Geri Dön

Uluslararası politikada bir pazarlık unsuru olarak göç: Suriyeli göçmenler konusunda Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkileri (2010-2020)

Migration as a bargaining factor in international policy: Relations with the European Union and Turkey on Syrian migrants (2010-2020)

  1. Tez No: 830618
  2. Yazar: SELİN BAŞ
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ FULYA KIVILCIM
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Political Science
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Rumeli Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Ekonomi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 78

Özet

Göç, son yıllarda sürekli büyüyen bir sorun olarak ülkeleri bir çok problemle karşı karşıya bırakmaktadır. Özellikle savaşlar ve siyasi kaosların yol açtığı zorunlu göçlerle ortaya çıkan mültecilik problemi, ülkelerin sorumluluk almaktan kaçındığı bir problem haline gelmiştir. Arap Baharı ile başlayan süreçte Suriye'de yaşanan savaşla birlikte milyonlarca Suriyeli, ülkesini terk ederek başta Lübnan, Türkiye, Ürdün ve bazı Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılmış durumdadır. Avrupa ülkeleri ve günümüzde Avrupa'nın büyük bir kısmını siyasi ve ekonomik bir bütünlük çatısı altında birleştirmiş olan Avrupa Birliği (AB), göçmenlerin sığınmak ve yaşamını devam ettirmek istedikleri önemli bir cazibe merkezidir. Fakat son yıllarda AB, göçmenler konusunda korumacı bir eğilim sergilemeye başlamış durumdadır. Bunda İskandinav ülkeleri, İtalya, Macaristan ve Fransa gibi ülkelerde yükselen sağ ideolojilerin göçmen karşıtı politikalarının önemli bir etkisinin olduğu görülmektedir. Sağ ideolojilerin yabancı karşıtı yaklaşımlarının Kopenhag Okulu olarak bilinen siyaset bilimi çevreleri tarafından“güvenlikleştirme (securitization)”adı altında kuramsal bir temele oturtulduğu görülmektedir. Kopenhag Okulu, uluslararası ilişkiler literatüründeki tehdit kavramını geleneksel formundan çıkararak göçmenler ve göçmenlerin yaratacağı potansiyel sorunları da ulusal güvenlik tehditleri sınıfına dahil etmiştir. Kopenhag Okulu'nun bu yaklaşımı, Avrupa ülkelerinin bir çoğunda hükümetlerin göçmenlere yönelik politikalarında etkili olmuştur. AB, özellikle Almanya'nın öncülüğünde Suriyeli mültecileri kendi sınırlarının dışında tutmaya özen göstermiş, nitelikli işgücü kategorisinde sınırlı sayıda mülteciyi sınırlarından içeriye alırken geri kalan kitlelerin Türkiye'de kalmasını sağlamaya çalışmıştır. Bunu sağlamak için Türkiye ile kamuoyunda 18 Mart Mutabakatı (Göçmen Mutabakatı) olarak bilinen ve 20 Mart 2016'da yürürlüğe giren“Türkiye ile AB arasındaki Mülteci Anlaşması”imzalanmıştır. Bu anlaşma ile AB, Türkiye üzerinden AB'ye giriş yapacak düzensiz göçmenlere karşı kendisini güvenceye alırken Türkiye ise 3 milyar Euro yardım karşılığında bu göçmenlerin hem mali yükünü hem yaratabilecekleri ekonomik, sosyal, kültürel ve kriminal problemleri üstlenmiştir. Sonuç olarak AB, Türkiye'yi özellikle Ortadoğu'dan gelebilecek göçlere karşı bir güvenlik duvarı olarak konumlandırırken kendi sınırlarını ve yeni göçmenlerin yaratacağı sorunlara karşı kendi toplumunu güvenceye almıştır. Bu noktada özellikle Türkiye'ye geçtiğimiz son senelerde gerçekleşen göçler ile ilgili akademik çalışmaların oluşturulması önemli görülmüştür.

Özet (Çeviri)

Migration, as a constantly growing problem in recent years, confronts countries with many problems. The refugee problem, which has arisen especially with the forced migration caused by wars and political chaos, has become a problem that countries avoid taking responsibility. In the process that started with the Arab Spring, with the war in Syria, millions of Syrians have left their country and dispersed all over the world, especially in Lebanon, Turkey, Jordan and some European countries. European countries and the European Union (EU), which has united most of Europe under a political and economic unity, is an important center of attraction where immigrants want to take shelter and continue their lives. However, in recent years, the EU has started to show a protectionist tendency towards immigrants. In this, it is seen that the anti-immigrant policies of rising right ideologies in countries such as Scandinavian countries, Italy, Hungary and France have a significant impact. It is seen that the anti-foreign approaches of right-wing ideologies are placed on a theoretical basis under the name of“securitization”by the political science circles known as the Copenhagen School. The Copenhagen School has removed the concept of threat in the international relations literature from its traditional form and included immigrants and potential problems created by immigrants into the class of national security threats. This approach of the Copenhagen School has been influential in the policies of governments towards immigrants in many European countries. The EU, especially under the leadership of Germany, took care to keep the Syrian refugees out of its borders, tried to ensure that the rest of the masses stayed in Turkey, while admitting a limited number of refugees in the qualified workforce category. In order to achieve this, the“Refugee Agreement between Turkey and the EU”, known as the 18 March Agreement (Immigrant Agreement) and entered into force on 20 March 2016, was signed with Turkey. With this agreement, while the EU secures itself against irregular immigrants who will enter the EU through Turkey, Turkey has undertaken both the financial burden of these immigrants and the economic, social, cultural and criminal problems they may create in return for 3 billion Euros of aid. As a result, while the EU has positioned Turkey as a security wall against immigration, especially from the Middle East, it has secured its own borders and its own society against the problems that new immigrants will create. At this point, it has been considered important to create academic studies on the migrations that have taken place in Turkey in recent years.

Benzer Tezler

  1. A critical assessment of Turkey's migration regime: Securitization versus human rights?

    Türkiye'nin göç rejiminin eleştirel bir değerlendirmesi: Güvenlikleştirmeye karşı insan hakları?

    KÜBRA AYDINLI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Avrupa Çalışmaları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. OSMAN GALİP YALMAN

  2. İkinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin askeri durumu ve savaş dışı politikası

    The circumstances of Turkish army during the Second World War and ?non-belligerent? politics

    ÖMER KÖROĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Kamu YönetimiAnkara Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

    PROF. DR. SERTAÇ HAMİ BAŞEREN

  3. Çin dış politikasında İran

    China's foreign policy towards İran

    ÜMİT ALPEREN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    Uluslararası İlişkilerSüleyman Demirel Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TİMUÇİN KODAMAN

  4. Uluslararası Hukuk ve Türkiye - ABD ilişkileri bağlamında eleştirel bir bakış açısıyla İncirlik Üssü'nün kullanımına dair bazı tespitler

    Some proofs about the use of Inci̇rli̇k Air Base as part of International Law and Turkish - American relations with a critical approach

    SEVCAN ÇEVİK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    HukukÇağ Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MURAT KOÇ

  5. Dış politika ve kriz yönetiminde istihbarat

    Intelligence in foreign policy and crisis management

    BAYALİ GEZER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Siyasal BilimlerYıldız Teknik Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FUAT AKSU