Geri Dön

Akut koroner sendrom ile hastaneye başvurup tirofiban infüzyonu alan hastaların infüzyon sonrası kontrol anjiyografi yapılan ve yapılmayan alt gruplarının sonuçlarının karşılaştırılması

Comparative analysis of outcomes in patients with acute coronary syndrome receiving tirofiban infusion: with versus without follow-up angiography

  1. Tez No: 956566
  2. Yazar: MEHMET PİŞİRİCİ
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. SEMİ ÖZTÜRK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Kardiyoloji, Cardiology
  6. Anahtar Kelimeler: Akut Koroner Sendrom, Perkütan Koroner Girişim, Tirofiban, Glikoprotein IIb/IIIa inhibitörleri, TIMI trombüs skoru, Kontrol Koroner Anjiyografi, Mortalite, Acute Coronary Syndrome, Percutaneous Coronary Intervention, Tirofiban, Glycoprotein IIb/IIIa inhibitors, TIMI thrombus score, Control Coronary Angiography, Mortality
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İstanbul Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: Kardiyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 68

Özet

AMAÇ: Akut koroner sendrom(AKS) kardiyovasküler sistem kaynaklı ölümlerin en sık sebebidir. Perkütan koroner girişimler mevcut tedavi modaliteleri içerisinde en etkin seçeneğimizdir. Perkütan koroner girişimlerin temel hedefi sorumlu lezyondaki trombüs yükünü azaltmak ve koroner perfüzyonu artırmaktır. Bu hedefe ulaşmak için glikoprotein 2b/3a inhibitörleri operatörler tarafından perkütan koroner girişime ilave olarak kullanılan ajanlardır. Özellikle işlem esnasında intrakoroner bolus ve işlem sonrası uzun süreli tirofiban infüzyonu şeklindeki uygulamalara sıklıkla başvurulur. Trombüs yükünü ve koroner perfüzyonu tirofiban infüzyonu sonrası kontrol koroner anjiyografi(KAG) ile değerlendirmek kendi klinik pratiğimizde sıklıkla uyguladığımız bir yöntemdir. Çalışmamızdaki amacımız tirofiban infüzyonu uygulanan hastalarda işlem öncesi ve sonrası TIMI trombüs ve TIMI flow skorlarını hesaplayarak kontrol KAG ve ilave perkütan koroner girişimin gerekliliğini incelemek, hangi hasta grupları arasında özellikle tercih edildiğini saptamak bu uygulamanın mortalite ve morbiditeye etkisini ortaya koymakır. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmamıza akut koroner sendrom ile kliniğimize başvuran ve anjiyografik inceleme sonrası tirofiban infüzyonu kararı alınan 261 hasta alındı. Hastalardan 17 tanesi infüzyon tamamlanmadan exitus olduğu için çalışmadan çıkarıldı.18 hasta 2 günlük takip süresi dolmadan hastaneden ayrılış yaptığı için çalışmaya dahil edilmedi.12 hastanın laboratuvar verileri mevcut olmasına rağmen anjiyografi görüntülerine erişilemedi. Dahil edilme kriterlerine uyan 214 hasta çalışmaya alındı. Hastaların işlem öncesi ve sonrası TIMI trombüs ve TIMI flow değerleri hesaplandı.Çalışma popülasyonu tirofiban infüzyonu sonrası non-invaziv takip edilen, tirofiban infüzyonu sonrası KAG yapılan ve KAG sonrası PKG yapılan olmak üzere 3 gruba ayrılmıştır. Gruplar arasında klinik özellikler ve laboratuar parametreleri, anjiyografik veriler ve mortalite oranları karşılaştırılmıştır. BULGULAR: Akut koroner sendrom hastalarında tirofiban infüzyonu sonrası kontrol KAG ve ilave PKG'nin etkinliğini araştırdığımız retrospektif çalışmamıza toplamda 214 hasta alındı.Bu hastaların 58'ine sadece culprit lezyona yönelik PKG uygulanmış ve tirofiban infüzyonu için koroner yoğun bakıma devredilmiştir.106 hastaya culprit lezyona PKG ve tirofiban infüzyonu sonrası kontrol KAG yapılmış;50 hastaya ise culprit lezyona PKG, tirofiban infüzyonu sonrası ikinci kez PKG yapılmıştır.Hastların tamamının işlem öncesi ve sonrası TIMI trombüs ve TIMI flow skorları hesaplanmıştır. Tirofiban infüzyonu sonrası PKG yapılan hastalarda çoklu damar kritik koroner arter hastalığı KAG yapılmayan ve yalnızca KAG yapılan hastalara göre daha sık görüldü, sırası ile % 21.7, % 22.4 ve % 44, p=0.009. İlk PKG sonrası sorumlu lezyonun yer aldığı koroner arterde değerlendirilen TIMI akımı ve TIMI trombüs skorları, gruplar arasında benzerdi. Kontrol KAG yapılan hastalarda intrakoroner trombüs imajı PKG yapılan hasta grubunda yalnızca KAG yapılan hastalara göre daha sık izlendi, sırasıyla % 22.4 ve % 78, p=0.01. Tirofiban infüzyonu sonrası medikal takip kararı alınan, kontrol KAG yapılan, kontrol KAG sonrası PKG uygulanan gruplar arasında hastane içi mortalite açısından istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi. İşlem öncesi GFR (OR: 0.969, %95 GA 0.951-0.988, p=0.001) ve EF (OR: 0.925, %95 GA 0.882-0.969, p=0.001) hastane içi mortalitenin bağımsız prediktörleri olarak belirlenmiştir. Buna göreGFR ve EF ile mortalite arasında ters orantılı bir ilişki vardır. SONUÇ: Çalışmamızda, akut koroner sendrom nedeniyle merkezimize başvuran ve indeks perkütan koroner girişim sonrasında tirofiban infüzyonu uygulanan olgularda, infüzyon sonrası rutin kontrol anjiyografi ve ek PKG yapılmasının mortalite üzerine anlamlı bir etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Kontrol anjiyografisi yapılan olguların çoğunluğunu yüksek TIMI trombüs skoru bulunan hastalar oluşturmuş olup, bu seçim kliniğimizdeki uygulama pratiğinin bir yansımasıdır. Literatürde tirofiban infüzyonunun trombüs yükü ve koroner perfüzyon üzerine olumlu etkilerini ortaya koyan çalışmalar bulunmasına rağmen, infüzyon sonrası rutin kontrol KAG uygulamasının mortaliteye yansıyan katkısı net değildir. Ayrıca bu yaklaşım, hastalar için ek işlem yükü, artan radyasyon maruziyeti ve kontrast nefropatisi riski anlamına gelmektedir. Mevcut bulgularımız, tirofiban infüzyonu sonrası rutin kontrol KAG'ın mortaliteyi iyileştirici etkisinin olmadığını vurgulamakta; ancak mortalite dışındaki kardiyak sonlanımlar açısından daha geniş hasta gruplarını kapsayan, çok merkezli ve prospektif çalışmalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu tür araştırmalar ile hem hasta güvenliği açısından gereksiz işlem yükü azaltılabilir hem de klinik sonlanımların daha sağlıklı değerlendirilmesine olanak sağlanabilir.

Özet (Çeviri)

AIM: Acute coronary syndrome (ACS) is the leading cause of mortality due to cardiovascular diseases. Among treatment modalities, percutaneous coronary interventions (PCI) remain the most effective option. The primary goal of PCI is to reduce thrombus burden at the culprit lesion and restore coronary perfusion. For this purpose, glycoprotein IIb/IIIa inhibitors are often administered as adjunctive agents, most commonly in the form of intracoronary bolus during the procedure and prolonged tirofiban infusion thereafter. In our clinical practice, the assessment of thrombus burden and coronary perfusion following tirofiban infusion is frequently performed through routine control coronary angiography (CAG). This study aimed to evaluate the necessity of control CAG and additional PCI in patients receiving tirofiban infusion by calculating pre- and post-infusion TIMI thrombus and TIMI flow scores, to identify the patient subgroups in which this strategy was preferred, and to investigate its impact on mortality and morbidity. MATERIALS AND METHODS: A total of 261 patients presenting with ACS who were deemed eligible for tirofiban infusion after coronary angiography were initially enrolled. Of these, 17 patients who died before completing the infusion, 18 patients discharged within 48 hours, and 12 patients without accessible angiographic images were excluded. The final study population consisted of 214 patients. TIMI thrombus and TIMI flow scores were assessed before and after the procedure in all patients. The study population was divided into three groups: patients who underwent PCI of the culprit lesion only and were subsequently monitored in the coronary intensive care unit with tirofiban infusion, patients who underwent PCI of the culprit lesion and subsequently underwent control CAG following tirofiban infusion, and patients who received tirofiban infusion and then underwent control CAG followed by an additional PCI. Clinical and laboratory characteristics, angiographic findings, and in-hospital mortality were compared among the groups. RESULTS:Of the 214 patients included, 58 underwent PCI of the culprit lesion only and were subsequently monitored in the coronary intensive care unit with tirofiban infusion; 106 underwent PCI of the culprit lesion and subsequently underwent control CAG following tirofiban infusion; and 50 patients received tirofiban infusion and then underwent control CAG followed by a second PCI. TIMI thrombus and flow scores were calculated before and after the procedure in all patients. Multivessel critical coronary artery disease was more common in patients who underwent additional PCI compared with those who underwent control CAG only or were not re-catheterized (44% vs. 21.7% and 22.4%, respectively; p=0.009). Intracoronary thrombus was more frequently observed in patients who underwent additional PCI compared with those who underwent control CAG only (78% vs. 22.4%, p=0.01). No statistically significant difference was found between the groups regarding in-hospital mortality. Multivariate analysis identified baseline glomerular filtration rate (OR: 0.969, 95% CI: 0.951–0.988, p=0.001) and ejection fraction (OR: 0.925, 95% CI: 0.882–0.969, p=0.001) as independent predictors of mortality. CONCLUSION: This study demonstrated that routine control CAG and additional PCI following tirofiban infusion in ACS patients did not confer a survival benefit. Patients who underwent control CAG were more often those with higher TIMI thrombus scores, reflecting local clinical practice. Although prior studies have shown beneficial effects of tirofiban infusion on thrombus burden and coronary perfusion, its routine evaluation with post-infusion CAG did not translate into improved mortality outcomes. Moreover, this approach exposes patients to additional procedures, radiation, and contrast-related risks. Our findings highlight the need for large-scale, multicenter, prospective trials to clarify the impact of tirofiban infusion with routine control CAG on clinical outcomes beyond mortality, and to optimize patient selection for this strategy.

Benzer Tezler

  1. Akut koroner sendrom ve normal koroner arter hastalarında s-nitrozotiyol ve tiyol/disülfit düzeylerinin değerlendirilmesi

    Evaluation of s-nitrosothiol and thiol/disulfide levels in patients with acute coronary syndrome and normal coronary arteries

    MEHMET MURAT YİĞİTBAŞI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    KardiyolojiAnkara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

    Kardiyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HACI AHMET KASAPKARA

  2. Akut koroner sendrom tanılı bireylerin uyku kalitesi, yorgunluk, fiziksel aktivite düzeyi ve yaşam kalitesinin değerlendirilmesi

    The evaluation of sleep quality, fatigue, physical activity and life quality of individuals with acute coronary syndrome

    ŞEYMA TUĞÇE ERKAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Fizyoterapi ve RehabilitasyonSanko Üniversitesi

    Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ARZU DEMİRGÜÇ

  3. Acil servise göğüs ağrısı ile başvuran erişkin hastalarda ulusal erken uyarı skoru'nun mortalite, morbidite ve güvenli taburculuk açısından değerinin araştırılması

    Investigation of the value of the national early warning score in terms of mortality, morbidity and safe discharge in adult patients who apply to the emergency service with chest pain

    ECE YILMAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    İlk ve Acil YardımEge Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜÇLÜ SELAHATTİN KIYAN

  4. Acil servise göğüs ağrısı yakınmasıyla başvuran ölümcül kardiyovasküler tanılar alan 65 yaş üstü ve altı hastaların laboratuvar bulgularının ve risk skorlarının karşılaştırılması

    Comparison of laboratory findings and risk scores in patients over and under 65 years of age presenting to the emergency department with chest pain and diagnosed with fatal cardiovascular conditions

    MEHMET FATİH DOĞAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2025

    Acil TıpSakarya Üniversitesi

    Acil Tıp Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ NECİP GÖKHAN GÜNER