Geri Dön

Rezektabl tanısız akciğer lezyonlarında lobektomi kararının belirlenmesinde radyolojik ve klinik bulguların rolü

The role of radiological and clinical findings in determining the decision of lobectomy in resectable lung lesions

  1. Tez No: 852097
  2. Yazar: BURCU ÖKSÜZ GÜNGÖR
  3. Danışmanlar: PROF. DR. BEKİR SAMİ KARAPOLAT
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Göğüs Cerrahisi, Thoracic Surgery
  6. Anahtar Kelimeler: akciğer lezyonları, klinik bulgular, radyolojik bulgular, lobektomi, lung lesions, clinical findings, radiological findings, lobectomy
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Karadeniz Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 69

Özet

AMAÇ: Akciğer kanseri dünyada en sık görülen kanser türüdür. Erkeklerde kansere bağlı ölümlerde ilk sırada, kadınlarda ise meme ve kolorektal kanserden sonra üçüncü sıradadır. Bu nedenle, akciğer kanseri hastalarında tanı ve tedavi sürecinin iyi yönetilmesi gerekmektedir. Akciğer kanserinde en iyi küratif tedavi anatomik cerrahi rezeksiyon ve sistematik lenf nodu diseksiyonudur. Dolayısıyla tespit edilen akciğer lezyonlarının doğru bir şekilde değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Günümüzde akciğer lezyonlarının tanısında görüntüleme yöntemlerinin kullanımı giderek artmıştır ve elde edilen radyolojik bulgular hastaların tedavi planlanması ve yönetimi için önemli bir kaynak sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, rezektabl akciğer lezyonlarında lobektomi kararının belirlenmesinde radyolojik ve klinik bulguların rolünü ortaya koymaktır. GEREÇ VE YÖNTEMLER: Çalışmamız retrospektif ve gözlemsel olarak tasarlandı. Ocak 2014- Nisan 2023 tarihleri arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği'nde klinik ve radyolojik veriler ışığında lobektomi veya wedge rezeksiyon yapılan 135 hastaya ait verilerin analizi yapıldı. Tanısız akciğer lezyonu olan, transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi veya bronkoskopik endobronşial ultrasonografi yöntemiyle tanı konulamayan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Bu analizde klinik değişkenler yaş, cinsiyet, sigara kullanımı, ekstrapulmoner kanser öyküsü, ailede akciğer kanseri öyküsü, kronik obstrüktif akciğer hastalığı / idiopatik pulmoner fibrozis varlığı; radyolojik değişkenler ise lezyonun boyutu, kenar özellikleri, lezyonun iç yapısı, lezyonun çevre dokular ile olan ilişkisi ve nükleer inceleme sonuçları olarak belirlenmiştir. BULGULAR: Çalışmaya 114 erkek, 21 kadın hasta dahil edilmiştir. Hastaların yaş ortalaması 60.8 ± 11.5 olarak bulunmuştur. Hastaların 74'ünde malign lezyon, 61' inde benign lezyon görülmüştür. Benign lezyonlarda en sık tanı nekrozitan granülomatöz inflamasyon iken, malign lezyonlarda en sık tanı adenokanser olarak bulunmuştur. Çalışmada kullanılan parametreler benign ve malign lezyonlar üzerinden karşılaştırıldığında yaş, lezyonun yerleşim yeri, plevral çekinti varlığı, pozitron emisyon tomografisi ve bilgisayarlı tomografi (PET-BT) de orta-yüksek standardize edilmiş maksimum tutulum (SUVmax) düzeyleri malignite ile ilişkili bulunmuş, buna karşılık sigara kullanımı, ailede kanser öyküsü olması, ekstrapulmoner kanser varlığı, lezyonun spiküler kenar özelliği ve atenüasyon karakteri açısından malign ve benign lezyonlar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır. SONUÇ: Akciğer lezyonlarının doğru bir şekilde değerlendirilerek olası malignitenin en kısa zamanda belirlenmesi ve doğru tedavi stratejilerinin uygulaması büyük önem taşımaktadır. Bu tez çalışmasında, tanısız akciğer lezyonlarının değerlendirilmesi ve tedavi planlaması süreçlerinde klinik ve radyolojik verilerin kritik rolü incelenmiştir. Elde edilen bulgular, pulmoner lezyonların doğru ve etkili bir şekilde yönetilmesi için önemli bilgiler sunmaktadır. Bu durum, pulmoner lezyonların tedavi planlaması aşamasında bireyselleştirilmiş bir yaklaşımın gerekliliğini vurgulamaktadır. Her hasta kendine özgüdür ve tedavi stratejileri, klinik ve radyolojik bulgulara dayalı olarak özelleştirilmelidir. Sonuç olarak, pulmoner lezyonların değerlendirilmesi ve tedavi planlanması süreçlerinde klinik ve radyolojik verilerin birlikte değerlendirilmesi gereklidir. Bu, hastaların tedavi stratejilerini optimize etmede önemli bir adımdır ve en iyi tedavi sonuçlarına ulaşılmasına yardımcı olabilir.

Özet (Çeviri)

OBJECTIVE: Lung cancer is the most common type of cancer in the world. It ranks first in cancer-related deaths in men and third in women after breast and colorectal cancer. Therefore, the diagnosis and treatment process of lung cancer patients should be managed well. The best curative treatment for lung cancer is anatomical surgical resection and systemic lymph node dissection. Therefore, accurate evaluation of the detected lung lesions is of great importance. Nowadays, the use of imaging modalities in the diagnosis of lung lesions has gradually increased and radiological findings provide an important resource for the treatment planning and management of patients. The aim of this study was to demonstrate the role of radiological and clinical findings in the decision of lobectomy in resectable lung lesions. MATERIALS AND METHODS: Our study was designed as retrospective and observational. The data of 135 patients who underwent lobectomy or wedge resection in the light of clinical and radiological data in the Department of Thoracic Surgery, Karadeniz Technical University Faculty of Medicine Farabi Hospital between January 2014 and April 2023 were analysed. Patients with undiagnosed lung lesions, who could not be diagnosed by transthoracic fine needle aspiration biopsy or endobronchial ultrasonography were included in the study. In this analysis, clinical variables were age, gender, smoking, extrapulmonary cancer history, family history of lung cancer, presence of chronic obstructive pulmonary disease / idiopathic pulmonary fibrosis; radiological variables were the size of the lesion, edge characteristics, internal structure of the lesion, relationship of the lesion with surrounding tissues and nuclear examination results. RESULTS: The study included 114 male and 21 female patients. The mean age of the patients was 60.8 ± 11.5 years. Malignant lesions were seen in 74 patients and benign lesions in 61 patients. The most common diagnosis in benign lesions was necrositant granulomatous inflammation, while the most common diagnosis in malignant lesions was adenocarcinoma. When the parameters used in the study were compared between benign and malignant lesions, age, location of the lesion, presence of pleural recession, moderate-high standardised maximum uptake (SUVmax) levels on positron emission tomography and computed tomography (PET-CT) were found to be associated with malignancy, whereas smoking, family history of cancer, presence of extrapulmonary cancer, spicular border feature of the lesion and attenuation characteristic were not found to be statistically significantly different between malignant and benign lesions. CONCLUSION: Accurate evaluation of lung lesions, identification of possible malignancy as soon as possible and application of correct treatment strategies are of great importance. In this thesis, the critical role of clinical and radiological data in the evaluation and treatment planning processes of undiagnosed pulmonary lesions was examined. The findings provide important information for the correct and effective management of pulmonary lesions. This emphasises the need for an individualised approach in the treatment planning of pulmonary lesions. Each patient is unique and treatment strategies should be customised based on clinical and radiological findings. In conclusion, clinical and radiological data should be evaluated together in the evaluation and treatment planning of pulmonary lesions. This is an important step in optimising treatment strategies for patients and may help to achieve the best treatment outcomes.

Benzer Tezler

  1. Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde mediasten lenf nodu evrelemesinde PET-BT'nin yeri

    The roleof PET-CT in mediastinal lymh node sterging for non-small all lung camler

    EBRU ŞENGÜL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    Göğüs Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. MUSTAFA YAMAN

  2. Küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde beklenmeyen ve bilinmeyen uzak metastazların tespitinde PET/BT'nin yeri

    The role of FDG-PET/CT in detecting unsuspected distant metastasis in the staging of NSCLC

    MEFTUNE ÖZHAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Radyoloji ve Nükleer Tıpİstanbul Üniversitesi

    Nükleer Tıp Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. METİN HALAÇ

    PROF. DR. İLHAMİ USLU

  3. Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde cerrahi yapılan hastalarda N2 lenf nodu pozitifliğinin sağkalıma etkisi

    Başlık çevirisi yok

    İSMAİL CAN KARACAOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Göğüs Kalp ve Damar CerrahisiÇukurova Üniversitesi

    Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. CEMAL ÖZÇELİK

  4. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (skuamöz hücreli karsinom) neoadjuvan kemoterapi alan hastalarda radyolojik ve patolojik parametrelerin nüks ve sağkalım ile ilişkisinin retrospektif olarak değerlendirilmesi

    Retrospective evaluation of the relationship of radiological and pathological parameters with relaps and survival i̇n patients with squamous cell lung cancer receiving neoadjuvant chemotherapy

    BUKET ERKAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    İç HastalıklarıBursa Uludağ Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ADEM DELİGÖNÜL

  5. Kadınlarda akciğer kanseri genel özellikleri ve prognostik faktörler

    Lung cancer in women; general features and prognostic facors

    YILDIZ UÇAR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    Göğüs HastalıklarıAnkara Üniversitesi

    Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İSMAİL SAVAŞ