Abdominal cerrahide kullanılan insizyonların ve farklı sütür tekniklerninin insizyonel herni oluşumuna etkisinin değerlendirilmesi
Evaluation of the impact of incisions used in abdominal surgery and different suture techniques on the formation of incisional hernia
- Tez No: 904117
- Danışmanlar: DOÇ. DR. ÖNDER ÖZCAN, DR. ÖĞR. ÜYESİ CENK YAZKAN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Genel Cerrahi, General Surgery
- Anahtar Kelimeler: İnsizyonel herni, insizyon yöntemleri, small bite sütürasyon, yara yeri enfeksiyon
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bakanlığı
- Enstitü: Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 98
Özet
GİRİŞ: Karın içi organların ameliyatlarında kullanılan kesilerin seçimi, ameliyat sonrası komplikasyonların en aza indirgenmesi ve hedef organlara erişim sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Günümüzde yaygın olarak kullanılan dikey karın kesileri, özellikle büyük ameliyatlarda tercih edilmekte olup, bu kesiler genellikle karnın farklı bölgelerine erişim sağlama amacı taşır. Ancak, bu kesilerin iyileşme süreci ve komplikasyon oranları açısından farklılıkları mevcuttur. Orta hat kesilerinin yaygın tercih edilmesine rağmen, bu kesilerin Linea Alba'nın avasküler doğası nedeniyle yara ayrışması ve fıtık oluşumu gibi komplikasyonlarla sonuçlanma olasılığı daha yüksektir. Çalışmamız, farklı karın kesilerinin iyileşme süreçleri ve komplikasyon oranları arasındaki farkları ortaya koymayı amaçlamaktadır. METOD: Çalışmamız, Aralık 2021 - Haziran 2023 tarihleri arasında Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde karın cerrahisi yapılan 18 yaş üstü hastalar üzerinde gerçekleştirilmiş gözlemsel karşılaştırmalı bir kohort çalışmasıdır. Ameliyat tipi, kesi yöntemi ve kapama tekniği, hastanın sorumlu cerrahı tarafından belirlenmiştir. Hastalar, ameliyat günü itibarıyla 1 yıl süreyle takip edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastaların demografik verileri, tıbbi geçmişleri, ameliyat detayları, insizyon tipleri, fasya kapama teknikleri, ve ameliyat sonrası komplikasyonlar kayıt altına alınmıştır. Small bite ve klasik kontinü sütür teknikleri kullanılarak yapılan fasya kapamalarının etkileri incelenmiştir. Çalışmaya dahil edilmeme kriterleri arasında bağ doku hastalıkları, organ nakli yapılmış hastalar, steroid tedavisi alanlar ve açık karınla takip edilen hastalar yer almaktadır.TARTIŞMA: Bu çalışma, abdominal cerrahide kullanılan farklı insizyon ve sütür tekniklerinin insizyonel herni gelişimi üzerindeki etkilerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Small bite tekniği ile yapılan yara kapatmalarında insizyonel herni oranlarının konvansiyonel yöntemlere göre düşük olduğu görülse de, bu tekniğin insizyonel herni gelişimi açısından bağımsız bir risk faktörü olmadığı bulunmuştur. Bulgular, insizyonel herni gelişiminde önemli parametreler olarak vücut kitle indeksi (VKİ), ek hastalık varlığı, kesi uzunluğu ve ip uzunluğunu işaret etmektedir. Özellikle yüksek VKİ ve ek hastalıkların varlığı, insizyonel herni gelişme riskini artırmıştır. Ayrıca, küçük dikişler ve düşük ip/kesi oranının insizyonel herni riskini azalttığı literatürle uyumlu olarak ortaya konmuştur. Çalışmanın sınırlılıkları arasında randomize kontrollü tasarımın olmaması ve uzun kesi vakalarında konvansiyonel kapatma yöntemlerinin tercih edilmesi yer almaktadır. Bu bulgular, future çalışmalarda daha geniş örneklemlerle ve randomize kontrollü tasarımlarla small bite tekniğinin etkinliğinin daha net incelenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. SONUÇ: Bu çalışmada small bite yöntemi ile opere edilen hastalarda insizyonel herni oranlarının düşük olduğunu göstermektedir. Ancak, yara kapatma türünün bağımsız bir risk faktörü olarak öne çıkmaması, çalışma sınırlılıkları ile açıklanabilir. Özellikle klinik durumu ağır olan ve uzun kesi yapılan hastaların konvansiyonel yöntemlerle tedavi edilmesi, sonuçları etkilemiştir. Ayrıca, fasya kalınlığı ve ip/kesi oranı gibi daha önce az çalışılmış parametrelerin değerlendirilmesi, çalışmanın özgün yönlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Bu bulgular, gelecekte insizyonel herni gelişimini önlemeye yönelik stratejilerin geliştirilmesine katkı sağlayabilir.
Özet (Çeviri)
INTRODUCTION: The choice of incisions used in abdominal surgery is critical for minimizing postoperative complications and ensuring access to target organs. Vertical abdominal incisions, which are commonly used today, are especially preferred in major surgeries and are often intended to provide access to different regions of the abdomen. However, these incisions vary in their healing process and complication rates. Despite the widespread use of midline incisions, these incisions have a higher likelihood of complications such as wound dehiscence and hernia formation due to the avascular nature of the Linea Alba. Our study aims to reveal the differences in healing processes and complication rates between various abdominal incisions. METHOD: This study is an observational comparative cohort study conducted between December 2021 and June 2023 at Muğla Training and Research Hospital on patients over 18 years of age who underwent abdominal surgery. The type of surgery, incision method, and closure technique were determined by the patient's responsible surgeon. The patients were followed for a period of 1 year from the day of surgery. Demographic data, medical histories, surgical details, incision types, fascial closure techniques, and postoperative complications of the patients included in the study were recorded. The effects of fascial closures performed using small bite and classical continuous suture techniques were examined. Exclusion criteria included patients with connective tissue disorders, those who had undergone organ transplantation, those receiving steroid therapy, and those being monitored with an open abdomen.DISCUSSION: This study aimed to evaluate the incidence of incisional hernia using the small bite technique and to compare it with traditional closure methods. Although our findings indicate a lower rate of incisional hernia in patients treated with the small bite technique, regression analysis did not identify wound closure type as an independent risk factor for incisional hernia development. Significant results were found when considering various demographic and clinical factors, such as body mass index (BMI), presence of comorbidities, incision length, and suture length. The study's limitations include a potential bias due to the selection of conventional closure methods in patients with more severe clinical conditions and in cases of long incisions. Despite these limitations, the lower hernia rates observed with the small bite technique align with the existing literature, indicating that this method may have a protective effect against incisional hernia. CONCLUSION: This study investigated the effects of the small bite technique on the development of incisional hernia. The results show that the rate of incisional hernia is lower in patients who underwent the small bite technique. However, the type of wound closure was not identified as an independent risk factor, which may be attributed to the study's limitations. Particularly, the treatment of patients with severe clinical conditions and those with longer incisions using conventional methods affected the outcomes. Additionally, the evaluation of parameters such as fascia thickness and suture-to-wound length ratio, which have been less studied in the literature, highlights the originality of this study. These findings may guide future research and contribute to the development of new strategies for preventing incisional hernia. KeyWords:Incisional hernia,small bite suture,incisions technique , wound infection
Benzer Tezler
- Pfannenstiel insizyon ile cerrahi öyküsü olan hastalarda primer laparoskopik giriş bölgelerinin güvenilirliğinin belirlenmesi
Determining the reliability of primary laparoscopic entry zones in patients with a surgical history with pfannenstiel incision
BESTE YAVUZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Kadın Hastalıkları ve DoğumSağlık Bilimleri ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HAKAN GÜRASLAN
- Mercedes ve j insizyonları ile yapılan karaciğer operasyonları sonrasında insizyonel herni gelişimi üzerine etki eden faktörlerin belirlenmesi
Incisional hernia after liver surgery with mercedes and j-shape incisions
COŞKUN AYDIN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
Genel CerrahiKaradeniz Teknik ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MİTHAT KERİM ARSLAN
- Jinekolojik laparoskopi vakalarında cilt insizyonu kapatılmasında transkutan polyglecaprone 25 3-0 ve polyglactin 910 3-0 sütürlerinin kozmetik sonuçlarının karşılaştırılması: Prospektif randomize kontrollü çalışma
Polyglactin 910 3-0 sutures in closing skin incision in gynecological laparoscopy cases: Prospective randomized controlled study
ZIVAR ELDAROVA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2022
Kadın Hastalıkları ve DoğumAkdeniz ÜniversitesiKadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NASUH UTKU DOĞAN
- Kesilerde kullanılan Bistüri, Elektrokoter ve Peak Plasmablade'in yara iyileşmesine etkileri
Wound healing in scalpel, electrocautery and peak plasmablade that is used at incisions
BARAN BAYSAL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Genel CerrahiSelçuk ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA ŞAHİN
- Pediküllü transvers rektus abdominis muskulokutan flep ile meme onarımlarında uygulanan teknik modifikasyonların karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
ARET ÇERÇİ ÖZKAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2001
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahiİstanbul ÜniversitesiPlastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF.DR. HÜLYA AYDIN