar ve yerel halkla iş birliği içinde çalışması öncelik verilmesi gereken bir yöntem olarak vurgulanabilir.
Özet (Çeviri)
The concept of human security is important in the field of security studies and in governmental security policy practices. The main objective of the study is to examine gender-based violence (GBV) that Syrian women encounter as members of patriarchal societies and refugees in their host countries, Jordan and Turkey, to ascertain whether or not government policies are effective in preventing GBV and to offer recommendations for future improvement. As prominent destinations for the settlement of Syrian refugees in the region, the research concentrates on the cities of Amman in Jordan and Istanbul in Turkey. The study's ability to provide a thorough overview of the difficulties and opportunities experienced by Syrian refugee women, including their access to education, healthcare, and work opportunities, as well as their experiences of gender-based violence and discrimination, was made possible by concentrating on these two locations. By comparing the cases of Turkey and Jordan, research adopts the comparative case study research design, involving also within-case comparison of Syrian refugee women as the unit of analysis. Accordingly, the principal methods of data collection included semi-structured interviews, which, as a flexible and explorative approach to data collection, enabled in-depth exploration of the experiences of Syrian refugee women in these two countries. Using the purposive sampling approach, participants were chosen according to predetermined standards that complement the study's goals. Age, education level, employment situation, marital status, number of children, etc. were among the selecting criteria in this instance. Official reports and general statistics were also referred to in order both to provide context/background material for the study and to spot themes and patterns relating to the experiences of Syrian refugee women in Jordan and Turkey and to further examine the main areas of difficulty for them. The 'content analysis' method was used in the research's initial phase, which involved an examination, from the perspective of human security, of the existing legal frameworks that host countries (Jordan and Turkey) adopt and the institutions that they establish to prevent gender-based violence against (Syrian) refugee women. The second phase of the study aimed at determining main problem areas for Syrian refugee women living in Jordan and Turkey. The 'thematic analysis approach' was used to analyse the interview data in order to pinpoint the difficulties and obstacles Syrian women refugees experience. The 'comparative method' was employed in the third stage of the study to compare and contrast the two nations in terms of how well their current legal systems addressed GBV against Syrian refugee women. The findings of the research indicate that the predicament of Syrian refugees in Jordan is one of the most urgent issues Jordanian government has been dealing with. The dreadful economic conditions in Jordan lie at the heart of this problem, rendering it difficult for the government to offer basic services to both citizens and refugees most urgent problems for Syrian refugee women are economic conditions, and xenophobia. To provide refugees with the support they need and to make it easier for them to integrate into Jordanian society, the Jordanian government should collaborate with international organizations and the local community. In Turkey, on the other hand, the research findings show that major GBV related problems that Syrian refugee women face emanate from more general issues such as discrimination, hostility toward Syrian refugees in Turkey, and the negative influence of the Turkish media on public opinion about refugees. In order to provide refugees with the assistance and to make it easier for them to integrate into the Turkish society, the Turkish government should work in collaboration with international organizations and the local community.
Benzer Tezler
- Şirketler arası birleşme ve devralmaların incelenmesi ve Türkiye'deki durum
Başlık çevirisi yok
CEMİL ÜSTÜN
Yüksek Lisans
Türkçe
1998
BankacılıkMarmara ÜniversitesiBankacılık Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. ERİŞAH ARICAN
- Şirketlerde birleşme ve devir işlemleri
Başlık çevirisi yok
YUSUF CEMİL SATOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
1994
İşletmeMarmara ÜniversitesiBankacılık ve Sigortacılık Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA İME
- Suriyeli mültecilerin Türkiye medyasındaki sınıfsal temsili
Class representation of Syrian refugees in Turkish media
FERAY ARTAR
Doktora
Türkçe
2019
GazetecilikAnkara ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MÜZEYYEN AYTÜL KASAPOĞLU
- Türkiyeli göçmenlerin gözünden Türk Diaspora politikası: Toplumsal sorunlar ve beklentiler Avusturya örneği
Turkish diaspora policy in the eyes of Turkish immigrants: Social problems and expactations. Example of Austria
ESRA SAĞLAM
Doktora
Türkçe
2019
Siyasal BilimlerAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiSosyal Politika Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. EMRAH AKBAŞ
- Türkiye'de yabancı sermaye yatırımları ve istihdam ilişkisi
Relation of foreing capital investment and employment in Turkey
ALİ YASİN BALTAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriSüleyman Demirel ÜniversitesiÇalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. MURŞİT IŞIK