Geri Dön

Eleştirel uluslararası ilişkiler teorisi: Frankfurt Okulu üzerinden yeniden bir değerlendirme

Critical international relations theory: A re-evaluation through the Frankfurt School

  1. Tez No: 913514
  2. Yazar: EMRE BARAN PAK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ATEŞ USLU
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Felsefe, Siyasal Bilimler, Uluslararası İlişkiler, Philosophy, Political Science, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 227

Özet

Frankfurt Okulu veya Eleştirel Teori, Batı Marksizmi ile bağlantılı entelektüel bir gelenek olarak ortaya çıkmış ve özellikle Eleştirel Uluslararası İlişkiler Teorisi'ne etkide bulunmuştur. Eleştirel Uluslararası İlişkiler Teorisi genellikle Antonio Gramsci'nin ve Jürgen Habermas'ın fikirlerine dayanmaktadır. Habermas, Eleştirel Teori ve Frankfurt Okulu ile doğrudan ilişkilendirilebilen bir düşünürken, Gramsci'nin Batılı Marksist olarak kabul edilmesi ve Frankfurt Okulu yazarları üzerindeki dolaylı etkisi dikkat çekmektedir. Eleştirel Uluslararası İlişkiler Teorisi içerisinde, genellikle ilk iki kuşak düşünürlerin görüşlerine yer verirken, Axel Honneth gibi üçüncü kuşak düşünürlerin yaklaşımları ise yeterince incelenmemiştir. Eleştirel Uluslararası İlişkiler Teorisi'nde Robert Cox'un ve Andrew Linklater'ın çalışmaları öne çıkmaktadır. Cox, Gramsci'nin“hegemonya”kavramını uluslararası düzeyde yeniden yorumlayarak, küresel hegemonyaya karşı karşı-hegemonya oluşturma yollarını araştırmıştır. Linklater ise Habermas'ın“diyalojik evrensel topluluk”kavramından yola çıkarak ulus-devletin ötesinde ahlâkî-normatif politik toplulukların oluşum imkânını incelemektedir. Bu iki düşünürün yaklaşımları, Cox'un küresel hegemonya ve Linklater'ın evrensel diyalojik topluluklar olarak iki temel yaklaşımı ortaya koymaktadır. Cox'un hegemonya yaklaşımının uluslararası düzeyde metodolojik sorunlar yaratması ve Linklater'ın evrensel ahlâkî normatif topluluklar yaklaşımındaki demokratik açık, Eleştirel Uluslararası İlişkiler Teorisi'nde daha kapsamlı bir teorileştirme ihtiyacını göstermektedir. Habermas ve Honneth'in, Hegel'in erken dönem eserlerinden temellük ettikleri“özneler arasılık”kavramı bu teorik boşluğu doldurabilir. Habermas, bu kavramı dil, söylem ve demokratik müzakere ile ilişkilendirirken, Honneth toplumsal özgürlüğü özneler arası tanınma paradigması üzerinden değerlendirmiştir. Honneth, toplumsal özgürlüğü, etik yaşam, bireylerin özerkliklerinin tanınması ve korunması ile ilişkilendirir. O, toplumsal değişimi teşvik etmek için etik politik kurumların daha kapsayıcı hale getirilmesi gerektiğini savunur. Ayrıca, toplumsal özgürlük, kişisel ilişkiler, piyasa toplumu ve demokratik irade oluşturma süreçleri arasındaki uyumla sağlanır. Honneth'in yaklaşımı, demokratik katılımın eşit olmayacağı gerçeğini kabul ederek daha özgür ve eşit bir kamusal katılımın koşullarını ortaya koyar. Habermas ve Honneth, demokratik bir toplumun temelinin, bireylerin istek ve taleplerinin özgürce tartışılabildiği canlı bir sivil toplum olduğunu savunurlar. Bununla birlikte, toplumsal bütünlüğü yeniden inşa etmek için hukukun ve medyanın rolünü vurgularlar. Habermas'ın hukuka yüklediği aracı rol, Honneth tarafından daha çok medya aracılığıyla değerlendirilir. Cox'un yukarıdan aşağı teorileştirme yaklaşımı ile Linklater'ın ahlâkî-normatif topluluklar yaklaşımlarındaki eksiklikleri gidermek için, aşağıdan yukarı teorileştirme gerekliliği ortaya çıkar. Eleştirel Uluslararası İlişkiler Teorisi'nde toplumsal hareketlerin ulusal ve uluslararası düzeyde tanınması ve değerlendirilmesi, demokratik açığın kapatılması için önemlidir. Ulus-devletler etrafında şekillenen kolektif kimliklerin tamamen ahlâkî ve normatif temellerden yoksun olduğunu iddia etmek abartılı olsa da, toplumsal grupların kendi koşullarına göre özgürleşme süreçleri bu teori içinde kritik bir öneme sahiptir. Bu çalışma, Eleştirel Teori ile Eleştirel Uluslararası İlişkiler Teorisi'nin bağlantısını, ikinci ve üçüncü jenerasyon düşünürler, özellikle Habermas ve Honneth üzerinden kurmayı amaçlamaktadır. Gelecekteki çalışmalar, Eleştirel Teori'nin postkolonyal yaklaşımlar ve toplumsal cinsiyet literatürü ile etkileşimini de ele alarak mevcut teorik eksiklikleri gidermeye katkı sunabilir.

Özet (Çeviri)

The Frankfurt School or Critical Theory emerged as an intellectual tradition linked to Western Marxism and particularly influenced Critical International Relations Theory. Critical IR Theory is often based on the ideas of Antonio Gramsci and Jürgen Habermas. While Habermas is a thinker who can be directly associated with Critical Theory or the Frankfurt School, Gramsci is considered a Western Marxist and his indirect influence on Frankfurt School writers is noteworthy. While Critical IR Theory generally includes the views of the first two generations of thinkers, the approaches of third generation thinkers such as Axel Honneth have not been sufficiently analyzed. The works of Robert Cox and Andrew Linklater stand out in Critical IR Theory. Cox reinterpreted Gramsci's concept of“hegemony”at the international level and explored ways of creating counter-hegemony against global hegemony. Linklater, on the other hand, draws on Habermas's concept of“dialogical universal communities”to examine the possibility of the formation of moral-normative political communities beyond the nation-state. The approaches of these two thinkers reveal two main approaches: Cox's global hegemony and Linklater's universal dialogical communities. The methodological problems of Cox's hegemony approach at the international level and the democratic shortcomings of Linklater's universal moral normative communities approach demonstrate the need for a more comprehensive theorization in Critical IR Theory. Habermas and Honneth's concept of“intersubjectivity”, which they derive from Hegel's early works, can fill this theoretical gap. While Habermas relates this concept to language, discourse and democratic deliberation, Honneth evaluates social freedom through the paradigm of intersubjective recognition. Honneth associates social freedom with ethical life and the recognition and protection of individuals' autonomy. He argues that ethical political institutions need to be made more inclusive in order to promote social change. Moreover, social freedom is achieved through the harmony between personal relationships, market society and democratic will-formation processes. Honneth's approach lays out the conditions for a freer and more equal public participation, recognizing that democratic participation will not be equal. Habermas and Honneth argue that the foundation of a democratic society is a vibrant civil society in which individuals' wishes and demands can be freely discussed. However, they emphasize the role of law and the media in rebuilding social cohesion. The mediating role that Habermas attributes to law is seen by Honneth as more mediated through the media. In order to overcome the shortcomings of Cox's top-down theorizing approach and Linklater's moral-normative communities' approach, bottom-up theorizing becomes necessary. In Critical International Relations Theory, the recognition and evaluation of social movements at the national and international level is important for closing the democratic deficit. Although it is an exaggeration to claim that collective identities shaped around nation-states are completely devoid of moral and normative foundations, the processes of emancipation of social groups according to their own conditions are of critical importance in this theory. This study aims to link Critical Theory and Critical IR Theory through second and third generation thinkers, especially Habermas and Honneth. Future studies can contribute to fill the current theoretical gaps by addressing the interaction of Critical Theory with postcolonial approaches and gender studies.

Benzer Tezler

  1. Uluslararası ilişkilerde Neo-Gramşiyan yaklaşım: Robert W. Cox ve eleştirel teorisi

    Neo-Gramscian approach in international relations: Robert W. Cox and his critical theory

    DOĞAN ARAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Uluslararası İlişkilerSelçuk Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NEZİR AKYEŞİLMEN

  2. Eleştirel teori ve kültür endüstrisi: Dijital çağda yeniden okumak

    Critical theory and the culture industry: A new reading in the digital age

    BUŞRA DALKILIÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Felsefeİstanbul Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    PROF. ABDURRAHMAN ALİY

  3. Critical theory, deliberative democracy and international relations theory

    Eleştirel teori, müzakereci demokrasi ve uluslararası ilişkiler teorisi

    DİLEK AKDENİZLİ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2005

    Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. FARUK YALVAÇ

  4. A 'democratic realist' foreign policy: U.S. democracy promotion in the Middle East and the case of Egypt

    Demokratik realist bir dış politika: ABD'nin Ortadoğu'da demokrasi destek siyaseti ve Mısır örneği

    İSMAİL YAYLACI

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2007

    Siyasal BilimlerBoğaziçi Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. MİNE EDER

  5. Geopolitics and the study of international relations

    Jeopolitik ve uluslararası ilişkiler çalışmaları

    SEMRA RANA GÖKMEN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2010

    Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NECATİ POLAT