Geri Dön

Avrupa Birliği'nde siyasi bütünleşme ve Türkiye

Polical integration of the European Union and Turkey

  1. Tez No: 86317
  2. Yazar: SELMA GÜVEN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. FÜSUN ARSAVA
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Political Science
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 194

Özet

ÖZET Jean Monnet'in fikirleri esas alınarak hazırlanan 'Schuman Bildirgesi ile Avrupa'da kalıcı barışın sağlanmasında ilk adım atılmış oldu. Bu fikrin bir ürünü olan AKÇT Avrupa'da ilk uluslarüstü şartlan olan antlaşmadır. Ekonomik kaygılarla varılan AKÇT antlaşması ile birlikte Siyasi Bütünleşmenin ilk aşaması olarak düşünülen bir Avrupa Savunma Topluluğu (Avrupa Ordusu) oluşturulmaya çalışılmış, ancak bu çaba Fransa' mn vetosu yüzünden gerçekleşememiştir. Bundan sonraki çabalar hep ekonomik bütünleşmeden siyasal bütünleşmeye ulaşma yolunda olmuştur. 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile Avrupa Birliğine giden yolda önemli bir aşama kaydedilmiş ve 1992 Maastricht Anlaşmasına kadar Topluluk ilişkilerine damgasını vuracak olan AET kurulmuştur. Avrupa Siyasi İşbirliğinin mekanizmaları ilk kez 1970 'de kabul edilen Lüksemburg raporu ile belirlenmiştir. İlk başlarda Topluluk fikrinden ayrı oluşturulmaya çalışılan Avrupa Siyasi İşbirliği fikri zamanla birbirlerine yaklaşmış, sonunda da birbirinden ayrı düşünülmez hale gelmiştir. 1975 yılında kurulan AGİK bunun ilk işareti olmuştur. Avrupa Siyasi İşbirliği ilk kez 1987 yılında Tek Avrupa Senedi ile bir antlaşma temeline oturtulmuştur. AT'nin kurucu antlaşmaları, Toplulukların kurulmasına ilişkin sözleşmeler olmakla birlikte, Toplulukların kurulmasından sonra da devam edecek hak ve yükümlülükler de içermektedir. Roma Antlaşmasını ortaya çıkartan siyasi iradenin devamlı ortaya konması sayesinde bugünkü siyasi yapısı ile Avrupa Birliği ortaya çıkmıştır. Schumanplanının en temel özelliği politik olmasıdır. Schuman, AKÇB'nu ekonomik dayanışma yaratarak, siyasi birliğe geçmek için aracı bir örgüt olarak görmekteydi. Avrupalı Devletler, ekonomik bütünleşme olmadan, siyasi bütünleşmenin olmayacağını anlamışlardır. Bir yandan oluşturulmaya çalışılan ve bir çeşit federasyonu andırması düşünülen Avrupa Siyasi Birliği çalışmaları sürdürülürken; bir yandan ise milliyetçilik akımları gelişiyor. Bazı önemli siyasi olaylarda - Bosna Hersek Dramında olduğu gibi- Birliğin etkisiz kalması ve ortak bir dış politika oluşturamaması birlik içinde bir uyum olmadığı şeklinde değerlendirildi. Kurucu Antlaşmalar Avrupa Siyasi Birliğini oluşturabilmek için çeşitli koşullar getirmişlerdir. Örneğin Tek Avrupa Senedinde, ortak dış politika oluşturabilek amacıyla, dışişleri bakanlarının yılda en az dört kez toplanması öngörülmüş, ayrıca bakanlar konseyinde kararlarda oyçokluğu ilkesi getirilerek veto sistemi kaldırılmıştır. Avrupa Birliği terimi ilk kez, Avrupa Birliğini kuran antlaşma olarak da anılan Maastricht Antlaşması ile birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Antlaşma metninde üye devletlerin anlaşması çok kolay olmadı. Örneğin, ekonomik ve parasal birlik konusunda İngitere ve Danimarka pek taraftar davranmadılar. Bu iki ülke için ayrı protokol hazırlandı. Maastricht Antlaşması Avrupa Siyasi BMiğinin kurulması amacıyla hazırlanmış çok önemli bir anlaşmadır. Ancak üye ülkelerin bu antlaşmayı kendi vatandaşlarına kabulettirmeleri hiç de kolay olmamıştır. Örneğin Danimarka'da yapılan referandumda halk antlaşmayı reddedmiştir. Anlaşmada Siyasi Birlik için önemli olan konular; ekonomik ve parasal birlik, avrupa vatandaşlığı, ortak güvenlik ve dışpolitika konulan detaylı olarak düzenlenmiş ve bu konuların hayata geçirilmesi ile ilgili olarak takvimler belirlenmiştir. Bu anlaşma ile ilk kez vatandaşların bireysel başvuru hakkı kazanmışlar ve bir Ombudsman oluşturulmuştur. Maastricht Antlaşmasına göre, Birliğin temel yönetim organları, Komisyon, Konsey, Avrupa Parlamentosu, Adalet Divanı ve Asliye Mahkemesidir. Yönetim organlarının dört tür karar alma prosedürü vardır. Danışma, Ortak Karar Alma, İşbirliği ve Uzlaşma Prosedürü. Maastricht Anlaşmasının ardından gelen en önemli gelişme 1996 yılında başlayan ve 1997 haziran ayında tamamlanan hükümetlerarası konferanstır. Bu Konferansta Avrupa Birliğini 2000' li yıllarda şekillendirecek olan Amsterdam Anlaşmasının çerçevesi oluşturulmuştur.Bu çerçeve nitelik ve nicelik olarak daha çok fazla büyüyen, birleşen ve derinleşen Avrupa Birliği' dir. Konunun Türkiye açısından önemi büyüktür. Türkiye Avrupa' mn bütünleşmesi konusuna hiç bir zaman duyarsız kalmamış, hemen yam başında oluşan bu oluşuma dahil olabilmek için elinden gelen çabayı göstermiştir. 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşmasıyla bu yakınlaşma ilk kez resmi bir belge ile hayata geçirilmiştir. Anlaşmanın uygulanması Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda gelişmemiştir. Avrupa devletlerinde yaşayan Türk vatandaşlarının çok şiddetli uyum sorunları yaşaması, Türkiye'nin Yunanistan ile yaşadığı sorunlara hergün bir yenisinin eklenmesi, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik düzenlemeleri gereken hızla yerine getirememesi, İnsan hakları sorunlannın büyük ölçüde çözümlenmemiş olması, Avrupa'da 1990'dan sonra, oluşan yeni devletlerin ortaya çıkması ve Almanya'nın daha sonraları açığa çıkacak örtülü vetosu Türkiye'nin AB'ne tam üyeliği yolundahep birer engel olarak karşısına çıkmıştır. Bu gerekçelerle Türkiye'nin 1989 yılında yaptığı tam üyelik başvurusu reddedilmiştir. 1989 yılında Türkiye'nin yaptığı tam üyelik başvurusunun ardından, 1996 yılı Gümrük Birliği'ne geçilmesi sürecine kadar Türkiye ile Birlik arasındaki gelişmeleri Türkiye açısından olumlu olarak nitelemek mümkün değildir. Türkiye, tam üyelik konusunda, Kardak Krizi ve Mali Yardım Engeli konusu nedeniyle önceleri Yunanistan' m engellemesi ile karşılaşmıştır. Ayrıca, buna öteden beri Birlik tarafından sürekli konu edilen insan haklan ihlalleri eklenmiş, daha da önemlisi Almanya' mn örtülü vetosu, tam üyelik konusunda Türkiye'nin karşısına aşılmaz engeller olarak çıkmıştır. Almanya' mn örtülü vetosu daha sonraları açık bir veto şekline dönüşmüş, hatta Yunanistan' m tavrında görülen yumuşama bile, Almanya' mn tutumundan dolayı Türkiye'nin lehine dönüştürülememiştir. Günümüze geldiğimizde, Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üye olması veya Avrupa ile herhangi bir siyasi entegrasyona gitmesi çok uzak bir ihtimal gibi görünmektedir. Güney Kıbrıs'ın bile tam üyeliği söz konusu iken, özellikle 1997 Temmuz aymda deklere edilen Birliğin Türkiye raporu Türkiye açısından hiç de iç açıcı değildir. Bu raporda öne sürülen Türk dış politikasını doğrudan ilgilendiren Yunanistan ile ilişkiler ve Kıbrıs sorunu ve Güney Doğu sorunu gibi konularının yakın bir sürede çözümlenemeyeceği ortadadır. Son raporda çok açık belirtilmese de Türkiye'nin Topluluğa tam üye olabilmesi gelecek 10 yıl içinde olanaklı görülmemektedir. 1987 Tek Avrupa Senedi ile başlayan Avrupa Siyasi İşbirliğin yazılı kuralları olan süreci, 1992 Maastrich Antlaşması ile sürdü. 1996 yılında başlayıp, 1977 yılının haziran ayında tamamlanan hükümetlerarası konferansın amacı 2000' li yıllardaBirliğin şeklini belirleyecek Amsterdam Antlaşmasının taslak metnini hazırlamaktı. Bugün 15 üyesi bulunan Birlik' in 2002 yılında 21 üyeye ulaşması beklenmektedir. 2007 yılında ise bu sayının, her şey beklendiği gibi giderse 26'ya ulaşması düşünülmektedir. Ancak ne yazık ki bu ülkelerden birinin Türkiye olması imkansız gibi görünmektedir. Birlik tararından Temmuz 1997' de yayınlanan“Gündem 2000”bildirisi ve“Gündem 2000 ve Türkiye”raporu yukarıdaki savı maalesef doğrulamaktadır. Birlik tarafından, ortaya atılan“Gündem 2000”bildirgesine göre ise, şu anda Türkiye'den ekonomik olarak geride olan bazı eski Doğu Bloku ülkeleri ile Kıbrıs'ın 2002 yılma kadar Birliğe tam üye olması düşünülmektedir. Hatta aralarında Bulgaristan' m da bulunduğu bir takım eski Varşova Paktı üyelerinin bile, 2007 yılma kadar Birliğe üye olacağı hesaplanmaktadır. Tüm bu gelişmelerin ışığında Avrupa Birliğine tam üye olmak konusunda iyimser olmak için Türkiye'nin hiç bir nedeni yoktur. Zaten Birliğin siyasi anlamda bütünleşmeye dönüşmesi sürecinin de çok kolay olmayacağı görülmektedir. Birlik üyeleri arasında hala, ortak dış politika, ekonomik ve parasal birlik ve vatandaşlık konularında derin fikir ayrılıkları mevcuttur. Ancak birliğin gümrük birliği, çevre, kültür,ulaşım, insanların, malların ve sermayenin serbest dolaşımı, v.b. konularında başarılı olduğu söylenebilir. Siyasi Birliğin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini şimdiden söylemek çok zor. Ancak görünen o ki Avrupa Devletleri bunu basarsa bile bu Birlik'te Türkiye'nin bu haliyle yer alması imkansız görünüyor. Maastricht Anlaşması sonrasında üye sayısını 15'e çıkartan Birlikle Türkiye'nin ilişkileri daha öncede söz edildiği gibi şu anda Gümrük Birliği seviyesinde kalmış durumdadır. Bundan daha öteye gitmesi veya tam üyelik gibi konuların Türkiye çok uzağındadır. Nitekim Birlik yetkilerinden gelen her açıklama ne yazık ki hep bu yönde olmaktadır.

Özet (Çeviri)

SUMMARY The Schuman declaration prepared basing Jean Monnet's ideas, had been the first step in providing the lasting peace. The ECSC which an outcome of this idea is the first super national agreement. With the ESCS formed due to economical concerns, an European Defense Community (European Army) has been tried to form which presumed to be the first step of the political integration. However this effort could not be realized due to the veto of France. The efforts exerted from that date has always been in integration from economical to politic. With the Rome Treaty signed on March 25, 1957 an important achievement has been accomplished on the way to reach the European Union and European Economical Community has been founded that would master community relations till Maastricht Agreement in 1992. The mechanisms of the European Political Corporation has been first determined with the Luxembourg Report approved in 1970. At the beginning, the European Political Corporation was tried to be established different to the Community which with time neared to each other then could not be thought separate in the end. The CESC founded in 1975 had been the first sign of it. For the first time The European Political Corporation has been put on a treaty base with One European Contract in 1987. The EC foundation agreements, being contracts not only for setting up communities, but also contained rights and commitments after the communities are founded. The term European Union has first became in use with the agreement Maastricht that has founded the European Union. The Maastricht Agreement is very important agreement prepared to establish European Political Union. However, it has not been so easy for the member countries to convince their citizens approve thisagreement. With this agreement citizens has first ever achieved the right for individual appealing and an Ombudsman has been settled. According to the Maastricht agreement the fundamental administrative organs are Commission, Council, European Parliament, Justice Court and the Court of First Instance. The adniirustrative organs have 4 types of decision taking procedures. Counseling, common verdict, collaboration and compromising The most important development after Maastricht Agreement is the inter governmental conference started inl996 and concluded in 1997. In these meetings the frame of the Amsterdam Agreement is formed that will shape the European Union in 2000' s. This frame is an excessively growing, uniting and deepening Europe in quantity and quality. The importance of the subject is of utmost importance for Turkey. Turkey has never been insensitive to the unification of Europe and had done her utmost to join to the formation being taking shape neighborhood. This nearing first brought to scene as an official statement with the Ankara Agreement signed in 1963. The practice of the agreement was not in the course of Turkish expectations. The severe adaptation problems that the Turkish citizens lived, The accumulation of Turkish Greek problems day by day, Turkey's not accomplishing social and economical regulations, not solving human right problems in a great extent, the arose of new countries in Europe after 1990 and the after revealed hidden veto of Germany has always stood as an obstacle on the way of Turkey for the full membership to the EU. Therefore Turkey's application for full membership in 1989 has been turned down. After the full membership application in 1989 until the customs union process in 1996, it is not possible to judge the relation between the community and Turkey positive at Turkey's point of view. Turkey at the beginning has encountered theobstruction of Greece. The human rights violation that long been made a matter of question by the union has been added to this, more important the hidden Veto of Germany has been an obstacle for Turkey for the full membership. When we come to today, It seems not possible for Turkey neither to be a full member to European Union nor to join Europe in any political integration; However not been mentioned in the last report straightforwardly it seems not possible for Turkey to be a full member to the community in the coming 10 years. According to the“Agenda 2000”declaration Southern Cyprus and some former Eastern Block countries are expected to be full members to the Union. In the aspect of these developments, Turkey has no reason to be optimistic to be a full member to the European Union. It also does not seem for the union to turn to a political integration very easily. There is still deep controversy between the members in common foreign policy, economical and money union and citizenship subjects. It is not possible to say whether a political integration will take place or not form today. Nevertheless, if European nations put this through, It seems not possible for Turkey to participate in the Union with this conjuncture. Turkey is still very far beyond from the subjects of such, advancing Customs Union or full membership. As a matter of fact every declaration professed from union authorities are all being at this direction. ^süS»*** «ti»*"

Benzer Tezler

  1. Dünyada ekonomik bütünleşme ve Türkiye açısından Karadeniz Ekonomik İşbirliği

    Başlık çevirisi yok

    CEMAL ERDEM HEPAKTAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1996

    EkonomiCelal Bayar Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. İBRAHİM EROL

  2. Avrupa Birliği'nde yasadışı göç sorunu ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine yansımaları: Kurumsal bir analiz

    The problem of illegal migration in the European Union and its reflections on Turkey-EU relations: An institutional analysis

    TURGUT KÜÇÜKTURGUT

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    SosyolojiAnkara Üniversitesi

    Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. Ö. AYKUT ÇELEBİ

  3. Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de Laisizmin değerlendirilmesi

    The evaluation of Laisizm in European Union and in Turkey

    HALUK DEMİRBULAK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    Siyasal Bilimlerİstanbul Üniversitesi

    Avrupa Birliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜLYA BAYKAL

  4. Avrupa Birliği'nde esnek bütünleşme modeli ve Türkiye açısından Avrupa Güvenlik ve Savunma politikası boyutundan incelenmesi

    Flexible integration in the European Union and its study on European Security and defence policy from Turkey's perspective

    ABDULBAKİ KAVUN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    Uluslararası İlişkilerGazi Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ.DR. ÇINAR ÖZEN

  5. Avrupa Birliği ve Türkiye'de Euroseptisizm: Siyasi partiler düzeyinde bir inceleme

    Euroscepticism in the European Union and Turkey: An examination at level of political parties

    İLHAN ARAS

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Uluslararası İlişkilerİstanbul Üniversitesi

    Avrupa Birliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERCÜMENT TEZCAN