Behavioral and genetic evaluation of the effect of prenatal stress on functional cerebral asymmetries in rats
Ratlarda prenatal stresin fonksiyonel serebral asimetri üzerindeki etkisinin davranişsal ve genetik açidan değerlendirilmesi
- Tez No: 829470
- Danışmanlar: DOÇ. DR. BENGİ ÇINAR KUL, PROF. DR. ONUR GÜNTÜRKÜN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Veteriner Hekimliği, Veterinary Medicine
- Anahtar Kelimeler: Behavioural laterality, FOXE1, Microarray, POLM, Prenatal stress
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Genetik Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Veteriner Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 156
Özet
Serebral asimetri (serebral lateralizasyon) beynin sağ ve sol hemisferlerinin fonksiyonel ve anatomik olarak özelleşmesidir. Fonksiyonel serebral asimetri (FSA) ise, beyin yarım kürelerinin belirli fonksiyonların kontrolü açısından özelleşmesi olarak tanımlanmaktadır. Beyin hemisferlerinin anatomik ve fonksiyonel olarak asimetrik olduğu iyi bilinmesine karşın, hemisferik asimetrilerin moleküler ve genetik temelleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. El tercihi, insanlarda; pati tercihi ise hayvanlarda beyin lateralizasyonunun en belirgin fonksiyonel ifadesidir. Bu nedenle, hemisferik asimetrilerin ve el tercihlerinin ontogenezinin anlaşılması, bu tip hastalıkların patogenezi hakkında önemli bilgiler elde edilmesi açısından çok önemlidir. Kısa bir zaman öncesine kadar fonksiyonel serebral asimetrilerin çoğunlukla genetik faktörlerce yönlendirildiği ve zaman içerisinde stabil olduğu varsayılmasına karşın; güncel çalışmalar ile FSA'ların bir dereceye kadar plastisiteye sahip olduğu ve bireyin ömrü boyunca değişebileceği gibi kısa zaman dilimlerinde de değişebileceği kanıtlanmıştır. Canlılarda, FSA ve stres arasındaki ilişkiyi araştıran çok sayıda çalışma mevcuttur. Yapılan çalışmalar, akut ve/veya kronik stresin FSA‟yı etkilediğini, hatta serebral asimetrinin stres cevabında koruyucu roller üstlendiğini göstermektedir. Bununla birlikte, prenatal stresin beyin organizasyonu üzerindeki etkisi ve bu etkinin altında yatan moleküler mekanizmalar yeterince bilinmemektedir. İnsan ve deney hayvanı çalışmalarından elde edilen veriler ışığında kronik prenatal stresin, nöronal gelişim üzerinde uzun vadede etkili olabileceği ortaya konmuştur. Bu durumun, bebeklik döneminde tespit edilebilen ve erişkinlik döneminde de devam edebilecek farklı davranışsal patolojilere neden olabileceği bildirilmiştir. Örneğin yaşamın ilerleyen dönemlerinde anksiyete bozuklukları ve depresyon gibi çeşitli psikiyatrik hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Prenatal dönemde maruz kalınan olumsuzluklar sebebiyle meydana gelen epigenetik değişikliklerin, yaşamın ilerleyen dönemlerinde görülen obezite, kardiyovasküler hastalıklar ve endokrin bozukluklar gibi yaygın kronik hastalık riskleriyle ilişkili olduğu varsayılmaktadır. Bunun altında yatan temel unsur, hücrelerin iç veya dış çevresel uyaranlara cevap olarak adapte olma kabiliyeti anlamına gelen“fenotipik plastisite”fikrine dayanmaktadır. Kronik prenatal stresin, gelişmekte olan embriyonun kortikal ve limbik sistem morfolojisini değiştirerek serebral lateralizasyonu azaltabileceği de bildirilmiştir. Bu tez kapsamında, ratlarda prenatal stresin FSA üzerindeki etkisi çeşitli davranış testleri ile değerlendirilmiş ve beynin her iki hemisferine ait motor korteksteki gen ifade düzeylerinin belirlenerek davranışsal asimetri ile ilişkisi ve bu ilişkinin prenatal stresten nasıl etkilendiği araştırılmıştır. Mevcut literatürde canlılarda fonksiyonel serebral asimetri ile stres arasındaki ilişkiyi araştıran birçok çalışma olmasına karşın; bu çalışmaların büyük bir çoğunluğu akut ve kronik stresin FSA'yı nasıl etkilediğinin anlaşılmasına yöneliktir. Yapılan tez çalışması çeşitli davranış testleri ve beyin dokusunda gen ifade düzeyine ilişkin analizler içermekte ve prenatal stresin ratlarda FSA üzerine etkisini ve moleküler alt yapısını inceleyen ilk araştırma olma özelliği taşımaktadır. 116 Bu çalışmada gebe kalma zamanı bilinen Sprague Dawley ratlardan (n=16) 8 tanesi rastgele kontrol grubu olarak seçilmiş ve diğer 8 gebe rata ise stres protokolü uygulanmıştır. Deneylere hem anne ratlar hem de yavru ratlar (n=131) dahil edilmiştir. Stres grubundaki gebe ratlar (n=8) gebeliğin son trimesteri (15-21 günler arası), günde 2 saatlik hareket kısıtlama stresine maruz bırakılmışlardır. Stres protokolü 12 saatlik aydınlık/karanlık periyotlarında ratların en aktif olduğu dönem olan karanlık döngülerinde uygulanmıştır. Yavruların doğdukları gün postnatal gün (PG) 0 olarak kabul edilmiştir. PG2‟de yavruların cinsiyetleri belirlenmiş ve her biri hassas terazide tartılarak kiloları kaydedilmiştir. Her bir anneden olabildiğince eşit sayıda erkek ve dişi yavru içeren ve en fazla 10 yavrudan oluşan örneklem grupları oluşturulmuştur. Gebelik döneminde annelere uygulanan stresin annelerde yavru bakımı üzerine etkilerini araştırmak amacıyla PG2, PG6, PG14 ve PG20 günlerinde anne yavru bakımı değerlendirmesi yapılmıştır. Değerlendirmede, yavruları yalamak ve tımar etmek, emzirmek, yavruları geri almak, yuvayı yeniden inşa etmek, yuvada geçirilen süre, kendi kendini tımar etmek, yetiştirme ve yavru arama davranışı olmak üzere 7 parametre açısından değerlendirilmiştir. Ayrıca kamera kaydıyla eş zamanlı olarak ultrasonik vokalizasyonları da kayıt altına alınmıştır. Behavioural Observation Research Interactive Software (BORIS) (Davranışsal Gözlem Araştırması İnteraktif Yazılımı) kullanılarak anne bakım davranış değerlendirmelerinden elde edilen videolar analiz edilmiştir. Bu araştırmanın sonuçları gebelik döneminde anne ratlara uygulanan stresin yavru bakım davranışlarında bir etkisi olmadığını göstermektedir. Anne bakımı davranışlarında stres ve kontrol grupları arasında herhangi bir fark olmaması, prenatal stres protokolünün neden olduğu olumsuz etkileri telafi etmek için artabilecek anne bakımı potansiyelini ortadan kaldırarak yalnızca prenatal stresin etkisini inceleme fırsatı verdi. Böylelikle, yalnızca prenatal stresin yavrularda fonksiyonel asimetriyi etkileyip etkilemediği şeklindeki birincil araştırma sorusunun araştırılmasını mümkün kılmıştır. PG21‟de yavrular sütten kesilerek PG21, PG40, PG60 ve PG90 zamanlarında test edilmek üzere farklı yaş gruplarına ayrılmıştır. Kontrol ve stres grubundaki her bir anneden her bir yaş grubu için rastgele 1 erkek, 1 dişi yavru seçilmiştir ve yavrular kafeslere kafes başına aynı cinsiyetten 2 hayvan olacak şekilde yerleştirilmiştir. Kalan PG40, PG60 ve PG90 yavruları ise davranış testlerinden iki gün öncesine kadar her kafeste aynı cinsiyetten yavrular olacak şekilde tutulmuştur. Görme sistemleri düşük ışık koşullarına uyum sağlamış ratların tüm davranış değerlendirmeleri de yine benzer şekilde kırmızı ışık koşulları altında 12/12 saatlik bir aydınlık/karanlık döngüsünün karanlık aşamasında gerçekleştirilmiştir. Bütün postnatal uygulamalardan önce hayvanlar, testlerin uygulandığı davranış odasına testten en az 30 dakika öncesinde alınarak, odaya uyum sağlamalarına izin verilmiştir. Rodentlerde kaygıyla ilgili davranışlarını değerlendirmek için yaygın olarak kullanılan Yükseltilmiş Artı Labirent Testi kullanılarak 16 anne ve 4 farklı gelişimsel yaş grubundaki her bir yavru olmak üzere toplam 131 yavruya anksiyete değerlendirilmesi yapılmıştır. Testin tamamı kamera ile kayıt altına alınmıştır ve elde edilen videolar, açık kaynaklı bir Python aracı olan DeepLabCut kullanılarak analiz edilmiştir. Bu çalışmanın bulguları, prenatal strese maruz kalan PD60 yaş grubundaki hayvanların, kontrol grubuna kıyasla EPM testinde açık kollarda daha az, kapalı kollarda ise daha fazla zaman geçirerek daha az keşfedici davranışlar sergilediklerini göstermiştir. Beyin gelişimi için doğum sonrası gelişimde en önemli dönem ergenlik olsa da ilginç bir şekilde, bu çalışma PD60'ın erken yetişkinlik döneminin, prenatal stresin etkilerinin en güçlü şekilde ortaya çıktığı, ratlarda doğum sonrası daha hassas bir gelişim dönemi olabileceğini göstermiştir. Bu çalışma, prenatal stres maruziyetinin yaşamın sonraki aşamalarında kaygı ile ilişkili davranışları geliştirmedeki rolüne ilişkin önceki çalışmaları desteklemektedir. Ayrıca, mevcut araştırmadaki prenatal stres protokolünün etkinliğini ve güvenilirliğini değerlendirmek için 117 sütten kesmeden sonra kaygı ile ilgili davranışları ölçmek için yükseltilmiş artı labirent testinde anne ratlar da incelenmiştir. Gebelik döneminde hareket kısıtlandırma stres protokolü uygulanan annelerde kontrol grubuna göre kapalı kolda geçirilen sürenin önemli ölçüde uzadığı gözlenmiştir. Bu bulguyla uyumlu olarak, açık kollarda geçirilen süre stres annelerinde kontrol annelerine göre anlamlı derecede daha kısa olması ve açık kollardan kaçınma eğiliminin daha fazla olduğu bulunmuştur. Açık kollarda geçirilen sürenin kaygı ile ters orantılı bir ölçü olduğu düşünüldüğünde, bu çalışmanın sonuçları, kısıtlama stres protokolünün hamile ratlarda stresi başarılı bir şekilde indüklediğini açıkça göstermiştir. Bu tez kapsamında motor lateralite testlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla; ratların vücut büyüklüklerine göre ayarlanabilir olan, Collins Pati Tercihi Belirleme Testi, Pasta Matrix Erişim Testi ve Baş Çevirme Asimetrisi Testlerini içeren yeni bir test cihazı geliştirilmiştir. Bu testler sırasında test edilen ratın hareketleri sürekli olarak video kaydı alınmıştır. Collins testi her bir oturum 30 dakika olacak şekilde uygulanmıştır. Test kapsamında, ratın patilerini kullanarak test aparatı içerisinde yer alan tüp içerisinden ödül mamasına erişmesi beklenmiştir. Ratların kullandıkları pati sayıları gerçek zamanlı olarak sayılmış oluıp, 50 patiye ulaştığında test sonlandırılmıştır. Ratların tek test oturumunda 50 pati yanıtına ulaşmaması durumunda ise, gerekli sayıya ulaşana kadar sonraki günlerde test uygulanmaya devam edilmiştir. Pasta testi, Collins testine alternatif bir başka pati tercihi belirleme testi olarak kullanılmıştır. Testin uygulanma prensibi Collins testine benzer şekilde olup, ratlar için cazip bir yiyecek olan fındık kremasına batırılmış makarna çubukları spagettiler aparata yerleştirilerek ratın bu ödül mamasına erişimi gözlemlenmiştir. Pasta testi, rat Collins testinde 50 pati yanıtını tamamladığında ya da Collins testine ve kullanılan mama ödülüne hayvanın hiç ilgi göstermediği durumlarda (genellikle 4-5 seanstan sonra) uygulanmıştır. Her test bir oturumu 15 dakika olacak şekilde hayvanlar test edilmiştir. Ayrıca, Collins testi bu çalışmada birincil ve standart pençe tercihi belirleme yöntemi olduğundan, mama ödülüne ve aparatın besleme tüpüne dikkat etmeye devam eden hayvanlara testin son gününe kadar Collins testi uygulanmaya devam edilmiştir. Video analizleri, deneyi gerçekleştiren kişi ve bağımsız gözlemci tarafından her iki test için de aynı şekilde değerlendirilmiştir. Sağ ve sol pati tercihinin belirlenmesinde binomial Z-değeri; lateralizasyonun gücünün belirlenmesinde ise lateralizasyon indeksi (LI) göz önünde bulundurulmuştur. Collins testi sonuçlarına göre kontrol grubunda ratların %35,7‟si sağ, %23,8‟si sol pati tercihi gösterirken, %40,4‟ü ise ambilateral olarak belirlenmiştir. Stres grubunda ise ratların %21‟i sağ, %47,3‟ü sol pati tercihi göstermiş %31,5‟i ise ambilateral olarak belirlenmiştir Çalışmanın sonuçları, yakın bir zaman önce ratlarda pati tercihi üzerine yapılan bir meta-analiz çalışmasının sonuçlarına paralel olarak, kontrol grubu ratların popülasyon düzeyinde bir asimetrinin göstermezken ve bireysel düzeyde asimetri gösterdiklerini doğrulanmıştır. İlginç bir şekilde, stres grubunda ise, prenatal stres tarafından indüklendiği düşünülen atipik ve değiştirilmiş davranışsal lateralizasyon olarak kabul edilebilecek bir eğilimle sola doğru popülasyon düzeyinde asimetri olduğu bulunmuştur. Stres grubundaki popülasyon seviyesindeki sola doğru koydumasimetri, bu çalışmanın ana hipotezini doğrulayarak ve ratlarda prenatal stresin pati tercihleri üzerinde ana etkisinin olduğunu göstermektedir. Test sırasında kullanılan ilk pati ve Z-Score arasındaki ilişki incelendiğinde ilk pati kullanımının genel pati tercihinin belirlenmesinde iyi bir gösterge olduğu bulunmuştur. Tez kapsamında, prenatal stresin lateralizasyon indeksi üzerine önemli bir etkisinin olduğu ortaya konulmakla beraber, ratların stres durumunda sol pati tercihinin arttığı görülmüştür. Ayrıca, istatistiksel analizler sonucunda, yaşın bireysel LI değeri üzerine etkisinin olduğu görülmüş ve PG21‟deki yavruların diğer yaş gruplarına göre daha az LI değerine sahip olduğu yani lateralizasyon gücünün az olduğu görülmüştür. Cinsiyetin etkisine bakıldığında ise kontrol grubunda anlamlı bir değişiklik görülmezken stresli grupta bireysel LI değerinin erkeklerde dişilerden daha yüksek olduğu bulunmuştur. 118 Baş Çevirme Asimetrisi Testinde ratların baş ve vücut döndürme asimetrilerini belirlemek için motor öğrenme veya beceri gerektirmeyen basit içme davranışları kaydedilmiştir. Baş ve vücut döndürme asimetri testi, Collins ve Pasta Matrix Uzanma Testleri tamamlandıktan sonra 4 gün boyunca 30'ar dakikalık ardışık 4 seans halinde uygulanmıştır. Fakat sunulan doktora tezinde detaylı olarak açıklanan teknik limitasyonlardan ötürü bu davranış testinden güvenilir sonuçlar elde edilememiştir. Davranış testlerinden sonra, derin anestezi uygulanmış olan ratlardan beyin dokusu eldesi için dekapitasyon işlemi gerçekleştirilmiştir. Çok hızlı bir şekilde çıkartılan beyinler sıvı nitrojen ile muamele edilerek şoklanmış ve hemen akabinde de sonraki genetik analizler için -80 °C‟de saklanmıştır. Daha sonra beynin motor korteks bölümleri anatomik olarak dissekte edilmiştir. Ardından doku homojenizasyonu yapılarak RNA izolasyonu gerçekleştirilmiştir. RNA miktar ve kalite açısından spektrofotometrik olarak değerlendirilmiş, bütünlüğü ve saflığı denatüre jel üzerinde kontrol edilmiştir. Bunlara ek olarak stres ve kontrol gruplarından rastgele seçilen dişi ve erkek hayvanların RNA numuneleri de RNA bütünlüğünün kapiller elektroforez tekniğine ile doğrulanmıştır. Collins Testi sonuçları dikkate alınarak, prenatal stresin neden olduğu nörobiyolojik değişikliklerin araştırılması için prenatal stres etkisinin daha belirgin olduğu Postnatal gün (PG) 60 grubuna (stres n=6, kontrol n=6) ait dişi bireyler mikrodizin temelli gen ifade analizinde kullanılmıştır. PG60‟a ait kontrol ve stres grubundaki dişilerin sağ ve sol hemisferlerinin motor korteksinden elde edilen RNA‟lardan toplamda 4 adet RNA gen havuzu (Stres-sağ, Stres-sol, Kontrol-sağ ve Kontrol-sol) oluşturulmuştur. 100 ng total RNA‟lar üretici firmanın talimatları doğrultusunda Siyanin 3-CTP (Cy3) floresan boyasıyla etiketlenerek işaretli cRNA‟lar elde edilmiştir. Bu işaretli cRNA'lar pürifiye edilmiş ve spektrofotometrik olarak değerlendirilmiştir. Etiketlenmiş cRNA'lar üreticinin talimatlarına göre mikrodizi çipi üzerine hibridize edilmiştir. Hibridizasyon sonrası diziler yıkanmış ve yıkama işlemi sonrasında mikrodizin çipi yüksek çözünürlüklü DNA Mikrodizin Tarayıcı'da taranmıştır. Mikrodizin analizinde PG60‟a ait kontrol ve stres grubundaki dişilerden elde edilen RNA‟lardan oluşturulan her gen havuzu toplam 26.930 oligonükleotide özgü probdan oluşan Agilent Rat Gene Expression (4x 44K) Microarray kullanılarak analiz edilmiştir. Kontrol-sol ve Kontrol-sağ hemisferler, Stres-sol ve Kontrol-sol hemisferler ile Stres-sağ ve Kontrol-sağ hemisferler arasındaki ifade farklılıklarını değerlendirmek için arka plan düzeltmesi (BC) yapılan ve yapılmayan iki veri seti oluşturulmuştur. Arka plan düzeltmesinden sonra kuantil normalizasyon gerçekleştirilmiştir. Tüm karşılaştırmalar için p
Özet (Çeviri)
Functional cerebral asymmetry (FCA) refers to the phenomenon in which the brain hemispheres specialize in regulating specific functions. In the past, it was assumed that FCAs are driven by genetic factors and remain constant throughout the lifespan once developed. Recent studies have demonstrated that FCAs have some degree of plasticity and are susceptible to environmental influences, potentially can be changed throughout an individual's lifespan. A growing body of evidence indicates the idea that environmental factors, such as stress, are associated with both functional and structural changes in cerebral asymmetries. Moreover, previous studies have demonstrated that applying prenatal stress induces enduring alterations in behavioural and neurochemical asymmetries in rat offspring, which persist into adulthood. The present study hypothesized that prenatal stress exposure alters the FCAs in rats. The primary aim of this study was to examine whether there are behavioural and molecular alterations induced by prenatal stress during various postnatal developmental phases in offspring. In this context, it was aimed to elucidate the genetic basis of cerebral lateralisation and to understand how prenatal stress affects brain organization at the gene level through microarray-based gene expression analysis. To this end, RNAs obtained from the primary and secondary motor cortices of the left and right hemispheres of the rat brains were used as a biological sample. Another object of this study was to examine sex-dependent differences in behavioural asymmetry and genetic regulation in offspring exposed to prenatal stress. This study also aimed to investigate the impact of prenatal stress on the maternal care behaviour of the dams. The subjects of the present study comprised 16 timed-pregnant Sprague-Dawley rats and their offspring (N= 131). A total of 16 pregnant rats were included in the study, with 8 rats assigned to the stress group (SG) and the remaining 8 to the control group (CG). The restriction stress protocol was applied to the dams for 7 days, covering gestation days 15-21 with a duration of 2 hours per day. Maternal care behaviours of the dams were assessed to evaluate the effect of stress exposure during gestation, and no differences were found between stress and control groups. The dams were administered the Elevated Plus Maze (EPM) test to evaluate the effectiveness of the movement restriction stress protocol. EPM test results showed that dams exposed to restriction stress showed fewer exploratory behaviours and more anxiety-related behaviours, indicating that the restriction stress protocol worked successfully. After weaning, the EPM test was applied to the offspring to measure anxiety-related behaviours, and different motor laterality tests were applied to measure FCAs. The results of the EPM test showed that in the PD60 age group, the offspring in the SG spent more time in the closed arms, while the pups in the CG spent more time in the open arms. This indicates that prenatal stress even has a long-lasting effect on offspring. The findings of this study revealed that prenatal stress exposure does not influence the general turning asymmetry or head-turning asymmetry in rats. In the present study, the Collins paw preference test and Pasta Matrix Reaching tests were used to assess the paw preference of the rats. The findings of these motor laterality tests showed that the direction of the first paw intervention of the rats is a good indicator of the overall paw preference of the individuals for the direction. The findings also showed that the paw preference of the rats is task dependent. The main finding of this study indicates that prenatal stress alters functional cerebral asymmetries in rats. Additionally, an intriguing finding from the Collins test in the present study is that prenatal stress induces a population- level leftward bias in the paw preference of rats, suggesting that stress exposure cause to right hemispheric activation. Microarray gene expression analysis was conducted on female individuals belonging to the PD60 group, exhibiting a more pronounced impact of prenatal stress. According to microarray-based gene expression analysis, the number of differentially expressed genes in the right hemisphere was found much higher than in the left hemisphere, indicating that prenatal stress has a greater impact on the right hemisphere at the gene expression level. According to microarray results, the FOXE1 and POLM genes are the most differently expressed genes with the greatest fold changes between the right hemispheres of female offspring in SG and CG. Considering the differential modulation of the POLM gene in reaction to prenatal stress and its association with behavioural laterality, specifically in the right hemisphere, suggests that the POLM gene holds promise as a potential candidate gene for future research studies investigating the link between stress and lateralisation. Overall, these results prove that prenatal stress exposure can change behavioral and hemispheric asymmetries in rats.
Benzer Tezler
- Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanılı çocuğu olan annelerde antipurkinje hücre antikorları ve DNA hasarının değerlendirilmesi
Evaluation of antipurkinje cell antibodies and DNA damage in mothers with children with attention deficit hyperactivity disorder
SÜMEYRA GÜNGÖREN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
PsikiyatriHarran ÜniversitesiÇocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HAMZA AYAYDIN
- Temporomandibular düzensizliği olan bireylerin triptofan hidroksilaz gen polimorfizmi ve ağrı algısı açısından değerlendirilmesi
Evaluation of patients with temporomandibular disorders in terms of tryptophan hydroxylase gene polymorphism and pain perception
OSMAN A. ETÖZ
Doktora
Türkçe
2006
Diş HekimliğiSelçuk ÜniversitesiAğız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. HANİFE ATAOĞLU
- Sarkozin'in In vitro ve In vivo nöroprotektif etkilerinin değerlendirilmesi
Evaluation of the In vitro and In vivo neuroprotective effects of sarcosine
ARZUGÜL TANAS
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
GenetikErzurum Teknik ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HASAN TÜRKEZ
- Düşük vakalarında plasenta ve anne serumunda mikroRNA profilin karşılaştırılması
Comparison of placental and maternal serum microRNA profile in miscarriage
MOHAMMADKAZEM HOSSEINI
Doktora
Türkçe
2016
Genetikİstanbul ÜniversitesiMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. TUBA GÜNEL
- Epileptogenez sürecindeki genetik absans epilepsili sıçanlarda meydana getirilen nigro-striatal yolak lezyonunun immunohistokimyasal, davranışsal ve nöbet parametreleri açısından değerlendirilmesi
Evaluation of nigro-striatal pathway lesion in rats with genetic absence epilepsy during epileptogenesis in terms of immunohistochemical, behavioral and seizure parameters
ZEHRA NUR TURGAN AŞIK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
Eczacılık ve FarmakolojiMarmara ÜniversitesiTıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FİLİZ ONAT