Felsefe, mistisizm ve edebiyat kavşağında Iris Murdoch'un etik teorisi
Iris Murdoch's ethical theory at the juncture of philosophy, mysticism and literature
- Tez No: 851696
- Danışmanlar: PROF. DR. LEVENT BAYRAKTAR
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Felsefe, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 329
Özet
Yirminci yüzyılda özellikle Batı toplumunda yaşanan 'kültürel dejenerasyon'la genel olarak hayata yeniden anlam katacak felsefeye, özel olarak ise değerlerin tekrar inşa edilmesine ve onları hâkim kılacak bir ahlak felsefesine duyulan ihtiyaç, Iris Murdoch'u yeni bir etik teori geliştirmeye yönelten ana motivasyon kaynağıdır. Murdoch'un felsefe-mistisizm-edebiyat kavşağında geliştirdiği etik teorisi bu çalışmada ortaya konulacaktır. Çalışmamızın ana iddiası Murdoch'un öğretisinin, sözü edilen kavşakta din, sanat ve etiğin tıpkı bir sacayağı gibi birbirine eklemlenmesi sonucunda oluştuğudur. Bu çerçevede oldukça parçalı bir görünüm arz eden Murdoch'un felsefi külliyatının aslında tutarlı bir felsefi sistematiğe sahip olduğu gösterilecektir. Buna göre Murdoch,“loving gaze”(sevgi dolu bakış) olarak adlandırılan etik teorisini 'dikkat' olgusu üzerine inşa eder. Solipsist fantezi dünyasındaki bireyin ancak sevgi ve dikkat aracılığıyla 'başka'yı görerek hakikate yaklaşabileceğini, kendi yanılsama dünyasından kurtulabileceğini düşünür. Bunun sağlanabilmesi, yani ahlakın kendisini ortaya çıkarabilmesi din sayesinde mümkün olduğundan din varlığını sürdürmeli; fakat mitolojiden arındırılmalıdır. Hristiyanlığın mitolojiden arındırılması sürecinde ise felsefeden ve Uzakdoğu öğretilerinden yararlanılabileceğini belirten Murdoch,“Hristiyan Budizmi”veya“Tanrısız teoloji”adını verdiği formülasyonunda kişiselleştirilmiş bir Tanrı'nın varlığını yok sayar. Yerine geleneksel teizmin Tanrı'sıyla ortak özelliklere sahip Platoncu İyi'yi koyar. İyi, bir Tanrı ya da onun yeni bir varyasyonu değildir; fakat onun simgelediği şeydir. Böylesi bir metafiziksel zeminde yükselen Murdoch'un etik teorisi benliğin, aşkın bir İyi'ye yönlendirilmesiyle bencil arzularından arındırılmasını ve“içsel arınmaya”kavuşmasını hedefler. Dolayısıyla askesis-çile nosyonuyla da yakından ilişkili birtakım unsurlar içeren öğreti, manevi alıştırmalara ve Murdoch perspektifinde manevi alıştırmalara dönüştürülmüş edebî türlere kapı aralaması nedeniyle bir 'benliksizleşme' pratiği olarak nitelendirilir. Bu doğrultuda Murdoch'un ahlak teorisinin ana bileşenlerinden biri, 'sevgi'nin bir dışavurumu olarak sanattır. Öyle ki Murdoch, kendi edebiyatçı kimliğinin de tanıklık ettiği üzere, sanatın bir dalı olan edebiyatı etik bir güç olarak görür. Burada ona yardımcı olan edebî tür ise“söylemsel gerçeği”anlatmaya en uygun“ahlaki bir form”olarak romandır.
Özet (Çeviri)
The main source of motivation that inspired Iris Murdoch to come up with a new ethical theory is the necessity for a philosophy to give a new meaning to life in general and moral philosophy to reconstruct the societal values and make them mainstream in the face of“cultural degeneration”that has been taking place especially in Western societies in the twentieth century. Murdoch's ethical theory at the crossroads of philosophy-mysticism-literature is presented in this study which mainly argues that Murdoch's doctrine has come about as a result of religion, art and ethics being jointed like a trivet. In this context, it will be presented that Murdoch's philosophical corpus which appears to be very fragmented has, in fact, a coherent philosophical systematique in which Murdoch builds her ethical theory called“loving gaze”upon the notion of“attention”. She argues that the individual living in the solipsist fantasy world can only get close to the truth and away from their world of illusion by acknowledging the 'other' through 'love' and 'attention' and because it is possible for the new morality to emerge by means of religion, it should continue to exist but be demythologised. Murdoch, who points out that philosophy and teachings of the Far East could be useful in the process of demyhologising Christianity, disregards the concept of a personalised God in her formulation that she named as“Christian Budism”and“Godless Theology”, instead replaces it with Platonician Good that shares common attributes with the God of traditional theism. Good is not a God or a new variation of God, but what God symbolises. Building upon such a metaphysical ground, Murdoch's ethical theory aims to purify the self from selfish desires and achieve“inner purification”by directing it towards a transcendent Good. Therefore, the discipline that has a set of elements closely related with the notion of“ascesis”is described as the practice of“unselfing”because it leaves the door open to spiritual practices and literary genres that have been transformed into spiritual practices in the Murdoch perspective. Accordingly, one of the main components of Murdoch's ethical theory is art as a manifestation of“love”, so much so that she, as she herself has witnessed as a literary person, sees literature as an ethical force and the literary genre helping her along the way is the novel as it is an“ethical form”that is the most appropriate to represent the“discursive truth”.
Benzer Tezler
- Çağdaş Türk düşüncesinde İbn Arabî felsefesinin ele alınışı
Evaluation of the philosophy of ibn arabi in modern turkish thought
ÖZKAN ÖZTÜRK
- Samiha Ayverdi ve Peyami Safa'nın romanlarında spiritüalizm
Başlık çevirisi yok
MUSTAFA UĞURLU
Doktora
Türkçe
2020
Türk Dili ve EdebiyatıSivas Cumhuriyet ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SÜHEYLA YÜKSEL
- Klasik Türk şiirinde yalnızlık (Yalnızlığa verilen tepkiler ve yalnızlığın yaşanma biçimleri)
Loneliness in classical Turkish poem (The reactions given to loneliness and the life styles of loneliness)
HÜSEYİN BUDULĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Türk Dili ve EdebiyatıBingöl ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ABDULLAH AYDIN
- A comparative study of Ezra Pound's The Cantos on the domain of symbolism and W. B. Yeats's Occultism through a vision
Sembolizm alanında Ezra Pound'un The Cantos'unun ve A Vision üzerinden W. B. Yeats Okültist bakış açısının karşılaştırmalı bir çalışması
AYŞE GÜVEL
Yüksek Lisans
İngilizce
2019
İngiliz Dili ve Edebiyatıİstanbul Aydın Üniversitesiİngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ TİMUÇİN BUĞRA EDMAN
- Türk edebiyatından Abdülhak Hâmid Tarhan'ın eseri Duhter-i Hindu ve Alman edebiyatından Hermann Hesse'nin Siddhartha eserinin dini ve felsefi açıdan karşılaştırılması
The comparison of Abdülhak Hami̇d Tarhan's Duhter-i̇ Hi̇ndu from the Turkish literature and Hermann Hesse's Siddhartha from the German literature according to their theological and philosophical aspects
GÜNGÖR ARKIŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Alman Dili ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEYİT BATTAL ARVASİ