Geri Dön

Miras yapı komplekslerinin yeniden kullanımı: Ankara Saraçoğlu mahallesi için yeniden kullanım stratejileri

Adaptive reuse of heritage building complexes: Adaptive reuse strategies for Ankara Saraçoğlu neighborhood

  1. Tez No: 772027
  2. Yazar: DİLAY ÖZCAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ÖZGE CORDAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Mimarlık, İç Mimari ve Dekorasyon, Architecture, Interior Design and Decoration
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İç Mimari Tasarım Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: İç Mimari Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 145

Özet

Ömrünü günümüze kadar sürdürebilmiş birer tarihi vesika niteliğinde olan tarihi yapılar, korunup yaşatılarak gelecek kuşaklara ulaştırmakla yükümlü olduğumuz kültürel ve mimari miras örnekleridir. Kültürel ve mimari miras yapılarıyla çalışmak, onları korumak, onarmak, restore etmek ve yeniden kullanmak çağdaş tasarım pratiğinde giderek daha önemli hale gelmiştir. Bu yapıların ömrünü uzatmaya yönelik her çaba, ekonomik, kültürel, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik modellerine ilişkin farkındalığı da içermektedir. Kültürel ve mimari miras yapıları, kültürel kimliğin gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu yapıların, zaman içerisinde orijinal kullanımlarıyla işlevlerini yerine getiremeyerek işlevsiz veya atıl hale gelmesi durumunda, bu yapıların sürdürülebilirliğini sağlamak ve gelecek kuşaklara aktarmak için yeni bir işlev önermek kaydıyla yeniden kullanımı kaçınılmaz hale gelmektedir. Yeniden kullanım, eski çağlardan beri kullanılagelen bir yaklaşımdır. Tarih boyunca, malzemeleri devşirmek veya yapıların işlevini değiştirerek kullanmak yaygın bir uygulama olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nda özellikle kiliseler camiye çevrilmiş, 18. yüzyılda Fransız Devrimi sırasında, dini yapılara el konulmuş, bu dini yapılar endüstriyel ve askeri işlevler için yeniden kullanılmıştır. Bu faydacı müdahaleler, genellikle bugünkü yeniden kullanım uygulamalarından farklıdır. Bu müdahalelerin arkasındaki itici güç, işlevsel, ekonomik ve politiktir. Tarihi ve kültürel mimari miras yapılarını, simgesel, kültürel, işlevsel, mekânsal değerleriyle korumanın bir yolu olarak yeniden kullanımın teorik çerçevesi ise 19. yüzyılda iki karşıt görüşün mimari çevrelerde tartışılmasıyla başlamıştır. Bu iki karşıt görüşten biri, Fransa'da Eugène Emmanuel Viollet-le-Duc (1814-79) liderliğindeki 'restorasyon hareketi', diğeri ise İngiltere'de John Ruskin (1819-1900) ve öğrencisi William Morris (1834-96) tarafından gündeme getirilen 'koruma hareketi'dir. Viollet-le-Duc mimari miras yapılarının devamlılıklarının sağlanması için bir müdahale dizisinden oluşan restorasyon ve ekleri önerirken; Ruskin ve Morris ikilisi binaların iyi korunduğu takdirde müdahaleye gerek olmayacağını savunmuştur. Süreç içerisinde tartışmalar devam etmiş ve Alois Riegl (1858-1905) ve Camillo Boito (1836-1914), Viollet-le-Duc, Ruskin ve Morris'den bayrağı devralarak tartışmaya başka bir boyut kazandırmıştır. Riegl ve Boito'nun fikirleri, Sherban Cantacuzino ve Rodolfo Machado gibi daha çağdaş düşünürler ve tasarımcılar tarafından geliştirilmiş ve bu çalışmalar çağdaş yeniden kullanım anlayışına önemli katkılarda bulunmuştur. İlk tartışmanın başlangıcı her ne kadar günümüzden iki yüzyıl geride gitse de, farklı teorisyenler, korumacılar ve tasarımcılar mevcut binalarla başa çıkmak ve en iyi yaklaşımı bulmak için çalışmalara devam etmişlerdir. Bugün, yeniden kullanıma yönelik yaklaşımlar ve görüşler çeşitlenmiştir. 20. yüzyılda bilim, sanat, ekonomi ve teknolojide başlayan radikal gelişmelerden etkilenerek, mimarlık ve tasarım alanında, mimari değer, temsil ettikleri sosyal gelişmeler ve yapımlarında uygulanan yenilikçi teknolojiler ile ortaya çıkan“Modernizm Hareketi”nin özgün örnekleri de bugün koruma ve yeniden kullanımın kapsamı içine girmiştir. Yeniden kullanım, mimarlık, iç mimarlık, koruma ve planlama disiplinlerinin, entelektüel ve pratik faaliyet alanı içerisinde yer almaktadır. Yeniden kullanım alanına iç mimarlık disiplini çerçevesinde ve iç mekan ölçeğinde yeni bir bakış açısı kazandıranlardan biri de Graeme Brooker'dır. Brooker'ın (2017),“İç Mimarlık ve Tasarım İçin Uyum Stratejileri”adlı kitabında,“yeniden işlevlendirme”,“müdahale”,“ekleme”,“alan içi/dışı”,“anlatı”,“sanat”,“aşırı kullanım”ve“yerleştirme”olmak üzere, yeniden kullamım için sekiz strateji tanımlamıştır. Bu stratejiler, tekil yapılar için olduğu kadar yapı komplekslerinin yeniden kullanımı için de geçerlidir. Brooker'ın belirlediği stratejiler ışığında bu tez çalışmasında, Dünya'dan ve Türkiye'den sekiz yapı kompleksi incelenmiştir. Bu örnekler; Milano, İtalya'da bulunan“Milano Fondazione Prada”; Essen, Almanya bölgesine kaybedilen ekonomik değeri geri kazandıran“Zollverein Maden Kompleksi”; Verona, İtalya'da bulunan“Castelvecchio Müzesi”(Castelvecchio); Guilin, Çin coğrafyasından“Alila Yangshuo Hotel”; Türkiye Kayseri'den“Abdullah Gül Ünivesitesi Sümerbank Kampüsü”(Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası);“Hasanpaşa Gazhanesi”(Müze Gazhane); İstanbul“Bomonti Bira Fabrikası”(Bomontiada) ve“Silahtarağa Elektrik Santrali”(Santralİstanbul)'nden oluşmaktadır. Tezin vaka çalışmasını ise bir yapı kompleksi olan“Ankara Saraçoğlu Mahallesi”oluşturmaktadır. Saraçoğlu Mahallesi, Erken Cumhuriyet Dönemi yapılarından (1923-1950) biridir. Yeni rejimin sembolü olan Erken Cumhuriyet dönemi yapıları, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece yapısal olarak değil aynı zamanda fikri zeminde de kendinden önceki dönemle ayrıştığını ispat eden birer belge niteliğindedir. Bu yapılar DOCOMOMO'nun (Modern Hareketin Belgelenmesi ve Korunması) modern mirasın belirlenmesine yönelik ölçütlerine göre 'simge değeri' taşıyan yapılar grubundadır. Her ne kadar Erken Cumhuriyet Dönemi ile günümüz arasında yüzyıllar geçmemiş olsa da çağın değişimi ve ihtiyaçların farklılaşması ile birçok Modern Mimarlık Miras yapısı, yapıldıkları döneme ait kullanım amaçlarını kaybetmekte ve gündelik yaşamdan soyutlanmaktadırlar. Çoğu zaman boşaltılarak kaderlerine terkedilen bu yapıların büyük bir kısmı, çoğu zaman rantsal bir dönüşüme maruz kalmaktadır. Tez çalışmasında,“Ankara Saraçoğlu Mahallesi”nin kültürel ve mimari sürekliliğini sağlamak, kent ve kentli için önemini hafızalarda taze tutmak ve bu yapı kompleksini sürdürülebilir bir şekilde gelecek kuşaklara aktarmak için iç mimarlık disiplininin yöntem ve teknikleri kullanılarak, Brooker'ın belirlediği stratejiler temel alınarak bir tasarım önerisi geliştirilmiştir. Brooker'ın stratejilerinin seçilme sebebi, yeniden kullanımın, iç mimarlık disiplini ve iç mekan ölçeğinde ele alınmasıdır. Ankara Saraçoğlu Mahallesi, Ankara'daki üst düzey memurların ve askerlerin konut sıkıntısını gidermek için, Kızılay yakınlarına inşa edilmiş, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk toplu konut uygulaması olarak 1945-46 yılları arasında Alman mimar Paul Bonatz tarafından tasarlanmıştır. Ankara Saraçoğlu Mahallesi, Ankara Kızılay'da Kumrular Sokak, Necatibey Caddesi ve Yahya Galip Caddesi ile üç yönden sınırlanmıştır. II. Ulusal Mimarlık Döneminin özgün örnekleri arasında sayılan bu yapı kompeksi, bitişik düzende sekiz farklı tip ve yüksekliklerde yapılmış; 435 daireden oluşmaktadır. Alan“kentsel sit alanı”olarak koruma altındadır ancak; 2016 yılında mahalle boşaltılmış ve o yıldan beri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Tez çalışmasının proje önerisi, salgın hastalıklar için karantina evi önerisi kapsamında 2019 Aralık ayında Çin'in Wuhan Kentinde başlayarak, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından salgın olarak tanımlanan COVID-19 ile hayatımıza giren karantina uygulamaları ve hastalığa yakalananların rehabilitasyonu için Ankara Saraçoğlu Mahallesi'ndeki bir A Tipi Konut Bloğunun, karantina evine dönüştürme senaryosu üzerine geliştirilmiştir. A Tipinin seçilme sebebi, Zeynep Tanrıverdi (2012) tarafından hazırlanan tez çalışması aracılığı ile bu tipin planlarının erişilebilir olması ve A tipinin bulunduğu parsel adasının ana arterlere olan ulaşım kolaylığıdır. Tasarım önerisi, Graeme Brooker'ın belirlediği sekiz strateji içerisinden;“yeniden programlama (reprogramming)”,“ekleme (insertion)”,“müdahale (intervention)”ve“anlatı (narrative)”stratejileri esas alınarak geliştirilmiştir. Tasarım önerisinde, yapının belirlenen bina programına cevap verebilmesi için iç mekâna yönelik müdahalelerde bulunulmuş; yeni işlevsel ve mekânsal katmanlar, mevcut yapıya eklenmiştir. Tasarımın dili, her yapının kendi döneminin çağdaşı olması gerekliliği üzerine kuruludur. İşlevsel, mekânsal ve obje bazındaki eklemelerde yeni bir katman olarak bugünü ruhunu yakalamak hedeflenmiştir. Mekânsal, malzeme ve obje ölçeğindeki özgün geçmiş katmanlar da tutularak, yeni kullanıcılara Ankara Saraçoğlu Mahallesi'nin geçmiş hikâyesinin hatırlatılması ve anı değerinin vurgulanması amaçlanmıştır. Tasarım stratejileri kullanılarak bir veya birden fazla strateji ile yerin ruhunu kavrayarak, mevcut binanın özgün özelliklerini koruyarak, yeni bina programını ve kullanıcı ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, tasarımcının bakış açısına göre, mevcut kültürel ve mimari miras yapıları için çözüm önerileri geliştirmek mümkündür. Önemli olan, geliştirilen tasarım önerilerinin kolektif bir bilinç ve uzlaşma ile kamuya mal edilmesi ve paylaşılmasıdır. Tez çalışması kapsamında sunulan öneri, salgın bittiğinde yapının yurt, huzurevi, otel vb. yapılara dönüştürülerek sürdürülebilir kullanımını destekleyecek stratejileri ve mekânsal önerileri içermektedir. Böylece çalışma, kamu yararı ile kolektif bilinci göz önünde bulunduran politika ve stratejiler geliştirilmesine katkı sağlayarak, Türkiye yakın tarihi açısından mimari, simgesel, kültürel, politik ve ekonomik olarak önemli bu yerleşkenin 'dondurarak korumak' yerine sürdürülebilir bir şekilde yeniden kullanımı desteklenmektedir.

Özet (Çeviri)

Historical buildings, which are historical documents that have survived to the present day, are examples of cultural and architectural heritage that we must preserve and convey to future generations. Working with cultural and architectural heritage structures, protecting, repairing, restoring, and reusing them has become more and more critical in today's contemporary architectural practice. Every effort to extend the life of these structures includes awareness of economic, cultural, social, and environmental sustainability models. Cultural and architectural heritage structures are of great importance in transferring cultural identity to future generations. Suppose these structures fail to fulfill their original use and become dysfunctional or inactive over time. In that case, reuse of these structures becomes inevitable, provided that they offer a new function to ensure their sustainability and pass them on to future generations. Adaptive reuse is an approach that has been used since ancient times. It is common practice to use materials to clean or alter the function of structures. In the Ottoman Empire, especially churches were converted into mosques, religious buildings were confiscated during the French Revolution in the 18th century and these religious buildings were reused for industrial and military functions. These practical interventions are often different from today's adaptive reuse practices. The driving force behind these interventions is functional, economic, and political. The beginning of theoretical discussions about adaptive reuse as a way of preserving historical and cultural architectural heritage structures with their symbolic, cultural, functional, and spatial values became a hot topic in architectural circles in the 19th century when it became an issue discussed between two opposing perspectives. One of these two opposing views was the 'restoration movement' led by Eugène Emmanuel Viollet-le-Duc (1814-79) in France, and the other in England by John Ruskin (1819-1900) and his student William Morris (1834-96) the 'conservation movement'. While Viollet-le-Duc proposes restorations and annexes consisting of a series of interventions to ensure the continuity of architectural heritage structures; Ruskin and Morris argued that if the buildings were well protected, there would be no need for intervention. Discussions continued in the process, and Alois Riegl (1858-1905) and Camillo Boito (1836-1914); Viollet-le-Duc took over from Ruskin and Morris, adding another dimension to the discussion. The ideas of Riegl and Boito were developed by more contemporary thinkers and designers such as Sherban Cantacuzino and Rodolfo Machado, and these works have contributed significantly to contemporary adaptive reuse. Although the beginning of the first debate goes back two centuries, different theorists, conservationists, and designers continued to work to find the best approach and deal with existing buildings. Approaches and views on what adaptive reuse is today are more diverse than at the time of Viollet-le-Duc and Ruskin. For example, the original examples of the“Modernism Movement”that emerged in the field of architecture and design, influenced by the radical developments that started in science, art, economy, and technology in the 20th century, are now within the scope of conservation and adaptive reuse. Adaptive reuse represents the intellectual and practical field of activity that melts into architecture, interior design, conservation, and planning. Graeme Brooker is one of those who brought a new perspective to the field of adaptive reuse within the framework of the discipline of interior architecture and at the interior scale. In Brooker's book (2017)“ Adaptation Strategies for Interior Architecture and Design: Interior Architecture and Design Strategies”, he defined eight strategies for adaptive reuse: reporgramming, intervention, insertion, on/off site, narrative, artice, superuse, and installation. These strategies apply to the adaptive reuse of building complexes as well as to individual structures. In the light of the scope of adaptive reuse of building complexes and the strategies determined by Brooker, eight-building complexes from the world and Turkey were examined in the thesis. These examples are Fondazione Prada located in Milan, Italy; Zollverein Mining Complex, which restores the economic value lost to the Essen, Germany region; Castelvecchio in Verona, Italy; Alila Yangshuo Hotel from Guilin, China; Abdullah Gül University Sümerbank Campus from Kayseri, Turkey (Kayseri Sümerbank Cotton Mill); Hasanpaşa Gasworks (Museum Gazhane); Istanbul Bomonti Brewery (Bomontiada) and Silahtarağa Power Plant (SantralIstanbul). The case study of the thesis consists of“Saraçoğlu Neighborhood”, which is a building complex. Saraçoğlu Neighborhood is among the Early Republican Period buildings (1923-1950). The structures of the Early Republic period, which are the symbols of the new regime, are documents proving that the young Republic of Turkey differs not only structurally but also on the intellectual ground from the previous period. These buildings are in the group of buildings with 'symbolic value' according to DOCOMOMO's (Documentation and Conservation - Modern Movement) criteria for determining modern heritage. Although centuries have not passed between the Early Republican Period and today, many modern architectural heritage structures lose their intended use of the period they were built and are isolated from daily life with the change in the age and the differentiation of needs. Most of these structures, which are mostly emptied and left to their fate, are subject to a rent-based transformation.In the thesis study, the methods and techniques of the interior architecture discipline were used to ensure the cultural and architectural continuity of the Saraçoğlu Neighborhood, to keep its importance fresh in the memory of the city and its inhabitants, and to transfer this building complex to future generations in a sustainable way. A design proposal was developed based on the strategies determined by Brooker. The reason why Brooker's strategies were chosen is that adaptive reuse is handled at the interior architecture discipline and interior scale. Saraçoğlu Neighborhood is the first mass housing application of the young Republic of Turkey, which was built near Kızılay to solve the housing shortage of ministerial officers in Ankara. Saraçoğlu Neighborhood is bordered on three directions by Kumrular Street, Necatibey Street and Yahya Galip Street in Ankara Kızılay. The neighborhood was designed by German architect Paul Bonatz between 1945-46. Considered among the original examples of the Second National Architectural Period, this building complex was built in adjacent order in eight different types and heights; It is planned from 435 flats. The area is under protection as an“urban heritage”. The neighborhood was evacuated in 2016 and has been in danger of extinction ever since. Starting in the city of Wuhan, China in December 2019, quarantine practices entered our lives with COVID-19, which affected the whole world in a short time and was defined as an epidemic by the World Health Organization (WHO). The project proposal of the thesis study was developed on the scenario of converting a Block A structure in the Saraçoğlu Neighborhood into a quarantine house for the rehabilitation of those who contracted the COVID-19. The reason for choosing Type A is the accessibility of the plans of this type through the thesis study prepared by Zeynep Tanrıverdi (2012) and the ease of access to the main arteries of the parcel island where Type A is located. The design proposal is among the eight strategies determined by Graeme Brooker; It was developed based on reprogramming, insertion, intervention, and narrative strategies. In the design proposal, interventions were made so that the building could respond to the determined building program; new functional and spatial layers were added to the existing structure. The language of design is based on the necessity of every building to be contemporary to its time. It is aimed to capture the spirit of today as a new layer in functional, spatial, and object-based additions. It is aimed to convey the past story of the Saraçoğlu Neighborhood to new users and to emphasize its memory value by keeping the original past layers in spatial, material, and object scale. It is possible to develop different solutions for existing cultural and architectural heritage structures from the designer's point of view, by grasping the spirit of the place with one or more strategies by using design strategies, preserving the original features of the existing building, considering the new building program and user needs. The important thing is that the design proposals developed are made public and shared with a collective awareness and consensus. The proposal presented within the scope of the thesis study, when the epidemic is over, the building will be used as a dormitory, nursing home, hotel, etc. It includes strategies and spatial suggestions that will support sustainable use by transforming them into buildings. Thus, the study will contribute to the development of policies and strategies that consider the public interest and collective consciousness. In addition, it will support the sustainable reuse of this settlement, which is architecturally, symbolically, culturally, politically, and economically important in terms of Turkey's recent history, rather than 'freezing conservation'.

Benzer Tezler

  1. Palimpsest olarak iç mekanlar: Kültürel miras yapıları üzerine bir okuma

    Interiors as palimpsest: A reading on cultural heritage buildings

    AMARA KÖPRÜLÜ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    İç Mimari Tasarım Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÖZGE CORDAN

  2. Türkiye trakyası'nda 19. yüzyıl ortak geçmişinin izleri ve unutulan miras üzerine bir araştırma

    A research on the remainings of 19th-century common past and forgotten heritage in Turkish Thrace

    MELİS BİLGİÇ ELMAS

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    MimarlıkYıldız Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CAN ŞAKİR BİNAN

  3. A framework for the conservation of Egirdir train station complex and its integration to the city

    Eğirdir tren istasyonu kompleksinin korunması ve kent ile entegrasyonu üzerine bir değerlendirme

    ALİ SİNAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    MimarlıkOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Kültürel Mirası Koruma Ana Bilim Dalı

    DR. FUAT GÖKÇE

  4. Bazı schiff bazı geçiş metal komplekslerinin ESR ile incelenmesi

    Investi̇gati̇on of some schi̇ff base metal complexes by ESR

    MİRAÇ ŞAFAK YAVAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Fizik ve Fizik MühendisliğiSelçuk Üniversitesi

    Fizik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ÜLKÜ SAYIN

  5. Kayseri Sümerbank Bez Fabrikası Bakım ve Onarım Atölyesi Restorasyon Projesi

    Kayseri Sumerbank Cloth Manufactory Maintenance and Repair Workshop Restoration Project

    BAHAR ELAGÖZ TİMUR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. YEGAN KAHYA SAYAR