Molla Sadrâ'da kötülük problemi
The problem of evil in Mullah Sadra
- Tez No: 892174
- Danışmanlar: DOÇ. DR. FEVZİ YİĞİT
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Din, Felsefe, Religion, Philosophy
- Anahtar Kelimeler: İslam Felsefesi, Molla Sadrâ, Kötülük, Teodise, Yokluk, Islamic Philosophy, Mulla Sadrâ, Evil, Theodicy, Non-existence
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 109
Özet
Bu çalışmanın konusu İslâm felsefe tarihin son büyük sistemci filozoflarından birisi olan Molla Sadrâ'nın kötülük problemi hakkındaki görüşleridir. Kötülük problemi felsefe ve din felsefesinin önemli konularından birisidir. Günümüzde de önemini koruyan bu problem,“mutlak iyi olan Tanrı'nın niçin salt iyi bir evren yaratmadığı”düşüncesine dayanır. Başka bir deyişle“eğer Tanrı her şeye kadir, her şeyi bilen ve tamamen iyi ise, neden dünyada kötülük ve acı vardır?”Tanrı ile kötülük arasındaki çelişkiyi Tanrı aleyhine tercih eden ateist düşünceye göre Tanrı gerçekten varsa, dünyada bu kadar çok kötülük ve acının bulunması mantıksızdır. Teist düşünce bu durumu Tanrı'nın dilediğini yapabilen bir varlık olmasına ve insanın Tanrı'nın işlerini tam kavrayamayacağına bağlamaktadır. İslâm filozoflarına göre inanç ve itikat seviyesinde kalındığı müddetçe problemin çözümü mümkün değildir. Onlar kötülük problemini aklı esas alarak çözerler. Molla Sadrâ kötülüğü birçok yönden çözmeye çalışır. Bunların en başta geleni iyiliğin varlık, kötülüğün yokluk veya yokluksal bir şey olduğudur. Mevcutlar tam ve mutlak olarak varlıktan oluşmazlar. Yani bir şeyin kötülüğü onun yokluksal yönüne işaret eder. Tanrı varlığı tam ve mükemmel olduğu için salt iyidir. Oysa mevcut şeyler, Tanrı'dan sudûr ederler. Sudûr ise açılım, uzaklaşma, zuhur ve noksanlaşma demektir. Öyleyse onlar zâtları gereği tam ve mükemmel olamazlar. Kısaca kötülük tam ve mükemmel olamamak demektir. Bunun Molla Sadrâ felsefesindeki bir diğer ifade biçimi varlığın asıl, mahiyetin ise bağıl olduğudur. Ona göre ancak mahiyet sahibi mevcutlarda kötülük ortaya çıkar. Çünkü mahiyet bir anlamda varlığın izafi ve görece tezahürü demektir. Molla Sadrâ'nın net olarak ayrımına vardığı şeylerden bir diğeri varlığın teşkîki özelliğidir. Varlık teşkîki bir yapıya sahiptir ve bu durum mevcutların dereceli ve mertebeli bir yapıda olmasını ifade eder. Buna göre mevcutlar içerisinde varlık derecesi düşük olanlar daha eksik varlıklardır. Molla Sadrâ'nın çözüm yollarından bir diğeri kuvve fiil teorisine dayanır. Bu teoriye göre sadece kuvve halinde olan maddi evren kötülük içerir. Bilfiil olan şeyler iyidir. Diğer bir çözüm yolu kötülüğün geçici olduğu yönündedir. Şöyle ki bütün mevcutlar sudûr sürecinin bitiminde tekâmül sürecine yönelirler. Bunun anlamı bütün her şeyin Tanrı'ya yani iyiliğe yükselmeye çalıştığıdır. Yine evren bütün bileşen ve unsurlarıyla olabilecek evrenlerin en mükemmelidir. Bu perspektif, kötülüğün evrendeki düzenin ve yaşamın sürdürülebilirliğinin bir parçası olarak anlamlandırılmasını sağlar. Diğer bir yönden Molla Sadrâ'ya göre kötülük iyilik karşısında azınlıktadır. Eğer Tanrı az kötülüğün ortaya çıkmaması için, çok iyilik barındıran âlemin varlığına engel olsaydı asıl kötülük bu olurdu. Meşhur örnekte verildiği gibi hastalıklar çok olsa da bir insanda bir iki hastalıktan fazlası olmaz ve insanlar genellikle ömürlerinin uzun bir kısmını sağlıklı olarak geçirirler. Son olarak Molla Sadrâ'ya göre ahlaki kötülükler tamamen insan ürünü olup bunların ontolojik düzlemde doğrudan karşılıkları yoktur.
Özet (Çeviri)
In a philosophical sense, the problem of evil is based on the idea of '' why an absolutely good god did not create a purely good universe.'' In other words,“If God is omnipotent, omniscient, and entirely good, why is there evil and suffering in the world?”According to atheistic thought, which prefers the contradiction between God and evil against God, it is illogical for there to be so much evil and suffering in the world if God truly exists. Theistic thought attributes this situation to God being a being who can do as He wills and to the inability of humans to fully comprehend God's actions. According to Islamic philosophers, as long as the problem remains at the level of faith and creed, its solution is impossible. They solve the problem of evil based on the mind. Mulla Sadrâ attempts to solve evil from many perspectives. The foremost among these is that good is existence and evil is non-existence or something privative. Existents are not composed entirely and absolutely of existence. That is, the evil of a thing indicates its privative aspect. Because God's existence is complete and perfect, He is purely good. However, existing things emanate from God. Emanation means unfolding, distancing, manifestation, and deficiency. Therefore, they cannot be complete and perfect due to their nature. In short, evil means not being complete and perfect. Another expression of this in Mulla Sadrâ's philosophy is that existence is primary, while essence is relative. According to him, evil only emerges in beings with essence. Because essence, in a sense, means the relative and comparative manifestation of existence. Another clear distinction made by Mulla Sadrâ is the gradational nature of existence. Existence has a gradational structure, which means that existents have a hierarchical and graded structure. Accordingly, those with a lower degree of existence are more deficient beings. Another of Mulla Sadrâ's solutions is based on the theory of potentiality and actuality. According to this theory, the material universe, which is only in potentiality, contains evil. Actual things are good. Another solution is that evil is temporary. That is, all existents tend toward a process of perfection at the end of the emanation process. This means that everything tries to ascend to God, that is, to goodness. Moreover, the universe, with all its components and elements, is the most perfect of the possible universes. This perspective allows the understanding of evil as part of the order and sustainability of life in the universe. On the other hand, according to Mulla Sadrâ, evil is in the minority compared to goodness. If God had prevented the existence of a world with much goodness to avoid a little evil from emerging, that would have been the real evil. As given in the famous example, although there are many diseases, a person does not have more than one or two illnesses, and people generally spend a large part of their lives in good health. Finally, according to Mulla Sadrâ, moral evils are entirely human products and do not have direct ontological counterparts.
Benzer Tezler
- Molla Sadrâ felsefesinde kötülük problemi
The problem of evil in the philosophy of Molla Sadrâ
SERHAT AKTAŞ
Doktora
Türkçe
2023
Felsefeİnönü ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HAMDİ ONAY
- Molla Sadrâ'da zaman anlayışı ve tarih bilinci
Understanding of time and consciousness of history inMulla Sadra
MAHMUT MEÇİN
- Molla Sadrâ'da nefs felsefesi
Molla Sadra's soul of philosopy
DİLEK ÇETİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Dinİnönü ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HAMDİ ONAY
- Molla Sadrâ'da beşerî nefislerin meâdı
Human souls' resurrection in the thought of Mulla Sadrâ
İBRAHİM BAGHIROV
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
DinSüleyman Demirel ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HALUK SONGUR
- Mullā Sadrā on man's journey seeking perfection: A critical analysis of İqāẓ al-Nāimīn (Awakening the sleepers)
Molla Sadrâ'da insan'ın istikmâl serüveni: İkâzü'n Nâimîn örneği ve analizi
SHERİFE SLOCUM
Yüksek Lisans
İngilizce
2021
Dinİbn Haldun ÜniversitesiMedeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BURHAN KÖROĞLU
PROF. DR. ALPARSLAN AÇIKGENÇ