Geri Dön

Alüvyonel zeminlerin jeoteknik özelliklerinin korelasyonu: Bornova (İzmir) alanı örneği

Correlation of geotechnical properties of alluvial soils: A case study of the Bornova (İzmir) site

  1. Tez No: 902052
  2. Yazar: EKİN KIRAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. CEM KINCAL
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Jeoloji Mühendisliği, Geological Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Uygulamalı Jeoloji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 184

Özet

Depremler, dünyanın oluşumu ile birlikte var olan, yeryüzünde kısa süreli titreşim yaratan tektonik olaylardır. Depremler yeryüzünde bazı kalıcı etkiler bırakırlar. Bu olayların başında da Sıvılaşma gelir. Deprem esnasında yayılan sismik dalgalar etkisiyle suya doygun ince daneli zeminlerde daneler birbirine yaklaşır. Aralarındaki boşluk azalır artan basınç etkisiyle boşluk suyu daneleri iterek uzaklaştırır ve bu durumda zeminin dayanımı düşer ve harekete geçer. Bu olaya Sıvılaşma denir. Sıvılaşma terimi ilk olarak 1920' de Hazen tarafından Calaveras Barajı' ndaki çökme olaylarını açıklarken kullanılmış, ilk deneysel çalışmalar ise 1936' da Cassagrande tarafından yapılmış ve“Kritik Boşluk Oranı”kavramı ortaya atılmıştır. Ancak Sıvılaşma' nın zemin üzerinde yarattığı etkilerin anlaşılması 1964 yılında yaşanan Niigata/Japonya ve New Friday/ Alaska Depremi sonrasında olmuştur. 1967 yılında Seed ve Idriss, bölgede yaptıkları araştırmalarda, alandaki yatan binaların sebebini sıvılaşma olarak açıklamışlardır. Araştırmacılar 1971 yılında Sıvılaşma değerlendirilmesi üzerine ilk çalışma olarak“Sıvılaşma Güvenlik Faktörü”nü ortaya atmışlardır. Adrus ve Stokoe (2000),“Kayma Hızı, VS”değerinin sıvılaşma analizinde ve zemin parametlerinin tespitinde kullanılabileceğini ve bunun 10 adımda gerçekleşeceğini belirtmiştir. Türkiye' de ise Sıvılaşma ilk kez 1999 Kocaeli Depremi sonucunda ortaya çıkmıştır. İzmir ve çevresinde yakın zamanda yıkım ve can kaybına sebep olan 30 Ekim 2020 Sisam Depremi' nin en büyük etkisi Bornova Baseni olarak bilinen İzmir İlinde İlçesi Mansuroğlu Mahallesi ve çevresidir. Bu çalışmada bölgede 2021' de Zem-Son Ltd tarafından açılan sondajlar ve yapılan sismik ölçümler ışığında 4 farklı yöntem kullanılarak sıvılaşma analizleri yapılmış ve bu yöntemler karşılaştırılmıştır.

Özet (Çeviri)

The earthquakes are the tectonic events that create short-duration shocks which occur from the beginnig of earth evolution. The eartquakes leave some lasting effects on earth surface. The liquefaction is one of the head ones of these effects. Due to the effect of seismic waves during an earthquake, grains in water-saturated fine-grained soils come closer to each other and so the space between these grains decreases. The space pushes the water away from the grains with the effect of increasing pressure and in this case, the strength of the ground decreases and it starts to move. This is called Liquefaction. This term was used as liquefaction firstly by Hazen in 1920 while explaining the collapse events in the Calaveras Dam, and the first experimental studies were carried out by Cassagrande in 1936 and the concept of“Critical Void Ratio”was introduced. However, the effects of liquefaction on the ground were understood after the Niigata / Japan and New Friday / Alaska Earthquakes in 1964. In their research in the region in 1967, Seed and Idriss explained the reason for the lying buildings in the area as liquefaction. Researchers put forward the“Liquefaction Safety Factor”as the first study on the evaluation of liquefaction in 1971. Adrus and Stokoe (2000) stated that the“Slide Velocity, VS”value can be used in liquefaction analysis and determination of soil parameters and that this will be achieved in 10 steps. In Turkey, liquefaction first appeared as a result of the 1999 Kocaeli Earthquake. The biggest impact of the 30 October 2020 Samos Earthquake, which recently caused destruction and loss of life in Izmir and its surroundings, was the Mansuroğlu Town of Bayraklı District at Izmir city and its surroundings, known as the Bornova Basin. In this study, liquefaction analyzes were made using 4 different methods in the light of the drillings opened by Zem-Son Ltd in 2021 and the seismic measurements made and these methods were compared.

Benzer Tezler

  1. Prediction of geotechnical properties of cohesive soils from in-situ tests: An evaluation of a local database

    Kohezyonlu zeminlerin geoteknik özelliklerinin arazi deneyleri ile tahmin edilmesi: Yerel bir veri tabanının değerlendirilmesi

    GÖKHAN YAMAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2007

    İnşaat MühendisliğiOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ORHAN EROL

  2. Denizli il Merkezinde imara açık alanlardaki zeminlerin jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi

    Determination of geotechnical properties of soils in the city center of Denizli

    TURGAY BEYAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    Jeoloji MühendisliğiPamukkale Üniversitesi

    Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. HALİL KUMSAR

  3. Ankara kenti batısındaki zeminlerin jeoteknik özellikleri ve alüvyonun sıvılaşma potansiyeli

    Geotechnical properties of the soils at the west of Ankara and the liquefaction potantial of the alluvium

    KORAY ULAMIŞ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    Jeoloji MühendisliğiAnkara Üniversitesi

    Jeoloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. AHMET TUĞRUL BAŞOKUR

    PROF.DR. RECEP KILIÇ