Geri Dön

Kırsal soylulaşma sürecinde aktörler, eylemler ve sonuçlar: Çanakkale Yeşilyurt kırsalı örneği

Actors, actions, and outcomes in the process of rural gentrification: The case of Yeşilyurt rural area in Çanakkale

  1. Tez No: 883231
  2. Yazar: MUHAMMED EMİRHAN KARAMAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. GİZEM AKSÜMER KAYNARCA
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Kentsel Planlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 176

Özet

Kırsal alanlar, tarihsel süreç içerisinde kendisine çeşitli sorumluluklar yüklenen ve bu sorumluluklarını içerisinde barındırdığı imkân ve olanaklar çerçevesinde karşılamaya çalışan yerler olarak var olmuşlardır. Kırsal alanlara verilen bu görevin tanımı ise insanoğlunun kentleşme deneyimleri ile sürekli bir değişim/dönüşüm geçirmek durumunda kalmıştır. Kırsal alanların maruz kaldığı bu değişim durumu ise bu alanların var olmasına sebebiyet veren temel öğelerin aşınmasına sebep olarak yalnızca kırsal alanları etkilemeyen sosyal, ekonomik, çevresel ve politik bir dizi başka problemlerin doğmasına sebep olmuştur. Ortaya çıkan bu problemler ise kırsal yaşamı, kırdan kente kopuş sağlayarak kentsel yaşamı, doğal ve çevresel hayatı etkileyerek ekolojik yaşamı, ekonomik açıdan kırsal üretim süreçlerini, politik açıdan ise orta ve uzun vadeli olarak ise ülkelerin gıda güvenliği konusunda problemlerini içerebilmektedir. Bu kapsamda gerçekleştirilen çalışma ile kırsal alanların yaşadığı bu değişimi incelemek için“Kırsal Soylulaşma”kavramından yola çıkılarak kırsal alanların geçirdiği değişim/dönüşüm durumu farklı bir perspektif ile ele alınmış ve bu durumun sebebiyet verdiği değişimler“Sosyal Sürdürülebilirlik”ve“Mekânsal Bağlılık”perspektifi ile bütünleştirilerek kırsal soylulaşma süreçlerini deneyimleyen kırsal yerleşimlerin sosyal sürdürülebilirlik açısından yaşadığı değişimlerin orada yaşayan yerli halkın aidiyet duygularında bir aşınma/yok olmaya sebebiyet verip vermediği durumu üzerine bir sonuca varılmak istenmiştir. Bu kavramların bir araya getirilmesi ise nihayetinde kırsal kalkınma odaklı bir yaklaşımdan ortaya çıkmıştır. Çünkü kırsal kalkınmanın önemli ilkelerinden olarak yorumlanan“devamlılık”ve“sosyal sürdürülebilirlik”kavramları soylulaşma ile ele alındığında çelişen pek çok sonuç ortaya çıkmaktadır. Bu çelişkili durumlar ise soylulaşmanın mekân ve toplum ilişkisinin devamlılığının kırılması, kırsal alanların tüketim odaklı faaliyetler yapan“yerler”olması ve nihayetinde bu durumun topluluğun sürdürülebilirliğini sekteye uğratabiliyor olması ile ilişkili bir dizi durumu barındırmaktadır. Bu durum ise kırsal alanların bugünü ve yarını hakkında birtakım riskler barındırarak kırsal kalkınma konusunda endişeler yaratabilmektedir. Bu kapsamda araştırma; Çanakkale ili Kaz Dağları bölgesinde yer alan 1990'ların başında kendini gösteren soylulaşma hareketlerini deneyimleyen Yeşilyurt kırsalında gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında kırsal soylulaşma süreçlerinin yarattığı değişim ve dönüşümler sosyal sürdürülebilirlik ve mekânsal bağlılık kavramsal çerçeveleri kullanılarak birey-mekân-toplum perspektifinde ele alınmış ve nihai olarak süreç yerel halkın yaşadıkları yere olan aidiyetleri açısından değerlendirilmiştir. Nitel bir araştırma deseni ile yürütülen çalışma kırsal soylulaşma süreçlerinin ne tür ilişki ağları ile geliştiğini ortaya koyabilmek ve birey-mekân-toplum ilişki ağını iyi çözümleyebilmek adına Aktör-Ağ Teorisi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında Aktör-Ağ Teorisinin kullanılmasının en önemli gerekçesi ise toplumsal ilişki ağlarını tanımlarken canlı-cansız tüm varlıkların toplumsal ilişkiler ağını oluşturduğu fikrine dayanmaktadır. Bu kapsamda yöntem iki önemli amaca hizmet etmiştir. Birincisi, topluluk ilişkilerini ve bağlantılarını anlamayı sağlamış, ikincisi ise sosyal sürdürülebilirlik ve mekânsal bağlılık açısından birey-toplum ve mekân arasındaki ilişkiyi ortaya koymamızı kolaylaştırmıştır. Bu kapsamda yürütülen çalışma iki ayrı aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk olarak bir eylemin birden fazla faili olduğu ve bu eylemi gerçekleştiren“şeylerin”canlı-cansız olabileceğini iddia eden Aktör-Ağ Teorisi ile kırsal soylulaşmaya sebebiyet veren tüm toplumsal ilişki ağları ortaya çıkarılmaya çalışılmış daha sonra çalışmanın teorik çerçevesini oluşturan sosyal sürdürülebilirlik ve mekânsal bağlılığın süreç içerisinde yaşadığı değişim/dönüşümü anlayabilmek için sahada yirmi kişi ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiş, araştırmacı tarafından saha notları tutulmuş ve bu iki kaynak ile birey-toplum-mekan ilişkisi bir zaman perspektifinde ele alınarak süreç ile ilgili çeşitli haritalar oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda öncelikle, kırsal bir yerleşim de gerçekleşen soylulaşma sürecinin sınırları belirli nedenselliklerden uzak kompleks, çok yönlü, birden fazla almaşık barındıran, yoğun aktör ve fail listesi içeren bir toplumsal ilişkiler ağının neticesinde gerçekleştiği ve bu yoğun ilişki yumağının tek düze nedensellikler atfedilerek çözülemeyeceği ve bu ilişki yumağının sunduğu fırsat-risk-tehdit ve olanakların ilgili disiplinlerce ele alınabilmesi ve değerlendirilmesinin kırsal alanların geleceği hususunda büyük önem arz ettiği anlaşılmıştır. Bu yoğun toplumsal ilişkiler ağının uzun süreye yayılan ağır ve güçlü bir dönüştürme etkisinin bulunduğu, bu dönüşümün yerli halk ve yaşadıkları yerleşim üzerinde orta ve uzun vadede ciddi etkileri bulunduğu tespit edilmiştir. Bu etkiler bir bütün olarak ele alındığında kırsal soylulaşma süreçleri yaşanan bir yerleşim yerindeki toplumsal profilin değiştiği, yerli halkın bir kısmının topraklarını isteyerek dahi olsa satıp başka bir yere yerleşerek yaşam tarzını değiştirdiği, geride kalanların ise değişen dinamiklere uyum sağlayabilmek adına başta yaşam tarzları olmak üzere kendilerini, yaşadıkları yeri ve toplumsal ilişkilerini değiştirdiği anlaşılmıştır. Kırsal soylulaşma süreçleri neticesinde meydana gelen bu değişimler negatif bir sonuç olarak yorumlanabilmesine rağmen yerel halk bu süreci daha farklı yorumlayabilmektedir. Soylulaşma süreçleri ile görece bir ekonomik gelişme yaşanan Yeşilyurt kırsalında yaşayan yerli halk bu yaşanan değişimi kendilerinin köyde kalmasını sağlayan, köyün varlığının devam edebilmesine olanak sağlayan pozitif bir durum olarak görmekte ve bu yaşanan durumların kendilerinin içinde bulunduğu toplum ve mekanla olan ilişkilerinde bir aşınma ve-veya yok olmaya sebebiyet vermediğini ifade etmişlerdir. Bu açıdan süreç ele alındığında görece bir ekonomik yükselmenin yaşandığı Yeşilyurt kırsalında yaşayan yerli halkın bu ekonomik yapının içerisinde kendisine yer bulduğu için içerisinde bulunduğu toplum ve mekâna yönelik ilişki düzeyi ve aidiyet duygusunda görece bir yıpranma yaşamadığı aksi durumda süreç içerisinde gerçekleşen değişim ve dönüşüme yönelik farklı tepkilerin ortaya konulabileceği konusunda izlenimler edinilmiştir. Sonuç olarak bu çalışma soylulaşma süreçleri neticesinde Yeşilyurt kırsalında görece bir ekonomik artı değerin yaşandığını ancak bu artı değerin toplumsal açıdan büyük problemlere yol açabileceğini, yerel halkın yaşam tarzını değiştirerek köyü ve nihayetinde köyün onlara kattığı değerlerin dahi metalaştırıldığı piyasa odaklı bir yaşam biçimini teşvik ettiğini ve bu durumun da Yeşilyurt köyünü üretim odaklı bir yaşam tarzından tamamen tüketim odaklı bir yaşam tarzına geçirdiğini ve aynı zamanda güçlü bir köy idaresi yapısına rağmen bunların yaşandığını ortaya koymaktadır. Ortaya konulan bu çerçeve ile kentsel soylulaşma süreçleri ile kırsal soylulaşma süreçleri arasında bir dizi farklılıkların bulunduğu, kırsal soylulaşma süreçlerinin sosyal sürdürülebilirlik açısından bir dizi değişimlere yol açtığı ancak bu değişimlerin orada yaşayan yerel halkın toplumsal ilişkileri ve mekânsal bağlılığı açısından güçlü bir yıpranmaya sebebiyet vermediği, bu güçlü bağların hala var olmasına neden olan şeyin köyün değişen ekonomik yapısı ve yerli halkında bu ekonomik sisteme dahil olabilme fırsatına sahip olabilmesinin neden olabileceği anlaşılmıştır. Çalışmanın sonraki çalışmalar için dikkat çektiği hususlar ise değişen ekonomik yapıya dahil olabilme durumunun bireylerin kırsal yaşama olan bağlılıklarını ne düzeyde etkileyebildiğinin anlaşılabilmesi ve kırsal soylulaşma süreçlerinin kırsalın sürdürülebilirliği açısından ortaya koyduğu toplumsal katkı çıktıların incelenebilmesidir.

Özet (Çeviri)

Rural areas have existed as places that have been assigned various responsibilities in the historical process and have tried to fulfil these responsibilities within the framework of the opportunities and possibilities they harbour. The definition of this task assigned to rural areas has had to undergo a continuous change/transformation with the urbanisation experiences of mankind. This state of change to which rural areas have been subjected has caused the erosion of the basic elements that cause these areas to exist, leading to the emergence of a series of other social, economic, environmental and political problems that do not only affect rural areas. These emerging problems may include rural life, urban life by providing rural-urban break, ecological life by affecting natural and environmental life, rural production processes from an economic point of view, and food security problems of countries in the medium and long term from a political point of view. In order to examine this change experienced by rural areas with the study carried out in this context, the concept of 'Rural Gentrification' was taken as a starting point and the change/transformation situation that rural areas have undergone was handled from a different perspective and the changes caused by this situation were integrated with the perspective of 'Social Sustainability' and 'Spatial Connectedness' and it was aimed to reach a conclusion on whether the changes experienced by rural settlements experiencing rural gentrification processes in terms of social sustainability caused an erosion / extinction in the sense of belonging of the local people living there. The bringing together of these concepts ultimately emerged from a rural development-oriented approach. Because when the concepts of 'continuity' and 'social sustainability', which are interpreted as important principles of rural development, are considered with gentrification, many contradictory results emerge. These contradictory situations include a series of situations related to the fact that gentrification breaks the continuity of the relationship between space and society, rural areas become 'places' that carry out consumption-oriented activities, and ultimately this situation can disrupt the sustainability of the community. This situation can create concerns about rural development by harbouring some risks about the present and future of rural areas. In this context, the research was conducted in Yeşilyurt, a rural area in the Kaz Mountains region of Çanakkale province, which experienced the gentrification movements that emerged in the early 1990s. Within the scope of the study, the changes and transformations created by rural gentrification processes were examined from the perspective of individual-space-community by using the conceptual frameworks of social sustainability and spatial attachment, and finally the process was evaluated in terms of the belonging of local people to the place where they live. The study, which was carried out with a qualitative research design, was carried out using the Actor-Network Theory in order to reveal what kind of relationship networks rural gentrification processes develop with and to analyse the individual-space-society relationship network well. The most important reason for using the Actor-Network Theory within the scope of the study is based on the idea that all living and non-living beings form the network of social relations while defining social relationship networks. In this context, the method served two important purposes. Firstly, it enabled us to understand community relations and connections, and secondly, it facilitated us to reveal the relationship between individual-community and space in terms of social sustainability and spatial cohesion. In this context, the study was carried out in two separate stages. Firstly, with the Actor-Network Theory, which claims that an action has more than one perpetrator and that the 'things' that perform this action can be animate and inanimate, all social relationship networks that cause rural gentrification were tried to be revealed. Then, semi-structured interviews were conducted with twenty people in the field in order to understand the change / transformation of social sustainability and spatial attachment, which constitute the theoretical framework of the study, and field notes were kept by the researcher, and with these two sources, the individual-society-space relationship was handled in a time perspective and various maps were created about the process. As a result of the research, it has been understood that the process of gentrification in a rural settlement takes place as a result of a complex, multifaceted, multifaceted, multifaceted, multifaceted, dense network of social relations that includes a dense list of actors and agents, and that this dense tangle of relations cannot be solved by attributing uniform causalities, and that it is of great importance for the future of rural areas that the opportunities, risks, threats and possibilities offered by this tangle of relations can be addressed and evaluated by the relevant disciplines. It has been determined that this intensive network of social relations has a heavy and powerful transformation effect that spreads over a long period of time, and that this transformation has serious effects on the local people and the settlement they live in in the medium and long term. When these effects are considered as a whole, it is understood that the social profile of a settlement undergoing rural gentrification processes has changed, some of the local people have changed their lifestyle by selling their lands, even if willingly, and settling elsewhere, while the remaining ones have changed themselves, the place where they live and their social relations, especially their lifestyles, in order to adapt to the changing dynamics. Although these changes that occur as a result of rural gentrification processes can be interpreted as a negative result, local people may interpret this process differently. The local people living in rural Yeşilyurt, where there has been a relative economic development with the gentrification processes, see this change as a positive situation that enables them to stay in the village and enables the village to continue its existence, and they have stated that these situations do not cause an erosion or destruction in their relations with the society and space they are in. In this respect, when the process is considered from this point of view, it has been observed that the local people living in the Yeşilyurt countryside, where a relative economic rise is experienced, do not experience a relative erosion in the level of relationship and sense of belonging to the society and space in which they live, since they find a place for themselves in this economic structure, otherwise different reactions to the change and transformation taking place in the process could be revealed. As a result, this study reveals that as a result of gentrification processes, Yeşilyurt village has experienced a relative economic surplus value, but this surplus value can lead to major problems in terms of social aspects, changing the lifestyle of the local people and encouraging a market-oriented lifestyle in which the village and ultimately even the values that the village adds to them are commodified, and this situation has shifted Yeşilyurt village from a production-oriented lifestyle to a completely consumption-oriented lifestyle, and at the same time, this has been experienced despite a strong village administration structure. With this framework, it is understood that there are a number of differences between urban gentrification processes and rural gentrification processes, that rural gentrification processes lead to a series of changes in terms of social sustainability, but that these changes do not cause a strong erosion in terms of the social relations and spatial attachment of the local people living there, and that what causes these strong ties to still exist may be the changing economic structure of the village and the opportunity for the local people to be included in this economic system. The points that the study draws attention for future studies are to understand to what extent the ability to be included in the changing economic structure can affect individuals' attachment to rural life and to examine the social contribution outputs of rural gentrification processes in terms of the sustainability of the countryside.

Benzer Tezler

  1. Bağlam ve yerellik'in üretimi, tüketimi, yeniden üretimi: Yerin yer(el) ötesine dönüşümünde medya etkisinin İzmir-Alaçatı örneğinde incelenmesi

    Production, consumption and re-production of the context and locality: Examining the media effect on the transformation of place into beyond local in the case of İzmir-Alaçati

    MELİSA ALAGÖZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    MimarlıkDokuz Eylül Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. DENİZ GÜNER

  2. Kırsal miras alanlarında soylulaşma: Cumalıkızık köyü

    Generation in rural heritage areas: Cumalıkızık village

    İZEL MERAL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Mimarlıkİstanbul Kültür Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YASEMİN ERKAN YAZICI

  3. Kırsal kesimde (Kılavuzlu köyünde) Bektaşiliğin sosyal antropolojik incelenmesi

    Social anthropological examination of Bektaşi order in rural parts (in Kılavuzlu village)

    MURAT ŞAKİR CEYHAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    AntropolojiAnkara Üniversitesi

    Sosyal Antropoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BELKIS TEMREN

  4. Kırsal alana bilgi ve teknoloji aktarımında çiftçi örgütlerinin rolü: TARİŞ örneği

    The Role of farmer organizations for knowledge and technology transfer to rural areas: A case study

    DİLEK KARDİK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    ZiraatEge Üniversitesi

    Tarım Ekonomisi Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. TANER KUMUK

  5. Kırsal gelişmede kooperatif faaliyetten beklenen ekonomik sonuçlar ve Muğla orman köyleri örneği

    Başlık çevirisi yok

    SİBEL DOĞAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    EkonomiMuğla Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ASLAN EREN