Geri Dön

On the framing strategies of the transnational anti-gender movement: lifting the lid off the 'new' language of mobilization

Ulusötesi toplumsal cinsiyet karşıtı hareketin çerçeveleme stratejileri üzerine: Mobilizasyonun 'yeni' dili

  1. Tez No: 896346
  2. Yazar: DİLARA AĞALDAY
  3. Danışmanlar: PROF. ÖZLEM ALTAN OLCAY
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: Koç Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 197

Özet

Son yıllarda dünya, toplumsal cinsiyet ideolojisine ve toplumsal cinsiyet teorisine karşı örgütlenen, toplumsal cinsiyet karşıtı (anti-gender) hareket olarak adlandırılan mobilizasyonların yaygınlaşmasına tanık oldu. Toplumsal cinsiyet karşıtı aktörler, kadın hakları, üreme hakları, cinsiyet eşitliği, LGBTQ+ yönelimleri, kimlikleri ve hakları, cinsel eğitim programları ve toplumsal cinsiyet çalışmaları dahil olmak üzere çeşitli konulara karşı kampanya yürütmektedir. 2000'li yılların ortalarından itibaren, ulusal düzeydeki toplumsal cinsiyet karşıtı mobilizasyonlar, kitleleri harekete geçiren ulusötesi bir harekete dönüştü. İlgili literatürün de önerdiği gibi, hareketin mobilizasyon gücünün arkasında ulusötesi karakterinin ve söylemsel stratejilerinin önemini kabul eden bu çalışma, toplumsal cinsiyet karşıtı ajanda etrafında örgütlenmiş iki ulusötesi organizasyonun, Human Life International ve International Organization for the Family'nin söylemlerine ve çerçeveleme (framing) stratejilerine odaklanmaktadır. Bu çalışma, ulusötesi toplumsal cinsiyet karşıtı STK'ların söylemlerini şu sorular aracılığıyla inceler: Toplumsal cinsiyet karşıtı aktörler, daha geniş kitlelere hitap edebilmek için gündemlerini söylemsel olarak nasıl çerçevelerler? Aktörler, argümanlarını meşrulaştırmak için kullandıkları çerçeveleme stratejileriyle“biz”ve“öteki”sınırlarını nasıl çizerler? Bu söylemsel çerçeveler, kitleleri harekete geçirici güçleriyle toplumsal cinsiyet karşıtı fikirlerin yayılması hakkında bize ne söyler? İki örgütün yayınlanmış belgelerini çerçeve (frame) analizi ile inceleyen bu çalışma, toplumsal cinsiyet karşıtı aktörlerin argümanlarını meşrulaştırmak için bilim, demokrasi, özgürlük, insan hakları ve sömürgecilik karşıtı söylemsel çerçeveleri kullanarak seküler bir dil benimsediklerini savunan ilgili literatürü doğrulamaktadır. Ancak bu çalışma, toplumsal cinsiyet karşıtı hareketin ana konuları olan kürtaj, doğum kontrolü, LGBTQ+ ve aile ve evlilik konularında aktörler tarafından kullanılan en baskın söylemsel çerçevelerin hala ahlak, doğal ve dini düzen çerçeveleri olduğunu bulmuştur. Bu çerçeveler, aktörlerin kendilerini tanımlamaları ve 'ötekilerini' karakterize etmeleri üzerinde etkilere sahiptir. Bu çalışma, aktörlerin kendi kimliklerini tanımlarken ve ötekilerini karakterize ederken genellikle ahlak ve dini düzen çerçevelerini kullandıklarını bulmuştur. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet karşıtı argümanlar, aktif bir şekilde düşmanlar yaratırken, fikirlerden ziyade inanç ve değerler üzerine tartışmaları gündeme getirme eğilimindedir. Bu durum kutuplaşmayı artırmaktadır. Ahlak ve dini düzen çerçevelerinin baskınlığı, hareketin mobilizasyon gücünün bir kısmını açıklamaktadır. Çünkü aktörler, bu çerçeveler aracılığıyla, ortak ahlaki ve dini hassasiyetler etrafında inşa edilen bir 'biz' etrafında bu hassasiyetlere saldırmaya çalışan ortak bir düşmana karşı savunucularını birleştirebilmektedir.

Özet (Çeviri)

In recent years, the globe has witnessed the proliferation of social mobilizations referred as anti-gender movement that organize against gender ideology, gender theory, or genderism. The anti-gender actors mobilize against several issues including women's rights, reproductive rights, gender equality, LGBTQ+ orientations, identities, and rights, sexual education programs, and gender studies in general. From mid-2000s onwards, national anti-gender mobilizations gradually transformed into a transnational movement mobilizing masses across the world. Acknowledging the importance of transnational character and discursive strategies of the anti-gender movement behind the mobilizational strength of the movement as the relevant literature suggests, this study focuses on the discourses and framing strategies of two transnational anti-gender NGOs, namely Human Life International and International Organization for the Family both of which are among the biggest transnationally organized NGOs around the anti-gender agenda. This study examines the discourse of transnational anti-gender NGOs through the questions of: How do transnational actors with anti-gender goals, discursively frame their agendas so that they can appeal to wider publics? How do anti-gender actors draw“us”versus“them”boundaries via the frames they apply to justify their positions? What do these discursive frames tell us about the proliferation of anti-gender ideas with their mobilizational power? Via application of frame analysis to published documents of the two organizations, this study confirms the relevant literature that anti-gender actors adopt secular language via co-optation of science, democracy, freedom, human rights, and anti-colonialism frames to justify their arguments. However, this study finds that the most dominant frames used by anti-gender actors still remains morality, natural and religious order frames across main issues of anti-gender agenda, namely, abortion, birth control, LGBTQ+, and family & marriage. The selection, adoption and usage of the frames have implications of anti-gender actors' identification of themselves and characterization of their 'others'. This study finds that the actors also usually utilize morality and religious order frames when constructing their own identities and the characterization of others. Thus, anti-gender arguments tend to bring out discussions on faith and values rather than ideas while engaging in an active enemy creation. The dominance of morality and religious order frames both in the identification of problems and solutions of the agenda and“us”versus“them”constructions would explain a part of mobilizational power of anti-gender discourse. Because via morality and religious order frames, anti-gender actors could unify their recruits around an 'us' identified by having common moral and religious sensitivities against a common enemy that seek to attack these sensitivities.

Benzer Tezler

  1. Articulating and aggregating sectarian interests: The case of Alevis in Turkey

    Mezhep kaynaklı çıkarların eklemlenmesi ve toplaşımı: Türkiye'de Aleviler örneği

    AYŞE EZGİ GÜRCAN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2013

    Siyasal BilimlerSabancı Üniversitesi

    Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SABRİ SAYARI

  2. Countering lethal autonomous weapon systems: A frame analysis of the campaign to stop killer robots

    Ölümcül otonom silahlara karşı katil robotları durdurma kampanyasının çerçeve analiz

    ALİ MERT SAMEN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ŞERİF ONUR BAHÇECİK

  3. Improving deepkinzero with protein languages models and transductive learning

    Protein dil modelleri ve transdüktif öğrenme ile deepkinzero'yu iyileştirme

    EMİNE AYŞE SUNAR

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve KontrolSabancı Üniversitesi

    Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. ÖZNUR TAŞTAN OKAN

    DOÇ. RAMAZAN GÖKBERK CİNBİŞ

  4. Modes of transitions: Developing interactive products for harmony and wellbeing

    Başlık çevirisi yok

    FATİH KÜRŞAT ÖZENÇ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2011

    Güzel SanatlarCarnegie Mellon University

    Tasarım Ana Bilim Dalı

    PROF. RICHARD BUCHANAN