Geri Dön

Adaptive sustainable reuse of a post-industrial area with a biophilic approach: 'Green museum' evaluation applying virtual reality technology

Post-endüstriyel bir alanın biyofilik yaklaşım ile uyarlanabilir-sürdürülebilir yeniden kullanımı: Sanal gerçeklik teknolojisi ile değerlendirilen 'yeşil müze'

  1. Tez No: 843939
  2. Yazar: MAHTAB AHMADI KABIR
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ EREN KÜRKÇÜOĞLU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Şehircilik ve Bölge Planlama, Architecture, Landscape Architecture, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 157

Özet

Dünyadaki şehirlerinin katlanarak artan nüfus artışı, şehir ölçeğinde genişleme ve endüstriyel gelişme sıkışıklığı, büyük bölgesel ekosistemleri ve kalıpları önemli ölçüde değiştirerek kirletici üretiminin artmasına ve şehrin ekolojik ortamının etkilenmesine nedeni olmaktadır. Günümüzde insanlar zamanlarının çoğunu beton, ahşap ve çelikle çevrili insan yapımı ortamlarda geçirmektedirler. Ayrıca, sanayileşmiş ülkelerde, nüfusun beşte dördü yoğun nüfuslu şehirlerde yaşamakta ve/veya çalışmaktadır. Bu insan yapımı habitatlar, insanın doğal çevresiyle bağlantı kurma becerisine önemli ölçüde zarar vermektedir. Bu ortamlarda çok sayıda çevresel ve duyusal yoksunluk söz konusudur ve bu durum da insan-doğa ilişkisinin azalmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda insanların sağlığını, hayatta kalmasını ve yaşam kalitesini tehdit etmektedir. Kentleşmenin artma eğilimi ve kentsel alanların genişlemesi ekolojik temellerde keskin bir düşüşe yol açtığından, kentlerin çevre ile yakın ilişki kurması gerekmektedir. Doğa, çevreyi anlamlandırmaya ve şehrin kimliğini ve kalitesini geliştirmeye yardımcı olabilen önemli bir unsurdur. İnsan kültürü ve doğanın birbirini karşılıklı olarak etkilemesi nedeniyle, insanoğlu doğa ile sürekli iletişim halinde olmak ve şehirlerde çevresel ve ekolojik değerleri korumak zorundadır. İnsan, doğal dünyanın bir parçası olarak doğa ile bağlantı kurmaya içgüdüsel olarak isteklidir; doğuştan gelen bu arzu“biyofili”olarak tanımlanmaktadır. İnsan, kimliğini çevresini inşa ederek tanımlarken, aynı zamanda doğa ile etkileşime girme niyetindedir. Biyofilik mimari, insanları doğayla buluşturarak ruhları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olmanın yanı sıra, sakinlerini faaliyetlere katılmaya teşvik edebilir, yapıcı bir model olarak çevreyi koruyabilir ve uzun vadede sakinlerin davranış kalıplarını olumlu yönde değiştirebilir. Bu çalışma, biyofilik tasarımı, insanlar için doğa dostu içgüdü düzeyinde kentsel deneyimi tatmin etmek için tarihsel bağlamın korunması ve istikrarı yoluyla şehirlerin kalitesini iyileştirmede kayıp bir kavram olarak tanımlamaktadır. Kent yaşamını oluşturan tarih, insan kültürü ve doğa olmak üzere üç perspektifin birliği, kentlerin gelişmek için yeni yapılara ihtiyaç duymadığını göstermektedir. Biyofilik tasarım, çevre ile olan bağlantının sadece sürdürülebilirlik için değil, aynı zamanda insan sağlığı ve mutluluğu için de faydalı olduğunu göstermektedir. Koruma ve tarihsel stabilizasyon yöntemlerini biyofilik tasarım merceğinden gözlemlemek, tarihsel karakterini korurken doğal dünyayla yeniden bağlantı kurarak sürekli bir gelişim yaratmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde tezin tanıtımı, kapsamı, amacı, konusu, metodolojisi, araştırma soruları ve çalışmaların katkıları gibi konulara yer verilmiştir. Sosyal ekoloji, sürdürülebilirlik, yeşil mimari, biyofilik tasarım ilkeleri, peyzaj şehirciliği ve vahşi kentsel orman unsurları dahil olmak üzere insan kültürü ve çevresel etkileşimlerdeki kentsel tasarım ve planlama fikirlerinin uygulamalarını incelemek için nitel araştırma yöntemleri kullanılmaktadır. Sosyal ekoloji, biyofilik planlama-tasarım ve sürdürülebilir kalkınma koşulları hakkında veri toplanarak ve literatür taraması yapılarak çalışmanın teorik çerçevesi oluşturulmuştur. Bu sorunlara yanıt olarak dünya çapında çok sayıda kentsel kavram geliştirilmekte ve kullanılmaktadır. Kent dokularına yeşil bir koridor dâhil etmek, sosyal sürdürülebilirliğe öncülük eden tasarımlar sunmak, bilgi birikimi için yeşil kültür merkezleri ve müzelerden yararlanmak ve şehirler inşa etmek için çağdaş teknolojiden yararlanmak gibi kavram ve teknikler bu tezde değerlendirilmiş ve incelenmiştir. Bu kavramlara göre, terk edilmiş bir post-endüstriyel alanın sürdürülebilir biyofilik bir yaklaşımla kültürel bir kamusal alana dönüştürülmesinin mahalle kalitesi üzerindeki etkilerinin olumlu olup olmadığı, yeşil tasarımın ne olduğu ve bir yeşil müzenin toplumsal yaşama nasıl bir katkı sağladığı gibi sorular ortaya çıkmaktadır. Mevcut tekniklerin yeşil müzelerin geliştirilmesinde ne ölçüde kullanılabileceği veya Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) teknolojisi gibi akıllı şehir araçlarının sürdürülebilirlik yaklaşımlarına yanıt verebilirliği tartışılmıştır. Genel olarak çalışmanın amacı, kentsel tasarım kavram ve yaklaşımlarından etkilenen, terk edilmiş bir sanayi bölgesinin uyarlanabilir yeniden kullanımı için bir teklif sunmaktır. Bu amaca ulaşmak için tanımlanan belirli hedefler, insan-doğa bağlantılarının faydalarını belirlemek, sürdürülebilirlik kavramı ve biyofilik tasarım modelleri/özelliklerini incelemek, peyzaj şehirciliği kavramı ve uyarlanabilir yeniden kullanım olgusunu irdelemek ve bir vaka çalışması olarak İstanbul'da terk edilmiş bir sanayi alanı üzerinden ve literatür taraması ve alan çalışması bulgularına dayalı olarak analiz etmektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde; sosyal ekoloji, fiziksel ve sosyal sürdürülebilirlik, peyzaj şehirciliği, biyofilik tasarım, yeşil kamusal alan ve yeşil koridor oluşturma, vahşi kentsel ormanlık alan gibi kavramların kentsel mekânların özelliklerinin değerlendirilmesindeki rolü, akıllı şehir özellikleri ve sanal gerçeklik teknolojisi gibi bazı uygulama araçlarının kentsel tasarım ve planlamaya katkıları irdelenmiştir. Aynı zamanda“Yeşil Müze”olgusu, dünyadan örnekler ve veri koleksiyonları incelenerek bir kamusal yeşil alan olarak incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümü, İstanbul, Türkiye'nin Beykoz ilçesinde yer alan“Paşabahçe Şişecam Şişe ve Cam Fabrikası Grubu'na ait terk edilmiş post-endüstriyel vaka alanının değerlendirilmesini içermektedir. Çalışma alanının tarihsel süreçte geçirmiş olduğu önemli kırılma noktaları ile birlikte mevcut durumu açıklayan fiziksel ve çevresel analizler, alanın mevcut durumu, özellikleri ve potansiyellerinin daha iyi algılanması için aktarılmıştır. Bölgedeki yaş grupları ve nüfus (demografik yapı), bitki dokusu ve hayvan türleri (flora ve fauna özellikleri), coğrafi konum, erişim ve bağlantılar, fiziksel mahalle dokusunu analizleri ile birlikte tarihi anıtlar ve simge yapılar, halka açık doğal parklar, endüstriyel ve post-endüstriyel bağlamlar, arazi kullanımı ve GZFT gibi analizlere de yer verilmiştir. Analizlerden elde edilen sonuçlar, alana dair olumsuz yönleri tespit etmek ve bunları iyileştirmek/etkili stratejilerle değiştirmek için önemli katkılar sağlamaktadır. Çalışmanın dördüncü ve son bölümünde ise, alan araştırmasının sonuçlarına yer verilmiş ve Paşabahçe Şişecam post-endüstriyel miras alanı için uyarlamalı yeniden kullanım önerileri üzerine değerlendirmeler ve tartışmalar yapılmıştır. Geliştirilen akış planı, incelenen kavramlara göre tasarım stratejilerinin adım adım açıklanmasıyla sunulmaktadır. Bu değerlendirmeler sonucunda bir deneme tasarımı geliştirilmiş ve üç boyutlu sanal gerçeklik modeli ile sanal ortamda canlandırılmıştır. Sanal Gerçeklikte, Katılımcılar izleme gözlüğü takarak stereoskopik görselleri izleyebilir veya Sanal Gerçeklik modelini bilgisayarlar veya akıllı telefonlar aracılığıyla gözlemleyebilir, 3 boyutlu sesleri dinleyebilir ve 3 boyutlu bir dünyayı özgürce keşfedebilmekte ve etkileşimde bulunmaktadır. VR, mühendislere yalnızca bina tasarlamada yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda performansı artırmak, güvenliği beslemek ve deneyim açığını kapatmak için eğitim için de kullanılabilir. Bu model, daha önce kuramsal çerçevede incelenen kavramların ve yaklaşımların, yeniden tasarlanan/tanımlanan fabrika alanı üzerinde yansımalarını görmek ve olumlu-olumsuz sonuçlarını kavramak için sunulmuştur. Bu sanal model, akıllı telefonlar, bilgisayarlar veya sanal gerçeklik gözlükleri gibi dijital araçlar üzerinden görüntülenebilir ve yeniden tanımlanan sanal yeşil müze ortamında yer alarak fiziksel yapının eşzamanlı olarak gözlemlenmesi ve sanal yapı ile karşılaştırılması mümkün hale gelebilmektedir. VR kullanımında, fiziksel bir ziyaretten daha iyi bir durumda bakış açılarına fayda sağlanmaktadır. Sanal gerçeklik, modeli yukarıdan ve çok yükseklerden izlemeye mümkün kılmaktadır. Sonuçlar, SketchUp uygulamasında oluşturulan sanal gerçeklik (VR) modeli, Lumion uygulamasındaki panoramik sanal gerçeklik aracı, EasyVR ve VRdirect gibi sanal gerçeklik üreten internet siteleri tarafından takip edilebilmektedir. Bu çalışma özelinde sanal gerçeklik teknolojisinin önemi ve ”Yeşil Müze" tasarımının etkinliği arasındaki bağları ve uygulama aşamasında sunulan hizmetlerin doğru bir şekilde ölçülüp ölçülemeyeceği endişesi odak alınmaktadır. Sonuçlar, insanları doğanın bir parçası olarak temsil etmektedir. İnsan kültürü ve şehir planlaması, kentsel ortamlardaki diğer canlıları doğrudan etkilemektedir ve insan-şehir-doğa kavramları sürekli birbiriyle değişim-dönüşüm halindedir ve bu üç kavram arasındaki bağı güçlendirmek, bu çalışmanın en önemli odak noktalarından biridir. Her kavramda önemli bir ortak özellik olarak sürdürülebilir kalkınma paradigması yer almaktadır. Yeşil müze için oluşturulan üç boyutlu sanal model aracılığıyla, sürdürülebilirlik katkıları ve akıllı şehir özelliklerine yanıt verebilirlik sağlanabilmektedir. Bu araştırma, önerilen projenin üç boyutlu bir deneme tasarım modelini sunarak, tasarım stratejilerinin daha iyi algılanması ve önerilen alanın yeniden kullanımında kullanılan kavram ve yaklaşımların uygulanması için deneysel, görsel ve somut bir alan sunmayı amaçlamaktadır. Sonuç kısmı olan beşinci bölümde, sorulan ilgili sorulara cevap verildi ve artıları ve eksileri cetveli kullanarak Şişecam fabrikasının post-endüstriyel alandaki değişimleri ve sanal gerçeklik modeli değerlendirildi. Bu çalışmanın sonuçları, dijital-akıllı şehir geliştiricileri, şehir plancıları ve tasarımcılara rehberlik edebilecek ve gelecekteki araştırmalara yön gösterecek niteliktedir. Sanal Gerçeklik teknolojisinden yararlanan mimarlar, mühendisler ve şehir plancıları, bu tür örnek modeller üzerinden akıllı şehirlerin karmaşık işleyişini daha net anlayabilecektir. Son olarak, gelecekte bu çalışmanın sürecini ilerletmeye ve dijital çalışmaların yaygınlaşmasındaki uygulamasına yönelik önerilerle birlikte, sürdürülebilirlik ve yeşil şehirler kavramlarıyla bağlantılı olarak akıllı ve dijital şehir çalışmalarının geleceğine dair bir vizyon sağlamak için açıklamalar ve yorumlar sunulmaktadır.

Özet (Çeviri)

The population of cities around the world has been growing exponentially. Population growth, city-scale expansion, and industrial development congestion have significantly changed large regional ecosystems and patterns, resulting in increased pollutant production and affecting the city's ecological environment. People nowadays spend most of their time in man-made environments surrounded by drywall, concrete, wood, and steel. Furthermore, in industrialized countries, four-fifths of the population lives and/or works in densely populated cities. These man-made habitats significantly harm human's ability to connect with their natural surroundings. Environmental and sensory deprivation abound in these settings, resulting in a reduced human-nature relationship. It also threatens the health, survival, and quality of citizen's life. Since the tendency of urbanization to increase and the expansion of urban areas leads to a sharp drop in ecological bases, Cities need to establish a close relationship with the environment. Nature can help make sense of the environment and improve the identity and quality of the city. Mechanization has damaged nature and overshadowed cities' economic growth and development, leading to urban instability. Human beings must communicate daily with nature and protect environmental and ecological values in cities because of the mutual influence of human culture and nature on each other. Human beings are instinctively eager to connect with nature as a part of the natural world; this innate desire defines as“biophilia.”While human beings define their identity through building their surrounding environment, they are also a product of the natural environment and intend to interact with nature. This study identifies biophilic design as a lost concept in improving the quality of cities through the preservation and stability of the historical context to satisfy the urban experience for humans on their nature-friendly instinct level. The unity of the three perspectives of urban life, history, human culture, and nature shows that cities do not need new constructions to improve. Instead, biophilia and sustainability not only can be rebuilt by renovating existing buildings also by reconnecting their occupants to the environment. The biophilic design shows that the connection with the environment is beneficial not only for sustainability but also for human health and happiness. What is better for the environment can be better for human beings. Observing conservation and historical stabilization methods through the lens of biophilic design creates a constant development by reconnecting to the natural world while retaining its historical character. In Chapter one, this research first begins with the introduction of the thesis, scope, objective, subject matter, methodology, research questions, and study's contributions. Qualitative research methods are used to study the applications of urban design and planning ideas in human culture and environmental interactions, including social ecology, sustainability, green architecture, biophilic design principles, landscape urbanism, and wild urban forest elements. By reviewing the documentation, gathering data, and doing literature reviews on social ecology, biophilic planning and design, and sustainable development circumstances, the theoretical framework for the study was created. Numerous urban concepts are developed and used in cities all around the world in response to these issues as well. Some of these ideas, such as including a green corridor into city textures, offering social sustainability leading designs, utilizing green cultural centers and museums for knowledge growth, and utilizing contemporary technology to build cities, are evaluated and explored in this thesis. According to these concepts, questions arise such as whether the influences of the transformation of an abandoned post-industrial area into a cultural public space with a sustainable biophilic approach on the neighborhood's quality are positive or how Green Museum contributes to the public and what green design techniques can be used in the development of green Museums, or whether the smart city tools a VR sufficient 100% and the responsiveness of smart city tools such as VR technology to the sustainability approaches. In Chapter two, the role of urban and environmental concepts such as social ecology, sustainable development, social sustainability, landscape urbanism, biophilic design, green public space, historical monuments, wild urban woodland, etc. in evaluating features of urban spaces, and also the smart city features and some of its application tools, such as Virtual Reality technology and their approach to urban design and planning, are reviewed. Furthermore, the Green Museum scheme is studied as a public green space by examining and studying similar examples and data collections. In the next step, Chapter three assigned to the evaluation of the study area and the case study named“ Şişecam bottle and glass factory Group of Paşabahçe”located in Beykoz district, Istanbul, Turkey. Also, the historical background of the facility and other analyses are given for more and better perception of the case study features and situation. In Chapter four, evaluation and discussions have done on the results of the study and the proposals for adaptive reuse of the Şişecam bottle and glass factory group of Paşabahçe. Pursuing those evaluations, a trial proto-design was proposed and accomplished by a 3D digital model. Results are displayed by VR model generated in SketchUp application, and presented by panoramic Virtual Reality tool on Lumion application and VR generating Websites such as EasyVR and VRdirect, to check either the positive or negative responses of the proto-design alternative to the mentioned problems and get observed virtually without any physical presence in the actual place. The importance of VR technology in this study is to deal with concerns about the effectiveness of the Green Museum design and the inability to accurately measure the services of this space due to its immaterial and intangible. Results represent humans as parts of nature, and nature is where their instincts come from. Human culture and city planning directly impact other living things in urban environments and human-city-nature concepts are always exchanging with each other. The sustainable development paradigm as an important mutual feature in almost every concept ensures future generations' survival by ensuring the stability, and sustainability of things that must endure during the evolution of phenomena. We need to alter citizen culture to alter the structures of cities because culture is always influenced by history and nature. The finest locations for group learning in cities are museums. People can engage in group activities, mingle, and study in museums. The virtual 3D model of the green museum provides sustainability contributions and also responsiveness to the smart city features. By providing a trial proto-design 3D model of the proposal, this research aims to present an experimental and more visual and tangible space to have a better perception of the design strategies and the application of concepts and approaches used in the reuse of the recommended area. This study's results can guide designers and assist the future researches for digital and smart city developers and urban planners.

Benzer Tezler

  1. Afet sonrası geçici barınma amacıyla kullanılacak kamusal yapıların seçimi için bir model: Geçici İşlevsel dönüşüm (adaptive reuse)

    A model for selection of public structures to be used for post-disaster temporary sheltering purposes: Temporary adaptive reuse

    AYŞE ESRA İDEMEN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SİNAN MERT ŞENER

  2. Miras yapı komplekslerinin yeniden kullanımı: Ankara Saraçoğlu mahallesi için yeniden kullanım stratejileri

    Adaptive reuse of heritage building complexes: Adaptive reuse strategies for Ankara Saraçoğlu neighborhood

    DİLAY ÖZCAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    İç Mimari Tasarım Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÖZGE CORDAN

  3. Bina planlama sürecinde uyarlanabilir yeniden kullanım için karar modeli

    A decision model for adaptive reuse in building planning process

    BUKET GİRESUN ERDOĞAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÇİĞDEM POLATOĞLU

  4. Ofis yapılarında kullanım dönüşümü, döngüsel ekonomi örneği

    Adaptive reuse of office buildings, circular economy case

    BUĞRA BÜTÜN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SERHAT BAŞDOĞAN

  5. Sürdürülebilir korumaya yönelik olarak tarihi medreselerin yeniden işlevlendirilmesinin değerlendirilmesi

    Evaluation of re-functioning of historic madrasas for sustainable conservation

    ZEYNEP AYTEKİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    MimarlıkFatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ RUBA KASMO