Geri Dön

Effects of the physical environment on fear of crime and self-protective behaviors through city parks

Fiziksel çevrenin suç korkusu ve suça karşı kendini koruma davranışlarına etkilerinin şehir parkları üzerinden değerlendirilmesi

  1. Tez No: 855494
  2. Yazar: GİZEM CİHANLI
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. İSMAİL EREN KÜRKÇÜOĞLU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 205

Özet

Birçok farklı disiplinde araştırılmış ve çeşitli tanımlamaları yapılmış bir kavram olan suç kavramı, tarih boyunca var olan bir olgu olarak kentsel tasarımın ortaya çıkışından itibaren kentler ve kentsel mekânlarla ilişkilendirilmiştir. Suç ve kentsel mekân ilişkisini anlayabilmek için suçun oluşum sebeplerini irdelemek ve bu sebeplerin kentsel mekanlardaki yansımalarına ışık tutmak oldukça önemlidir. Suçun oluşması için motive olmuş bir suçlu, uygun bir kurban ve suçlu ile mağdur arasındaki iletişimi engelleyecek unsurların eksikliği olmak üzere üç temel faktör gereklidir.“Suçlu ile mağdur arasındaki iletişimi engelleyecek unsurların eksikliği”olarak bahsedilen faktör birçok farklı unsurdan oluşmaktadır. Fiziki ve sosyal çevrenin nitelikleri bu faktörleri belirlemektedir. Suçun oluşmasında etkili bu üç temel faktörün bir arada olmasını engellemek için kentsel mekânların tasarımı bir araç olarak kullanılabilmektedir. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde de belirtildiği gibi kentlerde yaşayan bireylerin temel ihtiyaçlarından biri de güvende olma ihtiyacıdır. Güvenlik algısı olarak tanımlanan bu olgu, kentlerde yaşayan bireylere özgüdür ve her bireyde farklılık gösterebilmektedir. Araştırmalar, bazı kentsel alan kullanıcılarının diğer kullanıcılara göre sosyal olarak daha dezavantajlı olduğunu göstermiştir. Bu kullanıcı grupları“savunmasız gruplar”olarak nitelendirilmekte ve kentsel alanlarda suça daha fazla maruz kaldıkları ve suç korkusu duydukları düşünülmektedir. Savunmasız gruplar, kullanıcıların yaşı, cinsiyeti, ekonomik durumu, etnik kökeni, fiziksel özellikleri ve mağduriyet geçmişine göre kategorize edilebilmekte ve kadınlar, yaşlılar, engelliler, göçmenler ve çocuklardan oluşabilmektedir. Kentsel mekanlarda güvenlik algısının çoğunlukla yüksek suç oranı ile ilişkilendirilmesine rağmen suç oranından bağımsız olarak arttığı durumlar olduğu da görülmüştür. İhmal edilmiş ya da iyi tasarlanamamış kentsel alanlar, barındırdıkları olumsuz fiziksel unsurlar sebebiyle daha önce herhangi bir suça maruz kalmamış olsa bile kullanıcısının suç korkusu duymasına sebep olabilmektedir. Öte yandan mağdur olmaktan korkan kentsel mekân kullanıcıları yaşadıkları kentte kendilerini güvende hissetmedikleri için zamanla şehir yaşamıyla ilişkilerini ve sosyalleşme becerilerini kaybedebilmektedir. Kentsel mekanlar tasarlanırken kentlilerin bu mekanlarda huzur içinde vakit geçirmesi gerektiği düşünülmeli ve kentsel refahı ön planda tutan, suç davranışlarını ve suç korkusunu önlemeye yönelik tasarım fikirleri geliştirilmelidir. Sanayi devrimi ile birlikte kentlere göçün artışı nüfus yoğunluğunu etkilemiş ve kentlerde yaşayan bireyler için kentler yetersiz bulunmaya başlanmıştır. Gündeme gelen yeni kentsel ihtiyaçlarla birlikte sağlıklı bir çevre kurma amacıyla çeşitli öneriler geliştirilmiş ve günümüze kadar uzanan mekân üretim mekanizmaları ve anlayışları oluşturulmuştur. Ancak bu mekanizmalar beraberinde kentlerde artan güvenlik sorunu, suç ve suç korkusu gibi çeşitli birçok kent problemini gündeme getirmiştir. Kentsel problemlere bir çözüm yolu bulma amacıyla 1960'lı yıllarda temelleri atılan kentsel tasarım ve suç ilişkisi kavramları, ilerleyen yıllarda da etkisini devam ettirmiş ve birçok araştırmacı tarafından araştırılmıştır. Mekânın bireyde yarattığı algının öneminin vurgulandığı bu çalışmalarda kent imajını yönlendiren unsurlar incelenmiş ve artan suç davranışlarının kent imajında olumsuz bir etki yarattığı görülmüştür. Bu araştırmaların çıkış noktaları, suçun oluşmasına neden olan ekonomik, psikolojik, sosyal ve fiziksel faktörlerin tespit edilmesidir. Böylece, suç korkusu duyan bireyin mekânı algılayış biçiminden yola çıkarak tespit edilen suç mekanları incelenmiş ve bu mekanlarda suçun önlenmesine yönelik öneriler geliştirilmiştir. Bu öneriler dizininin en bilineni Çevresel Tasarım Yoluyla Suçu Önleme Prensipleri (Crime Prevention Through Environmental Design (CPTED)'dir. Bu prensiplerle amaçlanan yapılı çevrenin işlevsel tasarımıyla suç davranışlarını önlemektir. Temelde üç jenerasyona ayrılan çalışmalarda fiziksel çevrenin tasarımı, sosyal faktörlerin iyileştirilmesi, sağlıklı ve yaşanabilir kent ortamlarının oluşturulmasıyla kentsel mekanlarda suçun azaltılabileceği ve kentlilere daha aktif, sağlıklı ve kaliteli yaşam mekanları sunulabileceği öngörülmüştür. Kentlilerin yaşam kalitesini ve kent yaşamına katılımını artırmayı hedeflemeyen yaklaşımlar büyük oranda başarısız kentsel mekanlar olarak varlığını sürdürme eğilimindedirler. Bir kentsel mekânda kendini güvende hissetmeyen bireylerin kendini koruma davranışları sergiledikleri gözlemlenmiştir. Kendini koruma davranışları da her bireyde farklı şekilde açığa çıkabilir. Bu davranışlar, karanlık, yüksek sesli, tenha ortamlar gibi güvensiz hissettiren mekanlardan uzak durmak veya kullanıcıların rotalarını değiştirmesi olabileceği gibi, görevlilere ihbar bildirimi yapmak, çevredekileri uyarmak, kişisel eşyalarını yanında tutmak da olabilir. Kendini koruma davranışları bireylerin savunmasızlıklarına göre değişiklik gösterebileceği gibi mekânın fiziksel ve sosyal özelliklerine ve bu mekanlarda maruz kalmaktan korktukları suçun türüne göre değişebilmektedir. Bu çalışmada, kentsel mekân kullanıcılarının suç korkusu ve kendini koruma davranışları, kent yaşamında büyük öneme sahip kamusal açık alanlardan biri olan şehir parkları bağlamında değerlendirilmiştir. Sanayileşmenin kentlere verdiği en büyük zararlardan biri kamusal açık alanların işlevsel kullanımdan uzak olması, şehirlerin otomobil kullanımına göre tasarlanması ve aynı tipolojiye sahip yapıların çoğalmasıdır. Bu anlayışla üretilen mekanlar kentlilerin yaşam kalitesi, ruh sağlığı ve doğa ile ilişkilerini büyük ölçüde zedelemiştir. Büyük bir kent sorunu haline gelen niteliksiz kentsel açık alanların üretiminin meydana getirdiği problemlere çözüm pratikleri geliştirmeye yönelik, kentli yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucunda özellikle kentsel yeşil alanların kentlilerin yaşamında çok önemli olumlu etkilerinin olduğu saptanmış, bu alanların kentin vazgeçilmez bir parçası olduğu kabul edilmiştir. Bu alanların kentli yaşamı ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurularak tasarlanması oldukça önemlidir. Sağlıklı çevrenin korunmasında kritik bir rol oynayan kentsel yeşil alanların sosyal kimlikleri ölçeklerine, konumlarına, şehir merkezine uzaklıklarına, barındırdıkları aktivite alanlarına, kullanıcı profillerine göre değişiklik gösterebilmektedir. Burada temel olarak önem arz eden unsur bu çevrelerin eşitlikçi, adil, sağlıklı, bakımlı, güvenli çevreler olmalarıdır. Aksi takdirde bu mekanlar bulundukları kentte amacının dışına çıkarak olumsuz bir etki yaratabilmekte ve içerisinde bulunduğu kent ile kentliye zarar verebilmekte, kullanıcıları üzerinde suç korkusu oluşturabilmektedir. Kullanıcıların rahatlamak ve etkileşimde bulunmak için bir araya geldikleri, şehirlere ve sakinlerine hizmet veren şehir parkları, kullanıcıları için güvenli alanlar olmalıdır. Bu mekanlardaki eksikliklerin giderilmesi kullanıcı memnuniyetini artırmakta, suç korkusunu azaltmakta ve dolayısıyla kullanıcılar daha az kendini koruma davranışı sergilemektedir. Kullanıcıların görmeyi bekledikleri park ile gerçekte karşılaştıkları park arasındaki uyumsuzluk, kullanıcıların algılarını etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Kent parklarının işlevsel, bakımlı, doğal formunu koruyan ancak kentsel elemanların etkin kullanımına engel olmayan mekanlar olarak varlığını sürdürmesi sağlıklı mekanlar üretmesi açısından oldukça önemlidir. Şehir parklarının bir parçası oldukları topluluklar üzerinde faydalı bir etkiye sahip yerler olarak hareket edebilme yeteneği, şehirlerin kendi sağlığı kadar halkın sağlığı için de kritik öneme sahiptir. Çalışmada, İstanbul'daki kentsel parklarda suç korkusunu yenmeye yönelik çözümler bulma amacıyla sosyal ve fiziksel karakteristiklerinde benzerlikler tespit edilen, kent merkezinde yer alan Maçka Demokrasi Parkı (MDP) ile kent çeperi olarak nitelendirilebilen, merkezden uzak konumda yer alan Beylikdüzü Yaşam Vadisi Parkı (BYV)'nın birlikte değerlendirmeleri yapılarak kullanıcıların güvenlik algısı, suç korkusu ve kendini koruma davranışları incelenecektir. Bu alanlarda suç korkusuna ve kendini koruma davranışlarına neden olan fiziksel ve sosyal faktörleri tespit etmek için gözlem ve anketlerden yararlanılmıştır. Parkların fiziksel karakteristikleri konumları, ulaşım ağları, morfolojik şekilleri, girişleri, aktivite alanları, tasarım süreçleri, kentsel elemanlarının detaylı analizleri ve çeşitli haritalamalarla irdelenmiştir. Sosyal karakteristikleri ise parklar hakkında yapılan haberler, parklardaki sosyal aktivite ve ilişkiler, kullanıcıları bir araya toplanma biçimleri, parkların farklı zaman dilimleri ve mevsimlerde kullanım şekilleri analizleri üzerinden çıkarımlar yapılarak irdelenmiştir. Aynı zamanda bu iki parkta toplum bilincini artırma ve sağlıklı çevreler üretmeye yönelik çalışmalar yapılma durumlarına da dikkat çekilmiştir. Ayrıntılı analizler, her iki parkın da fiziksel olarak benzer özelliklere sahip olduğunu, ancak bazı farklılıkların kullanıcıların güvenlik algısı ve suç korkusu düzeylerine etkisi olduğunu göstermiştir. 27 soruluk anket Maçka Demokrasi Parkı'nda 60, Beylikdüzü Yaşam Vadisi Parkı'nda 60 kullanıcı ile gerçekleştirilmiştir. Bulgular, fiziksel çevre ile suç korkusu ve kendini koruma davranışları arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir. Her iki parkta da elde edilen bulgulara göre parkların bakım ve yönetimi kullanıcıların park algısı üzerine olumlu etkiler oluşturmakta ve bu da suç korkusunun azalmasına sebep olmaktadır. Bu çalışma, fiziksel çevrenin insanların algı ve davranışlarını nasıl etkilediğini gösteren belirli bir araştırma konusuna kullanıcı temelli yöntemlerle ışık tutmaktadır. Suç ve kentsel tasarım ilişkisi birçok çalışmada araştırılmış olmasına rağmen, bireylerin yaşadıkları güvensizlik duygusu, suç korkusu ve kendini koruma davranışları üzerine yeterli çalışma yapılmamıştır. Bu çalışma ile, Türkiye'de son yıllarda kentsel alanlarda artan suç davranışına dikkat çekmenin yanı sıra, güvensizlik algısına sahip kentsel yeşil alanların kentlere yeniden kazandırılmasına yönelik çalışmalara ve gelecekte yapılacak mekânsal müdahaleler kapsamında planlama çalışmalarına da katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Özet (Çeviri)

The concept of crime, as a multifaceted concept, has been associated with cities and urban spaces since the emergence of urban design as a phenomenon that has existed throughout history. One of the basic needs of people living in cities, as stated in Maslow's hierarchy of needs theory, is the need for being safe. This phenomenon, which is defined as the perception of safety, is specific to the people living in the cities and may differ between each individual. Although the perception of safety (or fear of crime) in urban spaces is mostly associated with the high crime rate, it is also possible to increase independently from the crime rate. An urban user who does not feel safe in an urban area may have fear of crime even if he has never been exposed to a crime before. On the other hand, these urban users who are afraid of being victims, may lose their relationship with city life and their socialization skills over time. Since the 1960s, many studies have been conducted on crime in urban spaces, and various theories have been put forward. The main idea of these researches is to determine the economic, psychological, social and physical factors that cause criminal behaviors. Thus, crime hotspots were identified based on how urban users perceived the area and created guidelines for crime prevention in these areas. As a result of the researches, it has been observed that people who do not feel safe in an urban space tend to show self-protective behaviors. These behaviors may vary depending on how vulnerable a person is, the features of the environment, and the type of crime they are anxious about confronting in the area. Urban green spaces are open areas located in cities where people can socialize, relax and reconnect with nature. City parks are large, multifunctional urban green spaces that serve as a focal point for the surrounding community and provide benefits to the local population. City parks also play a critical role in maintaining a healthy environment and increase the quality of urban life. However, some studies have found that, in particular circumstances, urban green areas might also have unintended effects for their users, such as increased fear of crime. In this study, fear of crime and self-protective behaviors of urban users were evaluated through public city parks. In order to find solutions to overcome the fear of crime in urban city parks in Istanbul, the perception of safety, fear of crime and self-protective behaviors of the users will be examined in both Maçka Democracy Park (MDP) and Beylikdüzü Valley of Life Park (BYV). Observations and questionnaires were used in order to identify the physical and social factors that lead to fear of crime and self-protective behaviors in these areas. Detailed analyzes showed that both parks have identical characteristics, however, some differences they have a great effect on their perceived safety and fear of crime levels of users. The survey with 27 questions was conducted with 60 users in Maçka Democracy Park and 60 users in Beylikdüzü Valley of Life Park. Findings showed that there is a correlation between the physical environment and the fear of crime. This study lightens a specific research topic with user-based methods; how the physical environment affects people's perceptions and behaviors. Although the relationship between crime and urban design has been investigated in many studies, there has not been enough research on the feelings of insecurity, fear of crime and self-protective behaviors that individuals experience. Besides drawing attention to the increasing criminal behavior in urban areas in Turkey in recent years, this study also contributes to the studies for reintegrating the urban green areas that have the perception of safety for the cities and to the future planning studies within the scope of the spatial interventions.

Benzer Tezler

  1. Suç korkusunun kamusal alan üzerindeki etkisi: İTÜ Taşkışla örneği üzerinden incelenmesi

    The impacts of fear of crime on public space: A study on ITU Taskisla sample

    ECE YORULMAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NİLGÜN ERGUN

  2. Liseli gençlerde suç mağduru olma korkusu: Ankara örneği

    Fear of crime among high school youth: A case of Ankara

    OĞUZCAN KARAKAYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    SosyolojiHacettepe Üniversitesi

    Sosyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TÜLİN İÇLİ

  3. Fiziksel mekan ve güvenlik algısı: İstanbul Boğaziçi öngörünüm alanı

    Physical environment and fear of crime: Istanbul Bosphorus frontal view area

    EYLEM AKMAN ÇINAR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Şehircilik ve Bölge PlanlamaDokuz Eylül Üniversitesi

    Şehir Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EBRU ÇUBUKÇU

  4. Perceived risk of victimization and fear of crime: A case study of METU students

    Mağduriyet risk algısı ve suç korkusu: ODTÜ öğrencilerine yönelik bir uygulama

    GÖKHAN GÖKULU

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2011

    SosyolojiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Sosyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. KAYHAN MUTLU

  5. Mağdurların suç olaylarının oluşumunda rolü ve mağduriyet risk faktörlerinin değerlendirilmesi

    The role of victims in crime events and assessment of victimization risk factors

    BAHADIR SEFEROĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    HukukKara Harp Okulu Komutanlığı

    Güvenlik Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DR. DİDEM ÇETİN