Urban psychology: Evaluatıng the nexus between urban well-beıng and plannıng over the case of kuzguncuk
Kent psikolojisi: kentsel refah ve planlama ilişkisinin kuzguncuk örneği üzerinden değerlendirilmesi
- Tez No: 931634
- Danışmanlar: DOÇ. DR. İMGE AKÇAKAYA WAITE JR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Şehir Planlama Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 192
Özet
Kent psikolojisi, insan duyularının yoğun bir şekilde zorlandığı bir dünyada, mekânın insanlar üzerindeki etkisini ve insanların mekân üzerindeki etkisini tanımlayan bir alan olarak öne çıkmaktadır. Kent psikolojisi, bireylerin refahını gözeten kentsel ortamların oluşturulmasının önemini açıklayan bir alandır. Günümüzde şehirler, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek farklı türde risklerin barındığı alanlar haline gelmiştir. Kent psikolojisi üzerine yapılan çalışmalar, psikolojik olarak sağlıklı bireyler yaratmak için gerekli olan unsurları anlayarak, kent sakinlerinin şehirleriyle olan ilişkisini güçlendirebilir. Son yıllarda zihin sağlığına verilen önem artmış olup, bu durum zihinsel sağlığı olumsuz etkileyen örtülü faktörlerin tartışılmasını da beraberinde getirmiştir. Bu çalışma, kent psikolojisinin tanımını, bileşenlerini, kent psikolojisini etkileyen faktörleri ve bu sürecin kent psikolojisini iyileştirmede nasıl kullanılacağını geliştirmek için literatür taramasından elde edilen bulguları ve çıkarımları değerlendirmektedir. Literatür analizi, kent psikolojisini değerlendirme konusunda bir boşluk olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, birçok çalışma kent psikolojisi içinde doğayla bağlanma ölçeği ve kentsel güvenlik ölçeği gibi belirli kavramları tartışsa da kent psikolojisini kapsamlı bir şekilde değerlendirmeye yönelik bir yöntemin eksik olduğu görülmüştür. Bu çalışma, kent psikolojisini ölçmeye yönelik yeni bir yaklaşım geliştirerek bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Kent psikolojisinin kalitesini değerlendirecek parametreler oluşturmak ve bu parametreleri etkileyen faktörleri derlemek, tezin geliştirdiği yenilikçi metodolojinin temelini oluşturmaktadır. Kent psikolojisinin temellerini tartışan literatürden elde edilen verilere dayanarak, kent psikolojisinin tanımı psikolojik güvenlik, psikolojik dayanıklılık ve iyileştiricilik kavramlarını ortaya koymuştur. Psikolojik güvenlik, zihinsel sağlığı tehdit eden riskleri değerlendirmek için birey düzeyinde kullanılmıştır. Psikolojik dayanıklılık, literatürde psikolojik olarak sağlıklı bir bireyi tanımlayan bir kavram olarak ele alınmıştır. İyileştiricilik ise bir alanın zihinsel yorgunluğu giderme yeteneğini ölçen en eski kavramlardan biri olarak tanımlanmıştır. Bu üç kavramı parametre olarak kullanmak, zihin sağlığını etkileyen risklerin, güçlüklerle baş etme becerisini güçlendiren faktörlerin ve zihin sağlığını iyileştiren unsurların keşfedilmesine yardımcı olmaktadır. Bu gerekliliklerin cevabı, kentsel çevrenin algısını şekillendiren güvenlik duygusu, dayanıklılık duygusu ve iyileşme duygusunu oluşturmak için ekolojik, mekânsal, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel faktörlerin bir araya gelmesidir. Bu faktör grupları, planlama kararları ve sakinlerin refahı üzerindeki etkileri açısından incelenmiştir. Literatürdeki faktörlerin derlenmesi, değerlendirme ve sonuçlar için bir yapı oluşturulmasına yardımcı olmuştur. Literatür taraması sonucunda elde edilen parametreleri ve faktörleri değerlendirmek üzere uygun bir sınama yöntemi aranmıştır. Kent psikolojisini değerlendirmek üzere sistematik bir yaklaşım, mekânın özelliklerini ve onunla etkileşime giren kullanıcıların niteliklerini incelemeyi gerektirir. Bu nedenle, kent psikolojisini değerlendirmede yaygın olarak kullanılan yaklaşımlar, mekân odaklı yöntemler ve birey odaklı yöntemler olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mekân odaklı yöntemler, değerlendirilen mekânı incelenen faktörler açısından analiz etmeyi içerirken, birey odaklı yöntemler ise kullanıcının algısını niteliksel olarak değerlendirmeye dayanır. Algıyı nesnel bir biçimde inceleyen bir analiz aracına karar vermek kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, literatürden elde edilen kanıtlar, konu odaklı analiz için bir değerlendirme aracı olarak sözlü duygusal jestlerin kullanılmasına yol açmıştır. Kısa, duygusal açıdan yoğun senaryolar, sakinlerin yaşam kalitelerini etkileyen bir duygu veya fikirle ilişki kurmalarına olanak tanır. Sözlü Duygu Vinyetleri, öznelliği belirli bir dereceye kadar ortadan kaldırarak bireylerin mekânı ve onunla olan ilişkilerini nasıl algıladıklarını göstermek amacıyla zihinsel bir görsel resim oluşturmada yardımcı olur. Tez çalışmasının ilk dört bölümü, Kuzguncuk örneği üzerinden yapılan sistematik bir değerlendirme ile metodoloji kurgusundan oluşturmaktadır. Ardından, vaka çalışmasına konu olan Kuzguncuk'un ekolojik ölçütler, doğal risk değerlendirmesi, kentsel tasarım özellikleri, refah ve mekânsal nitelikler gibi kentsel özelliklerinin analizi, fiziksel mekânın kalitesini göstermek amacıyla ele alınmıştır. Diğer yandan, ekonomik veriler, sosyo-kültürel faktörler, sosyal uyum ve diğer kültürel göstergeler, Kuzguncuk'un tasarlanan mekânı hakkında genel bir bakış sağlamıştır. Bu aşamada toplanan veriler, Kuzguncuk'taki kentsel planlama kararlarını tartışan incelemelere ve arşiv belgelerine dayanan ikincil verilerdir. Toplanan veriler, Kuzguncuk'un kentsel özelliklerini tarafsız bir şekilde değerlendiren saygın referanslar ve yayınlardan elde edilmiştir. Bu veriler, ikinci aşamanın konu odaklı bulgularını tartışmak için referanslı bir altyapı oluşturulmasına yardımcı olmuştur. Değerlendirme sürecinin ikinci aşaması, Kuzguncuk sakinlerinden 14 katılımcının değerlendirilmesini içermektedir. Katılımcılar, Kuzguncuk hakkındaki algılarını incelemek amacıyla özel olarak tasarlanmış Sözlü ve Duygusal Vinyetlere yanıt vermişlerdir. Bu aşamada toplanan veriler, katılımcıların değerlendirme aracına yönelik transkribe edilmiş sözleri ve izlenimlerinden oluşan birincil verilerdir. Katılımcı örneği, Kuzguncuk nüfusunun demografik verilerinin ilgili projeksiyonlarıyla örtüşecek şekilde kapsamlı bir şekilde seçilmiştir. Bu yaklaşım, kent psikolojisiye yönelik nesnel bir değerlendirme sonuçları elde edebilmek için farklı bakış açılarını değerlendirmeye yardımcı olmuştur. Ekim-Kasım 2024'te gerçekleştirilen birey odaklı değerlendirme, mekân odaklı bulguların anlamlandırılması için türevlerin analiz edilmesine katkı sağlamıştır. Ekolojik faktörlerin incelenmesinde, katılımcılar çevresel adalet, iklim değişikliği, doğal afetler ve doğal varlıkları değerlendiren Sözlü Duygu Vinyetleri'ne yanıt vermiştir. Katılımcıların izlenimleri, doğal afetler ve çevresel adaletle ilgili kaygıyı işaret eden mekân odaklı bulgularla örtüşmüştür. Katılımcılar, olası deprem riski ve İstanbul metropolünü kaplayacak büyüklüğündeki bu afetin sonuçları hakkında kaygı ve stres belirtileri göstermiştir. Kuzguncuk, İstanbul'un görece daha güvenli bir bölgesinde yer alsa da, katılımcılar, sonuçların yaşam kalitesini birkaç yıl boyunca olumsuz etkileyeceğini belirtmişlerdir. Katılımcılar, kentsel koruma programının verimliliğini ve bu programların büyük olaylar planı üzerindeki etkisini tartışarak görüşlerini derinleştirmiştir. Mahallelerinin böyle bir felakete karşı ne kadar hazırlıklı olduğu hakkında daha fazla bilgi edinmeleri gerektiğini hissetmişlerdir. Olumlu bir yönde ise, sakinler, Kuzguncuk'taki doğal varlıklara duydukları takdir ve hayranlıklarını dile getirmişlerdir. Bu varlıkların, günlük yaşam streslerini önemli ölçüde azalttığını ve doğal çevrelerine duydukları koruma hissiyatını, bu çevrenin bölgenin mirası olduğuna inandıkları için artırdıklarını belirtmişlerdir. Mekânsal faktörler incelenirken, katılımcılar, hareketlilik, akustik, kamusal alanlar, ölçek ve oran, manzara, aydınlatma, düzen, estetik, kavramsal etkileşim, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik gibi unsurları değerlendiren Sözlü Duygu Vinyetleri'ne yanıt vermişlerdir. Ekolojik faktörlerin aksine, katılımcılar, Kuzguncuk'un kentsel tasarımının ortaya çıkışına dair pek çok gösterge ifade etmişlerdir. Katılımcılar, refahı gözeten kentsel tasarımın, Kuzguncuk'ta yaşarken onlara nasıl bir huzur duygusu verdiğini belirtmişlerdir. Fiziksel mekânla ilgili güvensizlik algılarının, mahallelerin ticarileşmesinin artması, ziyaretçi sayısının çoğalması ve sakinlerin savunmasızlık hissinin derinleşmesi sonucunda ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Birçok katılımcı, mahremiyet ve güvenliklerinin ihlali duygusunu ifade etmiştir. Katılımcılar ayrıca, Kuzguncuk'ta gezinmenin, sakinlere iyileştirici bir etki sağladığını belirterek, bu etkinliği keyifli bir aktivite olarak değerlendirmişlerdir. Ancak, bu durum engelli bireyler için zorlu olabilmektedir, çünkü bölgedeki dik yollar ve düzensiz, dar kaldırımlar bu gruptaki insanlar için zorluk yaratmaktadır. Sosyo-ekonomik faktörleri incelemek amacıyla katılımcılar, anomi, ekonomik güvenlik, mesleki güvenlik, sosyal uyum ve kentsel agresyonu değerlendiren Sözlü Duygu Vinyetleri'ne yanıt vermişlerdir. Genel sonuçlar, katılımcıların ekonomik güvenlik konusunda zihinsel olarak mücadele ettiklerini ve bu sorunun hızla ele alınması gerektiğini belirttiklerini göstermiştir, çünkü bu durum bireylerin yaşam güvenliğini tehdit etmektedir. Birçok katılımcı, mali güvence ve manevi tatmin sağlayan sağlıklı bir mesleki kariyer sürdürme mücadelesi verdiklerini, dalgalı bir ekonomiyle yaşamın zorluklarını dile getirmişlerdir. Aynı zamanda, sosyo-kültürel faktörleri incelemek amacıyla katılımcılar, kentsel kimlik, aidiyet duygusu, sosyal sermaye, hoşgörü, entelektüel sermaye, çocukluk, kişilik ve benlik tasarımı gibi unsurları değerlendiren Sözlü Duygu Vinyetleri'ne yanıt vermişlerdir. Katılımcılar, Kuzguncuk'ta yaşamanın onlara belirli bir kültürle etkileşime girme fırsatı sunduğunu ve onları birey olarak ayırt edici kıldığını ifade etmişlerdir. Katılımcılar, mahallelerinin tarihine bağlılık duygusunun, onlara bir amaç ve dayanıklılık hissi verdiğini, bu sayede zorluklara karşı durma güçlerini artırdığını belirtmişlerdir. Ayrıca, katılımcılar, mekânlarına duygusal olarak bağlı olduklarından, topluluklarını ve bölgelerini geliştirme sorumluluğu taşıdıklarını ifade etmişlerdir. Sosyal sermaye, entelektüel sermaye, çocukluk, kişilik ve benlik tasarımı gibi kişilerarası boyutlar açısından katılımcılar olumlu izlenimler sergilemişlerdir. Ancak, bu siteye yönelik objektiflik, farklı bir ölçekte pratik olarak test edilmesi gerektiği için sorgulanabilir. Ancak, kent psikolojisini kapsamlı bir şekilde incelemek için bu unsurların değerlendirmeye dahil edilmesi önemlidir, çünkü bu, bireyin çevre bağlamında kendisini nasıl algıladığını ve bunun ona nasıl fayda sağladığını değerlendirmesine olanak tanır. Kent psikolojisini değerlendirmek amacıyla çerçevenin inşası, değerlendirme için sistematik bir yaklaşım oluşturulmasına yardımcı olmuştur. Bulguların incelenmesi sonucunda, vaka çalışması, kentsel çevreler ile bireysel ve toplumsal refah arasındaki karmaşık ilişkiyi vurgulayarak, mekânsal özelliklerin, sosyo-ekonomik faktörlerin ve topluluk dinamiklerinin zihin sağlıkğı üzerindeki önemli etkisini ortaya koymaktadır. Bulgular, işlevsellik ile refah arasında bir denge kurarak ve sakinlerinin değişen ihtiyaçlarına uyum sağlayarak şehirlerin tasarlanmasının önemini vurgulamaktadır. Kent psikolojisi değerlendirmesinden elde edilen içgörülerin planlama ve politika yapımına entegrasyonu yoluyla, Kuzguncuk'un yetkilileri, güvenlik, dayanıklılık ve iyileştiricilik üzerinde kısıtlayıcı etkiler yaratabilecek stres faktörlerini hafifletmek için pilot değerlendirmeden faydalanabilirler. Bu çalışma, sürdürülebilir kentsel yaşamı sağlamak amacıyla, kentsel gelişimde insan odaklı yaklaşımların önceliklendirilmesi çağrısı yapmaktadır.
Özet (Çeviri)
In a world where the human senses are being brutalized, urban psychology comes to define the impact of space on humans and vice versa. Urban psychology is a field that describes the importance of creating well-being-considerate urban environments. Cities have become spaces where different kinds of risks can tamper with the quality of life. Studying urban psychology can enhance the residents' relation to their city by understanding the means that are required to create psychologically healthy individuals. Attention to mental health has been present in the past few years, extending to discuss the unexpected factors that aggravate mental health. This study utilizes a literature review to derive insights and inferences to develop the following aspects: the definition of urban psychology, its elements of impact, and how to measure the impact of elements on urban psychology. The literature analysis showed a gap in evaluating the urban psychology of a city. At the same time, many studies discuss certain concepts within urban psychology, such as the Connectedness to Nature Scale and Urban Psychological Security Scale, a method that discusses evaluating urban psychology thoroughly seems missing. This study responds to this gap by developing a novel approach that measures urban psychology. Building parameters to assess the quality of urban psychology and compiling the factors that affect these parameters are the novel methodological approaches that this study develops. Relying on evidence from the literature that discusses the foundation of urban psychology, a definition of urban psychology has led to the defining characteristics of psychological security, psychological resilience, and restorativeness. Psychological security has been used individually to assess risks to mental health. Psychological resilience has been defined in literature as signaling a psychologically healthy individual. Restorativeness is the oldest concept that measures the ability of space to restore mental fatigue. Using these three concepts as main parameters helps to discover what risks impact mental health, what strengthens the ability to stand against adversities, and what helps the restoration of mental health. The answer to these questions is a set of ecological, spatial, socio-economic, and socio-cultural factors that interfere with the perception of the urban environment to shape a sense of security, a sense of resilience, and a sense of restoration. These factor groups were examined in terms of their planning decision and how they impact the well-being of residents. The compilation of the factors existent in the literature assisted in building a structure for evaluation and results. A literature-based review is conducted to search for an appropriate testing method to evaluate the resulting parameters and factors. The systematic approach of evaluating urban psychology requires examining the qualities of space and the users who are interacting with it. Thus, commonly used approaches to evaluating urban psychology include two stages, known as space-focused methods and subject-focused methods. While the space-focused methods include analyzing the space of the evaluation in terms of the examined factors, the subject-focused methods rely on evaluating the perception of the user qualitatively. It is crucial to decide on an analysis tool that examines the perception objectively. For this reason, deriving evidence from literature has led to the utilization of verbal emotional gestures as an assessment tool for subject-based analysis. The short, emotionally charged scenarios allow the residents to associate with a feeling or an idea that affects their quality of life. Disposing the subjectivity to a certain degree, Verbal Emotional Vignette assists in outlining a visual image in the mind of the prospects to indicate how they perceive their space and their relation to it. The first four chapters of this study construct the evaluating methodology, which delivered a systematic approach to applying the evaluation framework to the Kuzguncuk case study. Next, an analysis of Kuzguncuk urban characteristics, including ecological metrics, natural risk assessment, urban design features, well-being, and considerate spatial qualities, is illustrated to indicate the quality of the physical space. On the other hand, economic data, socio-cultural factors, social cohesion, and other cultural indices provided an overview of the conceived space of Kuzguncuk. The collected data in this stage is secondary data based on examined literature and archival documents that discuss urban planning decisions in Kuzguncuk. The data collected in this stage encompasses reputable references and publications that impartially assess the urban characteristics of Kuzguncuk. These data help build referential acquaintances to discuss the subject-based findings of the second stage. The second stage of the evaluation process consisted of assessing 14 participants who were residents of Kuzguncuk. They responded to Verbal and emotional vignettes explicitly designed to examine their perception of Kuzguncuk. The data collected in this stage is primary data consisting of the transcribed words and impressions of the participants to the assessment tool. The sample of the participants was chosen comprehensively to match the respective projection of the demographic data of the Kuzguncuk population. This approach helped to include different perspectives in the assessment in order to conclude an objective evaluation of urban psychology. Taking place in October and November of 2024, the subject-based assessment assisted in concluding derivatives that comprehend the space-based findings. In examining ecological factors, the participants responded to Verbal Emotional Vignettes that evaluate environmental justice, climate change, natural disasters, and natural assets. Participants' impressions corresponded to the space-based findings, indicating anxiety in relation to natural disasters and environmental justice. Participants expressed perceptions of anxiety and stress discussing the possible earthquake risk and its consequences on the metropolitan giant of Istanbul. Although Kuzguncuk lies within a relatively safer zone of Istanbul, participants indicated that the outcomes would aggravate the quality of life for several years to follow. Participants enhanced their opinions by discussing the efficiency of the protection program and their impact on the grand scheme of events. They felt that they should be more informed about how ready the city was to face such a disaster. On the positive side, residents showed appreciation and admiration for the natural assets in Kuzguncuk, suggesting that it helps significantly in elevating their daily life stress and pointing out how protective they feel about their natural environment as they think it is part of the heritage of the region. While examining spatial factors, the participants responded to Verbal Emotional Vignettes that evaluated mobility, acoustics, public spaces, scale and proportion, landscape, illumination, layout, aesthetics, conceptual engagement, inclusivity, and sustainability. Contrary to ecological factors, participants expressed many indicators of the apparition of the urban design of Kuzguncuk. Participants pointed out how the well-being considerate urban design gives them a sense of coziness while living in Kuzguncuk. Some perceptions of insecurity in regard to physical space were identified as a result of the increased commercialization of the neighborhoods, which increased the number of visitors and aggravated the sense of vulnerability of the residents. Many participants indicated a sense of invasion of their privacy and security. Participants also mentioned that navigation in Kuzguncuk is an enjoyable activity that helps the residents feel a sense of restorativeness. However, it can be challenging for people with disabilities as it has a lot of steep roads and uneven, narrow sidewalks. Furthermore, to examine socio-economic factors, the participants responded to Verbal Emotional Vignettes that evaluated anomie, economic security, occupational security, social cohesion, and urban aggression. The overall results showed that participants struggle mentally with economic security and pointed out the necessity of tackling this issue quickly as it threatens individuals' life security. Many participants indicated how they struggle to maintain a healthy professional career that grants financial security and moral satisfaction, expressing the struggle of living with an erratic economy. At the same time, to examine socio-cultural factors, the participants responded to Verbal and Emotional Vignettes that evaluated urban identity, sense of belonging, social capital, tolerance, intellectual capital, childhood, and personality and self-construal. Participants expressed their pride in living in Kuzguncuk as it helps them engage with a certain culture and distinguishes them as individuals. Participants indicated that a sense of connectedness to the history of the neighborhood allows them to feel a sense of purpose and resilience and strengthens them to stand against adversities. Participants also indicated how they think of responsibility for improving their community and region as they are emotionally attached to their space. On the scale of interpersonal aspects, including social capital, intellectual capital, childhood, and personality and self-construal, participants showed positive impressions. However, the objectivity of this site can be questionable as it needs to be practically tested on a different scale. However, their inclusion in this evaluation is essential to look at urban psychology comprehensively as it allows them to evaluate the perception of the individual for themselves in the context of the environment and how it assists in flourishing them. To assess the evaluation of urban psychology, the construction of the framework helped to build a systematic approach for the assessment. Examining the findings and In conclusion, this case study highlights the intricate relationship between urban environments and well-being, emphasizing the significant influence of spatial characteristics, socioeconomic factors, and community dynamics on mental health. The findings underscore the importance of designing cities that balance functionality with well-being and adapt to the evolving needs of their residents. By integrating insights from evaluating urban psychology into planning and policy, the authorities of Kuzguncuk can benefit from the pilot assessment to mitigate stressors that can constrict security, resilience, and restorativeness. This study serves as a call to prioritize human-centered approaches in urban development to ensure sustainable urban living.
Benzer Tezler
- Çalışanların davranışsal hatalarının tespiti üzerine bir irdeleme: Yapı sektörü örnek alan incelemesi
An examination on the behavioral error detection of employee building sector sample area examination
GAMZE TÜRKEŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
PsikolojiÜsküdar Üniversitesiİş Sağlığı ve Güvenliği Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ BURAK GÜLTEKİN
- Kamusal açık alan olarak meydanlarda kentsel yaşam değerlendirmesi: Sivas tarihi kent meydanı örneği
A urban life evaluation in the squares as the public open space: Sivas historical town square example
DİDEM ÜNER PÜŞMAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiKentsel Tasarım Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. CEMİLE TİFTİK
- Evaluating the effect of green roof systems on the building through cyprus climate
Yeşil çatı sistemlerinin binaya etkisinin kıbrıs iklimi üzerinden değerlendirmesi
HÜSEYİN EMRE GÜRSES
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
EnerjiUluslararası Kıbrıs ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ PERVİN ABOHORLU DOĞRAMACI
- Bina aerodinamiğinin yaya rüzgar konforu üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesine yönelik bir model önerisi
A model proposal to evaluate the effects of building aerodynamics on pedestrian wind comfort
SERPİL PALTUN
Doktora
Türkçe
2022
MimarlıkGazi ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ARZUHAN BURCU GÜLTEKİN
PROF. DR. GÜLSER ÇELEBİ
- Kentsel akarsu kıyılarının kamusal mekan yaratma potansiyelinin belirlenmesi: Kağıthane deresi ve kurbağalıdere örneği
Determination of public space creation potential of urban riverfronts
ZEYNEP TARCAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2018
Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik ÜniversitesiŞehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ENGİN EYÜP EYUBOĞLU