Geri Dön

Biyopsi kanıtlı glomerülonefritli hastalarda tedavi ve prognozu etkileyen faktörlerin araştırılması

Investigation of factors affecting treatment and prognosis in biopsy-proven glomerulonephritis patients

  1. Tez No: 923223
  2. Yazar: TUĞÇE AKDİŞ
  3. Danışmanlar: PROF. RAMAZAN ÇETİNKAYA
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Nefroloji, İç Hastalıkları, Nephrology, Internal diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Akdeniz Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 127

Özet

Amaç: Nefritik ve nefrotik sendrom olarak da bilinen glomerüler hastalıklar böbrek hastalıklarının büyük bir kısmından sorumludur. Glomerüler hastalık asemptomatik olabildiği gibi ciddi mortalite ve morbidite sebeplerinden biri olan son dönem böbrek hastalığı gibi şiddetli şekillerde de görülebilir. Hastalık klinik olarak geniş bir aralıkta bulgu vermektedir. Son evre böbrek hastalığına kadar şiddetli şekillerde ortaya çıkan kliniğin mortalite ve morbiditeye sebep olma olasılığı yüksektir. Etyolojide ise immünolojik olan veya olmayan, herediter olan veya olmayan çok çeşitli faktörler rol oynamaktadır. Primer glomerüler hastalıklar, son dönem böbrek hastalığının (SDBH) önemli sebeplerinden biridir. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Türk Nefroloji Derneği (TND) 2021 yılı ortak raporunda glomerülonefritler (GN) hemodiyaliz hastalarının %3,31'inde, böbrek nakli hastalarının ise %13,65'inde SDBH sebebi olarak gösterilmiştir [1]. Fakat etiyolojisi hipertansiyon olarak bildirilen SDBH hastalarının önemli bir kısmının kronik GN hastaları olduğu düşünülmektedir [2]. Bu çalışmada Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı bölümünde perkütan böbrek biyopsisi ile tanı konmuş primer glomerülonefritli hastaların demografik özelliklerini, laboratuvar seyrini, kliniklerini ve aldıkları tedavilerin etkinliğini prospektif olarak incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda Akdeniz Üniversitesi Hastanesindeki 01.01.2014 ile 20.09.2023 tarihleri arasında biyopsi kanıtlı glomerulonefrit tanılı hastalar retrospektif olarak incelenmiştir. Hastalara ait hekim notları, hastaların dermografik özellikleri, laboratuvar değerleri ve tedavi verilerine hastanenin otomasyon sistemi ve hasta dosyaları aracılığı ile ulaşılmıştır. Taranan hastalar içinden 18 yaş ve üzeri, kronik böbrek hastalığı bulunan, verileri tam olan ve biyopsi kanıtlı glomerülonefriti olan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Taranan hastalar içinden 18 yaşından küçük olan, biyopsi kanıtlı glomerülonefriti olmayan ve verileri eksik olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Veriler IBM SPSS Statistics 25 © Copyright SPSS Inc. 1989, 2017 yazılımı kullanılarak analiz edilmiştir. Sürekli değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov-Smirnov testi ile incelenmiştir. Çalışmada yer alan kategorik değişkenler frekans (n) ve yüzde (%) ile sürekli değişkenler ortalama±standart sapma (SS), medyan (IQR 25-75) ve minimum-maksimum değerleri ile sunulmuştur. Bağımsız iki grup analizlerinde normal dağılım gösteren verilerde Independent Samples T Test ve göstermeyen verilerde Mann Whitney U Testi kullanılmıştır. Normal dağılım göstermeyen bağımsız ikiden fazla grup karşılaştırmalarında ise Kruskal-Wallis H testten yararlanılmıştır. Kruskal Wallis H testin sonucuna göre ise, Post-Hoc Bonferroni düzeltmesi çalıştırılmıştır. Bağımsız kategorik değişkenlerin analizinde ise Pearson Ki-Kare Test, Yates Düzeltmesi, Fisher's Exact Test, Fisher's Freeman Halton Exact Test, Post Hoc Bonferroni düzeltmesi kullanılmıştır. Çalışmada istatistiksel anlamlılık düzeyi 0,05 olarak kabul edilmiştir. Sonuç: Çalışmamızda demografik verilere bakıldığında en genci 20, en yaşlısı 83 yaşında olan hastaların ortalama yaşının 44,66 ± 15,48 yıl olduğu ve çalışmada yer alan hastaların %57'sini erkeklerin oluşturduğu görüldü. En sık görülen hastalık türü %58,5 ile FSGS oldu. Sırası ile Membranöz Nefropati %23, MPGN %10,4 ve IgA Nefropati %8,1 ile FSGS'yi takip etmekte idi. 6. Ve 12. aydaki Proteinüri Yanıt Durumu ve GFR karşılaştırıldığında ise 6. ve 12. aylarda proteinüri düzelmeyen (yanıtsız) grupta GFR, proteinüri düzelen (yanıtlı) gruba göre daha düşük bulundu, bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı. Buna karşın proteinüri yanıt durumuna göre 6. ve 12. aylarda mortalite açısından anlamlı bir fark bulunamadı. Tedavi yanıtı incelendiğinde 12. ayda, MMF ile Azatiopurin'in birlikte kullanımı yanıtsız hastalarda (%31,9), kısmi yanıtlı hastalara (%0) göre daha yüksek bulunmuştur. Bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı. Buna karşın, 6. ayda, proteinüri yanıt durumuna göre anlamlı farklılığın görüldüğü tedavi türünün Ritüksimab ve metilprednizolon olduğu görüldü. 6. Aydaki laboratuvar değerleri incelendiğinde yanıtsız grupta BUN değeri, yanıtlı gruba göre anlamlı derecede yüksek bulunmasına rağmen Diğer parametrelerde (GFR, kreatinin, proteinüri, CRP, albumin, kalsiyum, fosfor, LDL, PTH, HBA1C) gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamadı. 12. Aydaki Laboratuvar Değerlerine bakıldığında yanıtsız grupta proteinüri, CRP, BUN, fosfor ve LDL seviyeleri anlamlı derecede yüksek bulunmasına ek olarak yanıtsız grupta GFR, albumin, kalsiyum ve PTH seviyeleri ise anlamlı derecede düşük bulundu. Kreatinin ve HBA1C değerlerinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamadı. Ek Hastalıklar değerlendirildiğinde ise hipertansiyon, hiperlipidemi ve koroner arter hastalığı (KAH) gibi ek hastalıklar, yanıtsız grupta proteinüri yanıtlı gruba göre daha yaygın olduğu görüldü ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı idi. Yaş ve cinsiyet açısından 6. ve 12. ayda proteinüri yanıtlı ve yanıtsız gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamadı. Bu sonuçlar, proteinüri yanıt durumunun böbrek fonksiyonları ve laboratuvar parametreleri üzerinde önemli etkileri olduğunu göstermektedir. Proteinüri kontrolünün böbrek fonksiyonlarının korunmasında kritik bir rol oynadığı ve bu hastaların tedavi planlamasında dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır.

Özet (Çeviri)

Purpose: Glomerular diseases, also known as nephritic and nephrotic syndrome, are responsible for the majority of kidney diseases. Glomerular disease can be asymptomatic or can be seen in severe forms such as end-stage renal disease, which is one of the serious causes of mortality and morbidity. The disease presents a wide range of clinical symptoms. The disease, which occurs in severe forms up to end-stage renal disease, is likely to cause mortality and morbidity. A wide variety of factors, immunological or non-immunological, hereditary or not, play a role in etiology. Primary glomerular diseases are one of the important causes of end-stage renal disease (ESRD). In the 2021 joint report of the Ministry of Health of the Republic of Turkey and the Turkish Nephrology Association (TND), glomerulonephritis (GN) was shown to be the cause of ESRD in 3.31% of hemodialysis patients and 13.65% of kidney transplant patients [1]. However, a significant portion of ESRD patients whose etiology is reported as hypertension are thought to be chronic GN patients [2]. In this study, we aimed to prospectively examine the demographic characteristics, laboratory course, clinics, and effectiveness of the treatments of patients with primary glomerulonephritis diagnosed by percutaneous kidney biopsy at Akdeniz University Faculty of Medicine, Department of Nephrology. Materials and Methods: In our study, patients diagnosed with biopsy-proven glomerulonephritis at Akdeniz University Hospital between 01.01.2014 and 20.09.2023 were retrospectively examined. Physician notes, dermographic characteristics, laboratory values and treatment data of the patients were accessed through the hospital's automation system and patient files. Among the patients screened, patients who were 18 years of age or older, had chronic kidney disease, had complete data, and had biopsy-proven glomerulonephritis were included in the study. Among the screened patients, those who were younger than 18 years of age, did not have biopsy-proven glomerulonephritis, and had missing data were not included in the study. Data IBM SPSS Statistics 25 © Copyright SPSS Inc. Analyzed using 1989, 2017 software. The suitability of continuous variables to normal distribution was examined with the Kolmogorov Smirnov test. Categorical variables included in the study are presented with frequency (n) and percentage (%), and continuous variables are presented with mean±standard deviation (SD), median (IQR 25-75) and minimum and maximum values. In two independent group analyses, Independent Samples T Test was used for data showing normal distribution and Mann Whitney U Test was used for data that did not. Kruskal-Wallis H test was used for comparisons of more than two independent groups that did not show normal distribution. According to the results of the Kruskal Wallis H test, Post-Hoc Bonferroni correction was run. In the analysis of independent categorical variables, Pearson Chi-Square Test, Yates Correction, Fisher's Exact Test, Fisher's Freeman Halton Exact Test, Post Hoc Bonferroni correction were used. In the study, the statistical significance level was accepted as 0.05. Conclusion: When we look at the demographic data in our study, it was seen that the mean age of the patients was 44.66 ± 15.48 years, the youngest being 20 years old and the oldest being 83 years old, and 57% of the patients in the study were men. The most common disease type was FSGS with 58.5%. Membranous Nephropathy followed FSGS with 23%, MPGN with 10.4% and IgA Nephropathy with 8.1%, respectively. When the Proteinuria Response Status and GFR at the 6th and 12th months were compared, the GFR in the group whose proteinuria did not improve (non-response) at the 6th and 12th months was found to be lower than the group whose proteinuria improved (responsive), this difference was statistically significant. However, no significant difference was found in terms of mortality at 6 and 12 months depending on proteinuria response status. When treatment response was examined, at the 12th month, the combined use of MMF and Azathioprine was found to be higher in unresponsive patients (31.9%) than in partial response patients (0%). This difference was statistically significant. On the other hand, at the 6th month, the treatment type that showed a significant difference according to proteinuria response status was Rituximab and methylprednisolone. When the laboratory values at the 6th month were examined, although the BUN value was found to be significantly higher in the non-responsive group compared to the responsive group, no statistically significant difference was detected between the groups in other parameters (GFR, creatinine, proteinuria, CRP, albumin, calcium, phosphorus, LDL, PTH, HBA1C). When the Laboratory Values at the 12th Month were examined, proteinuria, CRP, BUN, phosphorus and LDL levels were found to be significantly higher in the non-responsive group, and GFR, albumin, calcium and PTH levels were found to be significantly lower in the non-responsive group. No statistically significant difference was detected between the groups in creatinine and HBA1C values. No statistically significant difference was detected between the groups in creatinine and HBA1C values. When comorbidities were evaluated, comorbidities such as hypertension, hyperlipidemia and coronary artery disease (CAD) were seen to be more common in the unresponsive group than in the proteinuria-responsive group, and this difference was statistically significant. No statistically significant difference could be detected between the proteinuria responsive and unresponsive groups at the 6th and 12th months in terms of age and gender. These results indicate that proteinuria response status has significant effects on renal function and laboratory parameters. It is understood that proteinuria control plays a critical role in preserving renal function and should be taken into account in the treatment planning of these patients.

Benzer Tezler

  1. Biyopsi kanıtlı primer glomerülopatili hastalarda klinik, laboratuvar ve histopatolojik bulguların prognoz üzerine etkileri

    Effects of clinical, laboratory and histopathological findings on prognosisin patients with biopsy-proven primary glomerulopathy

    KEMAL CAN BAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    İç HastalıklarıAkdeniz Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜLTEKİN SÜLEYMANLAR

  2. Primer membranöz nefropatili hastalarda farklı immunosupresif tedavi protokollerine yanıt ve renal sağkalımı etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi

    Evaluation of factors affecting renal survival and response to different immunosupressive protocols in patients with primary membranous nephropathy

    MERVE EZİRCAN ALAY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    NefrolojiSağlık Bilimleri Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SAMİ UZUN

  3. Primer glomerüler hastalıklarda hastalık başlangıcı, aktivitesi ve immunosupresif tedavi sırasında ortaya çıkan yan etkiler üzerine mevsimsel değişikliklerin etkisi

    Effects of seasonal changes on disease onset, activities and serious adverse effects of immunosuppressive therapy in patients with primary glomerular diseases

    EVGİN MATLUP BEĞTAŞ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    İç HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. EGEMEN CEBECİ

  4. Glomerülonefritlerin farklı formlarında sistemik immün-inflamatuvar indeksin hastalığın başlangıcında, nüksünde, prognozunda ve tedavi yanıtının öngörülmesinde etkisi

    Effect of systemic immune-inflammatory index on different forms of glomerulonephritis on the onegunation of the disease, recurrence, prognosis and prediction of treatment response

    MELTEM DAĞDÖGEN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    İç HastalıklarıSağlık Bilimleri Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SAMİ UZUN

  5. Rituksimab ile tedavi edilen primer membranöz nefropatili hastaların klinik, biyokimyasal ve patolojik özellikleri

    Clinical, biochemical and pathological features of patients with primary membranous nephropaty treated with rituximab

    ARİF AKYILDIZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    Nefrolojiİstanbul Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HALİL YAZICI