Geri Dön

Ovulasyon İndüksiyonu Yapılan Kadınlarda Serum 25-Hidroksi Vitamin D Düzeyleri ile Dominant Folikul Büyüklüğü ve Oluşma Süresi Arasındakı İlişkinin Değerlendirilmesi

Evaluation of the relationship between serum 25-hidroxy Vitamin D levels and dominant follicle size and formation time in women undergoing ovulation induction

  1. Tez No: 832675
  2. Yazar: SUDABA GARIBOVA
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MİNE KANAT PEKTAŞ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 83

Özet

Amaç: İnfertilite, bir kadınla bir erkekten oluşan çiftin düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye girmesine rağmen gebelik elde edememesi olarak tanımlanır. İnfertilite nedeniyle başvura çiftlerin %20 ila %40 kadarında ovulasyon bozuklukları mevcuttur. Anovulasyon saptanan olgularda monofoliküler gelişimi ve ardından ovulasyonu sağlamayı hedefleyen farmakolojik ajanların kullanılması, ovulasyon indüksiyonu olarak tanımlanır. Bu tez çalışması, ovulasyon indüksiyonu yapılan kadınlarda, serum D vitamini düzeyleri ile öncü folikül büyüklüğü ve oluşma süresi arasındaki ilişkinin değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2020 ve Ocak 2022 tarihleri arasında Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı polikliniklerine infertilite nedeniyle başvuran ve ovulasyon indüksiyonu uygulanan 101 çift çalışmaya alındı. Çalışmaya dâhil edilme kriterleri; kadın yaşının 40 yıldan küçük olması, erkek yaşının 40 yıldan küçük olması ve ovulasyon indüksiyonu veya intrauterin inseminasyon (IUI) için endikasyon bulunması olarak belirlendi. Kadın yaşının 40 yıl veya daha büyük olması, erkek yaşının 40 yıl veya daha büyük olması ve in vitro fertilizasyon (IVF) için endikasyon bulunması, çalışma dışı bırakılma kriterleri olarak saptandı. Yaş, evlilik süresi, obstetrik öykü, vücut kitle indeksi, bazal hormon profili, tıbbi ve cerrahi özgeçmiş, infertilite süresi, tipi ve nedeni, antral folikül sayısı, spermiogram sonucu, önceki ve şimdiki ovulasyon indüksiyonu siklusları ile ilgili veriler kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya alınan infertil 101 çift için ortalama kadın yaşı 26.5 yıl, ortalama erkek yaşı 29.4 yıl, ortalama evlilik süresi 4.4 yıl ve ortalama infertilite süresi 2.6 yıl olarak hesaplandı. İncelenen 101 çiftin 56'sında (%55.4) primer infertilite mevcutken 45'inde (%44.6) sekonder infertilite tanımlanmıştı. 101 hastadan 38'inde (%37.6) BMİ >30 bulundu. En sık görülen infertilite nedenleri ise sırasıyla anovulasyon (n=64), hiperprolaktinemi (n=21, %20.8), erkek faktörü (n=15, %14.9) ve uterus faktörü (n=14, %13.9) olarak belirlendi. İnfertil kadınların %44.6'sında (n=45) polikistik over ve infertil erkeklerin %15.8'inde (n=17) oligospermi bulunmaktaydı. Bu çalışma kapsamında, 41 kadında (%40.6) klomifen sitrat, 6 kadında (%5.9) letrozol ve 54 kadında (%53.5) gonadotropin ile ovulasyon indüksiyonu gerçekleştirildi. İncelenen ovulasyon indüksiyonu siklusları için HCG günündeki ortalama D vitamini düzeyi 13.52±5.93 mg/l (aralık: 1.88-27.74 mg/l) olarak bulundu. Ovulasyon indüksiyonu uygulanan 101 kadının 48'inde (%47.5) klinik gebelik meydana gelmiş, 33'ünde (%32.7) gebelik devam etmiş ve 7'sinde (%6.9) canlı doğum gerçekleşmiştir. Ovulasyon indüksiyonu ile klinik gebelik elde edilen çiftlerle kıyaslandığında, klinik gebelik elde edilemeyen çiftlerde, kadın yaşının anlamlı olarak daha yüksek (p=0.003), erkek yaşının anlamlı olarak daha yüksek (p=0.012), evlilik süresinin anlamlı olarak daha uzun (p=0.036), geçirilmiş cerrahi (p=0.001) ve geçirilmiş sezaryen (p=0.003) oranlarının anlamlı olarak daha fazla olduğu görülmüştür. Ovulasyon indüksiyonu ile klinik gebelik elde edilen ve edilmeyen çiftler, human koryonik gonadotropin (HCG) uygulanma gününde ölçülen D vitamini düzeyi bakımından benzer bulunmuştur (13.9±6.0 mg/l vs 13.2±5.9 mg/l, p=0.584). Aynı şekilde, devam eden ve etmeyen gebelikler de HCG gününde ölçülen D vitamini düzeyi bakımından benzerdir (14.9±5.4 mg/l vs 11.5±6.7 mg/l, p=0.064). Ovulasyon sikluslarında HCG gününde ölçülen D vitamini ve bazal prolaktin düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı olan pozitif korelasyon saptanmıştır (r=0.282, p=0.004). Öte yandan, HCG gününde ölçülen D vitamini ve bazal tiroid uyarıcı hormon (TSH) seviyeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı olan negatif korelasyon bulunmuştur (r=-0.263, p=0.008). Lojistik regresyon analizine göre; kadın yaşı, erkek yaşı, evlilik süresi ve geçirilmiş cerrahi, klinik gebeliğe ulaşmak için bağımsız prognostik faktör olarak tanımlanmıştır (sırasıyla p=0.040, p=0.013, p=0.040 ve p=0.001). D vitamini düzeyleri, klinik gebelik ve devam eden gebelik için bağımsız bir prognostik faktör olarak tanımlanmamıştır. Sonuç: Bu tez çalışması, serum D vitamini düzeyinin ovulasyon indüksiyonu sikluslarının başarısı üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığını göstermiştir. Ancak bu sonuç, klinik uygulamalarda kendine yer bulmadan önce dikkatle değerlendirilmeli; benzer örnekleme ve tasarıma sahip çalışmalara tarafından da teyit edilmelidir. Bu önerinin en önemli nedeni, çalışmanın gücünü kısıtlayan faktörlerin bulunmasıdır. Çalışmanın nispeten küçük ölçekli olması, bu nedenle ROC eğrisi analizi yapılamamış olması ve uzun dönem verilerin incelenmemiş olması; aynı zamanda D vitaminin mevsimsel değişikliklerinin de değerlendirilmemiş olması bu faktörlere örnek olarak verilebilir. Ovulasyon indüksiyonu için farklı farmakolojik ajanların kullanıldığı tüm olguların ve hem IUI uygulanan hem uygulanmayan katılımcıların hepsinin çalışmaya dâhil edilmesi, elde edilen bulgularda heterojeniteye sebep olabilir. Ovulasyon indüksiyonu uygulanan infertil kadınlarda, D vitamini düzeylerinin gebelik ve canlı doğum oranları üzerindeki etkilerini öngörmek amacıyla iyi planlanmış ve standardize edilmiş, geniş ölçekli prospektif çalışmalara gereksinim duyulmaktadır.

Özet (Çeviri)

Objective: Infertiliy has been defined as the inability of a couple to achieve pregnancy despite regular and unprotected sexual intercourse for one year long period. Ovulatory dysfunction (20-40%), tubal and peritoneal diseases (30-40%), male factor (30-40%) and uterus factor have been identified as the causes of infertility. Ovulation induction has been designated as the use of pharmacological agents for triggering monofollicular development and ovulation in couples diagnosed with anovulation. This thesis study aims to evaluate the relationship among serum concentrations of vitamin D, size of dominant follicle and the time to acquire dominant follicle in women undergoing ovulation induction for infertility. Materials and Methods: This is a cross-sectional review of 101 couples that were diagnosed with infertility and underwent ovulation induction for infertility at the department of obstetrics and gynecology in Afyonkarahisar Health Sciences University Hospital between January 2020 and January 2022. All women aged younger than 40 years, all men aged younger than 40 years and all couples who had an indication for ovulation induction and intrauterine insemination (IUI) were included. All women aged older than 39 years, all men aged younger than 39 years and all couples who had an indication for in vitro fertilization (IVF) were excluded. Data related with age, marital duration, obstetric history, body mass index, basal hormone profile, medical and surgical history, infertility type, duration and cause, antral follicle count, spermiogram, previous and current ovulation induction cycles were recorded. Results: The mean female age was 26.5 years, the mean male age was 29.4 years, the mean marital duration was 4.4 years and the mean infertility duration was 2.6 years for 101 couples with infertility. Primary infertility was diagnosed in 56 couples (55.4%) while 45 couples (44.6%) had secondary infertility. BMI >30 was found in 38 (37.6%) of 101 patients. The most frequent causes of infertility were anovulation (n=64, 63.4%), hyperprolactinemia (n=21, 20.8%), male factor (n=15, 14.9%) and uterine factor (n=14, 13.9%). Polycystic ovaries were detected in 44.6% of infertile women (n=45) and there was oligospermy in 15.5% of infertile men (n=17). Ovulation induction was performed by administering clomiphene citrate in 41 women (40.6%), letrozole in 6 women (5.9%) and gonadotropins in 54 women (53.5%). The mean serum concentration of vitamin D was 13.52±5.93 mg/l (range: 1.88-27.74 mg/l) at the day of human chorionic gonadotropin (HCG) administration. Clinical pregnancy was achieved in 48 women out of 101 women who underwent ovulation induction (47.5%), there was ongoing pregnancy in 33 women (32.7%) and 7 women (6.9%) delivered live-born infants. When compared to couples that failed to achieve pregnancy by ovulation induction, the couples who were able to achieve pregnancy by ovulation induction had significantly higher female age (p=0.003), higher male age (p=0.012), longer marital duration (p=0.036), higher frequency of surgery (p=0.001) and cesarean delivery (p=0.003). The couples that failed to achieve pregnancy and the couples who were able to achieve pregnancy by ovulation induction were found to be have statistically similar serum concentrations of vitamin D (13.9±6.0 mg/l vs 13.2±5.9 mg/l, p=0.584). Similarly, ongoing pregnancies by ovulation induction and the remaining pregnancies were statistically similar with respect to serum levels of vitamin D (14.9±5.4 mg/l vs 11.5±6.7 mg/l, p=0.064). A statistically significant positive correlation was detected between basal prolactin levels and serum concentration of vitamin D at the day of HCG administration (r=0.282, p=0.004). There was a statististically significant negative correlation between basal thyroid stimulating hormone levels and serum concentrations of vitamin D at the day of HCG concentration (r=-0.263, p=0.008). Based on logistic regression analysis, female age, male age, marital duration and surgical history were identifid as independent prognostic factors for achieving clinical pregnancy (respectively p=0.040, p=0.013, p=0.040 and p=0.001). Vitamin D level was not defined as an independent prognostic factor for achieving either clinical pregnancy or ongoing pregnancy. Conclusion: This study concludes that serum concentrations of vitamin D do not exert significant effects on the success of ovulation induction cycles. However, this conclusion should be evaluated carefully and confirmed by studies with similar samples and designs before this conclusion has been addressed as a clinical practice point. The major reason for this recommendation is the existence of power limiting factors which are relatively small sample size, inability to draw a receiver operating curve, absence of longitudinal data and lack of data related with seasonal change of vitamin D concentrations. The inclusion of all patients who received different pharmacological agents and all patients who underwent IUI might lead to heterogeneity. Large scale and prospective studies with well planned design and standardization should be conducted to clarify the effects of serum vitamin D concentrations on clinical pregnancy and live birth ratios in infertile women undergoing ovulation induction.

Benzer Tezler

  1. İnfertil polikistik over sendromlu olgularda serum D vitamini düzeylerinin ovulasyon indüksiyonu ve intrauterin inseminasyon uygulaması sonrası gebelik sonuçlarına etkisi

    Affect of serum vitamin D levels to pregnancy outcome in infertile polycystic ovary syndrome cases undergo ovulation induction and intrauterine insemination

    FİKRİYE CANÖZKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Kadın Hastalıkları ve DoğumCumhuriyet Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AYŞE GONCA YENİCESU

  2. Endometriozisli infertil hastalarda aromataz inhibitörleri ve gonadotropinlerle yapılan ovulasyon indüksiyonu sonuçlarının karşılaştırılması

    A comparison of letrozole to gonadotropins for ovulation induction in patients with endometriosis

    TOLGA ATAKUL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Kadın Hastalıkları ve DoğumErciyes Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERCAN MUSTAFA AYGEN

  3. Polikistik over sendromlu infertil hastaların ovülasyon indüksiyonlarında kronik düşük doz step-up protokol ile step-down protokolün karşılaştırılması

    Comparation of chronic low dose step-up and step-down protocols in ovulation induction in infertile women with polycystic ovarian syndrome (PCOS)

    ERTUĞRUL AKDAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    Kadın Hastalıkları ve DoğumErciyes Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. YILMAZ ŞAHİN

  4. Klomifen sitrat ile ovulasyon indüksiyonu yapılan açıklanamayan infertiliteli olgularda anti müllerian hormonun klomifen sitrata yanıtını öngörmedeki yeri

    Predicting value of anti-mullerian hormone in response to clomiphene citrate used for ovulation induction at women diagnosed with unexplained infertility

    BORA ÇOŞKUN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bakanlığı

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BERNA DİLBAZ

  5. Polikistik over sendromlu infertil kadınlarda serum gonadotropin değerlerinin yardımcı üreme tedavisi sonuçlarına etkisi

    The effect of serum gonadotropin values on the results of assisted reproductive therapy in infertil women with polycystic ovary syndrome

    MİYASE CANSEVER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SADIK ŞAHİN