Otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında serum ve idrar kopeptin seviyelerinin hastalık şiddet parametreleri ile ilişkisi
The relationship between serum and urine copeptin levels and disease severity parameters in patients with autosomal dominant policystic kidney disease
- Tez No: 951011
- Danışmanlar: PROF. DR. ORÇUN ALTUNÖREN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: İç Hastalıkları, Internal diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 49
Özet
Giriş ve Amaç: Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı (PKBH), böbreklerde gelişen çok sayıda kist ve total böbrek hacminde artışla karakterize olan, genetik ve sistemik bir hastalıktır. Son yıllarda PKBH'deki kist oluşumunun Arjinin Vazopressin hormonu ve onun reseptörü olan V2 reseptörü aracılı hücre içi cAMP modülasyonu ile ilişkisi gösterilmiştir. Bu yolak üzerinden etki eden tedaviler de klinik olarak kullanıma girmiştir. Arjinin vasopressin (AVP) serumdaki yarı ömrü dakikalar ile ölçülebilen ve hızla parçalanan bir enzim olduğundan onun yerine serum AVP düzeylerini en iyi gösteren kopeptin düzeyi ölçülmektedir. Total böbrek hacminin PKBH'de renal progresyon ile ilişkisi iyi bilinmektedir. Bu nedenle total böbrek hacmi ile ve dolayısı ile renal progresyon ile ilişkili bir biyokimyasal belirtecin varlığına ihtiyaç vardır. Bu çalışmada amacımız serum ve idrar kopeptin seviyelerinin otozomal dominant PKB hastalarının total böbrek hacmi, kan basıncı, serum kreatinin, tahmini Glomerüler Filtrasyon Hızı (tGFH), proteinüri düzeyi gibi hastalık şiddeti belirteçleri ile ilişkisini incelemektir. Yöntem: Çalışmaya otozomal dominant PKBH tanısı ile takipli toplam 40 hasta alındı. Hastaların rutin poliklinik kontrollerinde sistolik ve diyastolik kan basınçları, beden kitle indeksleri, kullanmakta oldukları antihipertansif ilaçlar kayıt edildi. Hastalık şiddetini değerlendirmek için kullanılacak parametreler olan günlük proteinüri miktarı, serum kreatinin ve tGFH değeri, serum Na, K, Ca, P gibi elektrolit değerleri ile birlikte serum ve idrar kopeptin düzeyi ölçümü için 3 ml kan örneği ile idrar örneği rutin kontroller sırasında alındı. Kontrastsız abdominal MR veya ultrasonografi ile elde edilen görüntülerde böbreğin longitudinal sagittal ve transvers eksendeki en geniş çapları ölçülerek elipsoid formül ile böbrek hacimleri hesaplandı. Serum ve idrar kopeptin seviyelerinin total böbrek hacmi, kan basıncı, serum Cr, tGFH, proteinüri miktarı gibi hastalık şiddeti belirteçleri ile ilişkisi incelendi. Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların %57,5'i erkek, %42,5'i kadın ve ortalama yaşı 48,3±13,7 yıl idi. Hastaların %52,5'i hipertansiyon tanısına sahipti. Ortalama toplam böbrek hacmi 984.4±671,5 ml ve serum kreatinin değeri 1,4±1,03 mg/dl, günlük proteinüri miktarları 753,7±1775,3 mg idi. Serum kopeptin düzeyleri toplam böbrek hacmi ile ilişkili bulunmadı (p=0,08; r= -0,29). Ayrıca kan ya da idrar osmolalitesi ve günlük proteinüri düzeyi ile herhangi anlamlı bir ilişkiye sahip değildi. Toplam böbrek hacmi tanı süresi, kan osmolalitesi ya da serum kopeptin ile ilişkili değilken idrar osmolalitesi ile anlamlı ve güçlü düzeyde ters korelasyona (p
Özet (Çeviri)
Introduction and Aim: Autosomal dominant polycystic kidney disease (ADPKD) is a genetic and systemic disorder characterized by the development of numerous cysts in the kidneys and an increase in total kidney volume. In recent years, the relationship between cyst formation in ADPKD and intracellular cAMP modulation mediated by the hormone arginine vasopressin and its receptor, the V2 receptor, has been demonstrated. Therapies targeting this pathway have also been introduced into clinical practice. Arginine vasopressin (AVP) is an enzyme with a serum half-life measurable in minutes and is rapidly degraded; therefore, copeptin levels, which best reflect serum AVP levels, are measured instead. The relationship between total kidney volume and renal progression in ADPKD is well established. For this reason, there is a need for a biochemical marker associated with total kidney volume and, consequently, renal progression. In this study, our aim is to investigate the relationship between serum and urine copeptin levels and markers of disease severity in ADPKD patients, such as total kidney volume, blood pressure, serum creatinine, and estimated glomerular filtration rate. Methods: A total of 40 patients diagnosed with autosomal dominant polycystic kidney disease (ADPKD) and under follow-up were included in the study. During routine outpatient clinic visits, patients' systolic and diastolic blood pressures, body mass indices, and antihypertensive medications in use were recorded. Additionally, 3 mL blood samples and urine samples were collected during routine check-ups to evaluate other parameters used to assess disease severity, including the amount of proteinuria, serum creatinine, estimated glomerular filtration rate (tGFH), and serum electrolyte levels such as Na, K, Ca, and P. Kidney volumes were calculated using the ellipsoid formula by measuring the longitudinal sagittal and transverse longitudinal diameters of the kidneys on images obtained with non-contrast abdominal MRI or ultrasonography. The relationship between serum and urine copeptin levels and disease severity markers such as total kidney volume, blood pressure, serum Cr, tGFH, and proteinuria was examined. Results: Of the patients, 57.5% were male, 42.5% were female, and their mean age was 48.3±13.7 years. Hypertension was present in 52.5% of the patients. The mean total kidney volume was 984.4±671,5 mL, and the mean serum creatinine level was 1.4±1.03 mg/dL. The mean daily proteinuria was 753,7±1775,3 mg. Serum copeptin levels were not associated with total kidney volume (p=0.08; r= -0.29). It also had no significant association with blood or urine osmolality and daily proteinuria levels. Total kidney volume was not associated with time to diagnosis, blood osmolality or serum copeptin, but had a significant and strong inverse correlation with urine osmolality (p
Benzer Tezler
- Otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında lösinden zengin alfa-2 glikoprotein'in VEGF-A ile ilişkisinin incelenmesi ve patogenezdeki rolünün araştırılması
The relationship of leucine-rich-alpha-2-glycoprotein 1 with VEGF-A in autosomal dominant polycystic kidney patients and its role in the pathogenesis of disease
HAZAL FATMA ERDOĞAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
BiyokimyaHatay Mustafa Kemal ÜniversitesiTıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. OĞUZHAN ÖZCAN
- Otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında idrar anjiotensinojen düzeyi ve ilişkili parametreler
The parameters associated with urinary angiotensinogen levels autosomal dominant polycystic kidney disease patients
İLHAN KURULTAK
- Otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında idrar nötrofil jelatinaz ilişkili lipokalin düzeyinin hastalık progresyonunu öngörmedeki yeri
The position of the illness progression of urinary neutrophil gelatinase related lipocaline in autozomal dominant polycistic renal disease
EMRE AKSU
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
NefrolojiSağlık Bilimleri Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
UZMAN EGEMEN CEBECİ
DOÇ. DR. SAVAŞ ÖZTÜRK
- Otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında üriner sistem taşı oluşumuna eğilim oluşturan faktörlerin araştırılması
Investigation of predisposing factors for urinary system stone formation in autosomal dominant polycystic kidney disease patients
ONOUR CHASAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
NefrolojiBezm-i Alem Vakıf Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÖMER CELAL ELÇİOĞLU
- Otozomal dominant polikistik böbrek hastalarında iskemi modifiye albuminin renal fonksiyon ile ilişkisi
The relationship of ischemia-modified albumin (IMA) with renal function in the patients with autosomal dominant polycystic kidney disease
SELİME ERMURAT
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
NefrolojiUludağ Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MUSTAFA GÜLLÜLÜ