Shattered reality: Unravelling trauma and apocalypse in Anna Kavan's ice
Parçalanmış gerçeklik: Anna Kavan'ın Buz adlı romanında travma ve kıyamet kavramlarının çözümlenmesi
- Tez No: 828802
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ İSMAİL AVCU
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Batı Dilleri ve Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Western Linguistics and Literature, English Language and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Atatürk Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 124
Özet
Kıyamet kavramı, uzun süredir araştırma dünyasının ilgi konusu olmuştur ve bu kavrama olan ilgi de sürecek gibi görünmektedir. Bunun en büyük nedenlerinden biri dünyada her gün meydana gelen kıyametvari olaylarla birlikte insanlığın sonuna ilişkin çeşitli senaryoların günbegün değişiklik göstermesidir. Dünya çapında meydana gelen vebalar, bilinmeyen hastalıklar ve tükenen nesiller gibi birçok olağanüstü olay, insanlıkta son duygusunu uyandırmakta ve insanları sona veya sondan sonrasına ilişkin derin sorgulamalara yöneltmektedir. İngiliz yazar Anna Kavan'ın Buz adlı eseri de insanlığın sonunu meydana gelen buz felaketi üzerinden tasavvur ederek edebi düzlem de bu sorgulamalara dahil olmuştur. Çalışmanın konusu kıyamet sonrası anlatıların travma anlatıları ile olan ilişkisinin hem bireysel hem de kolektif düzeyde ele alınmasını kapsamaktadır. Kıyamet sonrası edebiyat temelde dünyanın sonuna ve sonundan sonrasına ilişkin üretilen çeşitli kurguları ele alan bir anlatı türüdür. Ancak bununla beraber, kıyamet sonrası dünya düzenini tasavvur etmesi açısından, özellikle de gerçekleşecek büyük bir yıkımın geride bıraktıklarını ele alması açısından travma anlatılarıyla ortak bir payda oluşturmaktadır. Nitekim, travma anlatıları da bireylerin yaşamış oldukları büyük yıkımların geride bıraktığı izleri sürmektedir. Anna Kavan'ın Buz adlı eseri ise hem post-apokaliptik bir dünya düzenini anlatmakta hem de bu düzenin birey ve topluluklar üzerinde ki yıkıcı etkilerini ele almaktadır. Buradan hareketle, tezin amacı hem post-apokaliptik anlatı türünün içerdiği unsurlar hem de travma anlatılarının ele aldığı noktalar ve bunların birbirleriyle olan ilişkisi üzerinden eseri analiz etmektir. Bu kapsamda, kıyamet sonrası anlatıların travma anlatıları ile arasında nasıl bir ilişki olduğu ve kıyamet ve kıyamet sonrası kavramlarının nasıl bir kavramsal değişime uğradığı ve bunun edebiyata yansımasının nasıl gerçekleştiğine dair sorulara çalışmada cevaplar aranmıştır. Bunun yanı sıra, Kavan'ın eserinde kıyamet sonrası edebiyatı nasıl tasavvur ettiği ve travmayla nasıl bir bağlantı yarattığı soruları da ele alınmıştır. Ancak temel sorun olarak elbette kıyamet sonrası travmanın nasıl gerçekleştiği ve eserde hangi unsurlar üzerinden tezahür ettiği ele alınmıştır. Çalışma boyunca literatürü incelemek üzere birden fazla yaklaşım benimsenmiştir ve bunlar arasında yakın okuma, karşılaştırmalı analiz ve teorik analiz gibi yaklaşımlar yer almaktadır. Eserin her iki türe ilişkin içerdiği unsurlar titizlikle değerlendirilip birbirleri arasında ki kurulan anlam bağı tüm boyutlarıyla ele alınmıştır. Benzer kurgular veyahut farklı kurgularla eser arasında bağlantılar kurularak eserin ayırt edici noktaları tartışmalarla detaylandırılmıştır. Ayrıca kıyamet sonrası edebiyatın yapısal unsurları olay örgüsü, karakterizasyon, mekân ve temalar üzerinden tartışılarak kuramsal metodoloji esere uygulanmıştır. Çalışma boyunca dünya edebiyatından ve İngiliz edebiyatından çeşitli kurgularla hem kuramsal kısım ele alınmıştır hem de metin analizi gerçekleştirilmiştir. Farklı kuramlar ve teoriler romanın olay örgüsü üzerinden tartışılmıştır ve bahsi geçen kıyamet, kıyamet sonrası ve travma anlatılarına ilişkin genel bir kanı oluşturulup eserde ki yansımaları titizlikle anlatılmıştır. Kıyamet anlatılarında ana karakterin bireysel deneyimleri üzerinden kolektif düzeyde yaşanan kıyamet olayının izinin sürülebileceği Cormac McCarthy'nin Yol adlı eseri ve Kavan'ın Buz adlı eseri üzerinden ortaya konmuştur. J. G. Ballard'ın Boğulmuş Dünya ve Emily St. John Mandel'in İstasyon On Biri ise toplulukların bir araya gelip kıyamet sonrası dünyayla yüzleşebilecekleri senaryoları göstermektedir. Bununla birlikte Yol ve Buz adlı eserler bireysel ve kıyamet sonrası travmalara olay örgüsünde eş zamanlı olarak nasıl yer verilebileceğini göstermiş ve iki ayrı anlatı türünü tek bir metin üzerinden hem ayrı olarak hem de bütüncül olarak incelemeye olanak sağlamıştırlar. Tatyana Tolstaya'nın Böcü adlı eseri ise Kavan'ın olay örgüsünde süregelen kıyamet yıkımlarıyla ve arkada bir şey bırakmayacak şekilde ilerleyen kıyamet döngüsüyle reddettiği yeniden başlama fikrini büyük bir patlama sonrası geçmişin fiziksel ve sözlü kalıntılarından oluşturduğu düzenle işlemiştir. Kıyamet sonrası dünyayı bu şekilde ele alması kıyamet anlatılarında yeniden başlama fikrinin nasıl gelişeceğine ışık tutmasının yanı sıra Kavan'ın bu fikri reddetme sebebini romanın kaotik sonuyla gözler önüne sermiştir. Bu nokta da faydalanılan William Golding'in Sineklerin Tanrısı eseri ise kıyamet sonrası dünya da yeniden başlama fikrini mutlak bir otoritenin ve düzenin yokluğunun yarattığı kaosun yanı sıra düzen kurmanın kargaşasını Thomas Hobbes'un toplumsal sözleşme teorimi üzerinden detaylandırmaya olanak sağlamıştır. Çalışmanın öncelikle Buz adlı eserin kıyamet sonrası ve travma anlatılarına yönelik noktalarına odaklanırken aynı zamanda olay örgüsündeki yapısal tema ve unsurlara da farklı eserlerle ve teorilerle birlikte dikkat çekmesi eserin ele alınışını kapsamlı hale getirmiştir. Çalışma, daha önce Türkiye de üzerine çalışılmamış bir yazarı ve eseri ele alması açısından elzem niteliktedir. Ancak bununla beraber kıyamet sonrası edebiyat ve travma arasında ki ilişkiyi kuramsal boyuttan metin analizine taşıma noktasında yakaladığı özgünlükle de önem arz etmektedir. Çalışma, literatürün içerisinde yer alan iki farklı anlatı türünü ortak payda da buluşturmasıyla kıyamet ve travma anlatı türlerine yönelik farklı bir bakış açısı geliştirerek bu türlerin kapsamını da genişletmektedir. En nihayetinde, birden fazla edebi tartışmaya konu olabilecek zengin içerikli bir eser olan Anna Kavan'ın Buz adlı romanı hem post-apokaliptik anlatı türünün içerdiği unsurlar hem de travma edebiyatının ele aldığı noktalar ve bunların birbiriyle olan bağıntısı üzerinden incelenmiştir.
Özet (Çeviri)
The concept of apocalypse has long been the subject of interest in the research world, and it seems that the interest in this concept will continue. One of the biggest reasons for this is that with the apocalyptic events that occur every day in the world, various scenarios regarding the end of humanity change daily. Many extraordinary events, such as plagues, unknown infections, and extinctions, which have taken place worldwide, awaken humanity's sense of ending and urge profound queries about the end or the after-end. British author Anna Kavan's work, Ice, envisioning the end of humanity through the ice disaster, has also been included in these queries on the literary platform. The subject of the study covers the relationship between post-apocalyptic narratives and trauma narratives, both at the individual and collective levels. Post-apocalyptic literature is basically a narrative genre that deals with various fiction produced about the end of the world and after. However, in terms of envisioning the post-apocalyptic world order, it creates a common ground with trauma narratives, specifically in terms of dealing with what great destruction it left behind. Indeed, trauma narratives also continue the traces left behind by the great destructions experienced by individuals. Anna Kavan's Ice describes both a post-apocalyptic world order and deals with the destructive effects of this order on the individual and collectivities. From this point of view, the thesis aims to analyse the work through both the elements of the post-apocalyptic narrative genre and the points that trauma narratives deal with and their relationship. In this context, answers are pursued in the study about the relationship between post-apocalyptic narratives and trauma narratives, how the concepts of apocalypse and post-apocalypse are underwent a conceptual change and how this is reflected in literature. In addition, the questions of how Kavan envisions post-apocalyptic literature and how she creates a connection with trauma are also concerned. However, as the main problem, surely, how the post-apocalyptic trauma occurs and what elements it manifests in the work are discussed. Multiple approaches are adopted to examine the literature throughout the study, including close reading, comparative analysis, and theoretical analysis. The elements of the work related to both genres are carefully evaluated, and the semantic bond between each other is discussed in all its dimensions. By establishing connections between the work with similar fiction or different fiction, the distinguishing points of the work are detailed with discussions. In addition, the structural elements of post-apocalyptic literature are handled over plot, characterization, setting and themes, and theoretical methodology is applied to the work. Throughout the study, both the theoretical part and the text analysis are carried out with various fiction from world and British literature. Different ideas and theories are discussed through the novel's plot, and a general opinion is formed about the apocalyptic, post-apocalyptic and trauma narratives and their reflections in the novel are meticulously explained. It has been revealed through Cormac McCarthy's The Road and Kavan's Ice that the apocalypse occurred at the collective level can be traced through the individual experiences of the main character in the apocalypse narratives. J.G. Ballard's The Drowned World and Emily St. John Mandel's Station Eleven illustrate scenarios where communities can come together and face the post-apocalyptic world. In the meantime, The Road and Ice show how individual and post-apocalyptic traumas can be included simultaneously in the plot and allow to examine two different narrative types both separately and holistically through a single text. Tatyana Tolstaya's The Slynx deals with the idea of starting over, which Kavan rejects with the ongoing apocalyptic destructions and the apocalyptic cycle that progresses without leaving anything behind, in an order formed from the physical and verbal remnants of the past after the Blast. Her handling of the post-apocalyptic world in this way sheds light on how restarting will develop in apocalyptic narratives, as well as revealing Kavan's reason for rejecting this idea with the chaotic ending of the novel. At this point, William Golding's Lord of the Flies, on the other hand, makes it possible to elaborate on the idea of starting over in the post-apocalyptic world, the chaos created by the absence of absolute authority and order, as well as the muddle of order-building through Thomas Hobbes' theory of social contract. While the study primarily focuses on the post-apocalyptic and trauma narratives through the Ice, it also makes the study comprehensive, drawing attention to o the structural themes and elements in the plot, together with different works and theories. The study is essential in dealing with an author and work that has yet to be studied in Turkey. However, it is also vital for its originality in carrying the relationship between post-apocalyptic literature and trauma from the theoretical dimension to text analysis. The study expands the scope of these genres by developing a different perspective on apocalyptic and trauma narratives and bringing two different types of narratives together in the literature on common ground. Indeed, Anna Kavan's novel Ice, a work with rich content that can be the subject of more than one literary discussion, has been examined through both the elements of the post-apocalyptic narrative genre, the points that trauma literature deals with, and their correlation with each other.
Benzer Tezler
- Müzelerde sergileme ve sunuma yönelik bir artırılmış gerçeklik uygulaması
An augmented reality application for exhibition and presentation purposes in museums
GÖKHAN BUNSUZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
MimarlıkYıldız Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ TOGAN TONG
- The prismatic reflection of human condition and irrationality of reality and existence in Memet Baydur's yalnızlığın oyuncakları and Samuel Beckett's endgame
Memet Baydur'un yalnızlığın oyuncakları ve Samuel Beckett'in Endgame eserlerinde insanlık durumunun prizmatik yansıması ile gerçeklik ve varoluşun usdışılığı
FATMA KARAASLAN
Yüksek Lisans
İngilizce
2016
Sahne ve Görüntü SanatlarıEge Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NEVİN KOYUNCU
- Science as a critical model: The field concept in John Fowles's The French Lieutenant's Woman and The Magus
Eleştirel bir model olarak bilim: John Fowles'ın The French Lieutenant's Woman ve The Magus adlı romanlarında alan kavramı
HATİCE TUĞBA KARAGÖZ
Yüksek Lisans
İngilizce
2023
İngiliz Dili ve EdebiyatıSelçuk Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. FATMA KALPAKLI
- Su elemanlarının kullanımı ve İstanbul çevre düzenlemelerindeki su elemanlarının araştırılması
The Use of water features and water elements in the landscape areas in İstanbul
KAMELYA KAVAKLI
- Artırılmış gerçeklik tabanlı iç mekan navigasyonu yönlendirme tasarımı: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi uygulama örneği
Augmented reality based indoor navigation wayfinding design: Ondokuz Mayıs University Faculty of Fine Arts Application example
YASEMİN YORULMAZ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Güzel SanatlarOndokuz Mayıs ÜniversitesiGörsel İletişim Tasarımı Ana Sanat Dalı
PROF. DR. ALİ TOMAK