Geri Dön

Effects of air pollutant parameters on respiratory diseases in Edirne

Edirne'de hava kirletici parametrelerinin solunum yolu hastalıklarına olan etkisi

  1. Tez No: 961164
  2. Yazar: KUTLAY ÖZDEMİR
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. BURÇAK KAYNAK TEZEL, DR. ÖZKAN ÇAPRAZ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Çevre Mühendisliği, Environmental Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Çevre Bilimleri, Mühendisliği ve Yönetimi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 209

Özet

Hava kirliliği, solunum yolu hastalıklarıyla ilişkili olan global ölçekte önemli bir halk sağlığı sorunudur. Türkiye'nin kuzeybatısında yer alan ve 400.000'i aşkın nüfusu ile yaklaşık 200.000 motorlu taşıta ev sahipliği yapan Edirne, ısınmadan, sanayiden, tarımsal (anız) yakmadan ve ulaşım gibi antropojenik (insan kaynaklı) nedenlerden dolayı ciddi hava kirliliği sorunlarıyla karşı karşıyadır. Türkiye'de, birçok ülkede olduğu gibi, yasal olarak belirlenmiş hava kalitesi standartları vardır ve bunlar ulusal düzeyde belirlenmiş ve/veya uluslararası mevzuatlardan uyarlanmıştır. Her ülkenin sınır değerleri, ilgili sağlık ve çevresel etkiler dikkate alınarak belirlenmektedir. Türkiye'nin standart sınır değerleri“Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği (HKDYY)”kapsamında belirlenmiştir. Hızla büyüyen ekonomisi ve nüfusu ile dikkat çeken Türkiye, gelişimine katkı sağlayan çok sayıda ticari, sosyal ve ekonomik faaliyetlere ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, Türkiye'de devam eden yoğun altyapı ve inşaat faaliyetleri ile deprem tehdidi nedeniyle hızlanan kentsel dönüşüm çalışmaları, inşaat sektörünün her geçen gün büyümesine neden olmuştur. Bu büyümenin bir sonucu olarak, madenlerin kapasite ve sayıları artmış, çimento, demir ve çelik gibi yüksek kirlilik potansiyeline sahip enerji yoğun sektörler de büyümüştür. Tüm bu etkenlerin sonucunda, Türkiye'deki partikül madde (PM10 ve PM2.5) konsantrasyonları hem ulusal hem de uluslararası mevzuatta belirtilen sınır değerleri sıklıkla aşmaktadır. Ayrıca, büyükşehirlerde çok önemli bir sorun haline gelen trafik sorunu, PM10 ve PM2.5 kirliliğine büyük ölçüde katkı sağlamakta, aynı zamanda NOx kirliliğini de artırmaktadır. Yaz aylarında sık sık meydana gelen orman yangınları, hasat sonrası tarlalarda bırakılan organik materyallerin (anız) yakılması ve özellikle ilkbahar aylarında Sahra Çölü ile Arap Yarımadası'ndaki çöllerden taşınan toz olayları, Türkiye'deki hava kalitesini, özellikle de partikül madde açısından, olumsuz yönde etkilemektedir. Dış ortam hava kirliliği, global halk sağlığını tehdit eden en önemli çevresel risklerden biri olarak kabul edilmektedir. Yüksek gelirli bazı ülkeler son yıllarda hava kalitesini iyileştirme konusunda önemli derecede ilerleme kaydetmiş olsa da dünya nüfusunun yaklaşık %90'ı hala Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) belirlediği hava kalitesi sınır değerlerinin aşıldığı bölgelerde yaşamaktadır. Dış ortam hava kirliliğine maruz kalmak, hem kısa vadeli (akut) hem de uzun vadeli (kronik) sağlık problemleri ile ilişkilendirilmektedir. DSÖ verilerine göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık yedi milyon erken ölüm, kötü hava kalitesine atfedilmektedir. Epidemiyolojik araştırmalarda PM ve NO2 maruziyetinin, solunum yolu hastalıkları, kardiyovasküler rahatsızlıklar ve bazı kanser türleri kaynaklı günlük ölüm oranlarında artışla güçlü bir şekilde ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada, 1 Mart 2013 ile 31 Aralık 2017 tarihleri arasında (1.767 gün), Edirne'de günlük ortalama PM10, PM2.5, NO2 ve SO2 kriter hava kirletici konsantrasyonları ile nefes darlığı, öksürük, astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), sinüzit, bronşit ve üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) gibi solunum yolu hastalıklarından kaynaklı hastane başvuruları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bir başka deyişle, kriter hava kirleticilerindeki her 10 µg/m³ artış için, DLNM (Dağıtılmış Gecikmeli Doğrusal Olmayan Model) kullanılarak yedi farklı solunum yolu hastalığına ait hastane başvurularında meydana gelen artış istatistiksel olarak tahmin edilmiştir. Kriter hava kirleticilerine maruz kalmanın sağlık üzerindeki olumsuz etkileri kapsamlı bir şekilde incelenmiş olup, elde edilen bulguların çevre ve halk sağlığı yönetiminde karar destek sistemlerinin daha etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasına katkıda bulunması beklenmektedir. Edirne'de, özellikle PM10, PM2.5 ve SO2 gibi kriter hava kirleticileri konsantrasyonları zaman zaman HKDYY'de belirtilen yasal sınır değerlerin üzerinde seyretmiştir. PM10, Avrupa Birliği Direktifi (2008/50/EC) ve Türkiye'deki ulusal mevzuat olan HKDYY tarafından belirlenen yıllık 40 µg/m³ sınır değerini genellikle aşmıştır. HKDYY kapsamında PM2.5 için bir sınır değer tanımlanmamışken, AB tarafından bu değer 2024/2881 sayılı düzenleme ile günlük 25 µg/m³, yıllık 10 µg/m³ olarak daha yeni tanımlanmıştır. Ancak tüm üye ülkeler için yürürlüğe girme tarihi 01.01.2030 olarak belirlenmiştir. Hava kalitesi analizlerinin yapıldığı 2013-2024 yılları arasında; 2021 yılında Edirne'de yıllık ortalama PM10 seviyesi 81.2 µg/m³ olarak ölçülmüş ve 315 gün boyunca 24 saatlik 50 µg/m³ sınırının üzerinde olduğu tespit edilmiştir. PM2.5 DSÖ'nün 24 saatlik 15 µg/m³ rehber değerini (tavsiye edilen sınır değerler) ve AB'nin yeni belirlediği 25 µg/m³ sınır değerini analiz yapılan tarih aralığında her sene geçmiştir. Keşan'da 2017 yılında PM2.5 yıllık ortalama konsantrasyon 66.2 µg/m³ olarak ölçülmüş olup, aynı yıl DSÖ tavsiye edilen sınır değerlere göre sınır değeri aşan gün sayısı 348 gün olmuştur. NO2 seviyeleri göreceli olarak daha düşük olsa da özellikle Keşan'da (2017 yılında 24.7 µg/m³ ile 173 gün sınırın üzerinde) aşım gözlenmiştir. 2013-2018 yılları arasında, özellikle Keşan ilçesinde hava kalitesi oldukça kötü olup SO2, PM10 ve PM2.5 seviyeleri yüksek çıkmıştır. Ancak, doğalgaz kullanımındaki artışla birlikte önemli ölçüde iyileşmeler gözlenmiştir. Keşan'da hane bazlı doğalgaz aboneliği 2014 yılında %12.9 iken, 2024 yılında %78.9'a yükselmiş ve bu artış SO2 konsantrasyonunda önemli ölçüde azalma ile (R² = 0.96) ilişkilendirilmiştir. SO2 yıllık ortalama konsantrasyonu 2013 yılında 314.5 µg/m³ iken, 2023 yılında 16.6 µg/m³'e düşmüş, 2024 yılında ise 21.4 µg/m³'e yükselmiştir. PM2.5 ve PM10'da da benzer düşüşler gözlenmiştir. 2024 yılında hava kalitesindeki bozulmanın nedeni olarak, Türkiye'de devam eden ekonomik kriz nedeniyle hanelerin daha ucuz ve kalitesiz yakıtları (düşük kalorili kömür) ısınma amaçlı tercih etmesi olduğu düşünülmektedir. 1 Şubat 2015 ve 25 Nisan 2024 tarihlerinde meydana gelen iki ayrı çöl tozu taşınımı olayı, Aqua ve Terra uydularında bulunan MODIS (Moderate Resolution Imaging Spectroradiometer) aracıyla elde edilen Aerosol Optik Derinliği (AOD) ve Angstrom Exponent (AE) verileri ile Edirne ve Keşan Hava Kalitesi İzleme İstasyonlarından (HKİİ) alınan partikül madde ölçümleri kullanılarak analiz edilmiştir. Hava kalitesi izleme istasyonlarından (HKİİ) alınan PM10 değerleri ile Aqua ve Terra uydularındaki MODIS enstrümanından alınan AOD verileri arasında güçlü bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir (Edirne için R2=0.99, Keşan için R2=0.95). Kış ayları dışında özellikle Güney Marmara Bölgesi'nde (Bursa-Bandırma-Çan) göreceli olarak yüksek SO2 konsantrasyonları tespit edilmiştir. Bu durum, SO2'nin yalnızca konut ısıtmasından değil, sanayi faaliyetleri ve termik santrallerden kaynaklanan emisyonlardan da önemli ölçüde etkilendiğini göstermektedir. Solunum yolu hastalıklarına bağlı hastane başvurularının, yaz aylarına kıyasla kış aylarında anlamlı ölçüde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, ozon dışındaki tüm hava kirletici parametrelerin kış aylarında daha yüksek konsantrasyonlara ulaştığı gözlemlenmiştir. Bu kirlilik artışı, kış aylarında ısınma amacıyla düşük kalorili ve kalitesiz kömür kullanımı ile uygunsuz yakma yöntemlerinin kullanılması gibi nedenlere bağlanabilir. Bunun yanı sıra, kış aylarında daha yaygın olan yüksek basınç sistemleri ve inversiyon gibi meteorolojik koşullar; atmosferik dağılımın, kimyasal reaksiyon hızlarının ve karışım yüksekliğinin azalmasına neden olmakta ve tüm bu etkenler söz konusu mevsimde hava kirliliği seviyelerinin artmasına yol açmaktadır. Bu çalışmada yapılan istatistiksel analizler, kirletici konsantrasyonlarında meydana gelen 10 µg/m³'lük artışın, incelenen solunum yolu hastalıklarına bağlı hastane başvurularında anlamlı artışlarla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Kriter hava kirleticilerinin solunum yolu hastalıkları üzerindeki hem kısa vadeli hem de gecikmeli etkilerini (0–9 gün gecikme aralığında) incelemek amacıyla Poisson Genelleştirilmiş Doğrusal Modeller (GLM) ve Dağıtılmış Gecikmeli Doğrusal Olmayan Model (DLNM) kullanılmıştır. PM10 konsantrasyonundaki 10 µg/m³'lük artış, sinüzit için %16,7, nefes darlığı için %9,4 ve öksürük için %2,2 oranında bir artışla ilişkilendirilmiştir. PM2.5 için 10 µg/m³'lük artış, sinüzitte %1,8, ÜSYE'de %1,5 ve nefes darlığında %1,4 oranında bir artışla ilişkilendirilmiştir. NO2 konsantrasyonundaki 10 µg/m³'lük artış nefes darlığı ile %2,2, öksürük ile %1,4 ve sinüzit ile %1,4 oranında ilişkilendirilmiştir. SO2 konsantrasyonundaki 10 µg/m³'lük artış ise sinüzit için %1,9, öksürük için %1,3 ve nefes darlığı için %1,2 oranında artışla ilişkilendirilmiştir. Kümülatif olarak en güçlü etkiyi; PM10, nefes darlığı ve bronşit ile; PM2.5, sinüzit ve astım ile; NO2, öksürük ile; SO2, ÜSYE ve KOAH ile göstermiştir. Sonuç olarak, Edirne'de kriter hava kirleticilerinin (PM10, PM2.5, NO2 ve SO2) özellikle sinüzit ve nefes darlığı ile birlikte öksürük ve bronşit vakalarında anlamlı bir artışla ilişkili olduğu görülmüştür. Doğalgaz kullanımının yaygınlaşmasına rağmen, ekonomik zorluklar nedeniyle çoğunlukla kömüre dayalı düşük kaliteli yakıtların kullanımında artış olmuş ve bu durum hava kalitesinde elde edilen bazı ilerlemelerin tersine dönmesine neden olmuştur. Solunum yolu hastalıklarının neden olduğu ekonomik kayıplar, hava kalitesini iyileştirmeye yönelik yapılacak yatırımlardan çok daha yüksek olma olasılığı taşımaktadır. Bu nedenle, devam eden ekonomik krizin hane halkının yaşam kalitesini düşürmemesi için, devletin doğalgaz sübvansiyonu gibi uygulamalarla haneleri desteklemesi hem sosyal hem çevresel açıdan büyük katkı sağlayacaktır. Hava kirliliğinin halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak için, devletin çevrenin korunmasına ve temiz enerji yatırımlarına öncelik vermesi önemlidir.

Özet (Çeviri)

Ambient air pollution poses a significant global public health problem and is closely associated with an increased risk of respiratory diseases. Edirne, a city in northwestern Türkiye with a population exceeding 400,000 and nearly 200,000 vehicles, faces significant air quality challenges due to anthropogenic sources such as residential heating, industrial emissions, agricultural (stubble) burning, and transportation. In Türkiye, as in many countries, there are legally established air quality standards that are established nationally and/or adapted from international legislation. Each country's limit values are set considering relevant health and environmental impacts. Türkiye's standard values are set in the“Air Quality Assessment and Management Regulation (HKDYY)”. Türkiye, characterized by a rapidly expanding economy and population, hosts a wide range of commercial, social, and economic activities that contribute to its ongoing development. In addition, the ongoing intensive infrastructure and construction activities in Türkiye and the accelerated urban transformation activities due to the threat of earthquakes have led to the growth of the construction sector day by day. As a result of this growth, the capacities and numbers of mines have increased, and energy-intensive sectors with high pollution potential, such as the cement, iron, and steel sectors, have also grown. As a result of all these factors, the concentrations of particulate matter (both PM10 and PM2.5) in Türkiye frequently exceed the limit values specified in both national and international legislation. In addition, the traffic problem, which has become a major problem especially in some metropolitan cities, contributes greatly to PM10 and PM2.5 pollution, as well as to NOx pollution. Frequent forest fires in the summer months, burning of organic materials (stubble) left in the fields at the end of crop harvest, and dust transport events, especially in the spring months, from the Sahara Desert and deserts in the Arabian Peninsula, have a negative impact on air quality in Türkiye, especially regarding PM. Outdoor (ambient) air pollution is widely recognized as one of the most critical environmental risks impacting global public health. Despite significant improvements in air quality achieved by some high-income countries over recent decades, nearly 90% of the global population still resides in regions where pollutant levels exceed the air quality guidelines established by the World Health Organization (WHO). Exposure to ambient air pollution has been associated with both acute and long-term health effects. According to WHO estimates, poor air quality is responsible for approximately seven million premature deaths each year worldwide. A substantial body of epidemiological research has consistently reported strong correlations between exposure to PM10, PM2.5, and NO2 and elevated daily mortality rates, primarily resulting from respiratory illnesses, cardiovascular conditions, and certain types of cancers. This study investigates the relationship between daily average criteria air pollutants concentrations of PM10, PM2.5, NO2, and SO2 and hospital admissions for respiratory diseases including shortness of breath, cough, asthma, chronic obstructive pulmonary disease (COPD), sinusitis, bronchitis, and upper respiratory tract infections (URTI) in Edirne between March 1, 2013 and December 31, 2017 (1,767 days). In other words, for every 10 µg/m³ increase in the concentration of criteria air pollutants, the Distributed Lag Non-Linear Model (DLNM) statistically estimates the corresponding increase in hospital admissions for seven respiratory diseases. The adverse health effects of exposure to air pollutants were comprehensively examined, and the findings are expected to contribute to the more effective and efficient utilization of decision support systems in environmental and public health management. In Edirne, the concentrations of key criteria air pollutants particularly PM10, PM2.5, and SO2 have occasionally exceeded the legal threshold values defined in the National Air Quality Assessment and Management Regulation (HKDYY). PM10 has frequently surpassed the annual limit of 40 µg/m³, as stipulated by both the European Union Directive (2008/50/EC) and HKDYY. Although HKDYY does not currently specify a limit for PM2.5, the European Union has recently introduced updated standards under Regulation 2024/2881, setting the daily and annual limits at 25 µg/m³ and 10 µg/m³, respectively. These new limits are scheduled to come into effect on January 1, 2030, for all member states. Between 2013 and 2024, during the air quality assessments, it was observed that in 2021, the annual average PM10 concentration in Edirne reached 81.2 µg/m³, and the daily 24-hour limit of 50 µg/m³ was exceeded on 315 days. Throughout the analysis period, PM2.5 concentrations exceeded both the WHO's 24-hour guideline value of 15 µg/m³ and the newly established EU limit of 25 µg/m³ each year. In 2017, the annual average PM2.5 concentration in Keşan was measured at 66.2 µg/m³, with exceedances of the WHO-recommended threshold occurring on 348 days. Although NO2 levels were relatively lower, exceedances were still observed particularly in Keşan, where the annual average in 2017 was 24.7 µg/m³, and the daily limit was surpassed on 173 days. The air quality in Edirne, especially in Keşan district, was heavily polluted between 2013-2018, with high levels of SO2, PM10, and PM2.5. However, a substantial increase in natural gas usage has led to notable improvements. In Keşan, household natural gas subscription rose from 12.9% in 2014 to 78.9% in 2024, correlating strongly with a reduction in SO2 (R² = 0.96). The annual average concentration of SO2 significantly decreased from 314.5 µg/m³ in 2013 to 16.6 µg/m³ in 2023; however, it showed an upward trend in 2024, reaching 21.4 µg/m³. A similar trend was observed in PM2.5 and PM10. In 2024, the reason for the deterioration in air quality is thought to be due to households prefer cheaper and poor-quality fuels for residential heating due to the ongoing economic crisis in Türkiye. Two distinct desert dust transport events, occurring on February 1, 2015, and April 25, 2024, were analyzed using Aerosol Optical Depth (AOD) and Angstrom Exponent (AE) data obtained from the MODIS (Moderate Resolution Imaging Spectroradiometer) instrument aboard the Aqua and Terra satellites, along with particulate matter measurements from the Edirne and Keşan Air Quality Monitoring Stations (AQMSs). A strong correlation was identified between ground-level PM10 concentrations and satellite-derived AOD values (R² = 0.99 for Edirne and R² = 0.95 for Keşan). The association between these parameters and the number of respiratory disease cases and hospital admissions observed immediately following the identified dust transport events was examined. Relatively high SO2 concentrations were detected especially in the South Marmara Region (Bursa-Bandırma-Çan) except during the winter months indicating the presence of significant industrial sources. This suggests that the source of SO2 is not solely attributable to residential heating but is also significantly influenced by industrial activities and emissions from thermal power plants. Hospital admissions for respiratory diseases were found to be significantly higher during the winter months compared to the summer months. Additionally, all air pollutant parameters, except for ozone, exhibited higher concentrations during the winter. This increase in pollution can be attributed to the use of low-calorie, poor-quality coal for heating during the winter months, as well as the use of improper burning methods. Furthermore, meteorological conditions such as high-pressure systems and temperature inversions, which are more prevalent in winter, contribute to reduced atmospheric dispersion, chemical reaction rates, and mixing height, all of which lead to higher pollution levels during this season. Poisson Generalized Linear Models (GLM) and DLNM were used to examine both the immediate and lagged effects (lag 0–9 days) of criteria air pollutants on respiratory health outcomes. The statistical analysis indicated that a 10 µg/m³ increase in pollutant concentrations was associated with significant increases in hospital admissions for specific respiratory conditions. For PM10, the increase was 16.7% for sinusitis, 9.4% for shortness of breath, and 2.2% for cough. PM2.5 was associated with a 1.8% increase in sinusitis, 1.5% in URTI, and 1.4% in shortness of breath. Increases linked to NO2 were 2.2% for shortness of breath, 1.4% for cough, and 1.4% for sinusitis. For SO2, hospital admissions rose by 1.9% for sinusitis, 1.3% for cough, and 1.2% for shortness of breath. Cumulatively, PM10 had the strongest association with shortness of breath and bronchitis; PM2.5 with sinusitis and asthma; NO2 with cough; SO2 with URTI and COPD. In conclusion, criteria air pollutants (PM10, PM2.5, NO2, and SO2) are significantly associated with increased respiratory disease incidence in Edirne, especially sinusitis and shortness of breath as well as, coughing and bronchitis. Despite natural gas adoption, economic challenges have led to increased use of lower-quality mostly coal, reversing some progress in air quality. The economic loss due to respiratory diseases is likely to be much greater than the investments required to improve air quality. In order to prevent the ongoing economic crisis from negatively affecting the quality of life of households, it is essential for governments to provide support such as natural gas subsidies which would offer significant social and environmental benefits. To mitigate the adverse health impacts of air pollution, it is crucial that governments prioritize environmental protection and invest in clean energy initiatives.

Benzer Tezler

  1. Balıkesir'de hava kirliliği seviyelerinin meteorolojik parametrelere bağlı olarak solunum yolu hastalıkları üzerindeki etkilerinin incelenmesi

    Investigation of the effects of air pollution levels on respiratory tract diseases depending on meteorological parameters in Balikesir

    İHSAN ÇILDIR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Çevre MühendisliğiBalıkesir Üniversitesi

    Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. AHMET GÜNAY

    DR. ÖĞR. ÜYESİ ATİLLA MUTLU

  2. Bir sanayi kentinde 2016-2020 yılları hava kirliliği düzeylerinin solunum yolları hastalıkları nedenli hastane başvurularına etkisinin çapraz vaka kontrol çalışma dizaynı ile incelenmesi

    Investigation of the effect of air pollution levels on hospital admissions caused by respiratory diseases in an industrial city for the years 2016-2020 with case crossover study design

    TUĞBA DEMİR

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Halk SağlığıHacettepe Üniversitesi

    Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CAVİT IŞIK YAVUZ

  3. Sürdürülebilir hava kalitesi için yapay zeka yöntemleri ile partiküler madde tahmininin modellenmesi

    Modeling particulate matter estimation with artificial intelligence methods for sustainable air quality

    SALİHA ÇELİKCAN BİLGİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Meteorolojiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Meteoroloji Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN TOROS

  4. Derin öğrenme yöntemi ile hava kalitesi parametrelerinin tahmini: Sakarya örneği

    Forecasting air quality parameters by deep learning method: A case study of Sakarya

    AYŞEGÜL ATALI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Çevre MühendisliğiSakarya Üniversitesi

    Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. BEYTULLAH EREN

  5. İç ortam havasından eş zamanlı partikül madde ve toluen giderimi için nanolif ve aktif karbon içeren filtre sisteminin geliştirilmesi

    Simultaneous removal of particle material and toluene from indoor air with development of a filter system containing nanofiber and activated carbon

    MELİKE ERDEM YAVAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Çevre Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Çevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DERYA YÜKSEL İMER