Geri Dön

Anoreksiya nervoza ve Bulimiya nervoza tanılı ergenlerde, ayrılma bireyleşme özelliklerinin ve dayanıklılık üzerine etkisinin incelenmesi

Examination of separation-individuation characteristics and their effects on resilience in adolescents diagnosed with Anorexia nervosa and Bulimia nervosa

  1. Tez No: 857641
  2. Yazar: EZGİ ÇETİN GÖK
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ İREM DAMLA ÇİMEN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Psikiyatri, Psychiatry
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 106

Özet

Giriş ve Amaç: Çalışmamızda yeme bozukluğu olan ve olmayan ergenlerde ayrılma- bireyleşme özelliklerinin ve psikolojik dayanıklılığın yeme bozukluğu ile ilişkisini incelemek ayrıca yeme bozukluklarına yönelik koruyucu faktörleri ve risk faktörlerini tanımlamak amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmamıza Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniklerine yeme bozukluğu belirtileri ile başvuran, 12 – 18 yaş arası 49 ergen ve aynı yaşlar arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniklerine başvuran nörogelişimsel bozukluk tanılı veya herhangi bir psikopatolojisaptanmayan 126 ergen dahil edilmiştir. Olgu grubu ile K-SADS-PL-DSM-5 tanı görüşmesi yapılmıştır. Ergenlerden; sosyodemografik veri formunu, Adolesan Ayrılma Bireyleşme Testini, Yeme Bozukluğu Değerlendirme Ölçeğini, Çocuk ve Genç Psikolojik Sağlamlık Ölçeğini doldurmaları istenmiştir. Bulgular: Çalışmamıza katılan 175 ergenin %70,9'u kız (n=124), %29,1'i erkek (n=51) cinsiyette idi. Olgu grubunda kız cinsiyet oranı anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Olgu grubunun yaş ortalaması 15,2±1,5; kontrol grubunun ise 14,9±1,5 olup yaş ortalaması benzer saptanmıştır. Olgu grubundaki ergenlerde kontrol grubuna göre; boşanmış anne- 68 babaya ve parçalanmış aileye sahip olma ile anksiyete ve duygudurum bozuklukları eş tanısının olma oranı daha yüksek; okul başarısı ise daha düşük bulunmuştur. Ayrıca yeme bozukluğu tanısı bulunan ergenlerde akraba tarafından bakım verilme, anne ve babalarında yeme tutum sorunları olması, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü olması daha yüksek düzeyde saptanmıştır. Yeme bozukluğu tanısı bulunan ergenlerde; travmatik yaşantı, cinsel istismar, duygusal ihmal ve ilk 3 yaştaki olumsuz yaşam olayı öyküsü kontrol grubuna göre daha fazla bulunmuştur. Yeme bozukluğu tanısı bulunan ergenlerin ayrılma- bireyleşme alt ölçeklerinden; ihtiyacı inkar etme, ayrılma anksiyetesi, yutulma anksiyetesi, öğretmene yapışma ve reddedilme beklentisi puanları kontrol grubundaki ergenlere göre daha yüksek, psikolojik dayanıklılık puanları ise kontrol grubundaki ergenlere göre daha düşük saptanmıştır. Bununla birlikte yeme bozukluğu ile reddedilme beklentisi arasında pozitif yönde, dayanıklılık arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrılma-bireyleşme alt ölçeklerinden bakım arama ile dayanıklılık arasında pozitif yönde; reddedilme beklentisi ve yutulma anksiyetesi ile dayanıklılık arasında negatif yönde ilişki gözlenmiştir. Sonuç: Çalışmamızda ergenlerin olumsuz yaşam olaylarına maruz kalmasının, ayrılma- bireyleşme sürecinde problem yaşamalarının ve dayanıklılık düzeylerinin düşük olmasının yeme bozukluğu ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca ayrılma-bireyleşme sürecindeki aksaklıkların, dayanıklılık düzeyini de etkilediği saptanmıştır. Yeme bozukluklarının gelişimini önlemek için klinik görüşmelerde çocukluk döneminde meydana gelen olumsuz yaşam olaylarının fark edilmesi, ergenlerin ayrılma-bireyleşme sürecini sağlıklı atlatmaları açısından çalışılması ve dayanıklılığı arttırmaya yönelik girişimlerde bulunulmasının faydalı olabileceği düşünülmektedir. Dayanıklılığı düşük gençleri saptamak ve görüşmelerde bu konuları çalışmak ruhsal sorunlar özellikle de yeme bozuklukları açısından koruyucu olacaktır. Yeme bozukluğu ile başvuran olgularda ayrılma-bireyleşme sürecinin ve ergenlik dönemi özelliklerinin değerlendirilmesi de oldukça önemlidir. Literatürde 'öğretmene yapışma' ve yeme bozuklukları ilişkisi ile ilgili ve ayrılma- bireyleşme sürecinin dayanıklılık üzerine etkisiyle ilgili daha önce yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır ve çalışma sonuçlarımızın literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Özet (Çeviri)

Objective: Our study aimed to examine the relationship between separation-individuation characteristics, psychological resilience and eating disorders in adolescents with and without eating disorders and to identify the relevant protective factors and risk factors for eating disorders. Method: Our study included 49 adolescents between the ages of 12 and 18, who applied to the outpatient clinics of Kocaeli University Faculty of Medicine, Department of Child and Adolescent Psychiatry and Diseases with eating disorder symptoms and 126 adolescents with a diagnosis of neurodevelopmental disorder or no psychopathology between the ages of 12 and 18, who applied to the Kocaeli University Faculty of Medicine, Department of Child and Adolescent Psychiatry and Diseases and without any psychopathology were included. K-SADS-PL-DSM-5 diagnostic interview was conducted with the case group. Adolescents were asked to fill in the sociodemographic data form, Adolescent Separation Individuation Test, Eating Disorder Rating Scale, and Child and Adolescent Psychological Resilience Scale. Results: Of the 175 adolescents who participated in our study, 70.9% were girls (n=51) and 29.1% were boys (n=51). The proportion of girls was significantly higher in the case group. The mean age of the case group was 15.2±1.5 years and the mean age of the control group was 14.9±1.5 years and the mean age was found to be similar. When the adolescents in the case group were compared with the control group; having divorced parents and broken families, having a history of anxiety and mood disorders comorbidity were found to be higher and school achievement was found to be lower. In addition, caregiving by relatives, eating attitude problems in their mothers and fathers, and history of psychiatric illness in the family were found to be higher in adolescents diagnosed with eating disorders. History of traumatic experiences, sexual abuse, emotional neglect and negative life events in the first 3 years of life were found to be higher in adolescents diagnosed with eating disorders compared to the control group. Among the separation-individuation subscales of adolescents diagnosed with eating disorders; need denial, separation anxiety, engulfment anxiety, clinging to the teacher and expectation of rejection scores were higher than the adolescents in the control group, and psychological resilience scores were lower than the adolescents in the control group. In addition, it was determined that there was a 70 significant positive relationship between eating disorder and expectation of rejection from the separation-individuation subscales and a significant negative relationship between resilience. There was a positive correlation between care-seeking and resilience among the separation-individuation subscales, and a negative correlation between rejection expectancy and resilience. Conclusion: In our study, it was found that adolescents' exposure to negative life events, having problems in the separation-individuation process and having low levels of resilience were associated with eating disorders. It was also found that disruptions in the separation-individuation process affected the level of resilience. In order to prevent the development of eating disorders, recognizing the negative life events that occur in childhood in clinical evaluation, healthy parental separation-individuation process and making attempts to increase resilience will reduce the risk of developing eating disorders in adolescents. Identifying young people with low resilience and working on these issues in interviews will be protective in terms of mental problems, especially eating disorders. It is important to evaluate the separation-individuation process and the characteristics of adolescence and to increase resilience in cases presenting with eating disorders. Since our study was a cross-sectional study, follow-up studies with larger samples are needed to examine cause and effect relationships.

Benzer Tezler

  1. 12-18 yaş aralığındaki ergenlerde tıkınırcasına yeme bozukluğu ile ayrılma-bireyleşme süreci arasındaki ilişki

    The relationship between binge eating disorder and separation-individuation process in adolescents aged 12-18

    EZGİ ŞEN DEMİRDÖĞEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Psikiyatriİstanbul Üniversitesi

    Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TÜRKAY DEMİR

  2. Edirne il merkezindeki lise öğrencilerinde yeme bozuklukları yaygınlığı ve eştanıları

    Evaluation of the prevalence rates and comorbidity of eating disorders in high school students in centre Edirne city

    MÜCADELE ERZENGİN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    PsikiyatriTrakya Üniversitesi

    Psikiyatri Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. ERDAL VARDAR

  3. Lise öğrencilerinde bozulmuş yeme: Bir karma yöntem araştırması

    Disordered eating in high school students: A mixed method research

    UMUT KERMEN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Eğitim ve ÖğretimMarmara Üniversitesi

    Eğitim Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DURMUŞ ÜMMET

  4. Yeme bozukluğu (anoreksiya nervoza - bulimia nervoza -tıkanırcasına yeme bozukluğu) tanılı ergenlerin sosyal biliş ve nörobilişsel özelliklerinin birbirleriyle ve sağlıklı kontroller ile karşılaştırılması

    Comparison of the social cognitive and neurocognitive features of adolescents diagnosed with eating disorder (anorexia nervosa - bulimia nervosa - binge eating disorder) with each other and with healthy controls

    RECE ARAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    PsikiyatriBursa Uludağ Üniversitesi

    Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞAFAK ERAY ÇAMLI