Geri Dön

Müşterek bir 'Sorun' olarak iklim krizi: Dayanıklılığın artırılmasında müşterekleşmiş tasarım pratiklerinin rolü

The climate crisis as a common 'Problem': The role of commoning design practices in enhancing resilience

  1. Tez No: 887524
  2. Yazar: SALİME BENAN KAYA
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MURAT CEMAL YALÇINTAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Kentsel Tasarım Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 105

Özet

Doğanın sunduğu temel kaynaklara bağlı yaşam döngüsü içinde toplu halde hayatta kalabilmek için kurulan kentlerin, iklim değişikliğinin etkisiyle başlamış ve güçlenerek devam edecek gelecek krizlerine karşı nasıl hayatta kalacağı sorusu disiplinler arası bir tartışma konusudur. Kaynakların kontrolsüzce tüketimi ve doğal eşiklere olan fütursuzca müdahaleleriyle insan; dünya ekosistemindeki yerinin ötesine geçerek yıkıcı bir özne olarak var oluşunu sürdürmektedir. İklim krizinin etkilerini körükleyen kolektif eylemlerin kaynağı; aynı zamanda bu etkilerle en sert şekilde yüzleşecek mücadele alanları olan kentlerdir. Bu kısır döngüyü sonlandırmak için insanların bireyden öte toplum olarak var olabildikleri kentsel müşterekleri barındıran kentler, insanların birbirlerine temas ettikleri ve ortak dertlere ortak çözümler aradıkları müzakere zeminine, yeni sosyal/mekânsal ilişki ve sistemlere ihtiyaç duymaktadır. İnsanların sorun ve ihtiyaçlarına ilişkin karar alma süreçlerine dahil olmaları, mekana ve kolektif olarak yürütülen süreçlere aidiyetlik duygularını artırarak gündelik pratiklerin dönüşümünü de tetiklemektedir. Bu iş birliği halinin iklim değişikliği karşısında umut verici yanı ise müşterek yaşama biçimleri, mekânlar ve süreçler yaratarak; zorluklara ve risklere karşı dayanıklılığı artırma potansiyelidir. Bu bağlamda; kontrolsüz kolektif eylemlerden doğan ve sürekli oluş halinde olan iklim değişikliğinin öngörülemez etkilerine karşı mücadelede; zaman aşımına uğramayan, mekanın sınırlarını aşarak toplumsal ilişkileri yeniden üreten süreçlerin tasarlanması için kent yaşamını tarifleyen normatif tasarım-planlama anlayışı ve yöntemlerinin ötesine bakmak gerekmektedir. Dolayısıyla bu çalışmanın çıkış noktası; iklim krizi, tasarım ve müşterekleştirme pratiklerinin kesişimini keşfetmektir. İklim krizi mücadelesinde karşılaşılacak sorunlar ve çatışmalara birlikte çözüm bulabilmek amacıyla, ortak kararların alınacağı ve birliktelik ruhu ile uygulanabilecek çözümlerin üretildiği platformların ve bir araya gelme mekanlarının müşterek pratiklerle üretilmesinin, kentlerin sosyo-ekolojik bağlamda dayanıklılığını artırma gücü olduğu hipotezi ekseninde çalışma şekillenmiştir. Bu çalışmada; müşterekleşmiş tasarım pratiklerinin karmaşık kent sistemlerinde nasıl okunabileceğini, insanların kolektif ruhunun ön plana çıktığında ortaya çıkan potansiyelin kentsel mekanları ve yaşamı nasıl şekillendirebileceğini; iklim değişikliğinin olası etkilerine karşı nasıl çözümleri üretebileceğini ve kentsel tasarım disiplinini ne ölçüde kapsadığı anlayabilmek için müşterekleştirme pratiklerinin görüldüğü deneyimlerin incelenmesi iyi bir başlangıç olarak görülmektedir. Tasarım ve dayanıklılık perspektifinden“Müşterekleşmiş tasarım pratikleri dayanıklılığı artırmak suretiyle iklim krizinin insan yerleşimleri üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilir mi?”Müşterekleşmiş tasarım pratikleri iklim krizine çözüm arayan tasarım disiplinine nasıl katkıda bulunabilir?“ soruları tartışılmaktadır. Bu sorular Düzce Umut Evleri ve PLATZprojekt örneklerinde ele alınmış olup, müşterekleşmiş tasarım pratikleri kavramının çerçevesi çizilmiştir. ”Müşterekleşmiş tasarım pratiği“ kavramında ”tasarım" sadece mekana yapılan yapısal müdahaleleri değil, aynı zamanda tabanda geliştirilen alternatif bir toplumun temellerini atan kolektif süreçlerin ve müşterekleştirme eyleminin tasarımını da kapsamaktadır. İki örneğin, kentsel mekânı dönüştürme biçimleri, zorluklarla mücadele etme ve değişime uyum sağlama becerileri ile yeni mekânsal ve sosyal ilişkiler tasarlama süreçlerine yer verilmiştir. Düzce Umut Evleri ve PLATZprojekt örneklerinin müşterekleşmiş tasarım pratikleri olarak ele alınmasının nedeni; mekanın tasarım süreci ve yönetimi konularında karar alma yetkisinin topluluğun kendisinde olması, katılımcı tasarım yöntemlerinin ve inşa süreçlerinin kolektif çabayla üretilmesi ve mekanın bütün bileşenleri ile yeni bir toplumsal pratiğin parçası haline gelmesidir. Müşterekleştirme pratiklerinin beklenmedik krizler karşısında kurduğu yeni sosyal ve mekânsal ilişki sistemleri ile ortaklaşa mekan üretme ve ortak zemin yaratma dinamikleri Düzce Umut Evleri ve PLATZprojekt örneklerinde tartışılmaktadır. Bu bileşenlere ek olarak, literatür taraması ve mülakatlar aracılığıyla topluluk üyelerinin görüşlerine de yer verilmiştir. İklim krizi sorunu, tek başına müşterekleştirme pratikleriyle çözülemeyecek kadar bütüncül bir yaklaşım gerektirmektedir. Ancak müşterekleştirme pratikleri aracılığıyla; toplulukların kaygılarını gelecekteki krizlere karşı mücadeleye dahil etmenin mümkün olup olmadığını sormak, birlikte hareket etme ve ortak zemini güçlendirme arayışı olarak değerlendirilebilir. Düzce Umut Evleri ve PLATZprojekt örnekleri, aşağıdan yukarıya ihtiyaç ve taleplerle örülen kolektif ağların ortak bir mekân ve mekânın ötesinde yeni bir toplumsallık yaratabileceğini tasarım disiplinine hatırlatan bir katkı olarak değerlendirilebilir. Bu noktada müşterekleşmiş tasarım pratikleri, yere özgü ihtiyaçların belirlenmesi ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamak için siyasi baskıyı yönlendirebileceği, dayanışma ve demokrasiyi teşvik edebileceği, deneyim aktarımı yoluyla öğrenme fırsatını sağlayacağı, yenilikçi ve yaratıcı yöntemlere sahip olabileceği için iklim krizleriyle mücadelede önemli bir potansiyele sahiptir. Anahtar Kelimeler İklim Krizi; Müşterekleştirme Pratikleri; Kentsel Tasarım; Kentsel Dayanıklılık; Düzce Umut Evleri, Platzprojekt, Müşterekleşmiş Tasarım Pratikleri

Özet (Çeviri)

How cities, which rely on natural resources for their collective survival, will withstand and adapt to future crises intensified by climate change is a subject of interdisciplinary debate. The presence of humanity as a destructive element in the world ecosystem continues with unbridled consumption of natural resources and interventions that disrupt the ecological balance. The source of collective actions that exacerbate the impacts of the climate crisis are cities, which are the areas of struggle that will face these impacts most harshly. In order to end this vicious circle, cities that harbor urban commons, where people can exist as a society rather than as individuals, need new social/spatial relations and systems where people interact with each other and seek common solutions to common problems. People's involvement in decision-making processes regarding their problems and needs also triggers the transformation of daily practices by increasing their sense of belonging to the space and the processes carried out collectively. The promising aspect of this state of cooperation in the face of climate change is its potential to increase resilience against challenges and risks by creating common ways of living, spaces, and processes. In this context, in the fight against the unpredictable impacts of climate change, it is necessary to think beyond the normative design and planning understanding and methods that define urban life to design processes that transcend the boundaries of space and reproduce social relations. Therefore, this research's starting point is to explore the intersection of the climate crisis, urban design, and commoning practices. In order to find solutions together to the problems and conflicts that will be encountered in the struggle against the climate crisis, the study is shaped around the hypothesis that the production of platforms and gathering spaces where everyday decisions will be taken and solutions that can be implemented with a spirit of unity are produced through commoning practices has the power to transform cities into socio-ecologically resilient living spaces. In this study it is seen as a good start to explore the experiences of commoning practices in today's human settlements in order to understand how commoning design practices can be experienced in complex urban systems, how the potential that emerges when the collective spirit of people comes to the fore can shape urban spaces and life, how it can produce solutions against the possible impacts of climate change and to what extent it covers the discipline of urban design. From the perspective of design and resilience, the questions“Can commoning design practices mitigate the negative impacts of the climate crisis on human settlements by increasing resilience?”and“How can commoning practices contribute to the design discipline seeking solutions to the climate crisis?”are discussed. These questions are addressed in the case of Düzce Umut Evleri (Düzce Hope Homes) and PLATZprojekt therefore the concept of commoning design practices is framed. In the concept of“commoning design practices”,“design”encompasses not only structural interventions in space, but also the design of collective processes and the act of commoning that lay the foundations for an alternative society created at the grassroots level. The ways in which these cases transform urban space, their ability to cope with challenges and adapt to change, and their processes of designing new spatial and social relations are included. The reason for considering Düzce Umut Evleri and PLATZprojekt as communing design practices is that the community itself has the authority to make decisions on the design process and management of the space, participatory design methods and construction processes are produced with collective effort, and the space becomes part of a new social practice with all its components. The new social and spatial relationship systems established by commoning practices in the face of unexpected crises and the dynamics of producing common space and creating common ground are discussed in the examples of Düzce Umut Evleri and PLATZprojekt. In addition to these components, citizen opinions are included through literature review and interviews. The climate crisis requires a holistic approach that cannot be solved only through commoning design practices. However, asking whether it is possible to include the concerns of communities in the struggle against future crises through common practices and approaches can be considered a quest to act together and empower common ground. The DHH and PLATZprojekt cases can be considered as a contribution that reminds planning and design disciplines that collective networks woven with bottom-up needs and demands can create a common space and a new sociality beyond the space. At this point, commoning design practices have significant potential in tackling climate crises as they can channel political pressure to identify site-specific needs and ensure efficient use of resources, promote solidarity and democracy, encourage learning through experience exchange, and have innovative and creative methods. Keywords- —Climate Crisis; Commoning Practices; Commoning Design Practices; Düzce Hope Homes; PLATZprojekt; Urban Design; Urban Resilience

Benzer Tezler

  1. Küresel politika için bir sınama: İklim değişikliği

    A challenge for global policy: Climate change

    MJELLMA MORINA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Uluslararası İlişkilerTrakya Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ EMRE KALAY

  2. Türkiye'de su hakkı

    The right to water in Turkey

    YILDIZ AKEL ÜNAL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERDOĞAN BÜLBÜL

  3. İstanbul metropolünde alternatif yaşam sistemi tasarımı ve iç mek n tasarım model önerisi

    Alternative living system design and interior design model proposal in İstanbul metropol

    CANSIN YILMAZ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    İç Mimari ve DekorasyonMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    İç Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ESİN SARIMAN ÖZEN

  4. Dünden bugüne rebab ve yeniden ele alınması

    Başlık çevirisi yok

    M. REFİK KAYA

    Sanatta Yeterlik

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Müzikİstanbul Teknik Üniversitesi

    Türk Sanat Müziği Ana Sanat Dalı

    DOÇ. M. CAHİT ATASOY

  5. Terörizm ve terörizmin önlenmesine yönelik uluslararası gelişmeler

    Terrorism andefforts to combat with international terrorism

    HAMZA İLBEĞİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    HukukKocaeli Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. MAHMUT GÖÇER