Biomedical application of an enzymatically synthesized biopolyester
Enzimatik olarak sentezlenmiş bir biyopoliesterin biyomedikal uygulaması
- Tez No: 884188
- Danışmanlar: PROF. DR. FATOŞ YÜKSEL GÜVENİLİR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Biyoteknoloji, Kimya Mühendisliği, Biotechnology, Chemical Engineering
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Kimya Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Kimya Mühendisliği Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 111
Özet
Polimerler, terapötik ajanların uzun süreler boyunca sabit dozlarda kontrollü salınımını, döngüsel dozlamayı ve hem hidrofilik hem de hidrofobik ilaçların ayarlanabilir salınımını sağlayarak ilaç dağıtım teknolojisinin geliştirilmesinde bütünleyici bir rol oynamıştır. İlaç dağıtımındaki modern gelişmeler artık farklı biyolojik işlevler gerçekleştirmek üzere tasarlanmış polimerlerin rasyonel tasarımına dayanmaktadır. Bu ilaç sistemlerinin insan vücudunda oluşturduğu toksik birikimlerin azaltılması, yan etkilerinin ve çevreye etkilerinin en aza indirilmesi için enzim bazlı biyopolimer sentezlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Sentetik polimerlerden farklı olarak enzimler kullanılarak doğal olarak üretilen biyopolimerler; Biyouyumlulukları, biyolojik olarak parçalanabilirlikleri, toksik olmamaları ve biyoaktif molekülleri adsorbe edebilmeleri nedeniyle tıbbi uygulamalara uygundurlar. Bu biyopolimerlerin ilaç taşıyıcı sistemlerde kullanımı cast film, mikroküre, nanopartikül ve nanolif gibi malzemelere dönüştürülmesiyle mümkündür. Çeşitli proteinler, ilaçlar ve proteinler mikrokürelere kolaylıkla yüklenebilmektedir. Bu nedenle bu çalışmada antibakteriyel madde ve ilaçlarla yüklü biyopolimerlerden oluşan mikroküreler üretilecektir. Bu çalışmada immobilize enzim ile polipentadelakton-ko-valerolakton kopolimeri sentezlendi. Bu çalışmada, öncelikle enzimatik polimerizasyon reaksiyonlarında kullanılmak üzere, önceki çalışmalarda kullanılan immobilizasyon yöntemleri kullanılarak yüzey modifikasyonları uygulanan pirinç kabuğu külüne Candida antarctica B lipazı immobilize edilmiştir. ω-pentadekalakton-ko-δ-valerolakton kopolimeri, %75-25 monomer oranları kullanılarak, farklı reaksiyon süreleri ve sıcaklıklarda, ω-pentadekalakton ve δ-valerolaktondan immobilize edilmiş enzim kullanılarak halka açılması polimerizasyonuyla üretilmiştir. Desteğin hazırlanması ve immobilizasyonu sırasında, pirinç kabuklarının 600-650°C'de 6 saat yakılmasıyla RHA üretilmiştir. Daha sonra RHA'nın yüzeyi, 3-aminopropil trietoksisilan (3-APTES) adı verilen bir silanizasyon kimyasalı kullanılarak değiştirildi ve yüzeye fonksiyonel amin (-NH2) grupları eklenmiştir. Lipaz immobilizasyonu fiziksel adsorpsiyonla sağlandı. Önceki bilimsel araştırmalar, çeşitli 3-APTES konsantrasyonlarını ve enzim yükleme oranlarını kullanarak yeni immobilize lipazları optimize etmeye çalışmıştır. Bu araştırma çalışmaları referans olarak kullanılmaktadır. Kopolimerler üretildikten sonra mikroküreler haline getirilecek ve biyomedikal alanlarda kullanılmak üzere üzerine antibakteriyel madde olarak oleuropein eklenecek ve bu mikroküreler ilaç olarak trans-kalkon ile yüklenecektir. İlacın polimer içeren mikroküreleri ve antibakteriyel ajanın içine kopolimer katılarak güçlü mekanik özelliklere sahip, biyouyumlu, biyolojik olarak parçalanabilen, çevreye ve canlılara zararsız bir ilaç dağıtım sistemi geliştirilecektir. ω-Pentadekalakton veya pentadekanolid, 15 karbonlu bir omurgaya sahip siklik bir esterdir. ω-pentadekalakton antibakteriyel ve antioksidan özelliklere sahip olabilir. Potansiyel farmakolojik nitelikleri, onu farmasötik formülasyonların ve nutrasötiklerin geliştirilmesi için çekici bir aday haline getirmektedir. Bir lakton olan δ-valerolakton, polyester üretimi gibi çeşitli işlemlerde kimyasal bir ara madde olarak kullanılır. Polivalerolakton, hidrofobik olan yarı kristalli alifatik bir polyesterdir. δ-valerolakton monomerinin polimerleştirilmesiyle üretilir. PVL, ilaç formülasyonu ve dağıtım sistemlerinde çeşitli uygulamalara sahip, iyi bilinen bir biyopolimerdir. PVL bazlı polimerler, daunorubisin (DNR), doksorubisin (DOX) ve diğerleri gibi kemoterapötik ilaçların in vivo uygulanması için amfifilik blok kopolimerlerde hidrofobik bir blokun yanı sıra antifungal taşıyıcılar olarak da kullanılmıştır. Mikroküreler, boyutları bir metreden bin metreye kadar değişebilen küresel şekilli parçacıklardır. Mikroküreler, proteinlerden veya sentetik polimerlerden oluşan biyolojik olarak parçalanabilen, serbest akışlı parçacıklardır. Küçük molekülleri, proteinleri, peptitleri ve nükleik asitleri kapsülleme yeteneğine sahiptirler. Zayıf çözünen farmasötiklerin artan çözünürlüğü, enzimatik ve fotolitik bozunmaya karşı koruma, azaltılmış dozlama sıklığı, daha yüksek biyoyararlanım, kontrollü salım profili, doz azaltımı ve ilaç toksisiteleri dahil olmak üzere geleneksel dozaj formlarına göre çeşitli avantajlara sahiptirler. Oleuropein etkili bir antibakteriyel madde gibi görünmektedir. Zeytin ağacının ana fenolik bileşeni olan oleuropein, olgunlaşmanın erken aşamalarında meyvede bulunan bir kimyasaldır ve meyve olgunlaştıkça sindirildikçe seviyesi azalır. Zeytin meyvelerinin kendine özgü acı tadından sorumludur. Son araştırmalar, oleuropeinin antikanser, antiviral, antioksidan ve antiinflamatuar özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Oleuropein, antibakteriyel aktiviteyi ve hücre proliferasyonunu iyileştirdiği düşünüldüğü için bu araştırmada ilave olarak kullanılacaktır. Kalkonlar bitkilerde doğal olarak bulunan açık zincirli kimyasallardır. Kimyasal yapı, üç karbonlu a,β-doymamış karbonil sistemi ile ayrılan iki aromatik halkadan oluşur. Trans-kalkon (TC), doğada bol miktarda bulunması, sentezinin basitliği ve basit yapısı nedeniyle biyolojik özellikleri nedeniyle son yıllarda popülerlik kazanmıştır. TC'nin çeşitli türlere karşı antikanser etkileri olduğu gösterilmiştir. Trans-kalkonun anti-leishmanial aktivitesi geniş çapta incelenmiştir. TC ayrıca antiinflamatuardır ve çeşitli inflamatuar hastalıkların neden olduğu oksidatif stresi azaltarak çalışır. Birçok ilave bileşik TC tarafından metabolik olarak aktive edilir. Bu maddelerin östrojenik etkiye sahip olduğu kanıtlanmıştır. Ksenobiyotik kimyasalların östrojenik etkisi nedeniyle hayvanlar, obezite, kadınlarda ergenliğin hızlanması, sperm sayısında azalma, cinsel davranışta ve üreme organlarında değişiklik ve bazı kanser risklerinde artış gibi çeşitli olumsuz sağlık etkileriyle karşılaşabilir. TC tedavisi miktarının kontrol edilmesi ve vücutta TC moleküllerinin birikmesinin önlenmesi bu nedenle çok önemlidir. Bu çalışmanın amacı biyo bazlı polimerik yapıya ilaç ve antibakteriyel ajan eklenerek yeni bir ilaç taşıyıcı sistem geliştirmektir. Çevreye ve insan vücuduna uyumlu olacak şekilde doğal olarak immobilize edilmiş enzim kullanılarak biyouyumlu, toksik olmayan ve yüksek molekül ağırlıklı kopolimer sentezlenerek mikroküreler elde edilecektir. Bu ürüne ilaç ve antibakteriyel madde eklenerek kontrollü ilaç dağıtımı gerçekleştirilecek. Böylece ilacın yan etkileri azalacak ve tedavi edici özelliği artacaktır. Oleuropein ve transkalkonun mikrokürelerle tıbbi amaçlarla kullanımına ilişkin literatürde araştırma bulunmaması, çalışmanın bilimsel değerini artırmaktadır. Taşıma sistemi verimliliğini artırmak için doğal ve biyo bazlı sentetik polimerler birleştirildi. Çalışmanın benzersizliği, enzimatik polimerizasyonla üretilen poli(ω-pentadekalakton-ko-δ-valerolakton) kopolimeriyle ilgili literatür eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Biyokatalizör kullanılarak sentezlenecek kopolimer, oleuropein ve trans-kalkon ile yüklenerek mikroküreler üretilecek ve ilaç olarak kullanılacaktır. Bu oluşan karışım ile hücre biyolojik uyumu sağlanacak ve ilacın istenilen zamanda istenilen bölgeye ulaşması sağlanacaktır. Sonuç olarak doğal ve sentetik polimerler, ilaçlar ve antibakteriyel ajanlar kullanılarak yeni bir ilaç dağıtım sistemi oluşturulacaktır. Çalışmanın ikinci aşamasında, daha önceki araştırmalardan elde edilen monomer oranları referans olarak kullanılarak enzimatik olarak bir ω-pentadekalakton-ko-δ-valerolakton kopolimeri üretilmiştir. En yüksek moleküler ağırlıklı numune (Mn = 23722 g/mol) 80°C'de ve 24 saatlik reaksiyon süresinde %75 ω-pentadekalakton besleme ağırlık oranıyla elde edilmiştir ve mikroküre oluşumu için seçilmiştir. Dolayısıyla bu çalışmada bu değerler kullanılarak ω-pentadekalakton-ko-δ-valerolakton sentezlenmiştir. Daha sonra numunenin mikroküre üretiminde kullanılacağı belirlenmiştir. Çalışmanın üçüncü aşamasında oleuropein/transkalkon yüklü PDL-VL mikroküreleri O/W emülsiyon yöntemiyle üretilmilmiştir. En yüksek enkapsülasyon verimliliğini ve ilaç salım davranışını belirlemek amacıyla kopolimer kütlesine orantılı olarak yüzde 10, 20 ve 40 TC'nin yanı sıra 42,5, 75 ve 100 Olu'luk kombinasyonlar incelenmiştir. %100 Olu:PDL-VL oranında ve %20 TC:PDL-VL oranında üretilen mikrokürelerin en yüksek enkapsülasyon verimine (%) sahip olduğu ve 81,7 ± 0,5% olduğu belirlenmiştir. Mikroküreler sentezlendikten sonra PDL-VL, PDL-VL/Olu ve TC yüklü PDL-VL/Olu mikrokürelerinin, termal, mekanik ve morfolojik özelliklerini anlamak amacıyla SEM, DSC, TGA, FTIR ve XRD gibi çeşitli karakterizasyon analizleri uygulanmıştır. Kopolimer ve mikroküre örneklerinin termokimyasal değişimlerini gözlemlemek için DSC analizi uygulanmıştır. PDL-VL, PDL-VL/Olu ve TC yüklü PDL-VL/Olu mikrokürelerinin erime sıcaklıkları ve entalpi değerleri daha önce yapılan bilimsel çalışmalara göre incelenmiştir. Hem oleuropein hem de transkalkon numunelerinde herhangi bir erime zirvesinin gözlenmemesi, PDL-VL/Olu ve TC yüklü PDL-VL/Olu mikrokürelerinin literatürde belirtildiği gibi yapıya düzgün bir şekilde dağıldığını göstermektedir. TC yüklü PDL-VL/Olu ve PDL-VL/Olu mikrokürelerinin termal bozunma davranışını analiz etmek ve PDL-VL ile karşılaştırmak için TGA analizleri uygulanmıştır. FT-IR analizleri, Olu, TC, PDL-VL, PDL-VL/Olu ve TC yüklü PDL-VL/Olu mikrokürelerinin varlığını gösteren kimyasal grupları gözlemlemek için bir karakterizasyon yöntemi olarak kullanılmıştır. Tüm karakteristik zirveler incelenmiştir ve açıklanmıştır. Olu ve TC'nin mikroküreler içerisinde enkapsüle olduğu sonucuna varılmıştır. Diğer tüm analizlere ek olarak, TC yüklemesinin mikrokürelerin kristalliği ve kristal yapıları üzerindeki etkisi XRD analizi kullanılarak incelenmiştir. Xc değerleri belirlenmiştir ve ayırt edici kristal tepe noktaları araştırılmıştır. Sonuçlar DSC'den elde edilenlerle benzer olarak belirlenmiştir. SEM görüntülerinden tüm mikroküre formülasyonlarında küresel geometrinin bulunduğu görülmektedir. Antibakteriyel aktivite testleri de incelenmiştir ve TC yüklü PDL-VL/Olu ve PDL-VL/Olu mikrokürelerinin antibakteriyel özelliklere sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Sitotoksisite analizi sonucunda, elde edilen maddenin insan meme kanseri hücre hatlarının (MCF-7) canlılığında azalmaya yol açmakta olduğu görülmüştür ve bu nedenle insan meme kanseri tedavisinde etkili ve umut verici olduğu söylenebilir. Bu çalışmada, farklı ortamlarda üretilen mikrokürelerin ilaç salım davranışlarını görmek amacıyla 5,6 ve 7,4 olmak üzere iki pH değerinde pH'a bağlı ilaç salım deneyleri yapılmıştır. Mikroküre formülasyonları, pH 5.6 ortamda %91.18'e ve pH 7.4 ortamda %85.89'a ulaşan toplam TC kümülatif salınımını iyileştirmiştir. Mikroküreciklerin salınma davranışı pH'a dayanmaktadır; Salım ortamı ne kadar asidik olursa, salınım da o kadar fazla olur sonucuna varılmıştır. Tüm durumlarda TC salımı 964 saate kadar gerçekleştirilmiştir. Son olarak tasarım noktalarının salınım kinetiği araştırılmıştır. Salınım hızı sabitleri değerlendirildiğinde salınımın en yüksek korelasyon katsayısına sahip olan Korsmeyer-Peppas kinetik modeline uygun olduğu keşfedilmiştir. Tüm karakterizasyon analizleri ve ilaç salınım davranışı elde edildikten sonra, bu çalışmanın sonuçlarının, mikrokürelerin hastalıkların uzun vadeli tedavisinde potansiyel bir kullanıma işaret ettiği sonucuna varılabilir. Ve hiç şüphesiz sitotoksisiteyi, hücre sağkalımını ve in vivo farmakokinetiği değerlendirmek için çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulacaktır.
Özet (Çeviri)
Polymers have played an integral role in advancing drug delivery technology by providing controlled release of therapeutic agents at fixed doses over long periods of time, cyclic dosing, and adjustable release of both hydrophilic and hydrophobic drugs. Modern advances in drug delivery are now based on the rational design of polymers designed to exert different biological functions. Enzyme-based biopolymer syntheses are needed in order to reduce the toxic accumulations caused by these drug systems in the human body, to minimize their side effects, and their effects on the environment. Unlike synthetic polymers, biopolymers produced naturally using enzymes; They are suitable for medical applications due to their biocompatibility, biodegradability, non-toxicity and ability to adsorb bioactive molecules. The use of these biopolymers in drug delivery systems is possible by turning them into materials such as cast films, microspheres, nanoparticles and nanofibers. Various proteins, drugs and proteins can be easily loaded into microspheres. Therefore, in this study, microspheres consisting of biopolymers loaded with antibacterial agents and drugs will be produced. In this study, polypentadelactone-co-valerolactone copolymer synthesized by the immobilized enzyme. In this study, Candida antarctica B lipase was immobilized to rice husk ash, on which surface modifications were applied using the immobilization methods used in previous studies, primarily to be used in enzymatic polymerization reactions. ω-pentadecalactone-co-δ-valerolactone copolymer was produced by ring-opening polymerization using immobilized enzyme from ω-pentadecalactone and δ-valerolactone at different reaction times and temperatures, using monomer ratios of 75-25%. During support preparation and immobilization, RHA was produced by burning rice husks at 600-650°C for 6 hours. The surface of RHA was then modified using a silanization chemical called 3-aminopropyl triethoxysilane (3-APTES), and functional amine (-NH2) groups were added to the surface. Lipase immobilization was achieved by physical adsorption. Previous scientific investigations attempted to optimize novel immobilized lipases using various 3-APTES concentrations and enzyme loading ratios. These research studies are used as references. After copolymers is produced, they will be formed into microspheres and added with oleuropein as an antibacterial agent and loaded with trans-Chalcone as a drug for use in biomedical fields. A drug delivery system with strong mechanical properties, biocompatible, biodegradable, harmless to the environment and living things will be developed by incorporating the copolymer into the polymer-containing microspheres of the drug and antibacterial agent. ω-Pentadecalactone, or pentadecanolide, is a cyclic ester having a 15-carbon backbone. ω-pentadecalactone may have antibacterial and antioxidant properties. Its potential pharmacological qualities make it an attractive candidate for the development of pharmaceutical formulations and nutraceuticals. δ-valerolactone, a lactone, is employed as a chemical intermediate in several processes, such as polyester manufacturing. Polyvalerolactone is a semi-crystalline aliphatic polyester that is hydrophobic. PVL is a well-known biopolymer that has several applications in medication formulation and delivery systems. PVL-based polymers have been employed as antifungal carriers as well as a hydrophobic block in amphiphilic block copolymers for the in vivo administration of chemotherapeutic medications such as daunorubicin (DNR), doxorubicin (DOX), and others. Microspheres are spherically shaped particles that can vary in size from one to a thousand meters. Microspheres are biodegradable, free-flowing particles made up of proteins or synthetic polymers. They are capable of encapsulating small molecules, proteins, peptides, and nucleic acids. They have various advantages over traditional dosage forms, including increased solubility of poorly soluble pharmaceuticals, protection against enzymatic and photolytic degradation, reduced dosing frequency, greater bioavailability, controlled release profile, dose reduction, and drug toxicities. Oleuropein appears to be an effective antibacterial agent. Oleuropein, the major phenolic component of the olive tree, is a chemical found in the fruit in the early stages of ripening, and its level diminishes as the fruit ripens as it is digested. Recent research indicates that oleuropein possesses anticancer, antiviral, antioxidant, and anti-inflammatory properties. Oleuropein will be employed as an addition in this investigation since it is considered to improve antibacterial activity and cell proliferation. Chalcones are open-chain chemicals found naturally in plants. The chemical structure is composed of two aromatic rings separated by a three-carbon α,β-unsaturated carbonyl system.. Trans-chalcone (TC) has grown in popularity in recent years for its biological properties due to its abundance in nature, simplicity of synthesis, and simple structure. TC has been demonstrated to have anticancer effects against a variety of types. TC is also anti-inflammatory, working by reducing the oxidative stress caused by a variety of inflammatory diseases. Many additional compounds are metabolically activated by TC. It has been demonstrated that these substances have estrogenic action. Due to the estrogenic action of xenobiotic chemicals, animals may experience a variety of negative health impacts, including obesity, accelerated female puberty, a decrease in sperm count, altered sexual behavior and reproductive organs, and an increased risk of certain cancers. Controlling the amount of TC treatment and preventing the buildup of TC molecules in the body are therefore crucial. The aim of this study is to develop a new drug delivery system by loading drug and adding antibacterial agent into the bio-based polymeric structure. Microspheres will be obtained by synthesizing a biocompatible, non-toxic and high molecular weight copolymer by using naturally immobilized enzyme to be compatible with the environment and human body. Controlled drug delivery will be carried out by loading a drug and adding an antibacterial agent to this product. Thus, the side effects of the drug will be reduced and its therapeutic properties will be increased. The lack of research in the literature on the use of oleuropein and transchalcone with microspheres for medical reasons adds to the scientific value of the study. The study's uniqueness stems from the lack of literature on the poly(ω-pentadecalactone-co-δ-valerolactone) copolymer produced by enzymatic polymerization. The copolymer synthesized using a biocatalyst will be loaded with oleuropein and trans-chalcone while microspheres are produced and it will be used as medicine. With this mixture, cell biological compatibility will be ensured and the drug will be ensured to reach the desired area at the desired time. As a result, a new drug delivery system will be created by using natural and synthetic polymers, drugs and antibacterial agents. In the second stage, a ω-pentadecalactone-co-δ-valerolactone copolymer was produced enzymatically using the monomer ratios from earlier research as a reference. The highest molecular weighted sample (Mn = 23722 g/mol) was obtained at 80°C and 24 hour reaction duration with 75% ω-pentadecalactone feed weight ratio and selected for microsphere formation. Therefore, in this work, ω-pentadecalactone-co-δ-valerolactone is synthesized utilizing these values. In the third stage of the study, oleuropein added and transchalcone loaded PDL-VL microspheres was tried to be produced via O/W emulsion method. In order to determine the highest encapsulation efficiency and drug release behavior, combinations of 10, 20 and 40 percent TC, as well as 42.5, 75 and 100 Olu, in proportion to the copolymer mass were examined. It was determined that microspheres produced at 100% Olu:PDL-VL ratio and 20% TC:PDL-VL ratio had the highest Encapsulation Efficiency (%) which it was 81.7 ± 0.5 (%). After microspheres are made, several characterization analysis were applied such as SEM, DSC, TGA, FTIR and XRD in order to understand thermal, mechanical and morphological properties of microspheres. DSC analysis was applied to observe the thermochemical changes of the copolymer and microspheres samples. Melting temperatures and enthalpy values of microspheres were examined according to the previous scientific studies. The fact that no melting peak was observed in both oleuropein and transchalcone samples indicates that PDL-VL/Olu and TC-loaded PDL-VL/Olu microspheres are properly dispersed into the structure as stated in the literature. TGA analyzes were applied in order to analyze the thermal degradation behavior of microspheres and compare with PDL-VL. FT-IR was used as a characterization method to observe the chemical groups indicating the presence of Olu, TC and microspheres. All the characteristic peaks were examined and explained. It was concluded that Olu and TC were encapsulated in the microspheres. In addition to all other analyses, the influence of TC loading on crystallinity and crystalline structures of microspheres was examined using XRD analysis. The Xc values were determined, and distinctive crystalline peaks were investigated. The results were similar with those obtained from the DSC. It can be seen from the SEM images that spherical geometry was found in all microsphere formulations. Antibacterial acitivty tests were also examined and it led to the conclusion that PDL-VL/Olu and TC-loaded PDL-VL/Olu microspheres have antibacterial properties. As a results of cytotoxicity anaylsis, it leads to a reduction in the viability of human breast cancer cell lines (MCF-7), and therefore it is effective and promising for human breast cancer therapy. In this study, pH dependent drug release experiments were performed with two pH values which was 5.6 and 7.4 in order to see drug release behaviour of microspheres produced with different environments. The microsphere formulations improved the total cumulative release of TC, which reached 91.18 % in pH 5.6 media and 85.89 % in pH 7.4 media. The behavior of microspheres' release was based on pH; the more acidic the release medium, the greater the release. In all cases, TC release was carried out for up to 964 hours. Lastly, the release kinetics of the design points were investigated. When the release rate constants were assessed, it was discovered that the release suited the Korsmeyer-Peppas kinetic model, which had the highest correlation coefficient. After all characterization analysis and drug release behaviour were obtained, it can be concluded that the the results of this study point to a potential use for microspheres in the long-term therapy of disease. And, undoubtedly, much more study will be required to assess cytotoxicity, cell survival, and in vivo pharmacokinetics.
Benzer Tezler
- Biopolyester / natural polymer blends for biomedical applications
Biyomedikal uygulamalar için biyopoliester / doğal polimer harmanları
CANSU ÜLKER TURAN
Doktora
İngilizce
2022
Kimya Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiKimya Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATOŞ YÜKSEL GÜVENİLİR
- Effect of silanization agent on the development of nanohybrid systems
Nanohibrit sistemlerinin geliştirilmesinde silanlama ajanının etkisi
MELTEM AKKULAK
Yüksek Lisans
İngilizce
2019
Biyoteknolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiMoleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATOŞ YÜKSEL GÜVENİLİR
- Immobilization of lipase on an inorganic support material and polycaprolactone synthesis
Lipazın inorganik taşıyıcıda immobilizasyonu ve polikaprolakton sentezi
CANSU ÜLKER
Yüksek Lisans
İngilizce
2015
Biyoteknolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiKimya Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATOŞ YÜKSEL GÜVENİLİR
- Antibacterial amphiphilic polymers based on enzymatically synthesized polycaprolactone
Enzimatik olarak sentezlenmiş polikaprolakton bazlı antibakteriyel amfifilik polimerler
NAZİF UĞUR KAYA
Doktora
İngilizce
2017
Biyoteknolojiİstanbul Teknik ÜniversitesiPolimer Bilim ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATOŞ YÜKSEL GÜVENİLİR
- Controlled release of tetracycline hydrochloride from copolymer/gelatin nanofibers
Kopolimer/jelatin nanoliflerinden tetrasiklin hidroklorür antibiyotiğinin kontrollü salımı
AYŞE METİN
Yüksek Lisans
İngilizce
2020
Polimer Bilim ve Teknolojisiİstanbul Teknik ÜniversitesiPolimer Bilim ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATOŞ YÜKSEL GÜVENİLİR