İskemik serebrovasküler olay sonrası erken dekompresif kraniektominin klinik sonuçlara etkisi
The effect of early decompressive craniectomy on clinical outcomes after ischemic cerebrovascular accident
- Tez No: 910909
- Danışmanlar: PROF. DR. ADEM YİLMAZ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nöroşirürji, Neurosurgery
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2024
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi
- Ana Bilim Dalı: Beyin-Sinir ve Omurilik Cerrahisi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Nöroşirürji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 94
Özet
Amaç: Bu çalışma, iskemik serebrovasküler olay (iSVO) sonrası uygulanan dekompresif kraniektomi (DK) operasyonunun klinik sonuçlara etkisini kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Çalışmanın amacı, iSVO sonrası gelişen beyin ödemi ve artan kafa içi basıncının hastaların prognozunu olumsuz etkilediği ve DK'nın bu durumu hafifletme potansiyelini değerlendirmektir. Bu bağlamda, DK'nin parankimal şifti azaltma, kafa içi basıncını düşürme ve nörolojik fonksiyonları koruma konusundaki etkinliği araştırılmıştır. Gereç ve yöntem: Çalışmada, 01 Nisan 2019 ile 01 Nisan 2024 tarihleri arasında Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi Seyrantepe Yerleşkesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği'nde DK operasyonu geçiren 18-80 yaş arası 100 hasta incelenmiştir. Veriler, Panates Hastane Bilgi Yönetim Sistemi üzerinden elde edilerek SPSS 15.0 programında analiz edilmiştir; İstatistiksel karşılaştırmada Ki-kare testi kullanılmış olup belirli gruplar arasındaki karşılaştırmada Bağımlı Örneklem T- Testi kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların %66'sı erkek ve %34'ü kadındır. %16'sı daha önce bir serebrovasküler olay geçirmiştir ve %72'si hipertansiyon tanılıdır. DK en sık ikinci günde (%30) uygulanmış olup, operasyonların %62'si orta hat şifti nedeniyle gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların %36'sında sağ MCA M1, %38'inde sol MCA M1 arterinin oklüde olduğu saptanmıştır. %62'sine trombektomi yapılmış ve %74.20'sinde revaskülarizasyon sağlanmıştır. Modifiye Rankin Skalası'nda %62'si 5 puan almıştır. Preoperatif GKS değerleri de geniş bir aralıkta dağılmıştır. Katılımcıların %58'i 1/5 parezi derecesine sahipken, %70'inde preoperatif bazal sisternler kapalıdır. Postoperatif dönemde, %66'sında 1/5 parezi derecesi gözlenmiş ve %20'sinde orta hat şifti değeri 0 mm olarak kaydedilmiştir. Postoperatif bazal sisternlerin %90'ı açık bulunmuştur. %34 hastada postoperatif hemoraji tespit edilmiştir. ASPECTS skorlarına göre, 7 puan alan hastaların %20'sinde DK etkili olmuştur. Kraniektomi boyutları genellikle 15*10 cm ve 15*12 cm olarak gerçekleştirilmiştir. Enfarkt boyutları 300 cc ile en yaygın olarak gözlenmiştir. Ek bölgede enfarkt bulunmama oranı %80 iken, %18 hastada ACA bölgesinde ek enfarkt tespit edilmiştir. İCA'sı oklüde olan hastaların oranı %52'dir. DK sonrası hastaların %51'i taburcu edilirken, %49'u hayatını kaybetmiştir. Hayatını kaybedenlerin %46'sı 1-7 gün içindedir. Sonuç: Yaş ve cinsiyet, DK sonrası hastaların son durumu üzerinde anlamlı bir etkiye sahiptir; 56-67 yaş aralığındaki hastalarda ve erkeklerde daha iyi sonuçlar elde edilmiştir. DK erken dönemde yapılması, daha iyi klinik sonuçlar sağlamıştır. Sağ MCA M1 segmentinde oklüzyon bulunan hastalar daha kötü sonuçlar elde ederken, düşük NIHSS skoru olan hastalar daha iyi sonuçlar elde etmiştir. DK sonrası Glasgow Koma Skalası ve diğer nörolojik parametrelerde iyileşmeler gözlenmiştir.
Özet (Çeviri)
Aim: This study comprehensively examines the effect of decompressive craniectomy (DC) applied after ischemic cerebrovascular accidents (iCVA) on clinical outcomes. The aim of the study is to evaluate the negative effects of cerebral edema and increased intracranial pressure after iCVA on the prognosis of patients and the potential of DC to alleviate this condition. In this context, the effectiveness of DC in reducing cerebral edema, lowering intracranial pressure and preserving neurological functions was investigated. Materials and methods: In the study, 100 patients aged 18-80 who underwent DC surgery at the Şişli Hamidiye Etfal Hospital Seyrantepe Campus Brain and Nerve Surgery Clinic between April 01, 2019 and April 01, 2024 were examined. Data were obtained from the Panantes Hospital Information Management System and analyzed in the SPSS 15.0 program; Chi-square test was used in statistical comparison and Dependent Sample T-Test was used in comparisons between specific groups. Results: 66% of the participants were male and 34% were female. 16% had a previous cerebrovascular event and 72% were diagnosed with hypertension. DC was most frequently performed on the second day (30%), and 62% of the operations were performed due to brain shift. Occlusion of the right MCA M1 and left MCA M1 arteries were detected in 36% and 38%, respectively. Thrombectomy was performed in 62% and revascularization was achieved in 74.20%. 62% scored 5 on the Modified Rankin Scale. Preoperative GCS values were also distributed in a wide range. 58% of the participants had a paresis degree of 1/5, while 70% had preoperative basal cistern closure. Postoperatively, 66% had a paresis degree of 1/5 and 20% had a shift value of 0. Postoperatively, 90% of the basal cisterns were found to be open. Postoperative hemorrhage was detected in 34% of the patients. According to ASPECTS scores, DC was effective in 20% of the patients who scored 7. Craniectomy dimensions were usually performed as 15*10 cm and 15*12 cm. Infarct sizes were most commonly observed with 300 cc. While the rate of no infarct in the additional region was 80%, additional infarct was detected in the ACA region in 18% of the patients. The rate of patients with ICA occlusion was 52%. While 51% of the patients were discharged after DC, 49% died. 46% of those who died within 1-7 days. Conclusion: Age and gender have a significant effect on the final status of the patients after DC; patients between the ages of 56-67 and men had better results. Early DC provided better clinical results. Patients with occlusion in the right MCA M1 segment had worse results, while patients with low NIHSS scores had better results. Improvements were observed in Glasgow Coma Scale and other neurological parameters after DC.
Benzer Tezler
- Dekompresif kraniektomi cerrahisinin akut iskemik inmeli hastalarda klinik ve radyolojik iyileşmeye etkisinin araştırılması: Retrospektif çalışma
Investigation of the effect of decompressive craniectomy surgery on clinical and radiological recovery in acute ischemic stroke patients: A retrospective study
MUSTAFA TÜRKMEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2024
NöroşirürjiSağlık BakanlığıBeyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ VELİ ÇITIŞLI
- Acil serviste iskemik serebrovasküler olay sonrası reperfüzyon tedavisi uygulanan hastalarda nöron spesifik enolaz değerlerinin modifiye Rankın, NIHSS skorlama sistemleri ve mortalite ile ilişkisi
The relationship of neuron specific enolase and modified Rankin, NIHSS scoring systems, mortality in patients who have reperfusion therapy after ischemic cerebrovascular event in emergency department
ELÇİN ÖMERCİKOĞLU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2020
İlk ve Acil YardımSağlık Bilimleri ÜniversitesiAcil Tıp Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖZGE ECMEL ONUR
UZMAN FATMA SARI DOĞAN
- Akut serebral infarktta MR perfüzyon bulguları ve penumbra değerlendirilmesinde kullanılan perfüzyon parametreleri
The MR perfusion findings in the cerebral ischemia and the reliable perfusion maps for identifying peunumbra
ELÇİN PABUÇCU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2010
Radyoloji ve Nükleer TıpEge ÜniversitesiRadyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. M.CEM CALLİ
- Diagnostik karotis anjiyografi uygulanan hastaların sessiz iskemik inme oluşumu açısından değerlendirilmesi
Silent cerebral ischemia due to diagnostic carotid angiografi
DİLARA MERMİ DİBEK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
NörolojiSağlık Bilimleri ÜniversitesiNöroloji Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MEHMET FEVZİ ÖZTEKİN
- Beta bloker tedavisi almayan kronik koroner arter hastalarında koroner arter BY-PASS cerrahisi sonrasında erken dönemde mevcut P dalga dispersiyonunun atriyal fibrilayonu ön görmedeki rolü
Role of P wave dispersion using to estimate evaluate of atrial fibrillation in postoperative patients who are not using beta blockers and recommended to have cabg surgery
EMİNE ALTUNTAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
Kardiyolojiİstanbul Bilim ÜniversitesiDahili Tıp Bilimleri Bölümü
PROF. DR. ÇAVLAN ÇİFTÇİ