Geri Dön

Implanting false autobiographical memories and the effect of mood on false autobiographical memory creation

Sahte otobiyografik anı yerleştirme ve sahte otobiyografik anı yerleştirme üzerinde duygu durumunun etkisi

  1. Tez No: 829702
  2. Yazar: KEVSER KÖKSAL YASAK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. İSMAİL ERCAN ALP
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Psikoloji, Psychology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: Yeditepe Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Klinik Psikoloji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 100

Özet

İnsan hafızası oldukça güvenilir görünse de bellek bozulmaları kaçınılmazdır, dış etkenler veya zaman tarafından etkilenir. Bu bozulmalar, birçok durumda önemli psikolojik ve sosyal sonuçlara sahiptir. Araştırmacılar, sahte anı (bellek yanılması) olarak bilinen bu bellek bozulmalarını kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Bu olgu, genellikle sahte anı yerleştirme çalışmaları yoluyla araştırılmıştır. Bu çalışmanın iki temel amacı vardır. İlk olarak, sahte otobiyografik anıları yerleştirmek için geliştirilmiş yeni bir yöntemin replikasyonunu amaçlamaktadır (Otgaar vd., 2022). İkinci olarak, pozitif ve negatif duygu durumunun sahte otobiyografik inanç ve anı oluşumu üzerindeki etkisini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Replikasyon aşaması için katılımcılar Tekil ve Tekrarlayan gruplara bölünmüştür (S = 104, Ort.yaş = 31). Katılımcılara kritik bir sahte olayı içeren (mayo düşmesi) 20 otobiyografik olay sunulmuş ve bu olayları deneyimleyip deneyimlemediklerini hatırlamaları istenmiştir. Bir hafta sonra, sahte olayı yaşamamış katılımcılara bu olayı aslında yaşadıklarını belirten ikinci bir anket verilmiştir. Bir grup katılımcıya olayın bir kez olduğu, diğer gruba ise birden fazla olduğu söylenmiştir. Katılımcılardan inanç ve hatırlamalarını puanlamaları ve olayla ilgili detaylar sağlamaları istenmiştir. Çalışmanın replikasyonu kısmen başarılı olmuş, sahte inanç ve sahte anılar %4 ila %12 arasında yerleştirilmiştir. İlginç bir şekilde, Tekil ve Tekrarlayan gruplarda sahte inançların ve sahte anıların oluşumunun eşit derecede muhtemel olduğu bulunmuştur. Duygu durumu incelenen aşama için katılımcılar Tekil-Pozitif, Tekil-Negatif, Tekrarlayan-Pozitif ve Tekrarlayan-Negatif olmak üzere dört gruba ayrılmıştır (S = 206, Ort.yaş = 31). Bu aşamada da aynı prosedür takip edilmiş, ancak ikinci anketin başlangıcında katılımcıların ruh hali pozitif veya negatif video klipler kullanılarak manipüle edilmiştir. Çalışmanın duygu durumu incelenen kısmı da kısmen desteklenmiştir. Pozitif ve Negatif duygu durum gruplarında sahte anıların oluşumunun eşit derecede muhtemel olduğu bulunmuştur. Ancak, olay sıklığı gruplarından bağımsız olarak, Negatif duygu durumdaki gruplarda sahte inanç oluşma oranları Pozitif duygu durumdaki gruplardan anlamlı derecede daha yüksek olmuştur ve bu bulgu literatürle de uyumludur. Benzer şekilde, depresyon ve TSSB gibi süreğen olumsuz duygu durumlarıyla karakterize edilen psikopatolojiler ve bunların subklinik semptomları da hem terapötik bağlamlarda hem de günlük durumlarda telkine duyarlılık sergileyebilir. Çalışmanın sonuçları, klinik çıkarımları, limitasyonları ve gelecekte yapılacak çalışmalara yönelik önerileri ayrıntılı olarak tartışılmıştır.

Özet (Çeviri)

Although human memory appears to be highly reliable, memory distortions are inevitable, influenced by external factors or the passage of time. These distortions have significant psychological and social consequences in many cases. Researchers have extensively studied these memory distortions, commonly known as false memory. The phenomenon has been primarily investigated through implantation studies. The present study has two main objectives. Firstly, it aims to replicate a new method for implanting false autobiographical memories (Otgaar et al., 2022). Secondly, it seeks to explore the impact of mood on the rates of false autobiographical belief and memory implantation, specifically examining whether the rates differ between positive and negative moods. For the replication phase, the participants were divided into Single and Repeated groups (N = 104, Mage = 31). Participants were presented with a set of 20 autobiographical events, including a critical false event (swimsuit falling off), and were asked to recall whether they had experienced these events. After one week, participants who had not encountered the false event were given a second survey that suggested they had indeed experienced it, with one group being suggested once and the other repeatedly. They were then asked to provide belief and recollection ratings, along with event-related details. The replication of the study was partially successful, with the successful implantation of false beliefs and false memories ranging between 4% and 12%. Interestingly, the occurrence of false beliefs and false memories was equally probable in both the Single and Repeated groups. For the mood induction phase, participants were divided into four groups: Single-Positive, Single-Negative, Repeated-Positive, and Repeated-Negative (N = 206, Mage = 31). The same procedure was followed, but at the onset of the second survey, participants' mood was manipulated using positive or negative video clips. The mood induction part of the study was also partially successful. The occurrence of false memories was equally probable in both the Positive and Negative mood groups. However, regardless of the event frequency groups, the false belief creation was significantly higher in the Negative mood groups than in the Positive mood groups, aligning with previous literature. Similarly, psychopathologies characterized by persistent negative mood states such as depression and PTSD, along with their subclinical symptoms, might also exhibit susceptibility to suggestion in both therapeutic contexts and everyday situations. The study's results, clinical implications, limitations, and future recommendations were thoroughly discussed.

Benzer Tezler

  1. Social, cognitive, and social cognitive influences on children's lie-telling

    Çocukların yalanları üzerindeki sosyal, bilişsel ve sosyal bilişsel etkiler

    FERHAN KÜBRA DÖNMEZ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Psikolojiİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Psikoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ JEDEDİAH W.P. ALLEN

  2. Towards modeling and mitigating misinformation propagation in online social networks

    Çevrimiçi sosyal ağlarda yanlış bilgi yayılımının modellenmesi ve azaltılması üzerine

    TOLGA YILMAZ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve Kontrolİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZGÜR ULUSOY

  3. The doctor character in drama: A comparative study of Christopher Marlowe's Dr. Faustus and Henrik Ibsen's an enemy of the people

    Dramada doktor karakter: Christopher Marlowe'nin Dr. Faustus ve Henrik Ibsen halk düşmanı

    YOUSIF AL-GBURI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2021

    İngiliz Dili ve Edebiyatıİstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ALI MOHAMMADI

  4. İnfodemi kavramı bağlamında küresel iklim krizi haberleri ve medya psikolojisi

    Global climate crisis news in the context of the infodemic and media psychology

    ÇİSEM ERKAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    GazetecilikEge Üniversitesi

    Gazetecilik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SELDA AKÇALI

  5. Yükseköğretim kurumlarındaki öğrenci terkini tahmin etmeye yönelik makine öğrenmesi modellerinin incelenmesi ve açıklanabilirliği

    Analysis and explainability of machine learning models for predicting student dropout in higher education

    ESRA SİLER KARABACAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve Kontrolİstanbul Teknik Üniversitesi

    Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YUSUF YASLAN