Genetik kaynaklar ve bunlarla ilişkili geleneksel bilgilerin korunmasında (Biyokorsanlığın önlenmesinde) fikri mülkiyet sisteminin rolü
The role of intellectual property system in protecting genetic resources and associated traditional knowledge (Actions against biopiracy)
- Tez No: 906413
- Danışmanlar: PROF. DR. HAYRİ BOZGEYİK
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Özel Hukuk Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 195
Özet
Genetik kaynaklar ve geleneksel bilgilerin ekonomik, sosyal, kültürel ve inovasyon faaliyetlerindeki değeri ve önemi giderek daha fazla anlaşılmaktadır. Özellikle biyoteknolojinin gelişmesiyle birlikte genetik kaynaklar ve bunlarla ilişkili geleneksel bilgiler inovasyon faaliyetlerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Öte yandan, ortaya çıkan ürünlerden elde edilen yararlara bu kaynak ve bilgilerin kaynağı olan ülke ve/veya yerel toplulukların ortak edilmemesi sonucunda hakkaniyet dengesi bozulmuştur. Genetik kaynak ve bunlarla ilişkili geleneksel bilgilerin insanlığın ortak mirası olarak uzun dönemler kamu malı (public domain) niteliğinde görülmesi de bu kaynak ve bilgiler temel alınarak ortaya çıkarılmış ürünler üzerinde fikri mülkiyet hakları yoluyla üçüncü kişiler lehine tekel hakları ihdas edilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu durum da fikri mülkiyet sistemi yoluyla bu kaynak ve bilgilerin biyokorsanlığına yol açmıştır. Genetik kaynakların ve geleneksel bilgilerin korunması ve sürdürülebilir olarak geliştirilmesine ilişkin uluslararası alanda bir koruma ve teşvik mekanizmasının olmaması da bu kaynakları da kapsayan biyolojik çeşitliliğin kaybolmaya yüz tutması gerçeğiyle insan oğlunu karşı karşıya getirmiştir. Bu çerçevede, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanılması, genetik kaynaklara erişim ve bunların kullanımlarından elde edilen faydaların adil ve eşit şekilde paylaşılmasını (ABS) temel alan 1992 tarihli Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) ile 2010 tarihli Nagoya Protokolü kabul edilmiştir. Bu anlaşmalar biyokorsanlığın engellenmesi yolunda mihenk taşları olarak kabul edilmekle birlikte, biyokorsanlık özellikle gelişmekte olan ülkeler bakımından ortak bir endişe konusu olmaya devam etmektedir. Bu nedenle biyokorsanlığın önlenmesi bakımından uluslararası fikri mülkiyet hukukunda Nagoya Protokolü'nü tamamlayıcı nitelikte atılması gereken adımların bulunduğu kabul edilmektedir. Fikri mülkiyet haklarının, biyokorsanlığın önlenmesinde uygun hukuki araçlardan biri olarak hizmet edebileceği yaklaşımından hareketle yaklaşık yirmi beş yıldır Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) bünyesinde yürütülen çalışmalar ilk meyvesini vermiş ve patent başvurularında genetik kaynak ve bunlarla ilişkili geleneksel bilgiye ilişkin zorunlu açıklama yükümlülüğünü esas alan WIPO Anlaşması 2024 yılının Mayıs ayında kabul edilmiştir. Bu itibarla genetik kaynaklar ve bunlarla ilişkili geleneksel bilgilerin patent hakları yoluyla suistimalini ve hatalı patentlerin verilmesini önlemek amacıyla uluslararası alanda ilk bağlayıcı düzenleme yapılmış ve biyokorsanlığın engellenmesinde Nagoya Protokolü'ne fikri mülkiyet temelli bir takviye sağlanmıştır.
Özet (Çeviri)
The value and importance of genetic resources and traditional knowledge in economic, social, cultural and innovation activities are increasingly recognised. Especially with the development of biotechnology, genetic resources and related traditional knowledge are used intensively in innovation activities. However, the equitable balance has been disturbed to the detriment of the countries and/or indigenous communities that are the source of these resources and knowledge, as a result of not sharing the benefits arising from their utilization. The fact that genetic resources and related traditional knowledge have been regarded as the common heritage of mankind for a long time as public domain has also resulted in the creation of exclusive rights in favour of third parties through intellectual property rights on products created on the basis of these resources and associated knowledge. This situation has led to biopiracy of these resources and information through the intellectual property system. The absence of an international protection and incentive mechanism for the conservation and sustainable development of genetic resources and traditional knowledge has also confronted mankind with the fact that biological diversity, including these resources, is about to be lost. In this framework, the Convention on Biological Diversity (CBD) dated 1992 and the Nagoya Protocol dated 2010 were adopted, which are based on the conservation and sustainable use of biological diversity, access to genetic resources and fair and equitable sharing of the benefits derived from their use (ABS). While these agreements are recognised as milestones in the prevention of biopiracy, biopiracy remains a common concern, especially for developing countries. For this reason, it is accepted that there are steps to be taken in international intellectual property law to complement the Nagoya Protocol in order to prevent biopiracy. Based on the approach that intellectual property rights could serve as one of the appropriate legal instruments to prevent of biopiracy, the work carried out within the World Intellectual Property Organisation (WIPO) for nearly twenty-five years has came to fruition and the WIPO Agreement, which is based on the mandatory disclosure requirement of genetic resources and associated traditional knowledge in patent applications, was adopted in May 2024. In this respect, the first legally binding instrument was concluded in the international law in order to prevent the misappropriation of genetic resources and associated traditional knowledge and patents from being granted erroneously for inventions that are not novel or inventive with regard to genetic resources and associated TK and an intellectual property-based reinforcement was provided to the Nagoya Protocol in preventing biopiracy.
Benzer Tezler
- Atık ısı-elektrik enerjisi dönüşümü sağlayan farklı tip termoelektrik sistemlerin deneysel ve teorik analizi
Experimental and theoretical analysis of different thermoelectric systems providing waste heat-electrical energy conversion
AMINU YUSUF
Doktora
Türkçe
2022
Elektrik ve Elektronik Mühendisliğiİstanbul Üniversitesi-CerrahpaşaElektrik Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEDAT BALLIKAYA
- Genetic diversity of Turkish spinach cultivars (Spinacia oleracea L.)
Türk ıspanak (Spinacia oleracea L.) çeşitlerinde genetik çeşitliliğin incelenmesi
BİHTER AVŞAR
Yüksek Lisans
İngilizce
2011
Biyoteknolojiİzmir Yüksek Teknoloji EnstitüsüMoleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SAMİ DOĞANLAR
PROF. DR. ANNE FRARY
- Les applications des algorithmes genetiques dans les modüles d'Optimisation des prologiciels de Gestion integre
İşletme kaynakları planlaması yazılımlarının optimizasyon modüllerinde genetik algoritma uygulamaları
MELİKE ORHON
Yüksek Lisans
Fransızca
2001
Endüstri ve Endüstri Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiPROF. DR. ETHEM TOLGA