Re-thinking the cities in the digital era: An urban living lab concept
Dijital çağda kentleri yeniden düşünmek: Kentsel yaşam laboratuvarı konsepti
- Tez No: 856889
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ÖZHAN ERTEKİN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 206
Özet
Günümüzdeki akademik ya da akademik olmayan bir çok alanın gündemini iklim krizi oluşturmaktadır. Bir çok kent, hızlı kentleşme sonucu doğal alanlarını tahrip etmekte ve sonucunda da doğal afetlerle mücadele etmektedir. Türkiye de son günlerde sel, deprem gibi bir çok felaketle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Bu felaketler şehir planlarının doğruluğunu da sorgulatmaktadır. Tüm bunların yanında, Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 yılı sonuna kadar eylem çağrısı yapılmıştır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile 17 ayrı başlıkta hedefler belirlenmiştir. Bu hedeflere ulaşabilmek için zaman daralmakta ve artık sona yaklaşılmaktadır. Bu sebeple acil mühaleler, hızlı ve akıllı kararlar kentlerin gündemini oluşturmaktadır. Bu perspektifte, küresel gündemle mücadele etmek için merkezi ve yerel yönetimler yeni yollar aramaktadır. Bilim adamları ise; işbirlikçi yaklaşımlarla geniş aktör çeşitliliğini içeren deneysel yönetişim araçlarının geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Diğer bir yandan Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan New Urban Agenda deneysel yönetişim konusunda deneyim kazanmak için Urban Living Labs (ULL) önemini vurgulamaktadır. Labovaturarlar geniş aktör çeşitliliği ve işbirlikleri ile gündelik problemlere odaklanan, inovatif çözümler üreten ve hızlı karar alıp deneyimleyen fırsatlar sunmaktadır. Lakin, laboratuvarların karar verici konumunda olduğu bir yönetişim modeli bulunmamaktadır. Mevcut laboratuvarlar eğitim odaklı, insan odaklı, doğa odaklı konularda çalışmalar yaparak kentsel problemlere cevap aramaktadır. Avrupa genelinde yaygınlaşan ULL uygulamaları tema odaklı ilerlemenin yanı sıra eğitim öncelikli de ilerlemektedir. ULL, kurumlar arası işbirliği kurma, yeni ve inovatif yöntemlerin geliştirilmesi ile ön plana çıkmaktadır. Kentsel yönetişimde ULL deneysel yönetişim olarak da değerlendirilebilmektedir. BM Habitat'ın Yeni Kentsel Gündemi bağlamında, inovasyon laboratuvarları ve yaşam laboratuvarlar (living labs) büyük önem kazanmış ve Türkiye dâhil birçok ülkede çok hızlı bir şekilde laboratuvarlar kurulmaya başlanmıştır. LL, kentsel paydaşlar ile birlikte, zorluklara yenilikçi çözümler üretmek için yeni teknolojiler, ürünler, hizmetler ve yaşam tarzları geliştiren ve test eden bir deneysel yönetişim biçimi olarak görülmektedir. Bu aynı zamanda, şehirlerin karşılaştığı veya karşı karşıya olduğu çözümleri geliştirmenin bir yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşam laboratuvarlarda farklı akıllı şehir yaklaşım biçimleri geliştirilmekte ve test edilmektedir. Türkiye'de bu durum farklılık göstererek, mekânsal planlama ile ilgili akıllı şehir yaklaşımlarını içeren pek çok proje bulunmamaktadır. Bu da, tez çalışmasının önemini belirtmektedir. Akıllı şehir çalışmaları kapsamında yaşam laboratuvarlarının incelenmesi literatürde başlı başına özgün bir değer oluşturmaktadır. Dünyadaki lab uygulamalarının yanı sıra Türkiye'deki farklı işleyişi göstermek ve bu işleyişi tez çalışması kapsamında yere özgü geliştirmek Türkiye'deki birçok bilimsel ya da uygulama çalışmasına altlık/ örnek oluşturacaktır. Mevcut teknolojiler, akıllı şehir uygulamaları, kentsel ve bölgesel alanda yeni bir dönemin başladığını ve sınırsız bilgi akışı ve paylaşımı nedeniyle yeni bir yapının oluştuğunu göstermektedir. Dijital alan kentsel alanın üstesinden gelmekle birlikte, yapılan çalışmaların kentsel yönetişim kapsamında ele alınacağı vaat edildiği görülmektedir. Katılım süreci de tüm bu değişikliklerle birlikte yeni bir yapıya bürünmüştür. Planlama sürecine veya uygulama sürecine halkın katılımı yerine, sonraki adımların yaşam laboratuvarların sunduğu eğitim sürecine ve tasarım / planlama sürecine dâhil edilmesi daha önemlidir. Başakşehir Living Lab (Türkiye'nin ilk örneği) vaka çalışmaları, her şeyin başlangıçta eğitim süreci ve yerel yetkililer tarafından belirlenen uygulama alanlarındaki yeni teknolojilerin test edilmesi ile ilgili olduğunu göstermektedir. Ancak literatürde, yaşam laboratuvarı yaklaşımı, baskı altındaki hükümetlerin akıllı şehir yaklaşımını kentin görünürlüğünü ve vatandaşların yaşam kalitesini iyileştirmek için uyarlamasına yardımcı olabilecek bir ortam/platform olarak belirtilmektedir. Bu durum laboratuvarların uygulama sürecindeki eksikliklerini ortaya koymaktadır. Tez çalışmasının amaç ve hedefleri bağlamında yapılan tüm araştırmalar; laboratuvar çalışmalarının yerele özgü çözüm hedeflerinin olmasını ve bölgesel, ulusal ölçekte de etkilerinin olmasını ortaya çıkarmaktadır. Dünya genelinde; akıllı şehir sıralaması kazananı ve kaybedenleri ortaya çıkarsa da, küresel rekabete girmek risk oluşturabilir. Akıllı çözümler, akıllı planlama uygulayıcılar için rekabetle ilgili olmamalıdır. Bunun için, yaşam laboratuvar başarısı sadece laboratuvar prensipleri ve teorik göstergelerle ölçülmekle kalmaz, aynı zamanda gelişim süreci ve gelecekteki eğilimleri belirlemede başarıya yol açar. Bu kapsamda yeni bir deneyim olan lab kavramını incelemek, yeni planlama yaklaşımı içerisinde iş birliğinin önemini, katılımın, eğitimin, yerel yönetimin önemini ortaya çıkaracak ve beraberinde mekânsal etkinin ölçeğini ortaya koyacaktır. Akıllı şehirler ve yönetişim kapsamında yerel yönetimleri ve laboratuvarları incelemek mevcut durumu ortaya koyarak eğilimleri de belirleyeceğinden karar verme süreci, uygulama süreci, işbirliği ve organizasyon altyapısı oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda bu çalışma; yaşam laboratuvarlarının teknolojiye uyum sağlama fırsatları sunarken, yaygınlaşmamış olması ve uygulama alanındaki sınırlılıklar, işbirliği yetersizlikleri ulusal, bölgesel ve yerel ilerleme üzerindeki etkisizliğini ortaya koymaktadır. Tez çalışmasının birinci bölümünde, inovasyon, dönüşüm, kentsel yönetişim, akıllı şehirler gibi konu başlıklarıyla birlikte ULL (Yaşam Laboratuvarlar) hakkında genel bir literatür araştırması gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma, kentsel planlama alanında yeni bir dönemin başladığını vurgulamaktadır. Bu yeni dönem, deneysel yönetişimin öncelikli olduğu, katılımcı bir süreci içerdiği ve aynı zamanda lab kavramının ortaya çıkışını temsil ettiği şeklinde tanımlanmaktadır. İkinci bölümünde, yeni kentsel aktörlerin tanımlanmasını hedeflemektedir. Bu amaçla, Türkiye'deki iki yaşam laboratuvar olan Başakşehir LL ve Eskişehir LL detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu iki lab, karşılaştırmalı bir yaklaşımla ele alınmış ve mülakat yöntemi kullanılarak projelerin içeriği, katılımcı sayısı ve rolleri belirlenmiştir. Bu analizler sonucunda, yeni aktör tanımları yapılmış ve Türkiye'deki labların eksiklikleri de göz önünde bulundurulmuştur. Urban Living Labs ve benzeri platformlar, yenilikçi çözümler üretmek için yeni teknolojiler, ürünler, hizmetler ve yaşam tarzları geliştiren ve test eden eğitim birimleri, uygulama alanları veya yöntemler olarak kullanılabilir. Bu çeşitlilik aynı zamanda kurumlar arası iş birliğini güçlendirmekte, uygulama kapsamını genişletmekte ve etki alanını artırmaktadır. Ayrıca, bilgi ve deneyim paylaşımını ve yayılmasını hızlandırarak yerel yönetimler arasındaki işbirliğini geliştirir, proje ve uygulamaların yaygınlaşmasını sağlar. Konsept sadece şehirlerdeki özel uygulamalarla ilgili olmayıp birçok sektörü de düzenlemektedir. Aynı zamanda teknolojik bir ortam oluşturduğu için sadece mekansal/fiziksel değil sosyal inovasyon çalışmaları için de uygun bir ortam sağlamaktadır. Aktif kentsel yaşam laboratuvarı projelerine sahip kentsel alanlar, birleşik değer üretmek için genellikle bölge sakinlerinin inovasyon faaliyetlerine odaklanmaktadır. Öte yandan, şehirlerde yaşam çeşitli paydaşlar, yasal bir rolleri olmasa bile genellikle karar verme süreciyle ilgilenen kişiler olarak tanımlanabilir. Ancak aktör ağları teknolojik gelişmelerle dönüşmektedir. Örneğin; çalışma kapsamında gerçekleştirilen derinlemesine mülakatlar sonucunda Basaksehir yaşam laboratuvarının, yaratıcı bir girişimcilik ortamı sunmak için yeni ve başarılı bir model olduğu belirtilmektedir. Ancak araştırma bulguları, örnek modelin diğer platformlar ve yerel yönetimler arasında yaygınlaşması gerektiğini göstermektedir. Ancak laboratuvarlarda proje ve etkinliklere çeşitli aktörler katılsa da prosedür hakkında yeterli bilgilerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Elbette bu durum gelecekteki aktörlere sınırlamalar getirmektedir. Ayrıca, yerel sorunlara yanıt aramak, gelecek için öncelikli alanları belirlemek, ihtiyaçlara cevap vermek ve günlük sorunlara çözüm üretmek kentler için oldukça önemli konulardır. Bu nedenle, teknolojinin mekansal yansımalarının kentsel yaşam laboratuvarları aracılığıyla incelenmesi ve analiz edilmesi kritik öneme sahiptir. Aslında cevap, gelecek için, geleceğin aktörleri için ve yeni yaklaşım arayışları için kentsel yaşam laboratuvarlarındadır. Bununla birlikte, ULL, kamu-özel sektör ortaklıkları, altyapı ve çevresel hizmetlerin iyileştirilmesi için yararlı bir araç gibi görünmektedir. Deneysel yönetişim, yurttaşların politika oluşturma sürecine katılımını sağlayan yeni bir yönetim biçimi olarak anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye örneğinde güçlü bir kamu-özel ortaklık deneyimi vardır, ancak bilgi paylaşımı, toplanan ve analiz edilen veriler için açık bir platform oluşturmak ve yeni teknolojik zorluklar çağında vatandaşı bir girişimci olarak kabul etmek çözüm bekleyen konulardır. Bu nedenle, yaşam laboratuvarlarının açıklık, yenilikçilik, ortaklıklar, katılım ve kullanıcı katılımını ölçmedeki başarısını değerlendirmek için karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır. Bu anlamda, Türkiye'deki iki kentsel yaşam laboratuvarını (BLL ve EBLL) incelemek, kentsel bağlamla ilgili uygulama süreçlerinde sınırlı sayıda proje ve aktör olduğunu göstermektedir. Biri çevre sağlayıcı ve eğitim odaklı BLL, diğeri kullanıcı odaklı bir EBLL olmak üzere iki farklı laboratuvar modeli, yeni aktörün ölçeğini tam olarak gösterememektedir. Buradaki sınırlama, Türkiye'deki planlama sistemidir. Ancak, yerel yönetimler ve kentsel yaşam laboratuvarları tam olarak işbirliği yapamadığından ve Türkiye'deki laboratuvarlar hakkında sınırlı bilgi bulunduğundan, yorumlanması karmaşık hale gelmektedir. Daha fazla araştırma yapmak, daha fazla fayda sağlamak ve kentsel problemler için laboratuvarlardan etkin destek almak için yeni bir laboratuvar modeli önerisi gereklidir. Böylece yöntem seçimi, etki faktörü ve başarı kriterlerinin belirlenmesi yeni bir katılım yapısı oluşturabilir. Bu sayede sağlam işbirliği ve girişimcilik olarak tanımladığımız yeni dönemin yansımalarından faydalanmak kolaylaşacaktır. Üçüncü ve dördüncü bölümünde, İstanbul üzerinden bir okuma ve araştırma sürecini içermektedir. Bu bölümde, ikinci bölümde ortaya çıkan eksikliklerin yanı sıra Türkiye'deki planlama sisteminin genel eksiklikleri üzerinden yeni bir model önerisi sunulmuştur. Ayrıca, İstanbul'un peyzaj dönüşümü üzerinden yasal ve yönetsel okumalar yapılarak uygulamadaki yetki karmaşası ortaya konmuştur. Bu bölüm ayrıca, Türkiye'de yaşam laboratuvarların başarısının yeterince önemsenmediğini ve yeni bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Teknolojinin mekansal planlamaya yansıması ya da nasıl yansıyacağı günümüzün güncel sorunlarından biridir. Özel şirketler; genellikle Türkiye'deki yerel alanlara sınırlı erişimi olan yenilikçi ve teknolojik değişim sürecini üstlenirler. Bu durum, planlama sisteminde yerel yönetimlerin rolünün önemini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda; teknoloji perspektifiyle İstanbul örneği üzerinden yerel yönetimin niteliklerini incelemek, yerel yönetimin önceliklerini ve yeterliliğini anlama fırsatları yaratacaktır. Bu da Türkiye'deki yenilikleri temsiliyeti için önemli bir kaynak sağlar. Hızlı nüfus artışı, dış göç, yanlış yönetim kararları vb. sebeplerle Türkiye ve İstanbul bir çok kentsel problemle karşı karşıya kalmıştır. Hızlı kentleşme doğal alanların tahribatına sebep olmuştur. Kuzeyi ormanlarla kaplı ve birden fazla içme su kaynağına sahip İstanbul, verimli arazilerini, su kaynaklarını ve orman alanlarını kaybetme tehlikesi altındadır. Bu durum karşısında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ULL benzeri kentsel laboratuvarlar kurarak işbirliklerini genişletmekte ve kentsel problemlere cevap arayan adımları atmaktadır. Fakat yerel yönetimin tek başına çabası yetersiz kalmakta, karmaşık yönetim modelleri arasında adım atmayı zorlaştırmaktadır. Kurumlar arası güçlü iletişim kurmadan yeni uygulama veya yeni model geliştirmek zorlaşmaktadır. Yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin işbirliği içerisinde ve hızlı hareket etmesi hem küresel gündemde hem de yerel gündemde önem arz etmektedir. Bu sebeple, amaç yerel yönetimler ve ULL arası işbirliğini kuvvetlendiren yeni bir model oluşturmak/önermektir. Bu kapsamda, İstanbul üzerinden yönetişim problemlerine odaklanarak ULL modelinin bu problemlere çözüm olup olamayacağı araştırılmaktadır. Beşinci ve son bölüm ise, Türkiye'deki yaşam laboratuvarlar üzerinden başarı kriterlerinin tanımlanmasını ele almaktadır. Bu amaçla, Başakşehir LL, Bodrum LL ve İstanbul Planlama Ajansı ile derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Bu mülakatlar, labların faaliyetleri, hedefleri ve başarılarının belirlenmesine yönelik kapsamlı bir anlayış sağlamaktadır. Bu şekilde, tez Türkiye'deki yaşam laboratuvarların başarı kriterlerinin tanımlanmasına katkıda bulunmaktadır. Kentsel yaşam laboratuvarlarının etkinliğini değerlendirmek için, faaliyetlerini ve etkilerini yönlendiren başarı kriterlerini tanımlamak ve anlamak son derece önemlidir. Bu amaçla, kentsel yaşam laboratuvarların yenilik ve sürdürülebilir kalkınma için dönüştürücü platformlar olarak nasıl kullanıldığını aydınlatmayı amaçlamaktadır. Derinlemesine mülakat yöntemi ile Türkiye'deki ULL'ler araştırılarak, literatürden elde edilen bilgileri ve bulgular incelenmiş, kentsel yaşam laboratuvarları ile ilişkilendirilen ana boyutları, zorlukları ve potansiyel faydaları belirlenmiştir. Disiplinlerarası bir yaklaşım aracılığıyla, kentsel yaşam laboratuvarları, 21. yüzyılın karmaşık kentsel sorunlarıyla başa çıkmak ve çeşitli paydaşlar arasında işbirliğini teşvik etmek için umut verici bir yol sunmaktadır. ULL'ler daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve dirençli şehirler yaratmaya katkıda bulunurlar. Türkiye'de Başakşehir Yaşam Laboratuvarı, Bodrum Yaşam Laboratuvarı ve İstanbul Planlama Ajansı'nı inceleyerek, bu kentsel yaşam laboratuvarlarının etkinlik ve projeler bazında katkı sağlayan kritik başarı kriterlerini belirmiştir. Bu başarı kriterleri arasında yenilik ve çözüm geliştirme, etki alanı, kullanıcı katılımı, ölçek, bilgi oluşturma ve işbirliği bulunmaktadır. Aslında, ULL aktif paydaş katılımını gerektirir. Türkiye'deki üç laboratuvar, yerel yönetimler, akademi, işletmeler ve vatandaşlar dahil olmak üzere çeşitli paydaşları dahil etmenin önemini vurgulamıştır. Bu kapsayıcı yaklaşım, geliştirilen çözüm ve girişimlerin ilgili, pratik ve hizmet verdikleri toplumların gerçek ihtiyaçlarını karşıladığından emin olmayı sağlamaktadır. Ayrıca, işbirliği, kentsel yaşam laboratuvarları için kritik bir başarı kriteri olarak ortaya çıkmaktadır. Başakşehir LL, Bodrum LL ve İstanbul Planlama Ajansı, çeşitli kentsel aktörlerle işbirlikleri ve ortaklıklar kurmayı başarıyla sağlamışlardır. Bu işbirlikleri, bilgi paylaşımını, kaynak paylaşımını ve ortak problem çözme çabalarını kolaylaştırmaktadır. Araştırmacılar, karar vericiler ve uygulayıcılar gibi farklı paydaşları bir araya getirerek, bu laboratuvarlar etkileri açısından çarpan etkisi yaratan bir işbirliği ekosistemi yaratmışlardır. Öte yandan, tüm toplum üyelerinin seslerinin ve bakış açılarının dikkate alındığından emin olmak, laboratuvarların girişimlerinde sosyal adaleti ve kapsayıcılığı teşvik etmektedir. Örneğin, Başakşehir LL, Bodrum LL ve İstanbul Planlama Ajansı, vatandaşlar ve sık sık temsil edilmeyen paydaşlarla etkileşime girerek kapsayıcılığa bağlılıklarını göstermişlerdir. Bu yaklaşım, toplum içinde sahiplenme duygusu ve güçlenme sağlayarak daha sürdürülebilir ve kapsayıcı kentsel gelişme sonuçlarına yol açmaktadır. Kentsel sorunların dinamik doğası, laboratuvarların yaklaşımlarında esnek ve duyarlı olmalarını gerektirir. Başakşehir LL, Bodrum LL ve İstanbul Planlama Ajansı, stratejilerini, metodolojilerini ve projelerini sürekli olarak gözden geçirerek, ortaya çıkan ihtiyaçları ve değişen koşulları ele almak için esneklik ve uyum sağlamışlardır. Bu adaptasyon yeteneği, yaşam laboratuvarların karmaşık kentsel sorunları ele alırken ilgili, yenilikçi ve etkili olmalarını sağlamaktadır. Öte yandan, projeleri ve girişimleri uygulamak için kaynakları güvence altına almak ve verimli bir şekilde tahsis etmek önem arz etmektedir. Başakşehir LL ve Bodrum LL, yerel yönetim işbirlikleri, sponsorluklar ve Avrupa Birliği proje finansmanı da dahil olmak üzere çeşitli finansman kaynaklarını başarıyla kullanmışlardır. Bu kaynak yönetimi yaklaşımı, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini ve sürekliliğini sağlar ve uzun vadeli olarak topluma etki edebilmelerini sağlamaktadır. Bu açıdan, incelenen lablar paydaş katılımı, işbirliği, kapsayıcılık, uyum sağlama ve kaynak yönetimi konularında başarılı laboratuvarlar örnekleri arasındadır. Bu başarı kriterlerini benimseyerek, ULL'ler Türkiye'de karmaşık kentsel sorunları etkili bir şekilde ele alabilir, yenilikleri teşvik edebilir ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunabilirler. Kentleşme ve sürdürülebilir kentsel çözümler ihtiyacı arttıkça, araştırmada tanımlanan başarı kriterleri, Türkiye ve ötesinde gelecekteki ULL'lerin kurulması ve işletilmesi için değerli bir rehberlik sağlamaktadır. Bu kriterleri benimseyerek, yaşam laboratuvarlar etkilerini artırabilir, güçlü toplumlar yaratabilir ve daha dirençli, kapsayıcı ve sürdürülebilir şehirlerin inşasına katkıda bulunabilir. Sonuç olarak, bu araştırma Türkiye bağlamında ULL'leri ve kentsel yönetişim zorluklarını ele alma potansiyellerini ilerletmeyi amaçlamaktadır. Belirlenen araştırma hedeflerini ele alarak ve kapsamlı bir analiz yaparak, yeni planlama perspektifini, aktör tanımını, ULL modelinin oluşturulmasını ve başarı kriterlerini değerli bilgiler sunmaktadır. İstanbul'un yönetişim sorunlarının özelliklerini ve peyzaj dönüşümünün karmaşıklıklarını araştırarak, yerel yönetimler ile ULL'ler arasındaki işbirliğini güçlendiren yeni bir model önermektedir. Ayrıca, araştırma, karmaşık yönetişim sistemini anlamak ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SKH) ulaşmak için kentsel peyzajın tanımlanması ve yönetilmesinin önemini vurgulamaktadır. ULL'lerin keşfi aracılığıyla, araştırma önemli başarı kriterlerini, zorlukları ve fırsatları belirlemeyi amaçlamakta ve hem bilimsel araştırmalar hem de pratik kentsel yönetişim uygulamaları için değerli bilgiler sunmaktadır. Tezde sunulan bulgular ve öneriler, hem bilimsel araştırmalar hem de pratik kentsel yönetişim için önemli sonuçlar doğurmakta ve kentsel zorluklarla başa çıkmak ve SKH'leri gerçekleştirmek için yenilikçi çözümler geliştirme fırsatları sunmaktadır.
Özet (Çeviri)
Urban technologies and smart city applications have ushered in a new era in urban planning, characterized by a transformation in the structure and functioning of cities due to the unprecedented flow and distribution of information. As cities continue to experience rapid urbanization and confront complex challenges, it is imperative to adopt innovative approaches that can effectively manage urban transformation while promoting inclusivity and sustainability. In this regard, urban living labs (ULLs) have emerged as dynamic and transformative platforms that offer promising solutions for addressing urban governance and landscape transformation challenges. The concept of ULLs represents a paradigm shift in urban planning and governance, emphasizing the importance of participatory processes, co-creation, and the integration of diverse stakeholders. These living labs provide a collaborative space where urban actors, including citizens, researchers, policymakers, businesses, and civil society organizations, can come together to collectively work on urban projects, test innovative ideas, and find sustainable solutions. By fostering collaboration and experimentation, ULLs have the potential to reshape the way cities are governed and transform the urban landscape. In the Turkish context, with its prominent urbanization and rapid development, the exploration of ULLs and their potential to address urban governance and landscape transformation challenges holds particular significance. Turkiye, with its diverse urban landscape and complex governance structures, offers a unique setting to study the dynamics and effectiveness of ULLs in driving sustainable urban development. As cities in Turkiye grapple with issues such as the pressure of mega projects, intense urbanization, and the need to mitigate and adapt to the climate crisis, the role of ULLs becomes even more crucial. These labs provide an opportunity to address the poor quality of urban systems, the loss of landscape value, and the fragmented management of landscapes by various units. The exploration of ULLs in the Turkish context can shed light on how these platforms can effectively engage local governments, researchers, communities, and other stakeholders in finding innovative and sustainable solutions to complex urban challenges. The unique characteristics of Turkiye's urban landscape and governance systems present an excellent opportunity for examining the dynamics of ULLs and their potential impact on urban governance. By studying the Turkish case, we can gain valuable insights into the functioning, successes, and limitations of ULLs in addressing urban governance and landscape transformation challenges. This research aims to contribute to the existing knowledge on urban governance and ULLs by conducting a comprehensive analysis of the Turkish case, with a specific focus on Istanbul. Istanbul, as a global economic and technological center, faces significant urban challenges, including the pressure of mega projects, intense urbanization, and the need to combat climate change and adapt to global crises. These challenges have resulted in the degradation of green systems, loss of landscape value, and the fragmentation of landscape management responsibilities among different units. The focus of this thesis is to explore and analyze key aspects of urban planning and governance in the context of a new era characterized by innovation, transformation, and the emergence of urban living labs (ULLs). The thesis is divided into four sections (new planning perspective, new actor definition, new ULL model creation, and success criteria creation), each addressing specific research objectives and analysis processes. In the first section, a comprehensive literature review was conducted to examine various topics such as innovation, transformation, urban governance, smart cities, and ULLs. This review sets the foundation for understanding the emergence of a new era in urban planning, characterized by experimental governance and the rise of ULLs as transformative platforms. It also highlighted the growing importance of the lab concept as a means to foster innovation and address complex urban challenges. The second section aims to identify new urban actors. In the this chapter, the research is aimed to determine the new actors in a new era in the process of transformation while interviewing two ULLs (Basaksehir Living Lab and Eskisehir Living Lab) in Turkiye. The two labs are compared, and project contents, participant numbers, and their roles are determined through interviews. Through interviews, decision-making, actualization, collaboration, and participation, processes were established. Moreover, analysis shows that the technological transformation process is currently in the digital environment rather than redound on the spatial environment in Turkiye. While ULLs provide opportunities to adapt to technology, they have not become widespread or have not been identified yet to show limitations in cooperation and application. As a result, a new actor definition is proposed while also addressing the shortcomings of the labs in Turkiye. The third section shifts the focus to Istanbul, where a reading and research process is undertaken to propose a new model that addresses the deficiencies in the planning system and addresses the complex landscape transformation challenges faced by the city. The analysis includes a legal and administrative examination of Istanbul's landscape transformation, revealing the complexities and confusion of authority within the city. Istanbul, being an economy and technology center facing intense urbanization and the pressures of mega projects, grapples with issues such as the degradation of green systems and the loss of landscape value. These challenges, along with the global crises of climate change, rapid urbanization, and population growth highlight the need to reconsider urban governance and the role of local government in managing landscape transformation. The research aims to create/recommend a new model that strengthens the collaboration between local governments and ULLs, focusing on Istanbul's specific governance problems. Understanding the intricate governance system requires defining the urban landscape through effective management patterns. The use of ULL indicators becomes crucial in obtaining immediate solutions to technological changes, urban crises, and other pressing problems. This section also emphasizes the importance of recognizing and approaching lab success with a fresh perspective in the Turkish context. The fourth and final section investigates the success criteria of ULLs in Turkiye, with a particular focus on Basaksehir Living Lab, Bodrum Living Lab, and Istanbul Planning Agency (IPA). Through interviews with key stakeholders associated with these labs, the research aims to uncover the factors contributing to their success. The findings highlight distinct characteristics and approaches among the labs, with Basaksehir LL evolving from providing environmental and educational programs to conducting research and user-oriented activities, collaborating with academic partners, and establishing an impact evaluation system. Bodrum LL, on the other hand, focuses on problem-solving initiatives, while IPA acts as an environment provider and engages in concept-driven projects. The conclusions drawn from this analysis emphasize the need for further examination of factors such as openness, user empowerment, and transferability when assessing the success of ULLs. It also acknowledges limitations, including varying participant sizes, preferences, and diverse collaboration dynamics, which should be taken into account in future research and practice. In summary, the research seeks to advance our understanding of ULLs and their potential in addressing urban governance challenges in the Turkish context. By addressing the identified research objectives and conducting comprehensive analysis, it provides valuable insights into the new planning perspective, actor definition, ULL model creation, and success criteria. By investigating the specificities of Istanbul's governance problems and the complexities of landscape transformation, we can propose a new model that strengthens the cooperation between local governments and ULLs. Moreover, the research emphasizes the importance of defining and managing the urban landscape in order to comprehend the intricate governance system and achieve the Sustainable Development Goals (SDGs). Through the exploration of ULLs, the research aims to identify key success criteria, challenges, and opportunities, providing valuable insights for both scholarly research and practical urban governance practices. The findings and recommendations put forward in the dissertation have implications for both scholarly research and practical urban governance, offering opportunities for further exploration and the development of innovative solutions to address urban challenges and achieve the SDGs.
Benzer Tezler
- Toplumsal algı aracı olarak, peyzaj tasarımında ekofütürist yaklaşım: Ekoloji, anlatı ve teknoloji
Ecofuturist approach in landscape design as a tool of social perception: Ecology, narrative and technology
MEHMET TAYLAN TOSUN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Peyzaj Mimarlığıİstanbul Teknik ÜniversitesiPeyzaj Mimarlığı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MELTEM ERDEM KAYA
- The Politics of Punishment, Urbanization, and Izmir Prison in the Late Ottoman Empire
Son Dönem Osmanlı İmparatorluğu'nda Ceza İnfaz Politikaları, Kentleşme ve İzmir Hapishanesi
UFUK ADAK
Doktora
İngilizce
2015
TarihUniversity of CincinnatiSosyal Bilimler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ELIZABETH B. FRIERSON
- Re-thinking historiography on Ottoman mosque architecture: Nineteenth century provincial sultan mosques
Osmanlı cami mimarisi üzerine tarih yazımının yeniden düşünülmesi: Ondokuzuncu yüzyıl Osmanlı taşrasındaki sultan camileri
CEREN KATİPOĞLU ÖZMEN
Doktora
İngilizce
2014
MimarlıkOrta Doğu Teknik ÜniversitesiMimarlık Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ADİLE JALE ERZEN
- Mimarlıkta programın çözünmesi: Ara mekanlar
Dissolution of the architectural program: Interspatiality
VEFİK YİĞİT YALGIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYŞE ŞENTÜRER
- Antalya'da 1980 sonrası yaşanan dönüşümün kavramsal izdüşümleri
The conceptual projections of the transformation experienced in Antalya after 1980
ZEYNEP ESENGİL
Doktora
Türkçe
2017
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HÜSEYİN LÜTFÜ KAHVECİOĞLU