Novel biopolymer applications as adsorbent, drug encapsulation and controlled drug release agents
Adsorban, ilaç kapsülleme ve kontrollü ilaç salımı ajanları olarak yeni biyopolimer uygulamaları
- Tez No: 834308
- Danışmanlar: PROF. DR. FATMA BEDİA BERKER
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Kimya, Chemistry
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kimya Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Kimya Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 122
Özet
Biyopolimerler, biyolojik kaynaklardan elde edilen polimerlerdir. Biyopolimerler, bitki kaynaklı polisakkaritler ve hayvan kaynaklı proteinler olmak üzere alt sınıflara ayrılabilirler. Polisakkarit olarak özellikle selüloz ve ardından kitin, yüksek bollukları, yeryüzünde geniş dağılımları ve düşük üretim maliyetleri sayesinde en bilinen biyopolimerlerdendir. Proteinler grubu esas olarak ipek, jelatin, kollajen ve albümini içerir. Benzer şekilde kitin türevi kitosan, aljinat (Alg), zamk (gum), karboksimetil selüloz (CMC) ve nişasta da polisakkaritler kategorisine girerler ve bu biyopolimerler de çeşitli formlarda kullanılarak çok sayıda uygulama alanı bulmuşlardır. Biyopolimerlerin toksik olmaması, biyolojik olarak parçalanabilir olması ve farklı katkı maddeleri ile kompozit malzemeler oluşturması uygulanabilirliklerini kolayca artırmaktadır. Biyopolimerler sürdürülebilirlikleri, biyouyumlulukları ve çoğunlukla hidrofilik özellikleri göz önüne alındığında sentetik polimerlerin yanında genel olarak yüksek avantajlara sahiptir. Doğal kaynaklarının yenilenebilirliği, bollukları, biyolojik olarak parçalanabilirlikleri ve işlevselleştirme kolaylığı gibi benzersiz özellikleri sayesinde biyopolimerler, hem akademik hem de endüstriyel uygulamalar için araştırılmaktadır. Biyopolimerler ve biyopolimer kompozitlerle su iyileştirme, günümüzde en fazla rağbet gören araştırma konularından biridir. Ortaya çıkan kirleticilerin atık sudan azaltılması canlılar açısından hayati öneme sahiptir. Biyopolimer bazlı adsorbanlar, silika, alümina, aktif karbon gibi geleneksel adsorbanların yerini alma potansiyeline sahiptir. Adsorpsiyon kapasitesi, maliyet etkinliği, biyouyumluluk gibi açılardan diğer adsorbanlara rekabet edebilirler. Bu tez içerisindeki birinci ve ikinci basamaklarda, biyopolimer bazlı adsorbanlar aracılığıyla sulu ortamdan zararlı maddelerin giderilmesi için adsorpsiyon çalışmaları yapılmıştır. Film ve boncuk fiziksel formundaki birer adsorban malzeme olarak hazırlanan farklı biyopolimer içerikli malzemeler sulu ortamdan giderim çalışmalarında kullanılmıştır. Biyopolimerler kontrollü ilaç salım sistemlerinin geliştirilmesi amacıyla ilaç sektöründe potansiyel uygulamalarda da yer almaktadır. Biyopolimerler, bollukları ve doğal içerikli olmalarıyla biyolojik sistemlerde parçalandıkları aşamalarda gösterecekleri uyum ile kontrollü ilaç salımını gerçekleştirecek taşıyıcılar göreviyle büyük ilgi görmektedirler. Bu tez çalışmasının devam eden üçüncü ve dördüncü basamaklarında yeni biyopolimer malzemelere ilaç enkapsülasyonu ve ilaçların istenilen ortama kontrollü olarak salımı için araştırılmıştır. Tezin birinci aşamasında, sulu ortamdan zararlı maddelerin uzaklaştırma çalışmaları için anyonik yüzey aktif sodyum dodesil benzen sülfonat (SDBS) seçilmiştir. Yüzey aktif maddelerin çevreye kontrolsüz olarak karışması günümüzde önemli bir sorundur. SDBS'nin sulu çözeltiden uzaklaştırılması için, çapraz bağlı kitosan biyopolimer filmler kullanıldı. Çapraz bağlayıcı olarak sodyum sülfat seçildi. Kesikli adsorpsiyon çalışmaları, pozitif yüklü kitosanın negatif yüklü yüzey aktif SDBS'ye karşı bir etkileşime sahip olduğunu göstermektedir. Deneysel çalışmalarda temas süresi, pH, çapraz bağlayıcı konsantrasyonu ve adsorban dozu gibi adsorpsiyon parametreleri incelenmiştir. Maksimum adsorbe edilen SDBS miktarına pH 2'de ve 180 dakikada ulaşıldı. Deneysel veriler, kinetik ve adsorpsiyon izoterm modelleri kullanılarak modellendi ve adsorpsiyon sisteminin Langmuir izoterm modeli ile sözde ikinci dereceden kinetiği izlediği bulundu. Filmlerin SDBS adsorpsiyonu için elde edilen adsorpsiyon kapasitesi 714 mg/g olarak bulunmuştur. Bu çalışma, sulu ortamından anyonik yüzey ektif maddelerin uzaklaştırılması için çapraz bağlı kitosan filmlerinin potansiyel bir kullanımını önermektedir. Çalışmanın sonuçları bir SCI dergisinde yayınlanmıştır (Journal of Polymers and the Environment, 2018, 26, 2166-2172). Tezin ikinci aşamasında yapılan çalışmada, CeO2 nanoparçacıklarının Ce3+ iyonları ile çapraz bağlı karboksimetil selüloz (CMC) boncuklarına ilavesiyle hazırlanan yeni bir kompozit malzemenin florürün sudan uzaklaştırılmasında etkili bir adsorban olarak kullanımının gösterilmesi amaçlanmıştır. Boncukların karakterizasyonu, şişme deneyleri, taramalı elektron mikroskobu ve Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi ile gerçekleştirildi. Sulu çözeltilerden florür iyonlarının adsorpsiyonu, kesikli bir sistemde hem seryum iyonu çapraz bağlı CMC boncukları (CMC-Ce) hem de CeO2-nanoparçacık ilaveli CMC-Ce boncukları (CeO2-CMC-Ce) ile gerçekleştirildi. Optimize edilmiş adsorpsiyon koşulları pH, temas süresi, adsorban dozu ve çalkalama hızı gibi parametrelerin incelendiği deney koşullarında ve sabit sıcaklık değeri 25 °C'de elde edildi. Adsorpsiyona ait deneysel veriler Langmuir izotermi ve sözde ikinci dereceden kinetik ile iyi bir şekilde uyum göstermiştir. Maksimum adsorpsiyon kapasitesi CMC-Ce ve CeO2-CMC-Ce boncukları için sırasıyla 105 ve 312 mg/g F- olarak bulundu. Yeniden kullanılabilirlik çalışmaları, adsorban boncukların 9 döngüye kadar mükemmel sürdürülebilir özellikler sergilediğini göstermiştir. Bu çalışma, CeO2 nanoparçacık katkılı CMC-Ce kompozitinin florürün sudan uzaklaştırılmasında çok etkili bir adsorban olduğunu ortaya koymuştur. Çalışmanın sonuçları bir SCI dergisinde yayınlanmıştır (International Journal of Biological Macromolecules, 2023, 242(1), 124595). Tezin üçüncü aşamasında yapılan çalışmada, asidik mide ortamında ilaç salınımını azaltmak ve ilacı olabilecek en yüksek kapsülleme miktarı ile kolon ortamına taşımak için kontrollü ilaç salımı hedeflenmiştir. Protein tipi ilaçlar aşırı asidik mide pH'sında bozulur. Bu tür ilaçlar mide ortamında bozunmadan bağırsağa ulaşırsa, bağırsak mukozası tarafından emilebilirler. Bu nedenle araştırmalar, kolon hedefli dağıtım sistemleri için yeni yaklaşımlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bazı polisakkaritlerin pH'a duyarlı özellikleri onları kolon hedefli ajanlar yapar. Bunlardan biri biyopolimer aljinattır. Aljinat (Alg) mide ortamında büzülür ve jel içerisine kapsüllenmiş ilacı çoğunlukla tutar. Yapılan tez çalışmasında, biyopolimer aljinatın protein ile etkileşiminin bilindiği bir ajan olan sodyum dodesil sülfat (SDS) ile modifiye edilmiştir. Model ilaç olarak seçilen sığır serum albümin (BSA) proteini SDS ile modifiye edilmiş kalsiyum aljinat boncuklarına (SDS/Ca-Alg) yüklenmiştir. BSA'nın SDS/Ca-Alg boncuklarındaki kapsülleme etkinliği tam hapsetme denilebilecek olan yüksek verimle %96,3 olarak saptanmıştır. Yapılan deneysel çalışmalardan alınan ikinci dikkat çekici sonuç, SDS ile modifiye edilmiş kalsiyum aljinat boncuklarından yapay mide sıvısı ortamına protein salınımının, kalsiyum aljinat boncuklarının yaptığı protein salınımına kıyasla önemli ölçüde azalmasıdır. Aynı zamanda, ilacın tamamının SDS/Ca-Alg boncuklarından, yapay bağırsak ortamına salınma süresi Ca-Alg boncuklara göre önemli ölçüde uzamıştır. SDS ile modifiye edilmiş aljinat boncukları, ağızdan alınan protein tipi ilaçların asidik mide sıvısında bozulmalarını önleyerek kolon ortamına geçişi için uygun taşıyıcılar olarak önerilmektedir. Çalışmanın sonuçları bir SCI dergisinde yayınlanmıştır (Carbohydrate Polymers, 2019, 224, 115165). Tezin dördüncü aşamasında yapılan çalışmada, baryum aljinat-karboksimetil selüloz kompozit hidrojel boncukları, kanser ilacı metotreksatın (MTX) pH değeri 7,4 olan fosfat tamponlu tuz çözeltisi (PBS) ortamına salınımını yavaşlatıcı bir kontrollü salım ajanı olarak hazırlandı. Aljinatın ağızdan alınan ilaç uygulamalarında bir ilaç taşıyıcısı olarak en büyük avantajı asidik mide sıvısı ortamda düşük seviyedeki şişme özelliğidir. Böylece aljinat jeli içine hapsolmuş ve ağızdan alınan ilaç büyük ölçüde bağırsak ortamına taşınır. Bununla birlikte, bazik pH ortamında, aljinat jelinin ani şişmesi ve parçalanması ile ilacın kontrolsüz ve hızlı salımı gözlenir. Son zamanlarda yapılan yenilikçi çalışmalar, uygun katkı maddeleri ile aljinatın bazik ortamda şişme hızının yavaşlatılması veya aljinat ile diğer polisakkaritlerin kompozitlerinin oluşturulması üzerinedir. Literatür araştırmasına göre bu çalışma aljinat-karboksimetil selüloz matrisinden PBS ortamına MTX salımı üzerine yapılan ilk çalışmadır. İlaç salım deneylerinde kullanılacak Ba-Alg/CMC boncukları sodyum aljinat (NaAlg)/sodyum karboksimetil selüloz (NaCMC) biyopolimerlerinin karışımı olan çözeltinin, baryum klorür çözeltisi içerisine eklenmesiyle hazırlandı. Boncukların hazırlanmasında yöntem olarak baryum iyonları içeren çözeltiye polimer çözeltisinin şırınga ile damlatılması uygulanmıştır. MTX'in suda çözünürlüğü düşük olduğu için ilaç öncelikle DMSO içinde çözüldü ve polimer solüsyonuna eklendi. İlacı çözmek için boncuklara eklenen DMSO'nun biyopolimer çözeltisindeki (%10 h/h) miktarı boncukların morfolojisini, şişmesini ve salım profillerini olumlu yönde etkiledi. Ba-Alg/CMC kompozitlerini karakterize etmek için taramalı elektron mikroskobu ve Fourier dönüştürülmüş kızılötesi spektroskopisi kullanıldı. Sonuçlar, boncuklara yüklenen neredeyse tüm MTX miktarının %98.1±2.64 salım yüzdesi ile PBS içerisinde (pH 7,4 ve 37 oC) 5 saatte tamamlandığını gösterdi. Ayrıca ilacın sentezlenen Cu(II) (MXT-Cu) ve Zn(II) (MXT-Zn) metal kompleksleri de Ba-Alg/CMC boncuklarına yüklenmiş ve ilaç salım çalışmalarına tabi tutulmuştur. MTX'in metal komplekslerinin Ba-Alg-CMC içerisine hapsolma verimliliği ve PBS içerisine salım davranışları MTX ile karşılaştırıldı. Kontrollü salım deneylerinin verileri en çok kullanılan ilaç salım kinetik modelleri olan birinci derece, Higuchi ve Hixson-Crowell kinetik modellerine uygulanmıştır. Çalışmanın sonuçları bir SCI dergisinde yayınlanmıştır (Journal of Drug Delivery Science and Technology, 2019, 54, 101324). Bu tez çalışmasının birbirini takip eden basamakları adsorpsiyon ve kontrollü ilaç salımı konusunda yeni biyopolimer bazlı malzemelerin uygulanabilirliğinin araştırılması üzerine dört aşamada tamamlanmıştır. Her bir aşamada deneylerden elde edilen sonuçlar Q1 (3) ve Q2 (1) kategorisindeki SCI kapsamındaki dergilerde yayınlanmış dört adet özgün araştırma makalesi olarak literatüre sunulmuştur. Tez çalışmasının çıktıları doğrultusunda hazırlanmış olan başarılı birer adsorban ve kontrollü ilaç salım ajanı olan biyopolimer içerikteki malzemelerin, ilerleyen yıllarda insanlığa yararlı olması tezin amacının gerçekleştiğinin tam anlamıyla göstergesi olacaktır. Tez kapsamında gerçekleştirilmiş araştırmaların sonucunda yayınlanan makaleler aracılığıyla, tezin bilimsel bilgi birikimine katkısının olacağı öngörülmektedir.
Özet (Çeviri)
Biopolymers are polymers derived from biological sources. Biopolymers can be subdivided into plant-derived polysaccharides and animal-derived proteins. Firstly, cellulose and then chitin as a polysaccharide are among the most well-known biopolymers thanks to their high abundance, wide distribution on earth and low production costs. The group of proteins mainly includes silk, gelatin, collagen and albumin. Similarly, chitin derivative chitosan, alginate (Alg), gum (gum), carboxymethyl cellulose (CMC) and starch are also included in the category of polysaccharides, and these biopolymers have found numerous applications by using them in various forms. The fact that biopolymers are non-toxic, biodegradable and create composite materials with different additives easily increases their applicability. Considering their sustainability, biocompatibility and mostly hydrophilic properties, biopolymers generally have high advantages over synthetic polymers. Due to their unique properties such as their renewable resources, abundance, biodegradability and ease of functionalization, biopolymers are being investigated for both academic and industrial applications. Water treatment with biopolymers and biopolymer composites is one of the most sought-after research topics today. Reducing the resulting pollutants from wastewater is of vital importance for living organisms. Biopolymer-based adsorbents have the potential to replace traditional adsorbents such as silica, alumina, and activated carbon. They can compete with other adsorbents in terms of adsorption capacity, cost-effectiveness, and biocompatibility. In the first and second steps in this thesis, adsorption studies were carried out to remove harmful substances from the aqueous environment by means of biopolymer-based adsorbents. Different biopolymer-containing materials prepared as adsorbent materials in the physical form of films and beads were used in the removal studies from aqueous media. Biopolymers also have potential applications in the pharmaceutical industry for the development of controlled drug release systems. Biopolymers, with their abundance and natural content, are of great interest as carriers that will realize controlled drug release with the compatibility they will show in the stages of degradation in biological systems. In the ongoing third and fourth steps of this thesis study, drug encapsulation into new biopolymer materials and controlled release of drugs into the desired environment were investigated. In the first stage of the thesis, an anionic surfactant sodium dodecyl benzene sulfonate (SDBS) was chosen as the harmful substance to remove from the aqueous medium. The uncontrolled mixing of surfactants into the environment is an important problem today. Cross-linked chitosan biopolymer films were utilized to the removal of SDBS from the aqueous solution. Sodium sulfate was chosen as the cross-linker. Batch adsorption studies show that the positively charged chitosan has an interaction with the negatively charged surfactant SDBS. In experimental studies, adsorption parameters such as contact time, pH, cross-linker concentration and adsorbent dose were investigated. The maximum amount of adsorbed SDBS was reached at pH 2 and 180 minutes. Experimental data was modeled using kinetic and adsorption isotherm models and it was found that the adsorption system followed pseudo-second-order kinetics and the Langmuir adsorption isotherm model. The adsorption capacity of the films for SDBS adsorption was calculated as 714 mg/g. This study proposes a potential use of cross-linked chitosan films for the removal of anionic surfactants from the aqueous medium. The results of the study have been published in an SCI journal (Journal of Polymers and the Environment, 2018, 26, 2166-2172). In the second stage of the thesis, it was aimed to demonstrate the use of the novel composite material prepared by adding CeO2 nanoparticles to carboxymethyl cellulose (CMC) beads cross-linked with Ce3+ ions as being an efficient adsorbent in fluoride ions removal from water. The characterization of the beads was carried out by swelling experiments, scanning electron microscopy and Fourier transform infrared spectroscopy. The adsorption of fluoride ions from aqueous solutions was carried out with both cerium ions cross-linked CMC beads (CMC-Ce) and CeO2-nanoparticle loaded CMC-Ce beads (CeO2-CMC-Ce) in a batch system. Optimized adsorption conditions were obtained under experimental conditions where parameters such as pH, contact time, adsorbent dose and agitation speed were investigated and a constant temperature value was 25 °C. Experimental data on adsorption showed good agreement with the Langmuir isotherm and pseudo-second-order kinetics. The maximum adsorption capacity of the adsorbents was obtained as 105 and 312 mg F-/g adsorbent for CMC-Ce and CeO2-CMC-Ce beads, respectively. Reusability studies have shown that adsorbent beads exhibit excellent sustainable properties up to 9 cycles. This study revealed that the CeO2 nanoparticle doped CMC-Ce composite is a very effective adsorbent in removing fluoride from water. The results of the study have been published in a SCI journal (International Journal of Biological Macromolecules, 2023, 242(1), 124595). In the third phase of the thesis, it was aimed to reduce the drug release in the acidic stomach environment and to transport the drug to the colon environment with the highest possible encapsulation amount. Protein-type drugs are disrupted at extremely acidic stomach pH. If such drugs reach the intestine without being degraded in the stomach environment, they can be absorbed by the intestinal mucosa. Therefore, research focuses on new approaches for colon-targeted delivery systems. The pH-sensitive properties of some polysaccharides make them colon-targeting agents. One of them is the biopolymer alginate. Alginate (Alg) shrinks in the stomach environment and mostly retains the drug encapsulated in the gel. In the thesis study, the biopolymer alginate was modified with sodium dodecyl sulfate (SDS), an agent whose interaction with protein is known. Bovine serum albumin (BSA) protein selected as the model drug was loaded onto SDS-modified calcium alginate beads (SDS/Ca-Alg). The encapsulation efficiency of BSA in SDS/Ca-Alg beads was found to be 96.3% with a high yield, which can be called complete confinement. The second remarkable result from the experimental studies is that the protein release from the SDS-modified calcium alginate beads into the artificial gastric fluid medium is significantly reduced compared to the protein release from the calcium alginate beads. At the same time, the release time of the entire drug from the SDS/Ca-Alg beads into the artificial intestinal medium was significantly prolonged compared to the Ca-Alg beads. SDS-modified alginate beads are recommended as suitable carriers for the passage of oral protein-type drugs into the colonic environment by preventing their degradation in acidic gastric fluid. The results of the study have been published in an SCI journal (Carbohydrate Polymers, 2019, 224, 115165). In the fourth phase of the thesis, barium alginate-carboxymethyl cellulose composite hydrogel beads were prepared as a controlled release agent that retards the release of the cancer drug methotrexate (MTX) into a phosphate-buffered saline (PBS) medium with a pH value of 7.4. The biggest advantage of alginate as a drug carrier in oral drug applications is its low level of swelling in the acidic gastric fluid environment. Thus, the drug entrapped in the alginate gel and taken orally is largely transported to the intestinal environment. However, in the basic pH environment, uncontrolled and rapid release of the drug is observed with sudden swelling and disintegration of the alginate gel. Recent innovative studies have focused on slowing the swelling rate of alginate in basic medium with suitable additives or forming composites of alginate and other polysaccharides. According to the literature review, this is the first study on MTX release from an alginate-carboxymethyl cellulose matrix into a PBS medium. Ba-Alg/CMC beads to be used in drug release experiments were prepared by adding the solution, which is a mixture of sodium alginate (NaAlg)/sodium carboxymethyl cellulose (NaCMC) biopolymers, into barium chloride solution. As a method in the preparation of the beads, dropping the polymer solution with a syringe into the solution containing barium ions was applied. Since MTX has low water solubility, the drug was first dissolved in DMSO and added to the polymer solution. The amount of DMSO added to the beads to dissolve the drug in the biopolymer solution (10% v/v) positively affected the morphology, swelling and release profiles of the beads. Scanning electron microscopy (SEM) and Fourier-transformed infrared (FTIR) spectroscopy analysis were used to characterize Ba-Alg/CMC composites. The results showed that the release of almost all the amount of MTX loaded on the beads was completed in 5 hours in PBS (pH 7.4 and 37 oC) with a release percentage of 98.1±2.64%. In addition, the synthesized Cu(II) (MXT-Cu) and Zn(II) (MXT-Zn) metal complexes of the drug were also loaded onto Ba-Alg/CMC beads and subjected to drug release studies. The entrapment efficiency of metal complexes of MTX in Ba-Alg-CMC and their release behaviour into PBS were compared with MTX. The data of the controlled release experiments was process to the first-order, Higuchi and Hixson-Crowell kinetic models, which are the most widely used drug release kinetic models. The results of the study have been published in an SCI journal (Journal of Drug Delivery Science and Technology, 2019, 54, 101324). The successive steps of this thesis study were completed in four stages on the applicability of new biopolymer-based materials for adsorption and controlled drug release. The results obtained from the experiments at each stage were presented to the literature as four original research articles published in journals within the scope of SCI in the Q1 (3) and Q2 (1) category. The fact that the materials containing biopolymer, which are successful adsorbent and controlled drug release agents, prepared in line with the outputs of the thesis study, will be beneficial to humanity in the coming years will be a complete indicator of the realization of the purpose. It is foreseen that the thesis will contribute to scientific knowledge through the articles published as a result of the research carried out within the scope of the thesis.
Benzer Tezler
- Biomedical application of an enzymatically synthesized biopolyester
Enzimatik olarak sentezlenmiş bir biyopoliesterin biyomedikal uygulaması
ŞENOL BEYAZ
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Biyoteknolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiKimya Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATOŞ YÜKSEL GÜVENİLİR
- Kalsiyum aljinat kürelerinin saf su, izotonik NaCl, yapay mide ve bağırsak sıvılarında zamana bağlı şişmelerinin incelenmesi
Determination of swelling behavior of calcium alginate in deionized water, isotonic NaCl, simulated gastric and simulated interstinal fluids
ORHUN CELEN
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Kimyaİstanbul Teknik ÜniversitesiKimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATMA BEDİA BERKER
- Preparation of poly(2-hydroxyethyl methacrylate-co-methacryloyl amido histidine) based monolithic rods for human-immunoglobulin-G separation
İmmunoglobulin-G ayrılması için poly(2-hidroksietil metakrilat-metakriloil amido histidin) temelli monolitik çubukların hazırlanması
LOKMAN UZUN
- Comprehensıve analysıs of vıtamın D3 adsorptıon and monıtorıng usıng QCM wıth hydrophobıc algınate-halloysıte nanoclay composıte bılayers
Hidrofobik aljinat-halloysit nanokil kompozitleri QCM kullanılarak D3 vitamini adsorpsiyonu ve izlenmesinin kapsamlı analizi
MERVENUR KİRAZOĞLU
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Biyomühendislikİstanbul Teknik ÜniversitesiNanobilim ve Nanomühendislik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BİRGÜL BENLİ
- Elektrospin tekniği ile hazırlanan biyopolimer nanoliflerin yüzey modifikasyonları ve uygulamaları
Surface modifications of biopolymer nanofibers created by electrospinning and their applications
BURCU OKTAY
Doktora
Türkçe
2015
BiyomühendislikMarmara ÜniversitesiOrganik Kimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NİLHAN KAYAMAN APOHAN