Geri Dön

Sağlık iletişimi perspektifinden Türkiye'deki 65 yaş ve üstü bireyleri anlamak: Sağlık ve yaşlanmaya ilişkin algı, tutum ve davranışlar üzerine bir araştırma

Understanding people aged 65 and over in Türkiye from a health communication perspective: A Study on perceptions, attitudes, and behaviors regarding health and aging

  1. Tez No: 894286
  2. Yazar: YAŞAR ŞEKERCİ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. GAYE ASLI SANCAR DEMREN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Halk Sağlığı, Halkla İlişkiler, İletişim Bilimleri, Public Health, Public Relations, Communication Sciences
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Galatasaray Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 393

Özet

21. yüzyılda küresel yaşlanma, demografik sonuçları bakımında sosyal bir fenomen haline gelmiştir. Dünyada yaşam süresinin uzaması, doğum oranlarının azalması, yaşlı nüfusun artmasını sağlamıştır. Gelecekte de küresel yaşlanmanın hızla devam etmesi beklenmektedir. Dünya genelinde 65 yaş ve üzeri nüfusun 2050 yılında 1,6 milyara ulaşması tahmin edilmektedir. Bu hızlı yaşlanma, 2050 yılında dünya genelinde her 6 kişiden birinin 65 yaş ve üzeri olacağı anlamına gelmektedir. Bu sebeple, geleceğin temel konularından birisi de küresel nüfusun yaşlanması olacaktır. Aynı şekilde Türkiye nüfusu da hızla yaşlanmakta, nüfus projeksiyonlarına göre ortanca yaş beklenenden daha hızlı artmaktadır. Öyle ki 2030 yılında Türkiye'de yaşlı nüfusun toplam nüfus içerisindeki oranı 2030 yılında %12,9 2040'ta %16,3 2060 yılında %22,6 ve 2080 yılında 25,6 olması öngörülmektedir. Dünyadaki bu hızlı demografik dönüşüm, bireysel ve toplumsal düzeyde çevresel, sosyal, sağlık ve ekonomik alanlarda sonuçlar yaratmakta ve yeni beklentiler oluşturmaktadır. Öncelikle vurgulamak gerekir ki küresel nüfusun yaşlanması ya da yaşlılık tek başına bir sorun değildir. Yaşlanma, kişinin doğumundan ölümüne kadar devam eden doğal bir süreçtir. Dünya nüfusunun yaşlanmasına rağmen, birçok ülkenin bu demografik değişime hazırlanmaması, hükümetlerin politika ve uygulamaları yeterince planlamaması, bu konuya gerekli önceliğin verilmemesi hem şimdi hem de gelecekte dünyanın ve Türkiye'nin karşılaşacağı en ciddi sorunlardan biridir. Buna karşın yaşlıların yaşam kalitelerinin ve refahlarının korunduğu, sosyal, sağlık ve dijital eşitsizliklerinin ortadan kaldırıldığı, toplumsal katılımın sağlandığı, yeterli sağlık hizmeti ve bakımın sunulduğu, yaşlı ihmal ve istismarının olmadığı, aktif, bağımsız ve sağlıklı bir yaşlanma süreci ve yaşlılık dönemi, aksine bir sorun değil, ülkeler için ciddi bir fırsat ve potansiyeldir. Yaşlı bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılması, iyi oluş hallerinin iyileştirilmesi için yaşadıkları çevresel, sosyal, sağlık ve dijital eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yaşlı yetişkinler, başta sosyo-ekonomik ve sosyo-demografik yetersizlikler olmak üzere sağlık hizmetlerine erişimde, sağlık enformasyonu ve teknolojilerini kullanmada sorunlar yaşamakta, yaşlı ayrımcılığına, sosyal dışlanmaya, yaşlı ihmali ve istismarına, toplumdaki olumsuz yaşlılık stereotiplerine maruz kalmaktadır. Bu konuda aktif, sağlıklı, bağımsız ve yerinde yaşlanma için ise yaşlanmayı sorun haline getirmeden, yaşlı bireylerin algı, tutum, beklenti ve taleplerini içeren çalışmalara dayalı sosyal ve sağlık politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, insanın doğumundan ölümüne biyopsikososyal bir süreç olan yaşlanma ve yaşlılık dönemi her birey için özgün ve biriciktir. Yaşlanma, kronololijk, fizyolojik, psikolojik, sosyal yönleriyle çok boyutlu ve katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu sebeple yaşlılara yönelik başarılı bir sosyal ve sağlık politikasının hayata geçirilebilmesi için salt kronolojik yaş temelli genellemeler yerine yaşlı yetişkinlerin kendi sağlık ve yaşlanmalarını nasıl hissettiği, yorumladığı ya da değerlendirdiğinin ortaya konulması, yaşlı bireyleri anlayan bir yaklaşım gerekmektedir. Bu doğrultuda ise ülkelerin kendi yaşlı bireylerinin yaşlanma ve sağlıklarına ilişkin öz algılamalarını incelemesi, derinlemesine bir anlayış geliştirilmesi için önem arz etmektedir. Yaşlanma ve sağlığa ilişkin öz algılar, yaşlı bireylerin mevcut ve gelecekteki fiziksel, psikolojik sağlıkları, sağlık davranışları, sağlık çıktıları, iyi oluş ve yaşam kalitelerini üzerinde belirleyicidir. Bir başka ifadeyle yaşlanma ve sağlık algılarının analizi, yaşlıların sağlık durumları, sonuçları, gelecek hastalıkları, yaşam kaliteleri iyi oluş halleri hakkında kritik bir göstergedir. Ancak bu konuda hem dünyada hem de Türkiye'de çalışma eksikliği vardır. Bu sebeple, Türkiye'de yaşlı bireylerin sağlık ve yaşlanmalarına ilişkin zihinsel, psikolojik ve davranışsal süreçleri, bu süreci etkileyen faktörleri, ilişki yollarını inceleyen çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın temel amacı, yaşlı bireylerin kendi sağlık ve yaşlanma algılarını ve bu algıları etkileyen veya onlarla ilişkili sosyo-demografik faktörler, eleştirel sağlık okuryazarlığı, algılanan fayda gibi diğer unsurları ortaya koymak, tutum ve davranışlarını incelemek; böylece, onların aktif, sağlıklı ve bağımsız yaşlanmalarını sağlayacak sağlık ve yaşlanma politikaları için bir kaynak oluşturmak ve yaşlı bireylerin içsel dünyalarından beslenen derinlemesine bir anlayış geliştirmektir. Bu amaç doğrultusunda çalışma, Türkiye'deki 65 yaş ve üstü bireylerin yaşlanma ve sağlıklarına ilişkin algılama, tutum ve davranışların incelenmesi amacıyla aynı örneklem dahilinde 2 nicel araştırmadan oluşmaktadır. Araştırmaların evrenini İstanbul'da yaşayan 65 yaş ve üstü bireyleri kapsamaktadır. Çalışmada İstanbul'da yaşayan 450 katılımcı ile görülmüştür. Araştırmada ölçekler üzerinden örneklem yeterliliği Kaiser Meier Olkin istatistiği (KMO) ile değerlendirilmiştir. Bu çalışmada KMO istatistikleri dört ölçek için de 0.7'nin üzerinde olduğu ve dört ölçeğin ortalama KMO ölçüsü 0,805 olması sebebiyle çalışmadaki verilerin örneklem hacmi yeterli bulunmuştur. Ayrıca, çalışmada örneklemin İstanbul'da ilçe bazında homojen dağılabilmesi için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralama Endeksinden (SEGE) faydalanılmıştır. Çalışmada veri toplama tekniği olarak açık ve kapalı uçlu soruların yer aldığı yüz yüze anket tekniği kullanılmıştır. Birinci araştırmada, Türkiye'deki yaşlı yetişkinlerin sosyo-demografik durumları, yaşlanma ve sağlıklarına ilişkin öz algıları, bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik algılanan fayda ve eleştirel sağlık okuryazarlık düzeyleri arasındaki ilişkileri ve bu değişkenlerin birbirleri üzerindeki etki yolları incelenmiştir. Çalışmada veri analiz yöntemleri olarak tanımlayıcı veri analizleri, güvenilirlik analizleri, ortalama karşılaştırma testleri, çapraz tablo ilişki testleri, veri görselleştirme teknikleri, korelasyon analizleri, doğrulayıcı faktör analizi (DFA) ve yol analizi uygulanmıştır. Çalışma sonucunda yaşlı yetişkinlerin kendilerine ilişkin yaşlanma ve sağlık algıları, sağlık okuryazarlık düzeyleri orta düzeyde, bilgi ve iletişim teknolojilerine ilişkin tutum ve fayda algılarını gösteren algılanan fayda düzeyi ise düşük düzeyde tespit edilmiştir. Çalışmanın en temel bulgusu, yaşlı yetişkinlerin yaşlanma ve sağlık algıları üzerinde belirleyici etki ve ilişki yolları arasındaki bağın ortaya çıkartılmasıdır. Çalışmadaki yol analizinin regresyon sonuçlarına göre yaşlı yetişkinlerin bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik algılanan fayda düzeylerinin eleştirel sağlık okuryazarlığını, eleştirel sağlık okuryazarlığının ise yaşlıların sağlık algısını pozitif ve istatistiksel açıdan anlamlı bir şekilde etkilediği tespit edilmiştir. Yine, yaşlı yetişkinlerin yaşlılık ve sağlıklarına ilişkin öz algılamaları ise birbirleriyle pozitif ve aynı yönlü bir ilişki içerisindedir. Yaşlı bireylerin sağlık veya yaşlanma algılarından birindeki olumlu artış, diğer algısını da aynı oranda arttırmaktadır. Tersi bir durumda ise sağlık ya da yaşlanma algılarından birindeki azalış, diğer algının da olumsuzlaşmasına neden olmaktadır. Birinci araştırmada öne çıkan diğer bir bulgu da yaşlı yetişkinlerin sosyo-demografik özelliklerinin modeldeki tüm boyutlar üzerinde, yaşlanma, sağlık algıları, algılanan fayda ve sağlık okuryazarlık düzeylerinde ciddi bir belirleyici olmasıdır. Çalışmada, yaşlı bireylerin gelir düzeyleri ve eğitim durumları arttıkça, olumlu yaşlanma algılarının arttığı tespit edilmiştir. Gelir seviyesi ve eğitim durumu yüksek yaşlı yetişkinler, kendilerini daha az yaşlı hissetmekte, kendilerini yaşlılıkla özdeşleştirmemekte, yaşlılığın olumlu yönleri yerine daha fazla olumsuz sonuçları olacağına inanmaktadır. Buna karşın, yaşlanmanın olumlu ve olumsuz sonuçlarını yönetebileceklerine olan inanç ve kontrol duyguları ise daha yüksektir. Öte yandan, eşi vefat eden veya çocuğunun ailesiyle birlikte yaşayan yaşlı bireyler, diğer katılımcılara kıyasla yaşlanmanın hayatlarını olumsuz etkileyeceğine daha az inanmakta ve mevcut olumsuz sonuçları yönetebilme konusunda düşük bir kontrol duygusuna sahip olmaktadır. Yaşlıların gelir düzeyleri ve eğitim durumları arttıkça, olumlu sağlık algıları, bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik olumlu tutum ve fayda algıları ile eleştirel sağlık okuryazarlığı düzeyleri de artmaktadır. Cinsiyet açısından ise, yaşlı kadınların erkeklere göre kendi sağlıklarını daha olumsuz algıladıkları tespit edilmiştir. Çalışmanın tüm bulguları, Türkiye'deki yaşlıların yaşlanma, sağlık algılarının, bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik fayda algıları ile eleştirel sağlık okuryazarlık düzeylerinin iyileştirilmesi gerektiğini, bu iyileştirmenin ise temelde yaşlıların yaşadıkları sosyo-ekonomik ve sosyo-demografik eşitsizlerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağını göstermektedir. Çalışmadaki bulguların, temelde sosyo-demografik eşitsizliklerin sağlık okuryazarlığı, teknolojiye yönelik tutum gibi farklı alan ve mecralarda yeni eşitsizlik görünümlerine yol açtığı, yaşlıların kendi yaşlanma ve sağlıklarına dair algılarını, yorum ve değerlendirme biçimlerini etkilediği gözlemlenmiştir. İkinci araştırmada ise yaşlı bireylerin bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) kullanımları, sağlık enformasyon arama davranışları, bu kullanım ve davranışların yaşlıların sosyo-demografik özellikleriyle olan bağlantıları, algılanan fayda düzeyinin kullanım pratikleri üzerindeki etkisi ve sağlık okuryazarlık düzeylerinin yaşlıların sağlık enformasyon arama davranışlarını ne ölçüde etkilediği analiz edilmiştir. Çalışmada veri analiz yöntemleri olarak tanımlayıcı veri analizleri, güvenilirlik analizleri, çapraz tablo ilişki testleri uygulanmıştır. Shapiro-Wilk testi ile verilerin normal dağılıma uygunluk durumları kontrol edilmiştir. Kategorik verileri arası ilişkilerin anlamlılığı sınanırken, hücrelerin beklenen değerine göre Fisher (beklenen değer 5'in altında ise) veya Ki-Kare bağımsızlık testi tercih edilmiştir. Ayrıca bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki etkisini incelemek amacıyla lojistik regresyon analizi uygulanmıştır. Çalışma bulgularına göre yaşlıların %81,78'i televizyon, %17,57'si akıllı televizyon, %10,67'si radyo, %6,67'si masaüstü bilgisayar, %6,44'ü dizüstü bilgisayar, %3,11'i tablet, %33,78'i tuşlu cep telefonu, %65,56'sı akıllı cep telefonu ve %1,79'u akıllı saat kullanmakta olup, diğer cihazların kullanım oranı %1,56'dır. Yine son 3 ay içerisinde internet kullanan 65 yaş ve üstü bireylerin oranı %60,66 olarak tespit edilmiştir. Katılımcıların cinsiyet, medeni durum ve yaşam biçimleri ile televizyon, akıllı televizyon, radyo, masaüstü bilgisayar, tablet, akıllı saat kullanımları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Ancak yaşlıların gelir düzeyleri ve eğitim durumları, bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımlarının büyük bir çoğunluğunda temel bir belirleyici olmuş, yaşlıların eğitim ve gelir düzeyi arttıkça BİT kullanım oranlarının da arttığı saptanmıştır. İkinci araştırma sağlık enformasyon arama davranışları açısından ise yaşlı bireylerin sağlık durumları, rahatsızlıkları ya da hastalıkları ile ilgili en yaygın olarak aile hekimini (%62,67) ilk enformasyon kaynağı olarak tercih ettiği, bunu sırasıyla sağlık uzmanları (%55,33), yakın çevre (%43,78) ve çevrimiçi arama motorları (%27,33) takip ettiği saptanmıştır. Çalışmada, eğitim durumu ve gelir düzeyi yüksek olan yaşlıların; çevrimiçi arama motorlarını kullanma, sosyal medyadan, sağlık uzmanlarından, aile hekimlerinden ve sağlık portallerinden bilgi alma eğilimi artmakta, gelir seviyesi düştükçe sağlık enformasyonu amacıyla çevrimiçi arama motorlarını kullanma oranı azalmaktadır. Yaşam biçimi açısından ise çalışmada yalnız yaşayan yaşlıların bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığıyla sağlık enformasyonu alma oranı daha yüksek bulunmuş, çocuğunun eşiyle birlikte yaşayan yaşlıların ise internetten çok daha az bilgi aldığı gözlemlenmiştir. İkinci araştırmanın lojistik regresyon analizi bulguları da BİT'lerin faydalarına ilişkin tutum ve algının geliştirilmesinin BİT kullanım oranını ve yeni teknolojilerin kabulünü artırdığını ve eleştirel sağlık okuryazarlığı düzeyinin artırılmasının daha fazla sağlık enformasyonuna erişme, kullanma ve anlama olasılığını sağladığı ortaya konmuştur. Çalışmanın tüm sonuçları göstermektedir ki Türkiye'deki yaşlı bireylerin sorunlarındaki temel belirleyicilerin sosyo-demografik olduğu, aktif, sağlıklı ve başarılı yaşlanmayı hedefleyen politikalar için yaşlıların yaşlanma ve sağlık algılarını olumsuz etkileyen birincil sosyal belirleyicilerin ve sosyal belirleyicilerle ilişkili eleştirel sağlık okuryazarlığı, algılanan fayda düzeyleri gibi ikincil faktörlerin iyileştirilmesi gerekmektedir. Yine, yaşlıların olumlu yaşlanma ve sağlık algıları ise gelecekteki yaşam kaliteleri, iyi oluş halleri, sağlık kararları, davranışları ve çıktılarını öngörmeye imkan tanıyarak Türkiye'nin yaşlılık ve sağlık politikalarına rehberlik etme potansiyeli taşımaktadır.

Özet (Çeviri)

In the 21st century, global aging has become a social phenomenon regarding its demographic consequences. Increasing life expectancy and decreasing birth rates have led to an increase in the older adult population. Global aging is expected to continue rapidly in the future. The global population aged 65 and over is projected to reach 1.6 billion in 2050. This rapid aging means that by 2050, one in every six people worldwide will be 65 or older. Therefore, one of the main issues of the future will be the aging of the global population. Similarly, Turkey's population is also aging rapidly, and according to population projections, the median age is increasing faster than expected. The ratio of the older adult population to the total population in Turkey is projected to be 12.9% in 2030, 16.3% in 2040, 22.6% in 2060, and 25.6% in 2080. This rapid demographic transformation in the world creates environmental, social, health, and economic consequences at the individual and societal levels and new expectations. First of all, it should be emphasized that aging the global population or old age is not a problem in itself. Aging is a natural process that continues from birth to death. Despite the aging of the world population, the fact that many countries are not prepared for this demographic change, that governments do not adequately plan policies and practices, and that this issue is not given the necessary priority is one of the most severe problems that the world and Turkey will face both now and in the future. On the contrary, an active, independent, and healthy aging process and old age period in which the quality of life and well-being of the older adults are protected, social, health, and digital inequalities are eliminated, social participation is ensured, adequate health care and care is provided, neglect and abuse of the older adults are not a problem but a profound opportunity and potential for countries. In order to improve the quality of life and well-being of older adults, the environmental, social, health, and digital inequalities they experience must be eliminated. Older adults experience problems in accessing health services, using health information and technologies, especially socio-economic and socio-demographic inadequacies, and are exposed to age discrimination, social exclusion, neglect and abuse of older adults, and negative stereotypes of old age in society. For active, healthy, independent, and appropriate aging, it is necessary to develop social and health policies based on studies that include the perceptions, attitudes, expectations, and demands of elderly individuals without making aging a problem. On the other hand, aging and old age, which is a biopsychosocial process from birth to death, is unique and unique for each individual. Aging has a multidimensional and layered structure with chronological, physiological, psychological, and social aspects. For this reason, to realize a thriving social and health policy for older adults, an approach that understands them is required by revealing how older adults feel, interpret, or evaluate their health and aging instead of generalizations based solely on chronological age. In this direction, countries must examine their older adults' self-perceptions of aging and health to develop an in-depth understanding. Self-perceptions of aging and health determine older adults' current and future physical and psychological health, health behaviors, health outcomes, well-being, and quality of life. In other words, the analysis of aging and health perceptions is a critical indicator of the health status, outcomes, future diseases, quality of life, and well-being of older adults. However, more studies on this subject need to be conducted in Turkey and around the world. For this reason, studies need to examine the mental, psychological, and behavioral processes related to the health and aging of older people in Turkey, the factors affecting this process, and the ways of relationships. In this context, the primary purpose of this study is to reveal older individuals' perceptions of their health and aging and other factors that affect or are related to these perceptions, such as socio-demographic factors, critical health literacy, perceived benefits, and to examine their attitudes and behaviors; thus, to create a resource for health and aging policies that will enable them to age actively, healthily and independently and to develop an in-depth understanding of older individuals' inner worlds. In line with this purpose, the study consists of 2 quantitative studies within the same sample to examine the perceptions, attitudes, and behaviors of individuals aged 65 and over in Turkey regarding aging and health. The population of the studies includes individuals aged 65 and over living in Istanbul. The study was conducted with 450 participants living in Istanbul. The study evaluated sampling adequacy over the scales using Kaiser Meier Olkin statistics (KMO). In this study, since the KMO statistics were above 0.7 for all four scales and the average KMO measure of the four scales was 0.805, the sampling volume of the data in the study was found sufficient. In addition, the study utilized the Socio-Economic Development Ranking Index (SEGE) of the Ministry of Industry and Technology Districts to distribute the sample homogeneously on a district basis in Istanbul. The study used a face-to-face questionnaire with open-ended and closed-ended questions as a data collection technique. The first study examined the relationships between the socio-demographic status of older adults in Turkey, their self-perceptions about aging and health, perceived benefits of ICTs, and critical health literacy levels, and how these variables affect each other. Descriptive data analysis, reliability analysis, mean comparison tests, cross-tabulation relationship tests, data visualization techniques, correlation analysis, confirmatory factor analysis (CFA), and path analysis were applied as data analysis methods. As a result of the study, older adults' self-perceptions of aging and health, health literacy levels were found to be at a medium level, and the perceived usefulness level, which shows their attitudes towards and perceptions of the benefits of information and communication technologies, was found to be at a low level. The most fundamental finding of the study is to reveal the link between the determinant effects and relationship pathways on older adults' perceptions of aging and health. According to the regression results of the path analysis in the study, it was determined that the perceived benefit levels of older adults towards information and communication technologies positively and statistically significantly affect critical health literacy, and critical health literacy positively and statistically significantly affects the health perception of older adults. Again, older adults' self-perceptions of aging and health have a positive and same-directional relationship. A positive increase in one of the health or aging perceptions of older adults increases the other perception at the same rate. Conversely, a decrease in one of the perceptions of health or aging causes the other perception to become negative. Another finding of the first study is that the socio-demographic characteristics of older adults are a significant determinant of all dimensions in the model, including aging, health perceptions, perceived benefits, and health literacy levels. The study found that as the income level and education level of older adults increased, their positive perceptions of aging increased. Older adults with higher income and educational attainment feel less old, do not identify with old age, and believe that old age will have more negative consequences rather than positive aspects. On the other hand, they believe they can manage the positive and negative consequences of aging and have a higher sense of control. On the other hand, elderly individuals whose spouses have passed away or who live with their children's families are less likely to believe that aging will negatively affect their lives and have a lower sense of control in managing the current negative consequences compared to other participants. As the income level and education level of older adults increases, their positive health perceptions, positive attitudes towards information and communication technologies, perceptions of benefits, and critical health literacy levels also increase. In terms of gender, it was found that older women perceived their health more negatively than men. All the findings of the study show that the perceptions of aging, health, perceptions of the benefits of information and communication technologies, and critical health literacy levels of older adults in Turkey need to be improved, and this improvement will be possible by eliminating the socio-economic and socio-demographic inequalities experienced by the older adults. The study's findings show that socio-demographic inequalities lead to new forms of inequality in different fields and channels, such as health literacy and attitudes towards technology, and affect older adults' perceptions, interpretations, and evaluations of their aging and health. In the second study, the use of information and communication technologies (ICT) by elderly individuals, their health information-seeking behaviors, the connections of these uses and behaviors with the socio-demographic characteristics of the older adults, the impact of perceived usefulness on usage practices, and the extent to which health literacy levels affect the health information seeking behaviors of the older adults were analyzed. The study applied descriptive data analysis, reliability analysis, and cross-tabulation relationship tests as data analysis methods. With the Shapiro-Wilk test, the suitability of the data for normal distribution was checked. When testing the significance of the relationships between categorical data, the Fisher (if the expected value is below 5) or Chi-Square independence test was preferred according to the expected value of the cells. In addition, logistic regression analysis was applied to examine the effect of independent variables on the dependent variable. According to the findings of the study, 81.78% of the older adults use television, 17.57% use smart television, 10.67% use radio, 6.67% use desktop computers, 6.44% use laptops, 3.11% use tablets, 33.78% use push-button cell phones, 65.56% use intelligent cell phones, 1.79% use smartwatches, and 1.56% use other devices. Again, the % of individuals aged 65 and over who used the Internet in the last three months was found to be 60.66%. No statistically significant relationship was found between the gender, marital status, and lifestyle of the participants and their use of television, smart television, radio, desktop computer, tablet, and smartwatch. However, the income level and education level of the older adults were significant determinants of their ICT use, and it was found that as the education and income level of the older adults increased, the rate of ICT use also increased. In terms of health information-seeking behaviors in the second study, it was found that elderly individuals most commonly preferred the family physician (62.67%) as the first source of information about their health status, ailments, or diseases, followed by health professionals (55.33%), close environment (43.78%) and online search engines (27.33%). In the study, the tendency to use online search engines to get information from social media, health experts, family physicians, and health portals increases in older adults with higher education and income levels. In contrast, the rate of using online search engines for health information decreases as income decreases. In terms of lifestyle, the study found that older people living alone were more likely to obtain health information through ICTs. In contrast, older adults living with their children's spouses were less likely to obtain information from the Internet. The logistic regression analysis findings of the second study also revealed that improving attitudes and perceptions about the benefits of ICTs increases the rate of ICT use and acceptance of new technologies, and increasing the level of critical health literacy increases the likelihood of accessing, using, and understanding more health information. All the study results show that the main determinants of the problems of older adults in Turkey are socio-demographic. For policies that aim for active, healthy, and successful aging, the primary social determinants that negatively affect the perceptions of aging and health of older adults and secondary factors such as critical health literacy and perceived benefit levels associated with social determinants need to be improved. The positive perceptions of aging and the health of older adults can guide Turkey's aging and health policies by enabling the prediction of their future quality of life, well-being, health decisions, behaviors, and outcomes.

Benzer Tezler

  1. E-spor tüketicilerinin tüketim motivasyonlarının belirlenmesi

    Determination of consumption motivation of E-sports consumers

    ARİF YÜCE

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    SporAnkara Üniversitesi

    Spor Bilimleri Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. VELİTTİN BALCI

  2. İnşaat sektörü çalışanlarının perspektifinden yapım projelerinde sosyal sürdürülebilirlik

    Social sustainability in construction projects from the perspectives of employees in the construction sector

    SİBEL ERK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EMRAH ACAR

  3. Sağlık iletişimi bağlamında multimedya teknolojisinin cerrahi bilimlerde kullanımı: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi örneği

    Use of multimedia technologies in the context of health communication in surgical sciences: The case of Ege University Faculty of Medicine

    YİĞİT AÇIK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Radyo-TelevizyonEge Üniversitesi

    Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BURCU BALCI

  4. Hasta-hekim iletişiminin, hastaların sağlık okuryazarlığı düzeyi ile ilişkisi

    The relationship of patient-physician communication and the health literacy of patients

    DURU MERGEN EFE

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Aile HekimliğiDokuz Eylül Üniversitesi

    Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NİLGÜN ÖZÇAKAR

  5. Belediyelerin engelli hizmetlerinin engelli birey ve aile perspektifinden değerlendirilmesi: Kadıköy, Ümraniye, Sultanbeyli örneği

    Evaluation of disabled services provided by municipalities in the perspective of disabled people and families: the case of Kadiköy, Ümraniye, Sultanbeyli

    ÖZLEM VEZNEDAROĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Sosyal HizmetlerÜsküdar Üniversitesi

    Sosyal Hizmet Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. İSMAİL BARIŞ