Restriktif tip dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı alan hastaların kronotipi ve uyku bozukluklarının günlük işlevsellik üzerine olan etkisi
The effect of chronotype and sleep disorders on daily functioning in patients diagnosed with restrictive-type attention deficit hyperactivity disorder
- Tez No: 954926
- Danışmanlar: DOÇ. DR. FATMA SİBEL DURAK
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Psikiyatri, Psychiatry
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
- Enstitü: İzmir Dr.Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Ve Cerrahisi Eğt. ve Arş. Hast.
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 197
Özet
Giriş:Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk döneminde sık görülen, bireyin aile, akademik, sosyal ve pek çok alanında işlevsellikte bozulmaya neden olabilen nörogelişimsel bir bozukluktur.DEHB, Dikkat Eksikliği Baskın (DEHB-DE), Hiperaktivite/Dürtüsellik Baskın (DEHB-HA) ve Bileşik (DEHB-BİL) olmak üzere üç alt türden oluşur. Klinik başvurularda en sık görülen tür DEHB-BİL iken, toplum bazlı örneklemlerde en yaygın tür DEHB-DE'dir. DSM-5 tanı grubu en az altı dikkatsizlik ve iki veya daha az hiperaktivite/dürtüsellik semptomuna sahip olan DEHB-DE tanılı olan çocukları Restriktif DEHB(DEHB-R) grubu olarak sınıflamayı önermiştir. Bu alt türler arasında eş tanılar, eğitimsel ve klinik öyküsü ile genetik yatkınlık açısından farklılıklar olduğuna dair veriler de mevcuttur. Kronotip ise bireyin sabahçılık/akşamcılık tercihi olarak tanımlanır. DEHB' de akşamcılığın arttığı bilinmektedir. Dikkat eksikliği belirtilerini artmış akşamcılıkla ilişkilendiren çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmada hiperaktivite/dürtüsellik belirtileri 2 veya altında olan 7-12yaş arası DEHB-R grubu ve Dikkat eksikliği baskın görünüm DEHB (DEHB-DE) grubunda kronotipik farklılıkların ve uyku bozukluklarının karşılaştırılması ve işlevselliğe olan etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Olgu grubu, 7-12 yaş aralığında, hem kız hem de erkek olmak üzere 36 DEHB-R ve 34 DEHB-DE tanılı çocuktan oluşmuştur. Katılımcıların tıbbi veya psikiyatrik başka bir durumu olmaması (karşıt olma-karşı gelme bozukluğu hariç), nörolojik hastalık öyküsü bulunmaması ve son 3 aydır ilaç kullanımı olmayan olgular çalışmaya dahil edilmiştir. Herhangi bir tıbbi veya psikiyatrik bozukluğu olmayan 34 sağlıklı çocuk çalışmaya dahil edilmiştir. DEHB tanısı çocuklarla ve ebeveynlerle yapılan klinik görüşme ve DSM-IV temelli Yıkıcı Davranış Bozuklukları Derecelendirme Ölçeği (DEYDBTDÖ -ebeveyn ve öğretmen formu) ile konulmuştur. Çalışmaya katılmayı kabul eden tüm ebeveynlerden çocukları için Çocuk Uyku Alışkanlıkları Anketi, Çocuk Kronotip Anketi ve Weiss İşlevsellikte Bozulma Ölçeği-Ebeveyn Formu'nudoldurmaları istenmiştir. Bulgular: Çalışmamızda gruplar arasında akşamcılık puanı istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmazken DEHB-R grubunda DEHB-DE ve sağlıklı kontrollere oranla artmış akşamcılık görüldü. DEHB-R grubunda artmış akşamcılık okul işlevselliğinde bozulmayla ilişkili bulundu. Ayrıca DEHB-R grubunda uyku alışkanlıklarına ait bazı değişkenlerin WİBÖ-E'nin yaşam becerileri ve sosyal etkinlikler alanlarında işlevsellikte bozulma ile ilişkili olduğu görüldü. DEHB-DE grubunda akşamcılık puanlarının işlevselliği etkilenmediği görüldü. Ancak benzer şekilde DEHB-DE grubunun uyku alışkanlıklarına ait değişkenlerle WİBÖ-E'nin aile, okul, yaşam becerileri benlik algısı ve riskli eylem alanları arasında ilişki bulundu.ÇUAA'da 41 ve üzeri puan uyku bozukluğu olarak kabul edildi. Uyku bozukluğu oranları DEHB-DE grubunda %67, DEHB-R grubunda %66, kontrol grubunda ise %44 olarak saptandı. Gruplar arası fark istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, DEHB-DE ve DEHB-R gruplarında uyku bozuklukları kontrol grubuna göre daha yüksekti. DEHB-R VE DEHB-DE gruplarında sağlıklı kontrol grubuna oranla artmış gün içi uykululuk olduğu görüldü. Gruplar işlevsellikte bozulma olanlar ve olmayanlar olarak kendi aralarında sınıflandırıldığında DEHB-DE grubunda işlevsellikte bozulma olan grubun bozulmaya olmayan gruba göre boş gün uyku saatinin anlamlı derecede fazla olduğu, yüksek parasomni skorlarına sahip olduğu ve uykuda solunum sorunları yaşadıkları bulundu. DEHB-R grubunda ise işlevsellikte bozulma yaşayan bireylerin işlevsellikte bozulma olmayan DEHB-R tanılı akranlarına oranla daha fazla uyku bozukluğu görüldüğü, daha uzun uyku süresi olduğu ve daha yüksek parasomni skorlarına sahip olduğu bulundu. Her iki grupta da parasomninin ve artmış uyku süresinin işlevsellikte bozulmadaki rolü dikkat çekmiştir.Sonuç: DEHB tanısı alan çocuklar uyku bozuklukları ve kronotipi açısından dikkatlice sorgulanmalıdır. Çalışmamız Dikkat eksikliği baskın görünüm DEHB tanı grubunda hiperaktivite belirtileri olan ve olmayan gruplar arasında kronotipi ve uyku bozukluklarını incelemiş ve işlevsellik üzerine etkilerini araştırmıştır. Her iki grupta parasomni ve uyku süresinin fazla olmasının işlevsellik üzerine etkisi olduğu görülmüştür. Uyku bozukluklarının ele alınması, DEHB'li çocukların genel yaşam kalitesini ve günlük işlevselliğini iyileştirmek için gereklidir. Özellikle DEHB-DE alt grubunda farmakolojik ve nonfarmakolojik tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda uyku bozuklukları, parasomniler ve uyku süreleri ayrıca sorgulanmalıdır.Uyku hijyenini iyileştirmeye ve uyku bozukluklarını gidermeye yönelik müdahaleler, DEHB'li çocukların genel işlevselliğini artırmada umut vaat etmektedir.
Özet (Çeviri)
Introduction:Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD) is a common neurodevelopmental disorder in childhood that can impair functioning across family, academic, social, and other domains. ADHD is classified into three subtypes: Predominantly Inattentive (ADHD-I), Predominantly Hyperactive/Impulsive (ADHD-HI), and Combined Presentation (ADHD-C). While ADHD-C is the most commonly observed subtype in clinical settings, ADHD-I is the most prevalent in community-based samples. According to the DSM-5, children with at least six inattention symptoms and two or fewer hyperactivity/impulsivity symptoms are classified as having Restrictive ADHD (ADHD-R). Evidence suggests differences among these subtypes in terms of comorbidities, educational and clinical histories, and genetic predispositions.Chronotype refers to an individual's preference for morningness or eveningness. Eveningness is known to be more common in individuals with ADHD, and studies have linked increased eveningness to more severe inattention symptoms. This study aims to compare chronotype and sleep disorders between children aged 7–12 years with ADHD-R and ADHD-I and investigate their impact on functioning.Methods:The case group included 36 children diagnosed with ADHD-R and 34 with ADHD-I, aged 7–12 years, including both boys and girls. Participants with other medical or psychiatric conditions (except oppositional defiant disorder), a history of neurological disease, or medication use in the last three months were excluded. Additionally, 34 healthy children with no medical or psychiatric conditions were included as a control group. The ADHD diagnosis was made based on clinical interviews with children and their parents and using the DSM-IV-based Disruptive Behavior Disorder Rating Scale (DBDRS - parent and teacher forms). Parents of all participants completed the Children's Sleep Habits Questionnaire (CSHQ), Children's Chronotype Questionnaire, and Weiss Functional Impairment Rating Scale-Parent Form (WFIRS-P). Results While no statistically significant difference was found in eveningness scores between groups, increased eveningness was observed in the ADHD-R group compared to the ADHD-I and healthy controls. Increased eveningness in the ADHD-R group was associated with impaired school functioning. Furthermore, some sleep habit variables in the ADHD-R group were related to impairments in life skills and social activities on the WFIRS-P. Eveningness scores in the ADHD-I group were not associated with functional impairments. However, similar to the ADHD-R group, sleep habit variables in the ADHD-I group were associated with impairments in the family, school, life skills, self-concept, and risky activities domains of the WFIRS-P. In the CSHQ, scores of 41 or higher were considered indicative of sleep disorders. The prevalence of sleep disorders was 67% in the ADHD group, 66% in the ADHD-R group, and 44% in the control group. Although these differences were not statistically significant, sleep disorders were more frequent in the ADHD and ADHD-R groups compared to controls. Both ADHD-R and ADHD-I groups exhibited increased daytime sleepiness compared to the control group. When groups were classified as functionally impaired or not, functionally impaired individuals in the ADHD-I group had significantly longer sleep durations on free days, higher parasomnia scores, and more sleep breathing problems. In the ADHD-R group, functionally impaired individuals had more sleep disorders, longer sleep durations, and higher parasomnia scores compared to their functionally unimpaired peers. Parasomnia and increased sleep duration were noteworthy in both groups for their role in functional impairment. Conclusion: Children diagnosed with ADHD should be carefully evaluated for sleep disorders and chronotype. This study examined chronotype and sleep disorders in subgroups of ADHD-I with and without hyperactivity symptoms and their effects on functioning. Excessive sleep duration and parasomnia were found to impact functionality in both groups. Addressing sleep disorders is essential for improving the overall quality of life and daily functioning in children with ADHD. In particular, in cases where pharmacological and non-pharmacological treatments are insufficient for the ADHD-I subgroup, sleep disorders, parasomnias, and sleep duration should be thoroughly evaluated. Interventions to improve sleep hygiene and address sleep disorders hold promise for enhancing the overall functioning of children with ADHD.
Benzer Tezler
- Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olguları ile sağlıklı kontrollerin DTI (Diffusion tensor imaging) bulguları açısından karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
SERKAN SÜREN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
PsikiyatriEge ÜniversitesiÇocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EYÜP SABRİ ERCAN
PROF. DR. CAHİDE AYDIN
- Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile dopamin reseptör 4 ve dopamin taşıyıcı gen polimorfizmlerinin ilişkisi
Association of DRD and DAT1 gene polymorphism with attention deficit hyperactivity disorder
ALİ BACANLI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2012
GenetikEge ÜniversitesiÇocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EYÜP SABRİ ERCAN
PROF. DR. Cahide AYDIN
- Kardiyomiyopati tanısı almış 130 hastanın retrospektif değerlendirilmesi
Cardiomyopathy has 130 patients diagnosed al retrospective evaluation
ZUHAL BALKIŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıErciyes ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. KAZIM ÜZÜM
- Radyoterapi uygulanan akciğer kanserli olgularda solunum fonksiyon testleri ve arter kan gazı değişiklikleri.
Respiratory function test and arterial blood gas analyses in patients with pulmonary carcinoma and underwent to radiotherapy.
ÖNDER ŞEFİK SAVCI
- Sarkoidozlu hastalarda spirometri bulguları ve DLCO ile hastalık süresi ve radyolojik evreler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
Başlık çevirisi yok
MUSTAFA ERHAN ALTUNÖZ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2004
Göğüs Hastalıklarıİstanbul Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. HALİL YANARDAĞ